[anadoluhaber] ASA-YI MUSA DERSLERİ----107 VE 108----Hava o kadar çok vazifelerle gayet hakîmâne [Hikmetli bir şekilde] ve kerîmâne [cömertce, bol ihsan ve ikram ile] istihdam olunur ki, güya o câmid [Cansız] havanın şuursuz [bilinçsiz] zerrelerinden herbir zerresi, bu Kâinat Sultanından gelen emirleri dinler, bilir ve hiçbirini geri bırakmayarak, o kumandanın kuvvetiyle yapar ve intizamla [aksatmadan] yerine getirir bir vaziyetle

107.ders. 19.08.2010--[perşembe]

 

Asâ-yı Mûsâ'dan

İkinci Kısım

Hüccetullahi'l-Bâliğa

Risalesi

On Bir Hüccet-i İmâniyedir

Birinci Hüccet-i İmâniye

Âyetü'l-Kübrâ[2]

 

 

Evet, bu dünya memleketine ve misafirhanesine gelen herbir misafir, gözünü açıp baktıkça görür ki: Gayet keremkârâne[cömertçe] bir ziyafetgâh[ziyafet yeri] ve gayet san'atkârane[sanatlı] bir teşhirgâh[seryeri, vitrin] ve gayet haşmetkârâne[gösterişli] bir ordugâh ve talimgâh[eğitim yeri] ve gayet hayretkârâne ve şevk-engizâne[Aşırı istek uyandırır bir şekilde] bir seyrangâh[Seyir yeri] ve temâşâgâh[gözlem yeri] ve gayet mânidarâne[anlamlı] ve hikmetperverâne[Her şeyde fayda ve gaye gözetir şekilde] bir mütalâagâh[etraflıca düşünme yeri] olan bu güzel misafirhanenin sahibini ve bu kitab‑ı kebîrin[büyük kitabın] müellifini[yazıcısını] ve bu muhteşem memleketin sultanını[sahibini] tanımak ve bilmek için şiddetle merak ederken, en başta göklerin nur yaldızıyla yazılan güzel yüzü görünür. "Bana bak, aradığını sana bildireceğim" der. O da bakar, görür ki:

Bir kısmı arzımızdan bin defa büyük ve o büyüklerden bir kısmı top güllesinden yetmiş derece sür'atli yüz binler ecram-ı semâviyeyi[gezegenleri] direksiz, düşürmeden durduran ve birbirine çarpmadan fevkalhad[hatsiz] çabuk ve beraber gezdiren; yağsız, söndürmeden mütemadiyen[devamlı,aralıksız,sürekli] o hadsiz lâmbaları yandıran ve hiçbir gürültü ve ihtilâl çıkartmadan o nihayetsiz büyük kütleleri idare eden ve güneş ve kamerin[ay'ın] vazifeleri gibi, hiç isyan ettirmeden o pek büyük mahlûkları[yaratılmışları] vazifelerle çalıştıran ve iki kutbun dairesindeki hesap rakamlarına sıkışmayan bir nihayetsiz uzaklık içinde, aynı zamanda, aynı kuvvet ve aynı tarz ve aynı sikke-i fıtrat[yaratılış mührü] ve aynı surette, beraber, noksansız[eksiksiz] tasarruf[idare] eden ve o pek büyük mütecaviz[müdahaleci] kuvvetleri taşıyanları, tecavüz[müdahale] ettirmeden kanununa itaat ettiren ve o nihayetsiz kalabalığın enkazları gibi, göğün yüzünü kirletecek süprüntülere meydan vermeden, pek parlak ve pek güzel temizlettiren ve bir muntazam[düzenli] ordu manevrası[tatbikatı] gibi manevrayla gezdiren ve arzı döndürmesiyle, o haşmetli[İhtişamlı] manevranın başka bir surette hakikî ve hayalî tarzlarını her gece ve her sene sinema levhaları gibi seyirci mahlûkatına[yaratıklarına] gösteren bir tezahür-ü rububiyet[Cenâb-ı Hakkın terbiye, tedbir ve idare ediciliğinin görünmesi] ve o rububiyet faaliyeti içinde görünen teshir[emrine itaat ettirme], tedbir[Bir işin sonucunu hesaplama, çâresini önceden düşünüp hazırlık yapma.], tedvir[Çevirme, döndürme], tanzim[Düzenleme], tanzif[Temizleme], tavziften[Vazifelendirmeden] mürekkep[oluşan] bir hakikat, bu azameti[büyüklüğü] ve ihatatı[kuşatıcılığı] ile o semâvât Hâlıkının vücub-u vücuduna[varlığını kesin ve inkaredilemez olduğuna] ve vahdetine[birliğine] ve mevcudiyeti[varlığı], semâvâtın[gökyüzünün] mevcudiyetinden[varlığından] daha zâhir[açık] bulunduğuna bilmüşahede[Görerek, bizzat şahit olarak] şehadet eder mânâsıyla Birinci Makamın Birinci Basamağında

لاَۤ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ الْوَاجِبُ الْوُجُودِ الَّذِى دَلَّ عَلٰى وُجُوبِ وُجُودِهِ فِى وَحْدَتِهِ: اَلسَّمَاوَاتُ بِجَمِيعِ مَا فِيهَا، بِشَهَادَةِ عَظَمَةِ إِحَاطَةِ حَقِيقَةِ: اَلتَّسْخِيرِ، وَالتَدْبِيرِ، وَالتَّدْوِيرِ، وَالتَّنْظِيمِ، وَالتَّنْظِيفِ، وَالتَّوْظِيفِ الْوَاسِعَةِ الْمُكَمَّلَةِ بِالْمُشَاهَدَةِ 1

denilmiştir.

 

 

1- Allah'tan başka ilâh yoktur. O Vâcibü'l-Vücud ki, vüs'at ve mükemmeliyeti bilmüşahede görünen teshir ve tedbir ve tedvir (döndürme) ve tanzim ve tanzif ve tavzif hakikatlerinin azamet-i ihatasının şehadetiyle, semâvât bütün içindekilerle beraber Onun vahdet içindeki vücub-u vücuduna delâlet eder.

 

DEVAMEDECEK:126

108.ders. 20.08.2010--[cuma]

 

Asâ-yı Mûsâ'dan

İkinci Kısım

Hüccetullahi'l-Bâliğa

Risalesi

On Bir Hüccet-i İmâniyedir

Birinci Hüccet-i İmâniye

Âyetü'l-Kübrâ[3]

 

 

Sonra, dünyaya gelen o yolcu adama ve misafire, cevv-i sema [uzay boşluğu] denilen ve mahşer-i acâip [Hayrete düşürücü harika olayların olduğu yer.] olan feza [Ucu bucağı bulunmayan boşluk], gürültüyle konuşarak bağırıyor: "Bana bak, merakla aradığını ve seni buraya göndereni benimle bilebilir ve bulabilirsin" der. O misafir, onun ekşi, fakat merhametli yüzüne bakar; müthiş, fakat müjdeli gürültüsünü dinler, görür ki:

Zemin [yer] ile âsumân [gök] ortasında muallâkta [boşlukta] durdurulan bulut, gayet hakîmâne [hikmetle iş yapana yakışacak surette] ve rahîmâne [merhametli] bir tarzda zemin bahçesini sular ve zemin ahalisine âb-ı hayat [hayat suyu] getirir ve harareti [sıcaklığı], yani yaşamak ateşinin şiddetini tâdil eder [düzenler]  ve ihtiyaca göre her yerin imdadına yetişir. Ve bu vazifeler gibi çok vazifeleri görmekle beraber, muntazam [tam düzenli] bir ordunun acele emirlere göre görünmesi ve gizlenmesi gibi, birden cevvi [gökyüzünü] dolduran o koca bulut dahi gizlenir, bütün eczaları [unsurları] istirahate [dinlenmeye] çekilir, hiçbir eseri görülmez. Sonra, "Yağmur başına arş!" emrini aldığı anda, bir saat, belki birkaç dakika zarfında toplanıp cevvi [gökyüzünü] doldurur, bir kumandanın emrini bekler gibi durur.

Sonra o yolcu, cevvdeki [Yer ile gök arasındaki] rüzgâra bakar, görür ki:

Hava o kadar çok vazifelerle gayet hakîmâne [Hikmetli bir şekilde] ve kerîmâne [cömertce, bol ihsan ve ikram ile] istihdam olunur ki, güya o câmid [Cansız] havanın şuursuz [bilinçsiz] zerrelerinden herbir zerresi, bu Kâinat Sultanından gelen emirleri dinler, bilir ve hiçbirini geri bırakmayarak, o kumandanın kuvvetiyle yapar ve intizamla [aksatmadan] yerine getirir bir vaziyetle, zeminin bütün nüfuslarına nefes vermek ve zîhayata [canlılara] lüzumu [ihtiyacı] bulunan hararet [ısı] ve ziya [ışık] ve elektrik gibi maddeleri ve sesleri nakletmek ve nebatatın [bitkilerin] telkîhine [Aşılanmasına,döllenmesine] vasıta [aracı,vesile] olmak gibi çok küllî [umumi] vazifelerde[görevlerde] ve hizmetlerde, bir dest-i gaybî[gizli görünmeyen bir el] tarafından gayet şuurkârâne [bilinçli birşekilde] ve alîmâne [Her şeyi en iyi bilen Allah'a yaraşır şekilde] ve hayatperverâne [Hayata düşkün bir şekilde] istihdam [çalıştırılmış] olunuyor.

 

Devam edecek:127

 


--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.