[anadoluhaber:37374] İsrail, Nezaket Kuralları ve Devlet İlişkileri yazan: Mersin İlinden Burak CANLI

İSRAİL, NEZAKET KURALLARI VE DEVLET İLİŞKİLERİ yazan: MERSİNDEN BURAK CANLI

 

Bu satırları yazacağımı bana bundan 10–15 yıl önce söylemiş olsalardı büyük ihtimalle inanmazdım. Nedense Ülkemi bu yaşanan son gelişmeler ışığında tam olarak haklı görmekte zorlanmaktayım. Düşünün ki ben kendimi bir Vatan Sevdalısı olarak niteleyen birisiyim. İnsan odaklı olmam ve insana olan sevgim ise kuşku götürmez bir gerçektir.

 

Oysa tüm bunlara rağmen Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir’e girişi görmemiş olsam da hiç aklımdan çıkmamaktadır. Bana daha ilkokulda anlatılan ve belleğimde yerini alan şu olayları sizlere hatırlamam da yarar olacaktır. İzmir yanmıştır. İzmir harap bir şehir haline gelmiştir. Veya İzmir yanmamış ve harap bir şehir haline gelmemiştir. Esas olan İzmir Yunan Türk’ler arasında geçen bir öyküdür. Evet, bu öyküde İzmir’i Yunanlılar elinden kaybetmiştir. Belki onlar dahi İzmir’i kaybettiğini anlamakta zorluk çekmişlerdir. Belki onlar için bir zaman meselesiydi.

 

Bu hususlar üzerine Yunanlılar son olarak İzmir’i terk etmiş ve gitmişlerdir. Hikâyenin devamın da ise Mustafa Kemal gelmiş ve ayağının altına serilen Yunan Bayraklarının toplanmasını ve her Ülkenin inanışlarına saygı gösterilmesini tembih etmiştir. Yunanlılar en az diğer milletler kadar şerefli ve sağlam insanlardır. Yunanlılarla yapılan ve henüz belki de bitmemiş bir savaş ortadayken Mustafa Kemal içinde insan sevgisi olan biri gibi davranmış ve doğru davranışının güzelliği bu günlere kadar taşınabilmiştir.

 

 Mustafa Kemal’in bu gibi durumlarla pek defa karşılaştığını düşünmekteyim. Örneğin Çanakkale Savaşında yüz binlerce insanın hayatına mal olan taraflar için Mustafa Kemal hepsi bizim evlatlarımız demiştir. Evet, bu gün için Anzak olarak tabir edilen insanlar aynen denildiği gibi bizim insanlarımızdır. Bugün için Çanakkale Savaşı artık çok geriler de kalmıştır. İzmir’in kurtuluş günlerinin üzerinden çok sular akmıştır. Ama halen değişmeyen ve doğruluğu hep aynı kalacak bir şey vardır ki o da saygıdır. Nezakettir. Ulvi duygulardır.

 

Savaşlar kötüdür. Ölümler hiç iyi değildir. Silahlar zararlıdır. Düşününüz ki bir sigara paketinin üzerinde dahi insanı öldürür yazarken bir silahın üzerinde bunun yazmaması nasıl bir mana taşımaktadır. İnsanoğlu karşı konulamaz bir şekil de zararlı diye sigaraya savaş açmıştır. Ama ister savunma isterse de öldürme amacıyla yapılan silahlar nedense dokunulamazlar arasındadır. İşin boyutu nükleer olunca başka olmayınca başka anlayışı terk edilmeli ve riyadan uzak durulmalıdır. Riya kötüdür.

 

Bu yüzden Ülkeyi temsilen gidilen bir toplantı da Ülke adına beyanlarda bulunan Ülke Liderinin Tüm Ülke bunu arzulasa da kamuoyunca nezaketsiz olarak nitelendirilen hal ve tavırları, sonuçlarını taraflar için kan olarak fatura edecek olursa bunda şaşılacak durum nedir.

 

Çok eski yıllarda da anlatılan bir hikâye de Türklerle Çinliler barış yapmışlardır. Ama ne olmuşsa olmuş ve Çinli Yetkililer savaş çıkarmak istedikleri için türlü bahaneler yaratmaya gayreti içine girmişlerdir. Eskilerden beri öte gelen Türklerde at, ok, avrat kavramları namusu temsil ettiğinden dolayı tutup Türk Liderden atını istemişlerdir. Bunun üzerine beyler, savaşçılar demiş olmaz böyle şey savaşalım. Türk Lider hayır demiş ve at benim siz karışmayın deyip vermiş atını. Az uz demeden at gitmiş. Avrat gitmiş. Ok gitmiş. Netice de savaş çıkmamış. Ama iş toprağa gelince toprak benim değil bu yüzden de savaşırız demiş. Ve savaşa tutuşmuşlar. Bu söz konusu savaşta öncelikle itiraf etmeliyim ki sonuç ne olursa olsun ne ben ne sen ne de o kazandı. Ama uygulama da ki görünen şey Devlet Adamının doğru kararlarıydı.

 

Sonuç olarak nezaket kurallarına uygun hareket etmek bir zorunluluktur. Karşıda ki kişi kendisine nezaketli bir şekil de hareket edilmesini hak etmektedir. Hele ki kişiler birilerini temsil etmekteyse dikkat oranı maksimumların maksimumunda olmalıdır. Durum böyleyken bir Medeniyetin aşağılanmasının yanında hakir görülmesinin yanında ben olamam. Her ne kadar Filistinli Kardeşlerimiz için diğer kardeşlerimizde olduğu gibi her gün canımdan can gitmiş olmasına rağmen.

 

Kamuoyundan izlediğim kadarıyla bizlere karşılık vermişlerdir. Onların vermiş olduğu karşılık onların vicdanlarında yerini buluyor olmalıdır ki böyle bir hareket icra edilmiş olsun. Ama bu karşılık Filistinli Kardeşlerimizin geleceğini daha iyi yöne çekebilecek bir karşılıkta olabilirdi. Filistinli kardeşlerimiz zaten mağdurdur. Bu mağduriyetlerini daha üst seviyeye çıkarmak yerine onlara merhem olacak nitelikte hareketler de bulunulması gerekmektedir. Bu hareket sonuçlarını hem bizler hem onlar hem de başkaları için iyi olacak şekil de vermelidir. Ama sonuç öyle olmamış ve sonucun etkileri yeni artçılara yol açtığı gibi artçılar da bu gidişle yeni sonuçlara doğru sürüklenmeye devam etmektedir.

 

Gücü, gücü yetene dönemi netice de bir yerler de varlığını devam ettirmektedir. Ama unutmayalım attan büyük deve vardır. Temenni ederim ki bunu bizlere bir gün birileri hatırlatmaya kalmasın.

 

                                                                                                  MERSİNDEN BURAK CANLI

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.