[KomploTeorileri] IMF'nin ipleri kimin elinde! (IV)

Nurullah AYDIN
11 Ekim 2009


IMF'NİN İPLERİ KİMİN ELİNDE! (IV)

IMF ve Dünya Bankasının İstanbul toplantısı yapıldı. Ancak Bu kuruluşların
uluslararası faaliyetlerinin ne amaçla kimler tarafından yürütüldüğü konusu
kamuyounda yeteri tartışılmadı.

Oysa; bu kuruşların ipleri belli bir merkezdedir.

Bakın; Washington'daki IMF merkezinde dünyanın her yerindeki yeni
sömürgeleri denetleyen 100'ün üzerinde masa şefi vardır. Kimisi bir Afrika,
kimisi bir Asya ülkesinden sorumludur.

Masalarında sorumlu oldukları ülkeye ait her türlü bilgi vardır. Bilgileri
değerlendirir diğer masa şefleriyle ortak toplantılar düzenlerler. Bu
toplantılar bir anlamda tüm yeni sömürgelerin masaya yatırıldığı, planların
yapıldığı, sömürge valilerinin genel toplantısıdır.

Dünya Bankası yetkililerinin de katıldığı genel toplantıda hangi ülkede
nasıl bir ekonomi politikası izleneceği, tekellere ne kadar kaynak
aktarılacağı, ne kadar yatırım yapılacağı belirlenir. Toplantıda belirlenen
kararlar rapor haline getirilerek masa şeflerinin çantasına konur. Her biri
ayrı bir sömürgenin valisi gibi çalışan masa şefleri bu raporlarıyla
işbirlikçi hükümetlerin karşısına dikilirler.

Neler yapılacağını detayına kadar anlatıp, hükümetlere bu doğrultuda
politika izlemesini buyururlar. Sonraki günlerde verilen ödevin nasıl
yapıldığını izlemek için yeni sömürgelerini ziyaret ederler. Gerek
görürlerse maaşları azaltın, vergileri arttırın, özelleştirmeleri yapın gibi
yeni emirler verirler.

Sömürünün iki kilit ismi olan IMF ve Dünya Bankası böyle çalışır.
Bu iki kurum tüm yeni sömürgelerin ekonomi politikasından sorumludur.
Emperyalist merkezlerde biriken tüm sermayeyi kullanma yetkileri vardır.
Bankaları, kredi kuruluşlarını yönlendirirler. Bir yeni sömürge ülke eğer
borç arıyorsa IMF ve Dünya Bankasının kapısını çalmak zorundadır.

IMF'ye üye olan her ülke ekonomik gücüne göre bir kota payı yatırmak
zorundadır. Üye olan her ülkenin yüzde 25'i altın, yüzde 75'i ulusal para
biçiminde yatıracağı miktarı o ülkenin ticaret hacmine, milli gelirle ve
uluslararası rezerv miktarına göre belirlenir. Yatırılan bu kotanın miktarı
aynı zamanda o ülkenin oy hakkını ve kredi çekme sınırlarını
belirlemektedir.

IMF ve dünya Bankasında bir ülkeye bir oy sistemi geçmez. Her ülke kotasına
göre oy hakkına sahiptir. IMF içinde ABD yüzde 23, İngiltere yüzde 10, diğer
emperyalist kapitalist ülkeler yüzde 40, çoğunluğu oluşturan yeni sömürge
ülkeler ise toplam yüzde 27 kota payına sahiptirler. Oyların çoğunu
ellerinde tutan emperyalist ülkeler IMF politikalarını da belirlerler.

İdare Meclisi IMF'nin faaliyetlerini sürdüren yönetim kuruludur. ABD,
İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya yönetim kurulunun daimi üyeleridir.
Diğer üye ülkelerden seçilen direktörler ise kotaları kadar konuşma hakkına
sahiptirler. Dolayısıyla yönetim kuruluna kim seçilirse seçilsin asıl
yönetim sürekli olarak dünya örtülü egemenleridir.

IMF yetkililerinden Davison L. Buddhoo'nun 1989 yılında yazdığı 15 Temmuz
tarihli Cumhuriyet'te yer alan istifa mektubundan; Beş yıl kadar önce Başkan
Reagan bize, Üçüncü Dünyayı kapitalizmin çarkının serbestçe döneceği yeni
bir alan yapmamız konusunda sıkı bir talimat vermişti.

Ve biz o zaman ne büyük bir sevinçle, ne büyük bir görev duygusuyla işe
atılmıştık. 1983 yılından sonra yaptığımız her şey ya güney yarım küreyi
özelleştireceğiz ya da öleceğiz kararlılığına dayanıyordu. İşte bu amaca
ulaşabilmek için biz, 1983-1988 yılları arasında Latin Amerika ve Afrika'da
alçakça, ekonomik bir tımarhane yarattık, diye itiraf ediyordu.

İstanbul toplantısında ki itiraflar farklı değil elbette!

IMF Başkanı, Kriz gelişmiş ülkeleri eş zamanlı olarak vurdu. Düşük gelirli
ülkeleri de eş zamanlı olarak etkiledi ancak çıkış, ülkelere göre
değişecektir. Bazı ülkeler daha erken düzelirken, bazıları için bu süreç
daha uzun olacaktır. Ancak her durumda, şimdiden başlayarak, 8-10 ayın
geçmesi gerekecektir.

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick de, kriz sırasında Orta ve Doğu
Avrupa'da Avrupa Yatırım Bankası'nın önemli bir rol oynadığını söyleyerek,
birbiriyle örtüşen politikalar izlediklerini.. bazı bölgelerde kazandıkları
tecrübeleri başka bölgelerde de kullanabildiklerini bölgesel kalkınma
bankaları ile daha derin ilişkiler kurabileceklerini söylüyor..

Yarın: Kriz, İMF ve Türkiye

Günün Sözü: Kendi gücünü her alanda sağlam oluştur ki etki altında
kalmayasın.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.