06 Ocak 2010, 22:00
Nedeni gayet açık; hem kimi asker hem aynı zihniyeti taşıyan siviller bakımından sağlıklı ilişkinin tarifi, biat etmiş bir hükümet tanımından geçmektedir.
Şimdi korku duvarı aşılıyor. Sivil ve askeri bürokrasi anayasal sınırlarına çekilmeye zorlanıyor, milli iradenin sesi daha güçlü çıkıyor. Bu süreç, her kutsal doğum gibi sancılı ama umutlu bir geleceğin işaretleriyle parıldıyor.
Unutulmasın; bu gelecek projeksiyonunda pozisyonu iyi belirleyemeyenler, değişim çarkında öğütülür ve yeniden konuşlandırılır.Özel Harp Dairesi’ne girilmesi ve kozmik odadaki aramalar, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Genelkurmay’ın talebini reddederken ortaya koyduğu mülahaza, bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Dünya dönmeye devam ediyor, herkesin haberi olsun.
Balayı kısa sürdü
Kabul etmek gerekir, demokratik açılımla birlikte sivil-asker ilişkilerinin, geçmişe oranla daha samimi ve evrensel bir perspektife büründürülmek istendiği, bu yönde güçlü bir arzunun ortaya konduğu doğrudur. Lakin, Bülent Arınç’a suikast ve sonrasında darbe tezgahlandığı iddiasının, zirvedeki balayı süresini azalttığını söyleyebiliriz.
Zirvede işlerin rast gitmediği çok açıktır.
Cumhurbaşkanı Gül, “Darbe düşüncesi TSK’ya saygısızlıktır” gibi açıklamalarla ortamı yumuşatmaya çalışsa ve destek verse bile, inandırıcılıktan uzaktır. Sorun, cumhurbaşkanının samimiyeti değil, ifadenin gerçekle örtüşmemesidir. Bu ifadenin içinin doldurulmasında TSK’ya büyük görev düşmektedir. Hükümetin de kaygıları var. TSK içinde kümelenmiş cuntanın veya başka bir ifadeyle Ergenekon uzantılarının hala faal olduğu, Genelkurmay Başkanlığı’nın ise bu konuda yeterli önlem alamadığı kanaati oldukça güçlü.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.