AHMET beye saygılar güzel bir yazı yazmışsınız fakat son cümlelerinizdeki türkiyenin liderlği doğrudur...fakat bu gücünü kayetmek üzere olan AMERİKA'nınbölgesel güçleri devreye sokma planıdır...Türkiye bölgesel bir güçtür...(ahmet davutoğlu..stratejik derinlik kitabının 75.sayfasına bakınız...)bu plan dahilinde türkiyenin rolü biçilmiştir...(zbigniew brzezinski..büyük satranç tahtası...adlı kitabın son 7.bölümü ve tamamını okuyunuz...)bu şahıs ABD ULUSAL GÜVENLİK DANIŞMANLARINDAN BİRİ,CARTER DÖNEMİ KİTAP 1997 BASKILI ÇEVİRİ 2005 ...yani ABD nin avrasya planıdır avrasyaya hakim olması ancak bölgesel güçleri kullanmasıyla mümkündür...kitapları lütfen okuyalım bilgilerimiz pekişir saygılar ve sevgiler...
Sayın Xxxxx Bey
Türkiye değişti ve hızla değişmesini tamamlamaya çalışıyor.
Mevlana’nın dediği gibi
Dünle beraber geçtiii gitti a caanım düne ait ne varsa.
Yarınsa henüz gelmedi. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. 8Yarına bir şeyler yapmak lazımdır)
Size alınacağınız bir şey söylemedim. Söylediklerim benimle ilgili önyargılarınızın gerçeklerle örtüşmediği. Mesela Zaman gazetesini internette çok dikkatimi çeken bir haberin kaynağı olduğu zaman belki birkaç ayda belki ayda bir okurum. Tüm gazeteleri ayrımsız okurum. Ama tercihen okuduğum gazetelerden çok yazarlardır. Ama sürekli değil vaktim olunca okurum. Sadece Cumhuriyet ve Zaman okuma listemin sonlarında yer alırlar. Çünkü bu iki gazetenin okumadan da yazılarının neler olduğunu hangi yazarının hangi konuda ne yazacağını yada yazmış olabileceğini aşağı yukarı tahmin ederim ve onların yerine kendimde aynı yorumları gözlerimi kapayıp kafamda görüntüleyip okuyabilirim. Zaten onları da bir fikirleri günümüzün konuları ve gündemle ilgilidir. Proje fikirleri de vardır ama ben yeni şeylerden söz edenleri daha ilgi ile takip ederim. Maalesef pek fazla olmasalar da teorisyenleri okurum. Onların ise bilinen tezleri, amaçları, gerçekleştirmek istedikleri dilekleri, savunmak istedikleri alanları iddiaları tuttukları takımları tarafları vardır. Birde internette Cumhuriyetin abone olmak zorunluluğu da zaten ilgimi çekebilecek bir şey yazmadığı için Baykal gibi yandaşlarının ve internet de çıkan yazılardan kısmen takip edip o cephede hala ezberleri dışında bir değişiklik olmadığı için ciddiye almam. Bazen bir değişim odlumu diye göz atarım ve onların her gün aynı DeJaVu’u yaşadıklarını görünce de gülümser ve bırakırım. Her seferinde bunlardan hiçbir şey olmaz 1930 kalmış konuşuyorlar diye yeniden bıkkınlık içinde gazetelerini elimden atıyor yada internetteki sayfalarını kapatıyorum. Cumhuriyet gazetesini çok eskiden kendisine verilmiş bir görev anının hala sürdüğünü zanneden belli bir çocukluk yaşında beyin hasarı, menenjit falan geçirip sakatlamış mongol bir çocuk gibi görüyorum. Zaten bana göre bir zamanların devrimci ve yenilikçisi olarak 10 15 yıl yaşamış bu gazete artık gericiliği ve tutuculuğu temsil ettiği için dikkate değer tek konu olarak bazen verdiği bilim ilavesinin dışında bir değerde zaten taşımayan çağdışı kalmış Sabataist Yahudilerden gerici kesimlerin ideolojik gazetesidir. Artık diğer Sabataistlerin çoğu da onları ciddiye almıyorlar. Ciddiye alanlar bizim devrim yobazlarından bir kısmı. Şimdi her aradığımı internet de buluyorum. Birde sizler inanmasanız da ben o gazetede bir beyin programlama sisteminin çalıştırıldığını ve onu okuyanlarda tiryakilik yapan o programın bir tür Hasan Sabbah’ın haşhaşinleri gibi fikri sabit yaratıp düşünür olmayı engelleyip agresif militan üretmeyi başardığını görüyorum. Geleceğin militanlara değil tarafsız beyinlere ihtiyacı var. Onlar muarızları olan gazeteler ile karşıtlıkları sürdürmek için çalışıyor. Benimde onları önleyecek ve vatandaşlarımı mankafa yapma işlemlerinden koruyabilecek bir imkânım olmadığı için ilgilenmiyorum. Bu sözlerimi hakaret gibi algılamayın emin olun gayet samimi olarak böyle düşünüyor ve nasılsa gelecekte yoklar. Öldüklerinin farkında olmayan zombiler yakında çürüyüp dağılacaklar diye umursamıyorum.
Konuya dönersek. Ordu bir süredir bağırsaklarını temizliyor ve sanırım zaten bu amaçla Tayyip Beyin yolunu açıp AKP’yi iktidar yapan bir birim ya da gerçekten varlığını kabulde zorlandığımız derin devlet tarafından orduyu çağın dışında kalarak çamura battığı yerden kurtarmaya çalışıyorlar. Bunu iç savaşa neden olmadan başıbozuk yeniçeriler haline gelmiş çetelerin elinden hasarsız kurtarmak için yapıyorlar diye düşünüyorum. Aksi halde değişim Osmanlıyı yok ettiği gibi iç çatışmalara sebep olu.r, TC.Devletini de ortadan kaldırabilir diye suhuletle ve usulüne göre siyasetle gerçekleştiriyorlar. Eski Türkiye’nin yenidünya da yaşaması ve varlığını sürdürmesi için gerekli operasyonlar yapılıyor zannediyorum. CHP li tucularında alternatifi yok sadece böyle iyiydik devam edelim diyorlar. Ama olmuyor. Türkiye AB ülkelerini aşacak şekilde büyüyor. Değişmezse bu durumdan rahatsız olan haset içinde kıvranan yabancı öcüler ilk fırsatta pay kapmak için saldırır paylaşıp yemeğe çalışacaklardır.
Ordu, nasılsa kendi işini kendi görür. Kim kimdir kimdendir bilemediğimiz için hatta onlar da kendi adamlarının kim ve ne olduğunu kesin bilemedikleri için, işi yasal yollara aktardığına göre bırakalım yasal yollar çözsün bize laf düşmez diye düşünüyorum.
İş ideolojik boyuttan çıktı, dünya çapında uyuşturucu trafiğine kadar varan karanlık alanlara kadar gidiyor gibi görünüyor. İntihar eden Tatar Yrb. hapisten daha çok Merkez komutanlığına gönderilmekten korkuyor izlenimi verdi. Demek ki ordumuzda da bazı merkezler çetelerden hoşlanmıyor.
Bu yüzden bu fakir artık bu konularla değil gelecekte nasıl olabilir diye fikirlerimi ve bilgilerimi paylaşıyorum. Çünkü nasılsa bu noktaya gelecekler. Ben gelecekteki konuları biraz erken gündeme taşımaya çalışıyorum. Resmen gündeme girdiğinde hatırda bulunsun faydalı olur diye düşünüyorum.
Bazıları zaten eski düzeni bilmediklerinden dünyada kurulan yeni düzenin de farkında olmadıklarından ve belki de eskiden sizin dediğiniz gibi görev icabı karıştıkları bazı suçların hesaba çekilmesinden çekinerek direnmeye çalışıyorlar ve hatta Hudson
toplantısında PKK liderlerini bize teslim etmeyin bu AKP ye yarar diyebiliyorlar. Hâlbuki PKK ile bizim ilgili birimler arasındaki tüm bağlantıları bilen ABD’liler bilmezmiş gibi davranıp PKK liderlerini size verelim derken aslında bizimkileri, onları önce konuşturur sonrada teslim edersek haliniz nice olur diye tehdit ederek değişen Türkiye’yi ve ordusunu kendi istedikleri format da etkileyerek değiştirebilmek için üstü kapalı tehdit ediyorlar sanıyorum. Tehdit edilenlerin de bizim değişim için çalışanları tehdit etmeye iterek kullanırken, kendilerine de bakın sizi değişimcilerden biz sizin hepinizi toplar içeri tıkarlar mesajı verirken, değişime çalışanlara da eski ihtilalcileri biz dizginlemesek onlar yeniden ihtilal yaparlar haaa diye tehdit ile değişimde kendi isteklerini de dikkate aldırmak istiyorlar. Ama anladığım kadarı ile orduda da, siyasette de gizli savaş oyununu yönetenler bu işin farkındalar. Bu yüzden olaylar yavaş ilerliyor ama bu sayede iç savaştan korunmuş oluyoruz.
Sözlerimin sağlamasını 2001 de AYM de kapatılma davası açılmış bir AKP ve seçilme yeterliği olmadığı iddiası ile muhtar bile olamaz deyip seçim dışına itilmiş bir Tayyip bey ve Başbakanlığı ona vermem diyen bir CB. Sezerli dönemi ve bütün engelleri nasıl olup da meclis dışındaki bu partinin aşabildiğine dikkat ederseniz Sürecin şimdiye kadarki kısmını başarı ile yürütenlerin aynı şekilde, bundan sonrasının da devletin derinlerinden yönetildiğini ve süreceğini anlarsınız. Burada dış destekten söz ederseniz eski düzene sağlanan dış desteğin daha güçlü olmasına rağmen bu işlerin yürüdüğünü de hatırdan çıkarmamak gerekir.
Artık yeni kurulan dünya düzeninde bizlerin görüş ayrılıklarımızın kimsenin umurunda olmayacağı için kısa sürede unutulup gideceğini de söyleye bilirim.
Sınır muhafızları konusunu tüm bu konulardan bağımsız olarak ele aldığım çok farklı bir konu. Batılı ülkelerde bulunmuş bu konular dikkatini çekmiş ve oralarda dolaşmış batılı ülkelerin dünya ve Türkiye’deki misyon binaları, önemli kişileri, Elçilik konsolosluk vs. ve diplomatlarının devlet adamlarının koruma sistemlerini yakından görmüş olanlar sözlerimi gayet iyi anladılar ve bu kaçınılmazdır. Çünkü bu iş asker ve polisin eğitimleri dışında çok farklı bir eğitim gerektirmektedir. Ağır silahlar ise ordunun ağır silahlarından farklıdır. Bunların tankları havan topları olmaz. Sahil güvenlik botları vs de savaş gemisi değildir. Savaş uçakları zaten yoktur. Çok gerekirse ordudan ya da hava yollarından isterler. Uzun menzilli dürbünlü tüfekler. Bayıltıcı mermi atan silahlar. Helikopterler. Farklı ve tutuklamadan sohbet ederken sorgulama taktikleri envanterleri hakkında bende fazla bir şey bilmiyorum tek bildiğim asker gibi savaşmazlar. Savaş taktikleri farklıdır. Askeri ağır silahları yoktur. Ama farklı silah ve eğitimleri vardır.
Her mesleğin kendi entelegenyası olur. Büyük ve güçlü devletlerde her kurum sadece kendi işini yapar. Yargıda Parlamentonun yaptığı yasaları uygulayıp parlamento da dahil her şeyi denetler ama asla yasa koyucu gibi davranamaz.. Bu suretle yandaşlık oluşamaz ve kurumların çatışmasında gerek kalmaz.
İlk yazımın kısa yolu
http://anadoluhaber.blogspot.com/2009/12/anadoluhaber36973-snr-polisi.html
A.D.Şimşek
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.