[anadoluhaber] HANGİ DEVRİM YASASINDA BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI VAR ?

Sayın Yazar Muzaffer Deligöz Beyefendinin

Bu yazısının,  Sayın Başsavcının devrim kanunları ile zorlama ilişki kurarak başörtüsü ile ilgili açıklamalarından çok daha ciddi ve devrim kanunların açık amir hükmü ile doğrudan yükümlü olduğu görevlerini ihmal ederek yapmadığı görevini yapmaya davet eden aşağıdaki yazısını tüm yargı mensuplarının ve vatandaşlarımızın dikkatlerine sunuyorum.

Sayın Başsavcının hukukilik iddiasına mesnet teşkil edecek sağlam yasal zeminden yoksun olduğu halde, yasallık iddiası ile TBMM'ne verdiği muhtıradan çok daha sağlam bir yasal zemine oturtulmuş  aşağıdaki yazısını milletimiz adına Sayın Başsavcıya beklide sehven dikkatinden kaçmış olan sorumluğunu hatırlatan ve

asli görevini yapmaya davet eden bir dilekçe olarak kabul ediyor ve kendimde onaylıyorum.

A.D.Şimşek


Sayın Başsavcı;

HANGİ DEVRİM YASASINDA BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI VAR ?

 

Muzaffer DELİGÖZ

Gazeteci-Yazar

info@muzafferdeligoz.com.tr

 

Üniversitelerde eğitim alırken başörtülerini çıkarmak istemeyen kız öğrencilerle ilgili yasal uygulamaları hazırlamak isteyen TBMM üyelerine tehdide varan açıklamasında Sayın Başsavcı şöyle diyor:

“Belirtilen ilke ve kararlar ışığında; bir hukuk devletinde bu konudaki düzenlemelerin, yargı kararlarına aykırı olarak gerçekleştirilemeyeceği ve özellikle 2547 sayılı Yüksek öğretim Yasası’yla bu Yasa’ya dayanılarak çıkarılacak düzenlemelerde yüksek yargı organlarının kararları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygunluk gözetilmesi gerektiği gibi yürürlüğe konulacak yeni kuralların da bu metinlere aykırı olamayacağı, bundan sonraki siyasi, toplumsal, kurumsal, ekonomik ve hukuki sorumlulukların tüm siyasi partilere ait olacağıüstün değerler taşıyan, objektif ve tarafsız düşünen, hukuk devletine bağlı yüce Türk Milletinin bilgisi dâhilindedir”(*)

Birçok hukukçu ve aydının bu mantığa verdiği cevapları gazetelerde okuyoruz.

Ben özellikle bildirideki son cümlesi sebebiyle Sayın Başsavcının ayrımcılık ve tarafgirlik yaptığını kabul ederek şiddetle kınıyor ve protesto ediyorum. Ustalıkla kurmuş olduğu cümleye göre Sayın Başsavcı, Yüce Türk Milletinden “üstün değerler taşıyan, objektif ve tarafsız düşünen, hukuk devletine bağlı”  kısmının söyledikleri hususların bildiğini, diğer bir kısmının ise bunu bilmediğinden “üstün değerler taşımayan, objektif ve tarafsız düşünemeyen, hukuk devletine bağlı olmayanlar “ olduğunu çağrıştıran bir ifadede bulunmaktadır.

DEVRİM YASALARI:

Sayın Başsavcıya göre;

“Dinsel inanç veya dinsel kurallarla doğrudan ilişki ve bağlantı kurularak yapılan düzenlemeler, hem devrim yasalarını, hem delaiklik ilkesini ilgilendirir.”(*)

“Devrim Yasaları” denilen düzenlemeler Anayasamızın 174. Maddesinde sayılmaktadır:

MADDE 174 . – Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz :

1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;

2. 25 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanun;

3. 30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;

4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;

5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;

6. 1 Teşrinisâni 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;

7. 26 Teşrinisâni 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun;

8. 3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun

GİYİM İLE İLGİLİ DEVRİM KANUNU:

Bu kanunlar arasında giyimle ilgili 8. sırada sayılan “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun“ bulunmaktadır.

12 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun

Madde 1. Herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin (din görevlilerinin) mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır. Hükümet her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsaadeler verebilir. Bu müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya başka bir ruhaniye verilmesi caizdir.

Madde 2. Türkiye’de kanuna tevfikan teşekkül etmiş ve edecek olan izcilik ve sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve kulüp gibi heyetler ve mektepler mahsus kıyafet, alamet ve levazım taşımak istedikleri zaman yalnız nizamname ve talimatname ile muayyen tiplere uygun kıyafet, alamet ve levazım taşıyabilirler.

Madde 3. Türkiye’de bulunan Türklerin ve yabancıların, yabancı memleketlerin siyaset, askerlik ve milis teşekkülleri ile münasebetli kıyafet ve alametlerini ve levazımını taşımaları yasaktır.

Madde 4. Ecnebi teşekkül mensuplarının kendi kıyafet, alamet ve levazımları ile Türkiye’yi ziyaret etmeleri, İcra Vekilleri Heyeti kararıyla tayin olunacak mercilerin müsaadesine bağlıdır.

Madde 5. Türkiye Devleti nezdinde memur bulunanların kıyafetleri beynelmilel mer’i adetlere tabidir.”

Görüldüğü gibi bu kanun din adamlarının “mabet ve ayinler” haricindeki giyimleri ile ilgilidir ve maalesef Sayın Başsavcının işine yarayacak bir hüküm bulunmamaktadır:

Diyebilirsiniz ki, Şapka Kanununda başörtü ile ilgili bir hüküm var mıdır acaba?

25 11.1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun

" Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idarei umumiye ve hususiye ve mahalliyeye ve bilümum müessesata mensup memurin ve müstahdemin Türk milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumi serpuşu şapka olup buna münafi bir itiyadın devamını hükümet meneder."

Maalesef burada da sadece Milletvekilleri, Belediye, Adliye ve idare memur ve müstahdemlerinin (Kadın-Erkek) şapka giymek zorunda olduklarını görüyoruz:

Şimdi Sayın Başsavcıya sormak istiyorum. “Bir Devrim Kanununun gereği olan Şapka giyme zorunluluğuna zatıâlileri niçin uymamaktadırlar. Kendilerinin uymadığı Devrim Kanunları ile başkalarını niçin tehdit etmektedirler?”

CEZA KANUNU MADDE 222

25.11.1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanunla, 1.11.1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun koyduğu yasaklara veya yükümlülüklere aykırı hareket edenlere iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir."

Yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanununun yukarıdaki hükmüne göre bütün C.Savcılarına suç duyurusunda bulunuyorum:

“ Başta Yargıtay Başsavcısı Sayın Abdurrahman Yalçınkaya olmak üzere, bütün TBMM üyeleri, Adliye ve İdare mensupları ve de müstahdemleri şapka giymeyerek Atatürk’ün çıkarmış olduğu ve Anayasamızın 174. maddesinde belirtilen Devrim Kanunlarından 671 sayılı kanuna muhalefet etmekte olduklarından, Türk Ceza Kanununun 222. maddesi gereğince cezalandırılmak üzere haklarında muamele ifasını talep ederim.  Muzaffer Deligöz -Gazeteci”

ANAYASA VE BAŞÖRTÜSÜ:

Üniversitelerin Başörtülü öğrencilerinin Anayasa’nın aşağıdaki maddelerine göre; Anayasal hakları olan bu konuda her türlü kanun yollarına, özellikle de Anayasa Mahkemesine ve TBMM ne başvurmalarını tavsiye ediyorum.

·                       Devletin temel amaç ve görevleri (Md:5)

·                       Kanun önünde eşitlik (Md:10)

·                       Temel hak ve hürriyetlerin niteliği (Md:12)

·                       Temel Hak ve hürriyetlerin sınırlanması (Md:13)

·                       Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı (Md:17)

·                       Din ve Vicdan hürriyeti (Md:24)

·                       Temel hak ve hürriyetlerin korunması (Md:40)

·                       Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi (Md:42)

·                       Kamu hizmetlerine girme hakkı (Md:70)

 

LAİKLİK KONUSU:

Sayın Başsavcı yapılan düzenlemelerin, “hem devrim yasalarını, hem de laiklik ilkesini”  ilgilendirdiğini belirtmektedir. Yukarıda Devrim Yasalarını gördük.

Laiklik konusunu ne derece ilgilendirdiğini uzun cümlelerle anlatma yerine Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Halkevi'nin kendisine tashih etmesi için getirdiği broşürün kenarına el yazısıyla yazdığı düzeltme notunu okumamız yeterli olacaktır.

"Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyetini tekeffül etmek demektir. Ona göre düzeltiniz!" (**)

10 Mart 1949 tarihli "Millet" gazetesi

(*) http://www.yargitaycb.gov.tr/BasinBurosu/Bildiriler/23_Nolu_Basin_Aciklamasi.pdf

(**)Bu çok önemli belge, 10 Mart 1949 tarihli "Millet" gazetesinde yayınlanmıştır

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.