[anadoluhaber:37320] Çaresiz, Kimsesiz, Beklenti İçerisinde Olan İnsanların Ruhları ve Onlar yazan: Mersinden Burak CANLI

ÇARESİZ, KİMSESİZ, BEKLENTİ İÇERİSİNDE OLAN İNSANLARIN RUHLARI VE ONLAR yazan: MERSİNDEN BURAK CANLI

 

Koca bir dünya. Ah bu koca dünya. Koca ama bir o kadar da küçük dünya. Bu yazının sonunda çaresizlere çare olmayı o kadar çok isterdim ki. Kimsesizlerin kimsesi olmayı o kadar çok dilerdim ki. Beklenti içerisinde olanların beklentilerini karşılayabilmek tek dileğim olurdu.

 

Bu işleri ben başarmışım veya bir başkası başarmış. Önemli olan bu işlerin başarılabilmesi değilmidir? İnsanlar, ah! Şu kendisini dev aynasında gören kardeşlerimiz. Zamanımız çok kısa. Dünya üzerinde kalış süremiz kum saatinden dökülen taneciklerin ilk dökülmeye başlamasının üzerinden çok geçmeden bitmektedir. Oysa Kum tanecikleri biz yokken de dökülmeye devam etmektedir. Bir değil iki değil dökül babam dökül. Dökülebildiğin yere kadar dökül. He babam de babam dökül. Ne döküldüğün yerin ne de dökülme sebebinin önemi olmadan dökül. Saç taneciklerini. Hoyratça meydan oku insanoğluna. Düşünme. Hiç aklına bile getirme. Hırpala ruhlarımızı. Yok, say bizleri. Bizler de değerli olan ne varsa, al götür onu.

 

İşte yukarda izah edildiği gibi bir durumla karşılaşırız. İnsanoğlu bundan binlercesi yıl önce de varlığını yeryüzünde devam ettirmekteydi. O varlık ki teknolojisiz bir varlık. O varlık ki belki de kimliksiz bir varlık. Ellerimize medeniyet kimlikleri verildi. Bizleri damgaladılar. Önümüze yepyeni daha öncesi eşi benzeri görülmemiş oyuncaklar verdiler. Eskileri eskiler de bırakarak yeni yol haritaları çizdiler. Hapishaneler kuruldu. Akıl hastaneleri oluşturuldu. Buda yetmedi okullar inşa edildi. Zati öncesinde de vardı ya ibadethaneler. İnsanoğlu tarifi imkânsız bir şekil de ara vermeden bir kavgadan diğer bir kavgaya sürüklendi. Sınırlarımız çizildi. Bu sınır dışına çıkana kaka kalana onlar denildi. Denildi de ne oldu. Kavgalarımız, isyanlarımız devam ede.

 

Bitmeyen bir şekil de aklımızla oynamaya devam ediyorlar. Etrafımız dar. Görüş alanımız kısıtlı. Olanaklarımız bir çığlık kadar bile bulunmamakta. Telefonlar, kameralar, televizyonlar, internet daha niceleri. Say, say bitmez. Peki, ruhlarımız ne oldu. Onlar nerde. Kimin elinde. Kim? Nerde? Tutsak etti onları. Bizim olan her bir şey onların. Hatta bizler oyuncaktan öte bir şey değiliz. Tek başına ne yapılabilir. Mücadelenin anlamı yok. Savaş vermek nediye. Manasızlaştık. Teslimiyet çoktan yapılmış. Bize artık boyun eğmek kalıyor.

 

Güvenlikli bir bölge yok. En gelişmiş yer sayıklarımızda dahi bu başarılamamış. Orda da ağlayanlar orda da isyan edenler var. Geçmiş geleceğe gelecek geçmişe karışmış. Zamanı onlar belirliyor. Onlar aklımızla oynuyor. Hep onlar vardı. Daim olan onlar. Ama onlarında onları var. Biliyorlar mı? Bilmiyorum. Belki de onların onları biliyor ama ya onlar onları biliyorsa o onlar da diğer onları biliyor mu? Bizim diğer onlar dediğimiz şeyler o onlar içinde sadece onlar olarak kalmakta. Tüm onların onlarına sesleniyorum. Ruhlarımızı geri verin. Çaresizlere, beklenti içerisinde olanlara, kimsesizlere bizler de cevap verelim. Onların çığlıklarını duyalım. Bırakın da kotaralım dünyayı.

 

                                                                                                   MERSİNDEN BURAK CANLI

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.