07.01.2010 ÖZEL GÜNLÜĞÜMDE Kİ EMEKLİ, İŞ, HAK VE SİYASİ İKTİDAR MERSİNDEN BURAK CANLI
Bir günde insanoğlu çokça şeyle karşılaşıyor. Bu yaşananlar üzerine toparlanmak çok zor oluyor. 06.01.2010 tarihinde benim için her zamanki gibi bir gündü. Evet, işimde edindiğim bilgilerimi kendim ve yardımcı olmaya çalıştığım kişiler için kullanmaktaydım. Zaman akıp gitmeden zamanı yakalamaya çalışıyordum. Çünkü o gün yapmam gereken bir yığın işle mücadelenin de ötesinde onlara çözümler üretmem gerekiyordu. İşte ben de bunun için Sevgili Mali Müşavirimin yanına gittim. Ve onunla işlerimizi yapmaya çalışırken onun diğer ortağı han fendi almış gazeteyi eline orda bulunanlara azizim şu emeklilere zam mam yok hepsi koca bir yalanmış dedi.
Ben kendim emekli değilim. Eskilerde insanlar ölüm yaş oranı da göz önünde bulundurularak galiba erken emekli olabiliyorlarmış. Yanlış politikalar sonucunda mı değil mi bilmiyorum ama artık emeklilik yaşında artışlar yapıldı. Bu halde ben sen olayı bir yana bizlerin emekli sıfatını taşıyabilmek uğruna kendimizi paralamamız ve hatta bitirmemiz gerekecektir. İş böyle olunca da hep hayalini kurduğum emekli maaşı, az veya çok, ona ulaşmak gerçekten de bir hayal oldu. Bu sıfata sahip olabilmek de gittikçe zorlaşıyor. Neyse emekliye zam doğru dürüst yapılamamış. Vay benim emeklimin haline. Bir taraftan da işçinin durumu da hiç iç açıcı değildir. Ortada işçi bulunmamaktadır. Etraf işsizler tarafından sarılmışken iş bulmak ne zordur. İş ve aş yoktur. Etrafımıza şöyle bir göz geçirelim ve gerçek manzarayı bir görelim. İçim yanarak beyan ediyorum ki Serbest Meslek Mensubu bizlerinde durumu içler acısıdır. Ayakta durabilmek artık mucizenin diğer adıdır.
Dur durabiliyorsan. Yap yapabiliyorsan. Bu mantıkla hareket tüm olanaklarımızı olanaksızlaştırmıştır. Seslenmenin bir anlamı bulunmamaktadır. Duyacak kişi ve kuruluşlar artık bulunmamaktadır. Bir Tanrı kalmıştır. Allah’ım duy sesimizi. Duy bizleri. Ve bizleri refaha kavuşturabilmek adına mucizelerini bizlere bir kere daha ihsan et.
Durum en öz şekilde böyle özetlenebilir bir hal almışken koltuklarında oturan siz sevgili kardeşlerim cinnet noktasına gelmiş bu insanların çığlıklarına kulaklarımızı tıkayacak olursak zannetmeyelim ki yataklarımızda rahat uyuyabileceğiz. İşte ister zannet ister zannetme malı götüren götürdü. Ve durum ortada! Meydan ırkçılık, renk, dil, din ayrımı yapanlara kalmış. Yapın ayırımınızı. Yapın. Devam edin yapmaya. Elektrik faturalarını ödeyemeyenler ışığa hasret kalsınlar. Önemli değil. İlaç parası bulamayanlar sürünsünler önemli değil. İş yerini kapatmak zorunda kalanlar. Memleketi terk etsinler önemli değil. Parayı bulanlar da Dubai’ye, Miami’ye gitsinler. Oraların vatandaşlıklarını alsınlar.
Hep aynı hikâye! Hep aynı bilmece! Hep aynı kurgu! Ben neye ve neden kızıyorum biliyor musunuz? Ben tokken aç yatanların varlığına kızıyorum. Ben açken tok yatanların varlığına kızıyorum. Sürün baba sürün. De baba sürün.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Siyasi Niteliğim yüzünden bu söz konusu tarihte ayrımcılığa maruz kaldım. Evet, beni adam yerine almadılar. Belki adam değilim. Ama ben İNSANIM. Beni adam yerine almalarını hiçbir kimseden istemedim. Bana insan muamelesi yapmaları yeterliydi. Ama yapmadılar. Yapmayacaklar. Bunu bana yapanlar Millete nelerini yaparlar. Bugün beni ezmeye, korkutmaya, sindirmeye çalıştılar. Bugün insani değerleri hiçe sayarak üstüme geldiler. Ben mağdur edildim. Ne için? Ne diye? İnsanı sevdiğim için mi? İktidarı eleştirdiğim için mi? Yasaların üstünlüğüne inandığım için mi? Ne için? Ne diye?
Ey sevgili dünya verecek bir canım var. Al oda senin olsun. Bu can bana fazla. Aynı diğer yürekleri memleket, millet, hak, hukuk, insan sevgisiyle dolu olan nice şehit ve gazilerimiz gibi.
MERSİNDEN BURAK CANLI
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.