Kalbi Gavurdan Yana Olanlar....!

"Eski İslamcı" diyerek referans gösterip haber yapmış Taraf gazetesi Mustafa Seyfullah Kılıç'ı. Bir kaç ay önce, güya bağlısı olduğunu söylediği sol örgütünün yönetici kadrosu tarafından, ajanlık ve davayı satmakla suçlanan "sırtlan" lakaplı, Esed'in Şebbihası, Mihraç Ural ile fotoğrafları çıkınca dikkatimi çekmişti. Ve  Sırtlan Mihraç Ural,  Ecdadım Yavuz Selim Han'a salyalarını akıtırcasına hakaretler yağdırıyordu. O zamanlar bir şeyler yazacaktım, fakat araya davalar vesair durumlar girdi ve bu Şebbihaya cevap yazamadım. 



Şimdi, kısa bir zaman sonra cezaevine gireceğimizin kesinleştiği bir zamanda, bu sırtlanın milisi olmayı çok afilli bir şey sanan Seyfullah Kılıç denilen tipin,  bazı gönüldaşlarımıza tehtitler savurduğunu da duydum.
Önce, meseleyi izah etmek gerektiğini düşünüyorum.
Mustafa Seyfullah Kılıç diye bir şahıs var ortada ve gazeteciyim diye ısrarla birilerinin tetikçiliğini yapıyor. Herkes gönlü kimden yanaysa onun savunuculuğunu yapar. Bu adam da Esed'e vermiş gönlünü,  yapsın diyeceğim ama bunu yaparken İslamcı kimliğiyle görünüyor , ötesi sağda solda "İBDA'cıymış"   gibi cümleler dolaşıyor. Mihraç Ural gibi İBDA düşmanı bir Şebbihayla aynı kareye getirmeye çalışıyor bizi.  

    En son İHH'ya karşı yapılmak istenen İsrail merkezli operasyonun tetikçiliğini üstlenmiş gibi bir durum var Todays Zamanla birlikte. Bu tavırlarına tepki gösteren gönüldaşlara yaptıklarını gururla savunduğunu duyunca, yarın cezaevine girecek olsam da, bir kaç kelam etmek düşüncesiyle bu satırları yazmak istedim.

Mustafa Seyfullah Kılıç hakkında;  evlenmek vadiyle masum kızları kandırdığından, Mücahitler için toplanan paraları iç ettiğine dair bir çok şey duysam da bizzat belgesini görmediğim şeyler hakkında  bir yorum yapmayacağım. O iddiaları muhatapları açıklamış yeterince; onlara sorulabilir.
Benim derdim; bana düşman olan, benim dinime, inancıma, mukaddesime, ecdadıma düşman olan ve her gün benim insanımı çoluk çocuk  demeden katleden, benim kadınlarımı kirleten, benim kanımı döken, düşmanım Esed ve  milisleriyle ilişkiye girip bizi de o çarkın içindeymiş gibi lanse etmesidir. 

Geçmişi nedir ne değildir beni ilgilendirmez; bir dönem bizden bazılarının yanında olmuş olabilirsin, bir dönem olman gereken yerden kaçmış  olabilirsin, bir dönem Çeçen davasının içindeymiş gibi görünebilirsin, Cihat cephelerinden geçmiş sonra da sosyalist örgütçülerle aynı yatağa girmiş de olabilirsin. Hatta  Müslüman avlamak için talim yapan Şebbihaların eğitimlerine de katılmış olabilirsin bunlar beni direk ilgilendirmez!  Düşmanımla birlik olan  doğal olarak onunla aynı muameleyi görür. Çok da kaale almam. Fakat bunları benim yanımdaymış gibi  bir algı doğurarak yapmanın sebebini merak ediyorum. Kirli ilişkilerine ortak araman mı, yoksa bizi birilerine karşı kalkan olarak göstermen mi? (Hani geçmişte  Çeçenlerle yaşanan hadiseler..!)

Müslümanları katleden katil Esed ve eli kanlı Şebbihalar, sadece şimdi değil, yıllardır düşmanımızdı zaten.  O bakımdan yeni bir şey değil onlara karşı tavrımız. Fakat bütün bu yaptıklarını bir şekilde "İbdayı"  bulaştırma gayretin  -her kimle birlikte yapıyorsan bunları- bizi ilgilendirir. 
Hani diyor ya Kadir Mısırlıoğlu: "Bu adamın kalbi gavurdan yana" diye. İşte o hesap, senin ve senin gibi bazı tiplerin, her ne olursa olsun tavrı hep gavurdan yana oluyor. Mesele politik tavır falan değil. Mesele bu iktidarın attığı yanlış adımlar da değil. Ki biz başından itibaren bu hususları dile getirmiş insanlarız. Mesele, öldüren, katleden, namusumuzu kirleten ve bunu çok açık bir şekilde inancımıza karşı, inanan insanımıza karşı yapan  kafir ve zalimleri her şartta ve durumda desteklemen. Bizim kalbimiz  gavurdan yana değil, Müslümandan yana. Yani yollarımız  hedeflerimiz ve dostlarımız farklı. Biz seninle aynı şey için nefes almıyoruz.   

Bu durum öyle bir hâl aldı ki, şu sıralar gündemi dolduran hadiseler, bize bir insanın, bir grubun, bir cemaatin, bir partinin, "politik muhalefet yapıyorum" diye milleti kandırarak vatana ihanet etmeyi bile çok meşru bir hale getirmesini görüyoruz. Biz sisteme, bu rejime muhalifiz. Rejimi temsil edene de muhalifiz. Rejimi korumak için çalışanlara da muhalifiz. Ama bu ülke bizim. Bu ülkeyi muhalefet adı altında gavura satmayız. Gavura ihbar etmeyiz. Gavurdan medet ummayız. Gavurla ülkenin aleyhine  işbirliği yapmayız.
Ölçülerimiz var bizim. İlkelerimiz, dava ahlâkımız var. Şayet tek mesele güç, etkinlik, maddiyat vs olsaydı, dayardık sırtımızı kaşıyacak ama her şekilde kullanacak bir dünya patronuna, alırdık o denilen şeyleri,  şimdilerde birilerinin aldığı gibi...

Nedir senin derdin..?

Oradaki Müslümanlarla ne zorun var..?

Tamamen Müslümanlara destek ve yardım etmek düşüncesini, fiilen uygulamaya da çalışarak ve bu anlayış noktasında durarak soruyorum: nedir senin derdin, kiminledir?

Senin ihbar ettiğin, her gün plakasını yazıp yazıp duyurduğun ve "sırtlanın" milislerine haberini uçurduğun o tırların son kafilesini yollayanlar arasındaydık.  Ankara'dan İbdacı gönüldaşlarımla biz, sırtımızda taşıyarak yüklediğimiz çuvallarda kışın donarak ölen bebekler gibi "yeni bebekler ölmesin soğuktan" diye topladığımız kıyafetler vardı. Ve imkanım olsa elbette ki zalime karşı savaşana silah dolu yüzlerce tır da yollamak isterdim.

Bundan daha tabii ne olabilir ki? 

Suriye'ye yapılan yardımlar, yardımı organize edenler, senin sevgili Şebbihaların dışındaki herkes, sen ve senin gibi olanlar tarafından hep ihbar ediliyor bunu bilmiyor muyuz sanıyorsun?  Öyle ki, ülkeni ihbar edecek kadar bağlı olmanı anlayamasam da, Şebbihalara  olan sadakatine hayran kaldığımı bilmelisin. Zaten şimdiye dek bir onlara sadık kaldığını gördük biz. Bir dönem Mücahitlerle cephede takıldığını söyleyip -sen söylüyorsun- şimdi o Mücahitleri, ABD'ye İsrail'e ve Esed'e ihbar edebilecek dönüşümün sebebini anlamak isterdim.

Her neyse. Hasılı kelam, İHH veya diğer İslamî STK'ları senin gibilerin ihbarcılığıyla, İsrail ve onun tetikçilerine kurban vermeyeceğiz. Yaptıkları faaliyetlere katılalım, katılmayalım, bizim kendi içimizdeki bir meseleyi, Müslüman'a ihanet ederek,  Müslüman'ı arkadan vurarak  düşmana teslim eden her kim olursa olsun, elimizden geldiğince karşı duracağız.

İHH'yı terör listesine aldırmak için İsrail'le birlikte güzel kulis yapıyorsunuz ki dostluklar böyle zamanlarda belli oluyor değil mi ortak düşman karşısında?

Ama yedirmeyeceğiz İHH'yı çıfıt soylarına. Ayrıca, habire "silah sevkiyatı", "İslamcı terör" falan diye yazıp ihbar ederken, Şebbiha kampında eğitim alman da şaşırtmadı bizi. 

Her ne yaparsan yap, bir İbda bağlısı olarak söylüyorum; senin gibi karanlık yüzü olanlarla bizim işimiz olmaz. Sırtlan gibi Ecdadıma saldıran İslam düşmanı tiplerle dost olanlarla  bizim işimiz olamaz. Esedin yanında duranlarla bizim işimiz olmaz. Kalbi gavurdan yana olanlarla bizim işimiz olmaz. Müslümanların yaptığı faaliyetleri baltalamaya çalışanlarla bizim işimiz olmaz. Ülkeyi gavura ihbar edenlerle bizim işimiz olmaz.

Müslüman'ı kafire teslim edenle bizim işimiz olmaz.

Bir de bu telefonla, mesajla tehdit etme alışkanlığına girmişsin duyduğum kadarıyla. Biz seni yeni tanımıyoruz Seyfullah Kılıç. "Rahmetli Yücel'den" biliriz senin cemazievvelini. Belli ki sen "Sırtlan"ın yanında eline keleşi alınca çok cesarete gelmişsin..! Ben bir süre cezaevinde olacağım . Ama ölmezsek çıkarız elbet ve nerede kaldıysak faaliyetlere oradan devam ederiz.
Yerim her zaman bilinir.

    Ankara'dayım. Öyle pek lafa gelecek, dinleyecek zamanım yok. Fakat bilen bilir, "tek tabancayım " çıktığımda her zaman beklerim, güzel ağırlarım şehrime gelenleri..!

Tayyar Tercan

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.