[anadoluhaber] ASA-YI MUSA DERSLERİ---142---kendini Kur'ân'dan evvel orada tahayyül [hayal] ederken gördü ki, mevcudat-ı âlem [varlıklar] perişan, karanlık, câmid [cansız] ve şuursuz [bilinçsiz] ve vazifesiz [başıboş] olarak, hâli, hadsiz [sonsuz], hudutsuz [sınırsız] bir fezada [uzay boşluğunda], kararsız fâni [geçici] bir dünyada bulunuyorlar. Birden, Kur'ân'ın lisanından bu âyeti dinlerken gördü:

142.ders. 28.10.2010--[perşembe]

 

Asâ-yı Mûsâ'dan

İkinci Kısım

Hüccetullahi'l-Bâliğa

Risalesi

On Bir Hüccet-i İmâniyedir

Birinci Hüccet-i İmâniye

Âyetü'l-Kübrâ[37]

 

 

Hattâ bir adam, 2 سَبَّحَ ِللهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ âyetini okudu. Dedi ki: "Bu âyetin harika telâkki edilen belâğatını [sözün düzgün, kusursuz, halin ve makamın icabına göre yerinde söz söylenmesi diğini] göremiyorum."

Ona denildi: "Sen dahi bu seyyah gibi o zamana git, orada dinle."

O da, kendini Kur'ân'dan evvel orada tahayyül [hayal] ederken gördü ki, mevcudat-ı âlem [varlıklar] perişan, karanlık, câmid [cansız] ve şuursuz [bilinçsiz] ve vazifesiz [başıboş] olarak, hâli, hadsiz [sonsuz], hudutsuz [sınırsız] bir fezada [uzay boşluğunda], kararsız fâni [geçici] bir dünyada bulunuyorlar. Birden, Kur'ân'ın lisanından bu âyeti dinlerken gördü:

Bu âyet, kâinat üstünde, dünyanın yüzünde öyle bir perde açtı ve ışıklandırdı ki, bu ezelî nutuk [konuşma] ve bu sermedî [sürekli, daimî, ölümsüz] ferman [emir], asırlar sıralarında dizilen zîşuurlara [bilinç sahiplerine] ders verip gösteriyor ki, bu kâinat, bir cami-i kebîr [büyük bir] hükmünde, başta semâvât [gök yüzü] ve arz [yeryüzü] olarak umum [tüm] mahlûkatı [yaratılmışları] hayattarâne [canlı birşekilde] zikir ve tesbihte [Allah'ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anmada] ve vazife başında [görev başında] cûş-u huruşla [neşe ve coşku ile] mes'udâne [mutlu bir şekilde] ve memnunâne [razı olmuş] bir vaziyette bulunduruyor, diye müşahede etti [gözlemledi]. Ve bu âyetin derece-i belâğatini [halin ve makamın icabına göre yerinde, düzgün, kusursuz, söz söylediğinin derecesini] zevk ederek, sair [diğer] âyetleri buna kıyasla, Kur'ân'ın zemzeme-i belâğati [belâğat nağmesi] arzın nısfını [yarısını] ve nev-i beşerin [insanlığın] humsunu [Beşte birini] istilâ ederek [kaplayarak], haşmet-i saltanatı [saltanatın görkemini] kemâl-i ihtiramla [azami bir hürmetle] on dört asır bilâfasıla [aralıksız] idame ettiğinin binler hikmetlerinden bir hikmetini anladı.

 

1- "Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ı tesbih eder." Hadîd Sûresi, 57:1.

 

Devam edecek:163

 

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.