Türkiye'nin parlamentosuna girmiş muhalefet partileri muhalefet yapma
görevini, iktidarı sürekli eleştirmek olarak anlıyorlar.
- Başbakan şunu dedi.
Haydi, bir cevap yetiştirelim.
- Başbakan şöyle yaptı.
Haydi, yanlış yaptığını söyleyelim.
Sonra?..
Sonra... soğan doğra!..
Bir halkın sizi tercih etmesi için, çok daha farklı, çok daha
nitelikli bir şeylere sahip olmanız gerekiyor.
Öncelikle, halka güven verecek tutarlı ve çağın gerçeklerini ön-gören
bir ekonomik programınız olması gerekiyor.
Halkın şikâyetlerine çare üreteceğinize inanılması ve bu yönde size
güven duyulması gerekiyor...
Halk, yapıp ettiklerinizle, ortaya koyacağınız somut program hedefleri
ile size olan inancını oluşturacaktır.
Sadece laf üreten... Ve yaptığı bütün muhalefet laf üretmekle sınırlı
kalan bir kadronun, halkın güvenini kazanması ve iktidar olabilmesi
mümkün değildir.
Halk inanacaktır ki... Siz iktidara geldiğinizde çekilen sıkıntıların
hiç değilse bir bölümü sona erecektir.
Somut bir hedefiniz olacaktır!..
Yuvarlak laflardan değil, ciddi, sağduyulu, bilime dayanan çözümlerden
oluşan inandırıcı bir programınız olacaktır.
Çevrenizde oluşan kadronuz, sözünü ettiğimiz bu programın çarklarını
hareket ettirebilecek yetenek ve bilgi birikimine sahip olacak ve
gelişen pratik içinde kendilerini bu yönde kanıtlayacaklardır.
Muhalefet partileri, "Laf üretim Merkezleri" olmaktan kurtarılacak,
çözüm üreten ehliyet sahibi teknik kadrolardan oluşturulacaktır.
Halk ciddiyetinizi görecek, ehliyetinize inanacak ve sonuçta da,
ülkenin sizler tarafından yönetilmesi halinde işlerin [hiç değilse]
bugünkünden daha iyiye doğru gideceğine [yavaş yavaş] ve sizleri
sınaya sınaya inanacaktır.
Lafazanlık kürsülerine [önceden çalışılmış] dinamik görüntüler
eşliğinde bir çırpıda zıplayarak iktidara gelinmez.
Ülkenizde gerçekleşen ve Dünya kamuoyunun gıpta ve hayretle izlediği
büyük kitle hareketlerinden köşe/bucak kaçarak değil; kendiliğinden
gelişen kitle hareketlerinin en ön saflarında yer alarak ona şekil
veren, yönünü belirleyen ve onu her nevi sapmalardan koruyan bir güç
ve bilinçle yürünür iktidara doğru...
Muhalefette olmak, iktidara talip olmak anlamına gelir!..
Halk adına iktidarı [ciddi ve inandırıcı bir biçimde] talep etmeyen
bir siyasi oluşum, ancak, siyaseti kendilerine meslek edinmiş bir
ekibin ve iktidar olma sorumluluğunun gerisine düşmüş bir zafiyetin
belirtisidir.
İktidar olmayacaksın...
Dolayısıyla, sorumluluk üstlenmeyecek ve hiçbir yükün altına omzunu
koymayacaksın.
Ve belirli bir dengeyi gözeterek, sana zarar vermeyeceğini hesap
ettiğin kadar ve bu ölçüde, mevcut iktidarın lambasına püf diyeceksin...
Ve yaptıklarını eleştireceksin...
İktidarı talep etmeyen bir muhalefet, fiilen iktidarda olanların yapıp
ettiklerinden en az onlar kadar sorumludurlar... Çünkü, iktidarı,
iktidar yapan, iktidarı gerçekten talep etmeyen, onlardır.
Ve Türkiye, sürmekte olan bu ahbap/çavuş siyaseti ile... İyi polis/kötü
polis taktiği ile... Ekranda savaş, resepsiyonlarda barış yöntemi ile
tarihinin en riskli ve en tehlikeli virajlarına doğru hızla yol
almaktadır.
Ve eğer toplumsal muhalefetin gücü, siyasal partilerimizin muhalefet
biçimine bir çeki düzen veremeyecekse... Ya da bizzat bu siyasi
partilerin yönetim oligarşilerini revizyona tabi tutup belirli bir
yoğunluğa taşıyamayacaksa... İçinde debelendiğimiz bu "düzen", önce
uçurumun kenarına ve sonra da içine doğru yuvarlanıp gidecektir...
Tekerlenip gidecektir!..
Home / Uncategories / [anadoluhaber:37237] MUHALEFET PARTİLERİNİN SORUMLULUĞU.../www.soruyusormak.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.