[anadoluhaber] CHP, İsmet İnönü Ve Masonluk

İsmet inönü, Atatürk'ün Localarını kapattığı ve yanından kovup kapıya attığı masonlara, yeniden imkân ve imtiyaz tanımış ve masonluğun anaokulu sayılan Rotary ve ortaokulu sayılan Lionsları hükümet kararıyla açmıştır. 
1-Nisan-1963 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6/1607 no'lu karar açıklamasıyla, İçişleri Bakanlığı'nın 30-3957-38530 sayılı yazıları üzerine, 3512 sayılı kanunun 10. maddesine göre, Bakanlar kurulunca 1-Nisan-1963 tarihinde "LİONS İNTERNATIONAL" Kulübünün kurulması kabul edilmiştir. 

KARARI VERENLER

Başbakan: İsmet İnönü 
Başbakan Yard: Turhan Feyzioğlu (Mason) 
İmar İskân Bakanı: Fahrettin Kerim Gökay (Mason) 
Çalışma Bakanı: Bülent Ecevit (Dönme damadı) 
Devlet Bakanı: Necmi Ökten (Mason) 
Devlet Bakanı: Ali Şakir Ağanoğlu (Mason) 
Dışişleri Bakanı: Feridun Cemal Erkin (Mason) 
Maliye Bakanı: Ferit Melen ( Mason) 
Ticaret Bakanı: Muhlis Mete ( Mason) 
Türkiye'de lions kulüplerinin kurulmasına o günlerde izin veren ve bugün hala hayatta bulunan devlet adamlarımıza, 1963 senesi 1-Nisan'ında almış oldukları bu hazin karar ithaf olunur. Lions'un kuruluşunun kabul tarihi "Nisan 1" şakası gibi geliyor, ama nedense yüce devletlilerimiz, özellikle o günü seçerek, Türkiye'mizi şaka yerine şoka sokmuşlardır. 
Bir dönemler Karaoğlan edebiyatıyla "Akgünlere" doğru, "sürünenler sömürenlerden hesap soracak!" diyen Bülent Ecevit'in de Çalışma Bakanı sıfatıyla imzası var bu kararda. Üstelik mason birader olmadıkları halde... Ancak bu tarihi imzada muhterem eşleri Rahşan Hanımefendi'nin kaçınılmaz etkinliğinin olması yadırganmamalıdır. 
O günlerde bu şer yuvasının kurulmasına onay veren sn. devlet adamları (daha doğrusu Yahudi kuklaları) lions adı altındaki Siyonist ocakların büyümesine yardımcı olup, Türkiye'mizi büyük sıkıntılara sokacak olan bir masonizm diktatörlüğü kurmuşlardır. 


1917-Rus- Ekim Devrimcilerinin tamamına yakını yine Yahudilerden oluşmaktadır. 


Gerçek adı Kod Adı Milliyeti 
Qulianow Lenin Rus

Bronstein Troçki Yahudi 
Braum Braun Yahudi 
Orthodoks Akselord Yahudi 
Zederbaum Martof Yahudi 
Nachankem Steckloff Yahudi (Mason) 
Alfebaum Zinovieff Yahudi 
Gimel Souchanoff Yahudi 
Rosonfeld Kameneff Yahudi (Mason) 
Krochmal Sagerski Yahudi 
Silberstein Bogdanoff Yahudi 
Rodomisisky Uritzky Yahudi 
Katz Komkow Yahudi 
Furstenberge Larin Yahudi ( Mason) 
Gourevitch Dan Yahudi 
Goldberg Meschkovvsky Yahudi 
Helpfand Parsus Yahudi 
Goidenbach Riasonovv Yahudi 
Zibar Martinovv Yahudi 


Gerçek Adı Kod Adı Milliyeti 
Bleichanm Solnzevv Yahudi 
Chernomordik Chernomorsky Yahudi 
Zivin Piatnisky Yahudi 
Rein Abroumovich Yahudi 
Voinstein Zvesdin Yahudi (Mason) 
Natanshon Barbov Yahudi 
Lovenschein Lapinsk Yahudi (Mason) 
Resenblum Maklakovvsky Yahudi 
Yukarıdaki bilgiler Grande Encyclopedie Française-Rus İhtilâli ve Yahudiler adlı bölümünden alınmıştır.[1] 
Yahudi Dönme ile Evlenen Komünist Yazar! 

Cumhuriyet'in kurulduğu ilk senelerde rejime ve devlete kafa tutan yazılarıyla tanınan Marksist yazar Zekeriya Sertel'in yine kendisi gibi fanatik bir Marksist olan eşi "Yahudi dönmesi" Sabiha Seretel'le nasıl evlendiğini , kendisi anlatmaktadır..

Ve yine, Amerika'nın ünlü gazetesi "Washington Post'un sahibesi Madam Catherine Graham, katıksız bir Yahudi olması nedeniyle Jak Kamhi'yi Türkiye'deki ekonomik durumun dışında, başka yönlerden de güçlü gösterebilmek için, kardeşinin "Mossad ajanı" olduğunu açıklamıştır. Aslında Jak Kamhi, kardeşinin Mossad ajanı olduğunu hayatı boyunca gizlediği halde, Washington Post'un Yahudi patronu Madam Catherine Graham, kaş yapayım derken göz çıkarmıştı! Mossad, İsrail'deki dünyanın en ünlü ajan ve anarşi kuruluşlarından birisidir.

Alarko holdingin patronlarından ve sosyal demokrat takınan, Yahudi İsak Alaton şimdilik kış uykusunda olan, Ermeni Terör Örgütü Asala'nın en büyük finansörlerinden Türk düşmanı Honvanyan'ın can dostudur. İsak Alaton Ermeni Konseyi Başkanı Honvanyan'la Amerika'da buluşup onun evinde yemek davetine katıldığını inkar edemez! 
Süleyman Demirel de masondur. Ve malûm mahfillerin maşasıdır. 
Bu belge karşısında Gerçeklere Saygı Duyalım 
Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Ankara Vadisi Devlet Su İşlerinde Müdür iken Bilgi Locasına kayıtlı olduğunu gösteren Masonluk belgesidir: 



Bak: Türkiye'nin Büyük Masonları Süleyman Yeşilyurt. Yeryüzü Yayınları. ANK. 3. Baskı Sh: 153 
İşte 33.derecelik Masonluk mertebeleri: 
Mavi Localar
  • 1- Müptedi
  • 2- Refik
  • 3- Üstad
  • 4- Sır üstadı
  • 5- Mükemmel üstad
  • 6- Mahram sekreter
  • 7- Nazır
  • 8- Bina emini
  • 9- Dokuzların üstadı
  • 10- Onbeşlerin üstadı
  • 11- Yüce şövalye
  • 12- Büyük mimar üstadı
  • 13- Royal arş şövalyesi
  • 14- Yüce üstad
Kırmızı Localar
  • 15- Doğu şövalyesi
  • 16- Kudüs prensi
  • 17- Doğu ve Batı şövalyesi
  • 18- Roz-Kruan şövalyesi
Felsefe Locaları
  • 19- Yüce İskoçyalı
  • 20- Sayın büyük üstad
  • 21- Prusya şövalyesi
  • 22- Lübnan prensi
  • 23- Tobernaki şefi
  • 24- Tobernaki prensi
  • 25- Tunç yılan şövalyesi
  • 26- Triniter İskoçyalı
  • 27- Kudüs mabedinin hakim amiri
  • 28- Güneş şövalyesi
  • 29- Sen Andre "Aziz-Andre"
  • 30- Büyük kadaş şövalyesi
  • 31- Büyük müfettiş
  • 32- Kutsal sır yüce prensi
  • 33- Büyük genel müfettiş "Maşrık-ı Azam"
Yukarıda gördüğümüz gibi, masonluk derecelerindeki garip isimler genellikle İsrail ve İskoçya patentlidir. Bu şartlarda "masonluk Türkiye'nin mutluluğu için çalışan bağımsız bir kuruluştur" diyenlere, İstanbul Neve Şalom'daki Yahudi Haham "patriği" nden Kabala metinlerini isteyip, İbranice'den ve tercümesinden okumalarını tavsiye ederiz. Ülke gerçeklerini bir türlü kabullenmeyen mason biraderler, kendilerine verilen gülünç terfilerin; Siyonist Yahudilerin şeytani icatları olduğunu göreceklerdir. 
Yeri gelmişken Türkiye büyük locası maşrıkı azamının yeminini de sizlere aktaralım: 
"Bana tevdi edilecek farmasonluğun sırlarını, gerçek bir masondan başka kimselere ve usul kaidelerine uygun olarak kurulmuş bir mahfilden başka mahalde ifşa etmeyeceğime; biraderlerimi seveceğime, yardımlarına yetişeceğime, onların ve masonluğun müdafaası için, icap ederse hayatımı feda edeceğime, biçarelere muavanet, herkese karşı adaletli hareket, aileme ve vatanıma fedakârlık edeceğime (yani hakları gasp edilmiş Yahudilere, Siyonizme hizmet eden kimselere, ailem olan dünya masonluk üyelerine ve vatanımız olan Arzı Mev'ud hedefine hizmet edeceğime ve bunların haklarını gözeteceğime) "sanii Azam-ı kâinatın" (yani Siyonist tanrısının) ve şu muhterem mason üstatlarının huzurunda; kendi arzum ve irademle resmen; Kemali Hulus ve samimiyetle yemin eder ve vaadimden dönmekten, yeminimde hulf etmekten ise, ölmeyi tercih edeceğimi beyan eylerim."[2] 
Ester Benbassa'nın yazdığı ve Ayşe Atasoy'un dilimize kazandırdığı: "Türkiye ve Balkan Yahudileri Tarihi" adlı kitapta, Atatürk'ün kapatıp yasakladığı masonik ve Siyonist faaliyetlerin, İsmet İnönü döneminde yeniden serbest bırakılıp yaygınlaştığı şöyle anlatılmaktadır: 
Tel-Aviv Belediye Başkanlığı da yapmış olan Siyonist lider Meir Düzengoff'un (1861-1937) henüz 1919 yılında iddia ettiği gibi, acaba yurdumuzda gizli bir Siyonizm mi vardı? Türkiye ve Bulgaristan'da yaşananlar karşılaştırıldığında, bu farklılıklar açıkça ortaya çıkar. Bulgaristan'da örgütlü bir hareket göze çarpmaktadır. Farklı eğilimler ile bunların ulusal ve uluslar arası bazdaki yönetimlerine doğrudan katılım, kelimenin tam anlamıyla Siyonist bir ideolojik söylem, ülke çapında düzenlenen kongreler, bu kongrelere ve hareketin mali temelini oluşturan fonlara yardım vardır. Ve bütün bunlar ikinci dünya savaşı'nın arifesine kadar sürmüştür. Selanik ve Yunanistan'ın diğer sefarat Yahudi cemaatleri bile Türkiye'dekilerden farklıdır. Kemalist cumhuriyetin ilanından sonra, Türk Yahudiliği Siyonist hareketin yönetim mercileriyle resmi bağlarını koparır. Fakat bu kopma, siyonizmin yeraltında devamını engellemez. Hatta 1920 yılından itibaren İstanbul'da bir Filistin bürosu kurulur. Büro, özellikle transit geçen Rus Yahudilerin durumları başta olmak üzere, Filistin'e göçle ilgilenir. Büyük sorunların yaşandığı dönemlerde, göç edenlere az sayıda yerli Yahudiler de katılır. Bu büro çeşitli Siyonist akımların temsilcilerinden kuruludur ve Londra'daki merkeze bağlı çalışmaktadır. Haziran 1920 ve Haziran 1921 tarihleri arasında 4200 göçmene yardım yapılır. Bu göçmenler genellikle, Besarabya ve Romanya üstünden geçerek İstanbul'a gelen ve burada, Filistin'e göç izni almak için İstanbul'da bekleyen Ukraynalılardır. Filistin bürosu kapanmak da dahil olmak üzere çeşitli aşamalar geçirir. Rus Yahudilerinin Kemalist Türkiye'ye girmeleri yasaklanınca, amacı Yahudi göçmenlere yardım etmek olan bu büro sefaradlara yönelir. Sefaradların Filistin'e göçü için ellerinde az sayıda göçmen izin belgesi olması, bu siyonist milliyetçi projenin etkilerini kısıtlamıştır. Zaten bu Yahudiler, siyonizmi devlete ihanet olarak değerlendiren Mustafa Kemal önderliğindeki merkezi otoritenin yarattığı korkuyla yaşamaktadır. 
Siyonizm, Cumhuriyet Türkiye'sinde gizlilik içinde yürütülür ve bu bağlamda da oldukça kendine özgüdür. Böylesi şartlar altında kadrolaşma, propaganda, fikir aşılama ve uygulama etkinlikleri nasıl sürdürülebilirdi? Siyonist liderlerin yerli Yahudilerle görece az ilgilendikleri bir ortamda somut bir Siyonizm nasıl gelişebilirdi? 
İstanbul hep önemli bir nokta olarak kalmaya devam edecektir. Çünkü Filistin Yahudi kolonisinin orta ve doğu Avrupa da ezilen Yahudilerin kurtarılması ve Filistin'e transfer edilmesi çalışmaları bu şehirde başlayacaktır. Gelecekte İsrail devletin de görev alacak önemli sayıda Siyonist lider bu amaçla İstanbul da bir süre kalmıştır.Uzun süren görüşmelerden sonra İsmet İnönü güdümündeki Türk hükümeti, 1941 yılında yayınladığı bir kararnameyle Yahudilerin kendi topraklarından transit geçiş yapmasına izin çıkarır. Bunun için aranan tek şart göçmenlerin Filistin vizelerinin olmasıdır. İkinci Dünya savaşı boyunca Türkiye'nin, hem ülke içindeki hem de yurt dışındaki Yahudilere karşı takındığı tutum için söylenebilecek tek şey, çelişkili bir tavırdır.İsmet İnönü Yahudi aleyhtarı görünerek göçmenlerin Türkiye yerine İsrail'e yerleşmesini sağlamıştır. Böylece, 1938 ve 1944 yılları arasında 37 bin Avrupalı Yahudi Filistin'e yollanmıştır. Birçok Siyonist örgüt, İngiliz ablukasını kıran bu göçü İsmet İnönü hükümetiyle gizlice planlamış ve uygulamıştır. İstanbul, uzun bir süre için Siyonist gizli servislerinin toplandığı merkez noktadır. Gizli servislerin görevi; kurtarma operasyonları, komando ve paraşüt birliklerinin gönderilmesi için gerekli bilgilerin toplanmasıdır. İşte bu noktada, Filistin Yahudi bürosu delegeleri tekrar devreye girer ve izlenecek stratejinin belirlenmesi için çeşitli diplomatik mercilerle temasa geçer. 1935 yılında Mustafa Kemalin kapattığı mason localarına bağlı Filistin bürosu ise, diğer kurtarma merkezleriyle olan ilişkilerin yürütülmesi sorumluluğunu üstlenmektedir. 
Savaşın son yıllarında, işgal altındaki ülkeye yönelik operasyonlar ertelenir. O zaman bu büro yerli Yahudilere yönelerek onlarla ilgilenir. Genel olarak bakıldığında, Balfour Deklarasyonu sonrası, Siyonizmin resmi kurumlarının yerli Yahudiler üstündeki ilgisinin sistematik bir şekilde azaldığı gözlenir. İlgilendikleri alan ise, her zaman başvurdukları ve kendi şeytani amaçları için mübah saydıkları anarşik hareketler ve vahşi terör eylemleridir. Masum ve mazlum Filistin Müslümanları; İnönü Türkiye'sinin büyük destekleriyle sistemli bir şekilde katledilmiştir. Her şeye rağmen, bu büro Türkiye'de Siyonizmin canlı tutulmasını sağlamıştır. Aslında, ne kuruluş aşamasında ne de savaş yıllarında birinci amacı bu olmamıştır. Otuzlu yılların sonuna kadar ülkedeki tek Siyonist kurum, bu temsil bürosudur. Kemalist Cumhuriyetin ilanından önceki dönemde geçen sürede Siyonist faaliyetler ne kadar zenginse, bunu izleyen dönemde, tam tersine, bir ölüm sessizliğine bürünür. Kemalizmin kendine özgü milliyetçiliği başka bir milliyetçiliği kabul edecek yapıda değildir, hele eski zimmîlerden kaynaklı ise. (Atatürk bunları şüphe ile izlemiştir.) 
Gerçek anlamda bir Yahudi proletaryasının bulunmadığı, Selanik ve Bulgaristan örneği sosyalist hareketin oluşmadığı Türkiye'de, Siyonizm; sosyalizmin yerine geçmiştir. Birinci Dünya savaşı'nın sonu bu eğilimi güçlendirmiştir. Sosyalist hareket ülkede yasaklanmış olduğu için Türk Yahudilerinin de bu harekete katılmaları imkânsız hale gelmiştir. Türk Yahudiliğinin sosyalizme doğrudan katılamadığı günlerde, (masonluk ve sahte Atatürkçülerle) topluma açılan Siyonist gurup, yeraltından yoksul kesimleri, kışkırtılan Kürtleri ve Alevileri bir araya getirip örgütleyerek, bunlara karşı da Milliyetçi hareketleri körükleyerek, ülkeyi bir iç savaşa sürüklemiştir. Masonluk taşrada, özellikle İzmir'de, Adana'da ve Bursa'da derinlemesine köklenir.[3] 
Esther Benbassa ve Aron Rodrigue aynı kitabında şunları da söylüyor: 
"Osmanlı İmparatorluğunda, keskin bir antisemitizm (Yahudi düşmanlığı) yoktur. Ve hele, Hristiyan Batıda yaşananlarla kıyas kabul etmez. (bir hoşgörüye rastlanmaktadır) Diğer diğer gayri Müslim cemaatler gibi, Yahudi cemaati de bu sosyal ve hukuksal eşitlik (ve adaletten kendi) payını almaktadır. (sadece) özellikle merkezi iktidarın çalkantı ve güç kaybı yaşadığı (bunalımlı) dönemlerde, yöneticilerin (kendilerine nasıl davranacağından endişe edip) tavırlarından tedirgin olurlar. (sıkıntıları yalnız bununla sınırlıdır) Yine de, modern çağa gelinceye kadar (ne Osmanlı'da ne diğer ) İslam topraklarında, inanca dayalı (ve Yahudilere yönelik) bir antisemitizm olmaz... (Bu durum İslam'ın merhamet ve müsamahasından kaynaklanır)[4] 
1934 yılında 22-2733 numaralı 14 Haziran 1934 tarih ve 2510 sayılı resmi gazetede yayınlanan ve Atatürk aleyhindeki düşmanlıkların iyice artmasına sebep olan ve azınlıkların hıyanet amaçlı faaliyet alanlarını oldukça daraltan "Devlet İskân Kanunu" Mustafa Kemalin özel bir gayretiyle çıkarılır. 
Bu kanunla;
  • a- Anadili Türkçe olmayan azınlıkların (Yahudi ve Hristiyan unsurların) yoğun guruplar halinde özel semtler veya siteler oluşturmaları
  • b- Kendilerine mahsus işçi ve esnaf dernekleri kurmaları
  • c- Herhangi bir sanat, ticaret ve mesleği kendi tekellerine alıp, iktisadi, ticari veya içtimai(sosyal) imkân ve fırsatları sadece kendi mensuplarına aktarmaları
  • d- Türk kültürüne uyum sağlamayan veya Türkçeden başka dil konuşan kesimlerin, ülke bütünlüğüne karşı kışkırtılma yolları
  • e- Ve yine herhangi bir kasaba veya İlçe-Kaza'da yabancı unsurların ve azınlıkların mevcut nüfusun yüzde 10'dan fazla olmaları yasaklanmış ve dış güçlerin şeytani gaye ve girişimlerinin önü tıkanmıştır.
Bütün bunlardan açıkça anlaşılıyor ki: Atatürk, emperyalist ve Siyonist faaliyetlere fırsat tanımamış ve büyük bir devlet adamı duyarlılığıyla, en küçük ve en düşük hıyanet ihtimallerine karşı bile gerekli bütün tedbirleri almıştır. 
Ama maalesef İsmet İnönü ve Adnan Menderes bütün tedbirleri boşa çıkaracak ve hain odakların önünü açacak her türlü kolaylığı onlara sağlamışlardır. 
Tapınak Şövalyeleri ve Masonluk: 
Bazı Yahudiler Avrupa'daki Musevi düşmanlığından korunmak için, güya Hristiyan olan ama aslında sapık Kabala öğretilerine bağlı kalan "Tapınak Şövalyeleri) kurdular. Ve giderek büyük bir güç kazandılar. Filistin topraklarını işgal edip, Arzı Mev'ud hayalini ve siyonizmin dünya hâkimiyetini gerçekleştirmek için, zenginlik ve cennet vaat ettikleri Hristiyanları Haçlı seferlerine kışkırttılar. 
Sonunda Kudüs'ü zaptedip 100 yıl kadar burada kaldılar ve Müslümanları acımasızca boğazladılar. 
Selahattini Eyyubi'nin Kudüs'ü fethetmesiyle, Tapınakçıların çoğu ortadan kaldırıldı. Ama geri kalanları İngiliz Kıralı Arslan Yürekli Rishard'ın yardımıyla Kıbrıs'a yerleşip denizciliğe başladılar. Vasco do Gama ve Krıstof Kolomb gibi kâşifler de Yahudi dönmesi bir tapınakçıydı ve Amerika'nın varlığını İslami kaynaklarda bulmuşlardı. 
Tapınakçıların Avrupa'da yaygınlaşması, azgınlaşması ve toplum ahlakını yozlaştırması üzerine Fransız Kralının öncülüğünde, bütün tapınakçılar yakalandı, elebaşları asıldı. 
O sırada İskoçlar, İngilizlerle savaştaydı. Tapınakçı artıkları İskoçya'ya gidip İngilizlere karşı onların safında savaştı ve büyük bir saygınlık kazandılar. 
İskoçya'da örgütlü Duvar Ustaları Localarını ele geçirip, Tapınakçı Şövalyelerin kabalist sistem ve sembollerini buralara taşıyarak ilk mason Localarını kurdular... Ve tekrar Avrupa'ya ve daha rahat taşınıp teşkilatlandılar. 
Ve nihayet Büyük Fransız İhtilalini gerçekleştirip, Fransa Kralını asarak, 400 sene önce asılan Liderlerinin intikamını aldılar. 
Daha sonra 1. ve 2. Dünya Savaşlarının çıkarılmasında, Tapınakçı Şövalyelerin, yani Yahudi dönmelerin devamı olan bu Mason Locaları önemli rol oynadılar. 
Nihayet önce Sicilya ve İtalya'da ardından başka ülkelerde, meşhur Mafya odaklarını da yine bu Tapınakçı Şövalyelerin devamı olan Masonik merkezler ve Yahudi dönmeler kurmuş ve kullanmışlardır. 
Ve işte Atatürk, bu şeytan şebekesinin Türkiye'deki şubelerini kapattığı için kara listeye alınmış ve zehirlenmek suretiyle suikasta uğramıştır. 


[1] G. Netshelodan 
[2] Süleyman Yeşilyurt Türkiye'nin Büyük Masonları 3. Baskı Sh.159 
[3] Bak: İletişim Yayınları 2. Baskı 2003 İST. Sh.290-343 
[4] Bak: Age Sh.337


--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.