| Sen ne biçim komutansın | İbrahim KİRAS | 01 Ocak 1970 Perşembe 02:00 | AK Parti 2002’de iktidara geldiğinde memlekette neredeyse bir bahar havası esiyordu. CHP lideri Baykal, Erdoğan’ın siyaset yasağının kalkması için gayret gösteriyor, Cumhurbaşkanı Sezer AK Partililerin başörtülü eşlerini Köşk’e davet edip ellerini sıkmaktan rahatsız olmuyordu. Unutanlar için, o günlere ait “yüzünde güller açan Sezer” fotoğrafları arşivlerde duruyor. Aydın Doğan’ın gazeteleri de iktidarın yeni sahiplerine karşı inanılmayacak derecede hoşgörülüydü. Hafızasında sorun olanlar arşivlerden o günlerin Hürriyet nüshalarını çıkarıp bakabilirler. Sonra birden bire her şey değişti. Baykal sertleşti, Sezer milletvekillerine “eşsiz” davetiyeler gönderme âdetini icat etti. Ertuğrul Özkök iktidar partisinin şeriat özlemlerini yazmaya başladı. Bütün bu değişim-dönüşüm sürecinin işaret fişeği Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay’ın “durup dururken” yazmaya başladıkları yazılardı. Özetle “genç subaylar rahatsız” diyorlardı. Genç subayların “rahatsızlığı” öğrenildikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. AK Partililerin başörtülü eşlerinin ellerini sıkan güler yüzlü Sezer fotoğrafı ortadan kalktı. Demokratikleşme ve AB konularında iktidarla omuz omuza çalışma sözleri veren Baykal gitti. Bu arada Hürriyet gazetesinin yayın çizgisi de 28 Şubat günlerine geri döndü. Hatırlatmakta sonsuz fayda var: Bu dönemde AK Parti’ye cephe alanlar yalnızca içerideki güçlerden ibaret de değildi. Genç subayların “rahatsızlığı” üzerinde etkisi var mıdır bilmiyorum ama 1 Mart tezkeresinin reddinin ardından ABD’deki “neo-con”ların AK Parti’nin “biletini kestiği” söylentileri yayılmıştı. *** Aradan epeyce vakit geçip de önce Özden Örnek günlüklerinde, ardından Ergenekon soruşturmasında ortaya dökülenler o dönemde rahatsız olduğu söylenen genç subayların aslında pek de genç olmadıklarını ortaya çıkardı. İddiaya göre koca koca komutanlar bir araya gelip birtakım darbe planları yapmışlar. Zamanın Genelkurmay Başkanı engel olmuş bunlara. Demek ki AK Parti iktidarına yaklaşımlarını “birden bire” değiştirenlerin de “genç subayların rahatsızlığından” bir ölçüde etkilenmiş oldukları düşünülebilir. Anlaşılan o dönemde bazıları AK Parti’nin “gidici” olduğuna dair bir beklenti içinde tavırlarını değiştirmişler. Darbe planları sekteye uğrayınca darbeden beklentisi olan zevat da tabiri caizse “ofsayta düşmüş” oldu. Galiba onlar da darbe girişimcileri gibi içine düştükleri bu durumdan Hilmi Özkök’ü sorumlu tutuyorlar. Özkök hakkında o günden bugüne kadar kimin ne söylediği, ne yazdığı da hafızalarda. Mesela, normal şartlar altında sırtında üniforması olan hiç kimseye sesini çıkarması düşünülemeyecek Emin Çölaşan Genelkurmay Başkanı’nı birtakım imalarla AK Parti “yandaşı”olmakla, Fethullah Gülen’den talimat almakla suçlayabiliyordu. *** Bir arkadaşımın uyarısıyla, yıllar sonra yeniden bir Çölaşan yazısı okudum geçen gün. Sözcü gazetesinde yazan Çölaşan Genelkurmay Başkanı Başbuğ’a seslenmiş. Sivillerin Özel Harp Dairesi’ne girmesinin ne kadar tehlikeli olduğunu anlatıyor. Ordunun itibarının ayaklar altında olduğunu, bu sorunun Başbakan’la veya Cumhurbaşkanı ile konuşarak, MGK’da gündeme getirerek çözülemeyeceğini vs. yazıyor. Başbuğ’u “tepki” göstermeye çağırıyor. Başbuğ bütün bunların tam aksini yaptığına göre, aslında “sen ne biçim komutansın” demeye getiriyor. Ama bunca gürültü patırtı içinde bile bu laflar “genç subaylar rahatsız” şifrelemesi kadar dikkat çekmiyor. |
| |
--
Dr. Tarık Ziya
Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon
Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.