T a r a f s ı z D e ğ i l i z

(anadoluhaber) Bende kendi çapımda diyalogculuk yaptım

Bende kendi çapımda diyalogculuk yaptım

Genellikle internet gruplarında siyasi yazılar yamama rağmen bazen dini ve felsefi konulara da girdiğimden mi yoksa FG cemaati ve başka dinler ile diyalogculuk konusunda modaya uyup ne lehlerinde nede aleyhlerinde bir şey yazmadığım için mi bilmem bu konuda taraf belirmem konusunda baskı derecesinde yazılara muhatap oluyorum. Bazen de o cemaate mensup olmakla suçlanıyorum. Hâlbuki onları ne onaylıyor nede ret ediyorum. Derinliğine araştırmadığım için onlar hakkında bilgi ve fikir sahibi olmadığım bir konuya karışmıyorum.

Ama bende bir ara bir sadece kendim olarak Hıristiyan bir grupla diyalog kurmuş o diyalogu bir süre sürdürmüştüm.

Bende Papazlar, Rahipler, Hıristiyanlığın Yeni havariler (Neu apostolis) mezhebinin Avrupa veya Dünyadaki Papası, Roma da ki Katoliklerin Papası gibi Alman asıllı olan liderleri ile de, Türkiye de daimi ikameti olan yine Alman asıllı temsilci Rahip ile de görüştüm. Türkiye de İstanbul da ikamet eden Türkiye sorumlusu Rahip ile Ankara’ya gelişlerinde Uzun sohbetlerimiz oldu. İstanbul da Mezhebin  lideri olan Papaları ziyarete Türkiye’ye geldiğinde Türkiye temsilcisi tarafından o cemaat mensuplarının özel davetlileri ile birlikte bir yüz kişiyi rahat ağırlayacak bir tekne gezisine katılmaya da davet aldım. Daha Önce Taksimdeki kiliselerden birindeki toplantılarına da bir kaç defa katılmıştım. O sıralar Taksimdeki Park otel henüz yıkılmamıştı parl otelde kalıyordum. Papa ziyaretinde ise Park otel yeni bina için boşaltıldığından Eşimle birlikte Gezi otele yerleştik ve sonrada programa göre birinci günkü tekne gezisine katıldık. Ertesi günde kilisedeki toplantıya katılacaktım.

Papa hazretleri cemaate vaaz ve nasihatlerde bulunuyor du.  Almanca konuşuyor ve Ankara da bir AB ülkesinin Elçiliğinin baş tercümanı olarak çalışıyordu. Yahudi kökenli Alman vatandaşı Hitler döneminde Almanya dan kaçan ailesi ile birlikte Türkiye’ye gelmiş İstanbul da büyümüş onların mezhebine geçmiş bu bayan da tercüme ediyordu. Çünkü oradakilerin çoğu sadece Türkçe bilen değişik mezheplerden sanırım çoğu da zaten gayrimüslim TC. Vatandaşlarından Hıristiyanlardı. Müslüman olarak sadece eşimle ben vardık.

Sonra Papa hazretlerinin vaazı bitip karşılıklı sohbet ler başladı. Bazı sorular soruluyor ve cevaplanıyordu. Bir münasip zamanda Almanca sorabileceğim halde diğerleri de konuyu takip edebilsin diye Türkçe olarak tercüman hanım aracılığı ile bende sorularım için izin istedim. Söz verilince de merak ettiğim konuyu sordum.

 

1) Muhterem Papa hazretleri yeni vasiyetlerde (İnciller de) Yahudi uleması olan Hahamların gelip Vaftizci Yahya ya, sen ne hakla insanları vaftiz ediyorsun diyorlar ve sormaya devam ile sen beklediğimiz Mesih misin? Vaftizci Yahya hayır ben beklediğiniz Mesih değilim diyor.

O halde beklediğimiz o büyük Peygamber misin? Yahya: Hayır ben o beklediğiniz büyük Peygamberde değilim diyor. O halde sen kimsin ve ne hakla vaftiz yapıyorsun diye soruyorlar. O da eski Ahit de (Tevrat da) geçen çölde hakikati haykıran sesim ayetindeki kast edilen kişiyim diyor. Buraya kadar mutabık mıyız dedim. Tercüman hanım bunlar Kuran damı geçiyor diye sordu. Ben hayır burada Kuranı referans olarak kabul edecek kimse yok zaten bunlar bildiğiniz İnciller de geçiyor diye cevap verdim. Sonra tercüme etti papa başını sallayarak mutabakatını teyit etti sonra sözle de teyit etti.

 

2) O halde muhterem Papa hazretleri burada Yahudi ulemasının o tarihlerde iki kişiyi beklediği anlaşılmaktadır. Ve bu beklentilerinin doğru sözlü olduğu gerek İnciller ve gerekse Yahudi Hahamlarınca teyit edilmiş olan Vaftizci Yahya tarafından ben o değilim diye onaylaması ve öyle birileri yoktur dememesi sonucunda bu iki beklentinin de gerçek ve doğru olarak geleceği bildirilen kişiler olduğu kesinlik kazanmaktadır.

 

3) Bu durumda hepimiz biliyoruz ki (Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar) İsa Mesih geldi. Bunda hiç kuşkumuz yok.

Peki. Bu durumda beklenenlerden Mesih geldiğine göre ikinci beklenen o Büyük peygamber acaba ne zaman gelecek. Ya da gelip geçmişte bizler farkında olmamış olabilir miyiz diye sordum.

 

Sordum ama o anda sanki zaman durdu. Yatın büyük salonunda nefesler kesildi adeta nefes sesi bile kalmadı. Papa Hazretleri başını önüne eğip derin düşüncelere daldı. Tüm gözler dehşetle irkilmiş vaziyet de Papanın yüzüne ve dudaklarına dikildi. Saatlerden uzun geçen belki iki dakika kadar nefes sesi bile duyulmuyordu.

Papa hazretleri başını kaldırdı ve çok zorlandığı her halinden belli olan bir halde dudakları kıpırdadı ve ağzından.

Evet, Muhammed Bir peygamberdir. Ama barbar kavimlere gönderilmiş bir peygamberdir sözleri dökülünce tüm salondan çok tuhaf ve dehşetengiz insanı ürperten bir toplu nefes boşalması sesi çıktı. Bazıları başını önüne eğerken bazılarının gözleri intikam ve öfke hisleri ile dolu olarak bana ve eşime dikildi.  

Sohbetin tadı kaçmış ve başkada soru sorulmamış herkes ne diyeceğini bilemez bir duruma düşmüş gibi bir durum oluşmuştu. Şimdi tam hatırlamıyorum ama ondan sonra Kokteyl gibi bir şeyler ikram edilmişti galiba ve ikili sohbetlere dalındı. Gece sona erince de otelimize döndük.

Ertesi sabah programa göre saat dokuzda Kilisedeki toplantıya katılacaktık. Gece rüyamda bana ertesi günü kilisede bir komplo hazırlayanlar olduğunu ve kiliseye kesinlikle gitmemem gerektiğini açık bir şekilde gösteren, gidersem eşimle birlikte bir şekilde öldürüleceğimize işaret eden hayret verici berraklıkta rüyalar gördüm.

Sabah içim de bu gün gidersek öldürüleceğiz. Ama gitmezsek de verdiği sözde durmayan sözleri beş para etmez bir kişi durumuna düşerim. Başkaları böyle düşünmeseler de ben ölüm korkusu ile sözümde durmayan bir kişi olmayı nasıl taşıyabilirdim. Hem imandan bahis et hem amentüye inanıyorum de sonrada Hayrında şerrinde ölümünde sadece Allahın takdiri ile olduğuna inanıyorum de, sonrada bu inancın aksine davranıp kaderden kaçmaya kalkış. Bu olacak iş değildi.

Rüyayı eşime de anlattığımdan oda benimle aynı düşünceleri paylaştı ve 15 dakikalık yaya yolu yürüyerek gitmek üzere saat sekiz buçuk civarı otelden ayrıldık.

Birkaç defa gittiğimiz için kilisenin yolunu biliyordum.

Ama nasıl oldu bilmiyorum. Sokakları karıştırdım diye düşündüm ama sokak da aynı gibi görünüyordu. Fakat kiliseyi bulamıyordum. Daha hızlı yürüyerek aramaya başladık. O sıralarda cep telefonu diye bir şey zaten yoktu. Hemen bir taksi çevirdim ve şoföre oradaki bir kilise olması gerektiğini bilip bilmediğini sordum. O da bilemedi ve taksi ile tüm sokakları dolaşmaya başladık. Bu ne kadar sürdü bilmiyorum ama sanırım saat on civarı bulmaktan umudu kesip, bulsak da artık çok geç diye vaz geçip otele döndük.

Tabi ki sonrada Ankara ya eve döndük.

Benim Hıristiyanlar ile diyalogum da Ankara da karşılaşmalarımızda hal hatır sormaya dönüştü.

İstanbul da İkamet eden Türkiye temsilcisi Rahip ile dostluğumuz devam etti. Geldikçe bazen oturup sohbet ediyor sohbet fırsatı bulmak için onu bazen hava alanına kendim götürüp onunda yola erken çıkması ile arabanın içinde uzun sohbetler ediyorduk. Benim kendisinden öğrendiğim bir şeyler onunda benden öğrendiği çok şeyler oldu.

Mesela Bizlerin Allah anlayışımızı ben ona anlatıyordum. Oda yapılan bazı fillerin tam olarak açıkça bilinememesi durumunda günah olup olmadığını, günah ile sevabın kendi içimizde nasıl anlayabileceğimiz anlatıyordu. nasıl anlayacağımı bana öğretiyordu. Günah insanın içinde bir ağırlık meydana getiriyordu. İnsan kendisindeki bu ağırlıktan batmakta olduğunu anlayabilirdi. Halbuki sevap insanın içinde adeta havaya uçacak gibi bir hafiflik ve sevinç hali yapıyordu. Çünkü günah aşağılık dı ve insanı aşağıya cehennemin çekim alanına doğru çekiyor ağırlık yapıyordu.

Hâlbuki hayırlı işler insanın ağırlıklarını boşaltıp hafifleterek aşağının çekimi ile bağlantısını azaltıp göğe cennete doğru yükselmesini sağlıyordu.

Bana sordukları ise bir teolog olarak ciddi cevap verebileceksem vermemi istiyor mesela La ilahe illallah sözünün  yaygın Allahdan başka işlahlar yoktur açıklamasını doğru tercümeden çok kaçamak tercüme olarak düşünüyor ve kendisi bu tevhit sözünü yoktur tanrı vardır tanrı olarak tercüme ediyor ve bana bunun açıklamasını bilip bilmediğimi, şimdiye kadar bunun cevabını aradığını ama kimsenin ikna edici bir cevap vermediğini yada veremediğini söylüyordu. Bende kendisine var ve yok kelimelerinin Allah tarafından yaratılan bu iki kavrama ve kapsama yada kapsama alanlarına verilen adlar olduğunu Bu alanları yaratan Allahın bu alanların kapsama alanında olduğunu ve bu alanlara mahkum olduğunu düşünmenin insanların ikilik düşünce sisteminin bir yanılsaması olduğunu. Çünkü Allahın yarattıklarının mahluku değil Halik’ı olduğunu bu yüzden mahkumu değil onlardan münezzeh onlarda teclli eden vardan yoktan da bağımsız bizlerin mahkumu olduğumuz bu varlık aleminde izahı mümkün olmayan bir başka durumda olduğunu anlatıyor ve kendimizden  misal veriyordum. Bizler üç boyutlu bir dünyada yaşıyoruz. Şimdi iki boyutlu bir dünyada yaşadıklarını farz ederek bir çizgi romana bakalım. Aralarında harflerle dolu söz baloncuklar ile konuşuyorlar. Aşağı neresi? Ayaklarımızdan taraf. Yukarı, başımız tarafı derinli ön ve arkamız. Başka boyut olabilir mi olamaz. O halde çizgi roman kahramanları için boyutlar yine üç boyutlu olabilir ama bizim boyutumu tarif edilemez.

Bizim içinde diğer boyutlar düşünülüp idrak edilemez.

Bir bilgisayar oyunundaki kişiler bizlerin kulları gibidir. Öldür deriz öldürür bırak deriz bırakırlar. Ama onlarda onları yatan insanı bilemez ve idrak edemezler. Bizlerde bu alemde yok kelimesini anlayamaz ve idrak edemeyiz. Biz yok kelimesini var kelimesi ile eş anlamlı kullanırız. Mesela elma yok desek aslında elma diye bir şeyin var olduğunu ama şu anda algılama alanımızda olmadığını belirtiriz. İnsan mutlak yok’u mutlak hiç’i anlayamaz. Anladığımız varın bulunamaması. Olanın tükenmesidir.

Bu Yüzden Allah’ı hem var hem de yok alanlarında hisseder ve var yok diye kavga ederiz. O hem vardır hem yoktur. Çünkü varlık ve yokluk pencerelerinden bakan odur ama o pencereler de gördüğümüz yada görmediğimizden ibaret değildir diyordum.

Burada hatırlamıyorum ama onu da ikna ettiğimi biliyorum sadece burada tam nakil edemiyorum.

Bir başka konu da benim İsa as’ın Tanrının bir tecellisi olduğunu kabul etmemdi.

Hayretle yani sen İsa’nın Tanrının tecellisi olduğunu kabul ediyor musun demişti. Bende elbette kabul ediyorum deyince hayretle o halde aramızda ne fark kaldı diye sordu. Bende ben İsa’nın tanrının bir tecellisi olduğunu kabul ediyorum da sizler benim tanrının bir tecellisi olduğumu kabul etmiyorsunuz diye cevap verdim.

Nasıl yani diye hayretle sordu. O zaten İslami kaynakları incelemiş bir teolog olduğu için anlatmam zor olmadı. Allahın bilinen 99 isminden biriside Zahir ismidir.

Zahir açıkça görünen demektir. O halde aslında Allah Zahir ismi ile bu gördüğümüz kainat ve içindeki her şey olarak bizler ve diğer mahlukat eşya vs olarak görüp durduğumuz Allahın isimlerinden sadece biri olan Zahir ismi yani görünen isminden başka bir şey değildir. Dedim. Bunu düşüneceğim bunu düşüneceğim diyerek uçağa bindi ve İstanbul’a uçtu. Sonra Kendisi ile bir kere daha Mersinde karşılaştık ama derin sohbetlere dalacak imkanımız olmadı. Burada geçen kişilerin isimleri bende mevcuttur Aradan yıllar geçti hala ülkemizde mi ödlümü sağ mı bilmiyorum ama benle aynı yaşlarda idi.

Kısaca bir zamanlar bende tek başıma bir diyalogcu idim.

A.D.Şimşek

  


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.