Emperyalizm neden kapımızdan gitmiyor

Y.Deniz Barak
MODERN SÖMÜRGECİLİK
Emperyalizm; “güçlü bir devletin ekonomik yardımda bulunma, modernleştirme, uygarlaştırma v.b olumlu gerekçelere dayanarak, müspet görüntüler altında -gerçek yüzünü saklamak suretiyle- geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkelerin yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sömürme, onları ekonomik ve siyasal açıdan kendisine bağımlı hale getirme, çaresiz, çözümsüz, bitkin ve etkisiz bırakma süreci”dir.
Emperyalizmin yoğun baskıları, tehditleri, ablukaları, ambargoları, kin kusmaları, kurmaca dünyaları, sahte beyanları, akıl almaz senaryoları v.b menfi davranışları fakir ülkelerin toplumsal yapısını, ekonomik sistemini, politik yapısını ve milletler arası münasebetlerini olumsuz yönde etkilemiştir.
Yoksulluğun pençesinde kıvranan ve sistematik sömürgeciliğin en vahim ve en vahşi misallerini adeta iliklerine kadar yaşayan yoksul toplumların kendini bilmez, arsız ve onursuz bazı insanlarının yahut idarecilerinin ruhları ipotek altına alınmış, beyinleri parsellenmiş, iradeleri tescillenmiştir. Bu elit(!) tabakanın sarsılmaz temsilcileri; ekonomik ve teknolojik az gelişmişliğin yanı sıra aşağılık kompleksinin de etkisiyle iktisadi açıdan gelişmiş ülkelerin daha çok olumsuz olarak nitelendirilecek davranışlarını, tutumlarını, perspektiflerini, yaşam tarzlarını, paradigmalarını sanki yerleşik bir alışkanlıkmış gibi adeta bir eşantiyon edasıyla pervasızca kendi toplumsal yapılarına empoze etmekten de geri durmadılar.
Günümüz dünyasında gündemde önemli bir yer tutan globalleşme ya da küreselleşme süreci; kültürel/ekonomik/siyasi emperyalizmin yani küresel emperyalizmin önemli ve etkin adımlarından birisini oluşturmaktadır. “NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, G-8” v.b örgütlenmeler de evrensel emperyalizmin ayak oyunlarından veya sinsi tuzaklarından başka bir şey olamaz. Küreselleşme ya da modernleştirme bahanesiyle birçok ulusun doğal ve yapay gelir kaynakları acımasızca talan edilmiştir.
Dolayısıyla bu yoksul ulusların kültürel mirası da yoğun ve kesintisiz baskılar, dayatmalar ve aldatmalar sonucu dejenere, demode ya da izole olmaya başlamıştır. Zamanla kendi kültürel değerlerine, tarihi mirasına, dini ilkelerine yabancılaştırılan, köklerinden, aidiyetlerinden ve dinamiklerinden koparılan ve sonuçta ihanete uğrayan bu toplumlar; kültürel açıdan olumsuz yönde etkilendikleri gibi ister-istemez ekonomik ve teknolojik açıdan da dışa bağımlı hale getirildiler.
Bu gün, önemli ölçüde petrol zengini olan bazı Arap ülkeleri teknolojik alanda, siyasi arenada oldukça tecrübesiz, beceriksiz ve geri kalmışlardır. Sadece petrol zengini olmak, yatıp-yuvarlanmak; teknoloji üretmemek, sanayi yatırımı yapmamak, istikbale yönelik insanları ideal bir eğitim sürecinden geçirmemek sorunları tamamen içinden çıkılmaz bir boyuta ve buhrana getirmektedir. Hammaddenin yanı sıra teknolojik transferin de mutlaka yapılması yahut ikame edilmesi gerekir. Yeryüzü coğrafyasında ülkelerin birçoğu dış güvenliklerini (egemenliklerini) tamamen ABD’ye teslim etmiştir.
Elbette bu siyaseti güden teslimiyetçi malum devletlerin küresel emperyalizmin küstah, bedbaht ve insafsız pençelerine düşmeleri, inim inim inlemeleri, bundan ağır maddi ve manevi bilânçolarla ayrılmaları gayet tabiidir. ABD öncülüğünde adeta promosyon(!) gibi sunulan Yeni Dünya Düzeni (Düzensizliği) ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) de bu yaklaşımın temel adımlarından birisidir. Güya dünyaya yeni bir teknoloji, çağdaşlık, demokrasi veya medeniyet getirme iddiasında bulunan ABD’nin, şer odaklarının, dış patentli mihrakların gerçek hedefi; üçüncü dünya ülkelerinin doğal ve ekonomik kaynaklarını sömürmek, barbar, hunhar, gaddar veya gayri insani politikalarını meşru(!) kılmak, bu mağdur, mazlum ve masum milletleri kendilerine uşak ve yandaş yapmaktan başka bir şey değildir.
Sonuç itibarıyla; her milletin kendi kültürel değerlerini, normlarını, tarihsel mirasını, dini inanç ve ahlâk anlayışını kendi toplumuna iyi bir şekilde aktarmaları, eğitim politikalarını yeniden gözden geçirmeleri, radikal önlemler almaları, topyekûn zihinsel inkılâba tabi tutulmaları ve nesillerine ideal düzeyde eğitim-öğretim imkânı sunmaları gerekir. Bunun yanı sıra bilahare ekonomi ve sanayi hamlesi başlatmaları şarttır.

1 yorum:

  1. Sizin gibilere bu ülkenin ihtiyacı var ama bu ülkeyi siz mi kurtarıcaksınız.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.