| |||
Kim paranoyak, kim salak, kim dangalak?!. | |||
Ah Canan Hanım ah! Şimdiye kadar neredeydin sen? Tababet alanındaki bu müthiş birikim ve hazakatinle (Sakın o da ne demek diye sormayasın!) ülkemize kesinkes bir Nobel Ödülü getirmek varken, ne diye doktorluğu ikinci plana itip siyasette boşuna nefes tüketiyorsun? Siyasetçi olarak ülkeyi feraha çıkaracak vizyon ve projelerden daha ziyade, evinde beslediğin ve komşularını ürküten Pitbull köpeğinle, “Bütün kadınlara silah taşıma ruhsatı verilmeli...” gibi; akla ziyan önerilerinle ve Meclis’deki ultra sivri çıkışlarınla, gündemi hayli sık işgal ediyorsun gerçi ama, bu son demarşın gerçekten muhteşem!.. Demişsin ki, “Bir tıp doktoru olarak, bütün psikiyatrlara çağrıda bulunuyorum. AKP ve yandaşlarını tedaviye ikna etsinler...” Devamla demişsin ki; “Zira toplumun ruh sağlığını bozuyorlar...” Çareyi de söylemişsin: “En kesin çare, kendilerine karşı darbe-suikast psikozuna giren AKP iktidarının görevden uzaklaştırılması, bunun için seçimlerin bir an evvel yapılmasıdır...” Emrin olur! Yapmayanda kabahat zaten. Sen ki, bir tıp doktoru olarak toplumun ruh sağlığını bu kadar ciddiye alıyorsun, sana kulak vermeyenin alnını karışlamak lazım valla!.. Hem sana sadece bir Nobel Tıp Ödülü de az gelir. Hatta diyorum ki, sonra başka ödüller de arayalım, bulunca onları da verelim. Verelim de yalnız bir problem var Canan Hanım. O nedir dersen, malum Genelkurmay’ın; Hakim Kadir Kayan’ın takip edildiği şüphesinden hareketle yakalanan iki askerî araç sonrasında yapılan açıklama var. Hani “Son gelişmelerin toplumu ne hale getirdiği görülüyor” diye bitiyor. Zaten galiba sen de o açıklamadan yola çıkarak bu genel halk sağlığı seferberliğini ilan ediverdin değil mi? Hah tamam! İşte püf noktası da burada. İlk önce bir albay ile bir binbaşı yakalandığında, senin gibi düşünenler; “Albay ve binbaşıdan suikastçı mı olurmuş...”, “Hem bir evin adresini ezberinde tutamayacak kadar salak suikastçı mı olurmuş ki?” diye hayretlerini bildirdiler. Fakat savcılar böyle dalga geçmek yerine işi ciddiye aldılar. Askerî cenahın bütün itirazlarına karşı, hukukun gösterdiği yolu takip ederek, şimdiye kadar görülmemiş bir biçimde arama yapıyorlar. Gel gör ki, birileri bu aramalardan fazlasıyla rahatsız olmuş ve galiba taciz yollu takip işlerine girişmiş... Hakim de kendisini izleyen arabaları yakalatmış. Ne ki, arabaların içinden aşçı ve marangoz olduğu söylenen askerler çıkmış. Meğer alışveriş için çıkmışlar!.. Genelkurmay öyle diyor... Senin gibi işi gırgıra alanlar, bu defa da; “Aşçı ve marangozdan da takipçi mi olurmuş canım?” türünden kendilerince kafa buluyorlar. Lakin kazın ayağı öyle değil, savcı ve yargıçlar gene işi ciddiye almışlar ve bu alışveriş hikâyesini mercek altına almayı düşünüyorlarmış işin tuhafı! Sen “Toplumun ruh sağlığı hızla bozuluyor” diyorsun ama, toplumun bir şey yaptığı yok. Tam aksine keyifle olanları seyrediyor. Bence bu paranoyak vb. nitelemeler yapmakla asıl sen, basbayağı baltayı taşa vuruyorsun Canan Hanım! Bu savcı ve yargıçların şakası filan yok inan ki... Ha bir de şu mesele var: Kahvelerde kimin salak kimin paranoyak, hatta kimin dangalak olduğu çok farklı bir şekilde anlatılıyor. İnanmıyorsan rastgele bir kahvehaneye dalıver ve konuşulanlara kulak kabart, derhal meseleyi anlarsın. Ne de olsa halkımız için çabalıyorsun, halka kulak vermen daha iyi olmaz mı?.. |
--
Dr. Tarık Ziya
Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon
Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.