Çözüm süreci Batıcıları da çözecek

Son günlerin üzerinde en çok konuşulan mevzuu “Çözüm Süreci”…

Böyle bir projeyi; “fiyasko, içi boş” gibi sözlerle küçümseyenleri bir kenara bırakırsak, aslında bu süreç, önümüze çekilen Batıcı duvarın yıkılmasını sağlayacak bir süreç.

Ama gelinen noktada hergün yeni bir açıklama duyuyoruz…

“Çözüm süreci bitmiştir!”

“Çözüm süreci filan şeye bağlıdır!”

“Eğer şu olursa çözüm süreci biter!”

Bu ve buna benzer ifadelerle HDP-PKK süreci adeta baltalamak ister gibi bir tutum içerisinde. Çözüm sürecinin kendilerini çözdüğünün farkında değilmiş gibi davranıyorlar…

Hükümet de bu süreci başlatırken, bölgeyi sadece HDP ve PKK’dan ibaret gören bir anlayışla tarihi bir hata yaptı; 6-8 Ekim olayları da göstermiştir ki; çözüm sürecinde muhatab alınması gereken taraflardan birisi de Hüda-Par’dır…

Akil adamlar heyeti elbette bu süreçte önemli rol oynadı. Fakat bu heyetlerde yer alan halktan kopuk, bölgeyi tanımayan bazı kişilerin hiçbir fonksiyonun olmadığı da bir gerçek. Bu heyette bölgenin “akil” adamları da olmalıydı. Bölgedeki akil adamlar bellidir; kanaat önderleri ve alimler.

Nasıl ki Yavuz isyan eden kızılbaşlarla değil de, İdris-i Bitlisi ile bu sorunu aştı ise, hükümet de bu işi çözecekse bölgenin İdrisleri ile de görüşmelidir. Halk üzerindeki tesir ve etkileri herkes tarafından malum olan bu alimler ve kanaat önderleri, çözüm sürecini PKK-HDP’nin tehdit ve şantaj aracı olmaktan çıkaracaktır.

Aslında çözüm süreci, bizim bu taraftaki seksen küsür yıl önce Batı tarafından örülen duvarın yavaş yavaş aşılması olayıdır. Bunu gören Batı, bu taraftaki duvarın yıkıldığını görünce, Batıcı Kürtçüler eli ile öbür tarafa bir duvar inşa etme derdinde.

Nasıl bu tarafa çekilen duvar Müslümanların kanı ile yoğruldu ise bugün de öbür tarafa örülen duvar da Müslüman kanı ile yoğuruluyor. Ve bu duvarı yıkıp atacak irade, Selçuklu ve Osmanlıdan tevarüs eden akılla birleşince Batıcılar kaçacak delik aramaya başlayacaklardır…

Çözüm süreci her iki tarafın da Batıcılarını çözecek aşamaya gelmiştir. Bu noktadan sonra geriye dönmeyi isteyen taraf, Batının elinde oyuncak olmayı isteyen taraftır.

Aslında bu süreç bir yönden de; Türk ve Kürt birlikteliğinin arasına örülen “Batıcı duvarların” yıkılması çabası olarak da görülebilir…

500 yıl önce Yavuz Selim ve İdris-i Bitlisi ile aşılan duvarlar bugün de aşılabilir.

Şartlar ve konjoktür Türkiye’yi bu sürece itiyor. Bu aşamada hiç kimsenin hata yapma gibi bir lüksü yok.


Kaynak / Nabız Haber - Hakkı Aka

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.