Ferguson: Bir imajın sonu

“Dünyanın jandarması” rolü keserek âleme nizamat veren ABD, eşsiz adaletini(!) kendi ülkesinde de gösteriyor. Siyahi bir gencin daha, polis tarafından suçsuz yere katledilmesi ABD’de sokakları savaş alanına çevirdi.

Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) rakamlarına göre, her hafta iki siyahi Amerikalı, beyaz polisler tarafından “haklı görülebilecek gerekçelerle” öldürülüyor. Bu durum, “dünyanın eşkıyası”nın adaletini de gözler önüne serdi.

Öldürmekte hep haklı!


Milli Gazete'nin haberine göre, Dünyaya barış getireceğini iddia ederek gittiği her yeri kan gölüne ve huzursuzluk diyarına çeviren “dünyanın eşkıyası” ABD, nereye elini atsa kan döküyor. 11 Eylül’ü ve El Kaide’yi bahane ederek Afganistan’ı işgal eden ve senelerdir savaşan bu ülkede resmen taş üstünde taş bırakmayan ABD, “kitle imha silahları var” yalanıyla da Irak’ı işgal etmişti. ABD, adaletsizliği ve çifte standardı kendi kirli amaçlarının bir aracına dönüştürürken, aynı kafayla kendi ülkesindeki siyahi insanlara da zulmetmeye devam ediyor. Polisin “haklı görülebilecek gerekçelerle” öldürdüğü siyahi insanlar, ABD’nin ayrımcılığını ortaya koyuyor.

Kara Vicdan


Yüzyıllardır kendi çıkarı uğruna ülkeleri işgal eden, başkalarının doğal kaynaklarını ve zenginliklerini sömüren, insanları köleleştiren emperyalizm, bu kafadan bir türlü vazgeçemiyor. Emperyalizmin günümüzdeki en güçlü temsilcisi ABD, 1776’daki Bağımsızlık Bildirgesi’nde, “Bütün insanların eşit yaratıldıklarına; yaratıcıları tarafından onlara hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı gibi geri alınamaz bazı haklar verildiğine inanıyoruz” dese de, ABD’nin adaleti her zamanki gibi lafta kaldı. Siyahi insanları köle gibi gören Amerikan kafası, bugün de bu insanlara karşı saldırgan ve yok sayan tutumunu bir şekilde sürdürüyor. Hem de bunu siyahi bir Başkan döneminde devam ettiriyor.

Siyahi genç Brown’un ırkçı polis tarafından öldürülmesi ve “kanunlara uygun davrandığı” iddiasıyla yargılanmaya bile gerek görülmemesi ABD’de büyük bir öfke dalgasının yayılmasına neden oldu. Katil polisin kendinden emin bir şekilde karardan önce evlenmesi ve karar sonunda “ben görevimi yaptım” açıklaması da halkın öfkesini artırdı. Kendisi de bir siyahi olan Obama ise yumuşak açıklamalarıyla beyaz ABD’den korkusunu belli etti.

Siyah öfke büyüyor


Siyahi genç Brown’un ırkçı polis tarafından öldürülmesi ve “kanunlara uygun davrandığı” iddiasıyla yargılanmaya bile gerek görülmemesi ABD’de büyük bir öfke dalgasının yayılmasına neden oldu. Katil polisin kendinden emin bir şekilde karardan önce evlenmesi ve karar sonunda “ben görevimi yaptım” açıklaması da halkın öfkesini artırdı. Kendisi de bir siyahi olan Obama ise yumuşak açıklamalarıyla beyaz ABD’den korkusunu belli etti.

ABD’nin Missouri eyaletinde jürinin 18 yaşındaki silahsız siyahi genç Michael Brown’ı öldüren polis memurunun yargılanmasına gerek görmemesi üzerine başlayan gösteriler ülke genelinde büyüyerek devam ediyor. Washington’da, St. Louis kentindeki Soruşturma Kurulunun Ferguson’da silahsız Michael Brown’ı öldüren polis Darren Wilson’un yargılanmamasına yönelik kararını protestolar devam ediyor. Ferguson’da dünkü şiddet olayları, yağma, ev ve araçların ateşe verilmesi vakalarının tekrar yaşanmaması için Missouri Valisi Jay Nixon’ın talebi üzerine kente 2 bin kişilik Ulusal Muhafız Birliği gönderildi. Ferguson’un dışında aralarında New York, Atlanta, Los Angeles, Chicago’nun da bulunduğu birçok kentte gösteriler düzenlendi. Gösterilerin genel olarak barışçı şekilde sürdüğü bildirildi.

Polis: Görevimi Yaptım

Siyahi genci öldüren polis memuru Darren Wilson, konuya ilişkin sessizliğini bozarak ABC televizyonuna mülakat verdi. Konuşmasında eylemini savunan Wilson, genci engellemek için başka türlü davranmasına imkân kalmadığını savundu. Wilson, “Ben görevimi doğru bir şekilde yaptım” diye konuştu. Öldürdüğü gencin beyaz olması halinde aynı şekilde davranıp davranmayacağı sorusuna da Wilson “aynı şekilde davranırdım” diye cevap verdi.

Polis Haftada İki Siyahiyi Öldürüyor

ABD’de polisin orantısız güç ve gereksiz silah kullanımına, özellikle siyahi toplumun tepkisi giderek büyüyor. Ferguson’da silahsız siyahi genci öldüren polis Darren Wilson’ın kanunlara uygun davrandığı iddia edilerek yargılanmasına gerek görülmemesi, ABD’de polisin orantısız güç kullanımı ve ırk temelli ayrımcılık yapıldığı tartışmalarını tekrar alevlendirdi.

ABD’de polislerin görev sırasında çeşitli nedenlerle silah kullandığı ve sonunda ölüme sebebiyet veren olaylara ilişkin sağlıklı bir istatistik tutulmuyor. “Haklı görülemeyecek gerekçelerle” öldürmelerin istatistikleri ise hiç tutulmuyor. FBI’ın rakamlarına göre, polisler yılda ortalama 400 kişiyi çeşitli gerekçelerle öldürüyor. Geçen yıl ise bu rakamın 463’e yükseldiği kaydediliyor. Öldürülenlerin yaklaşık dörtte biri, ABD nüfusunun yüzde 14’lük kısmını oluşturan siyahi Amerikalılar. Aynı verilere göre, her hafta ortalama iki siyahi Amerikalı, beyaz polisler tarafından “haklı görülebilecek gerekçelerle” öldürülüyor.

Polis Cinayeti Yargılanmıyor

Ferguson’da protestoların yeniden alevlenmesine neden olan gelişmeler aslında bir birikimin ürünü. Çünkü polislerin silah kullandığı durumlara ilişkin açılan davalar yok denecek kadar az.

Bowling Green State Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir çalışmanın verilerine göre, polis 2005-2011’de “haklı görülebilecek gerekçelerle” 2 bin 718 kişiyi öldürdü. Ancak bu güvenlik güçlerinden sadece 41’ine cinayet ya da ölüme sebebiyet verme suçlarından dava açılabildi. Diğer hadiselerde ise Ferguson’da olduğu gibi güvenlik görevlileri aklanarak takipsizlik kararları verildi.

2012 yılında Trayvon Martin isimli siyahi gencin, George Zimmerman adlı bekçi tarafından öldürülmesinin ardından, Zimmerman’ın suçsuz bulunması da siyahi toplumun büyük tepkisini çekmiş ve ülke genelinde protesto gösterilerine neden olmuştu.

Ferguson İlk Değil, Son Da Olmayacak


Ferguson’da yaşananlar ırkçılık tartışmaları ve siyahileri öldüren beyaz polislerin yargılanmaması konusundaki ilk örnek değil. California eyaletinin Los Angeles kentinde 1992 yılında siyahi bir gencin polis tarafından öldürülmesiyle isyanlar baş göstermişti. Polislerin, Rodney King adlı genci döverek öldürdüğünü gösteren video kayıtlarına rağmen beraat etmesinin ardından başlayan ve “Rodney King isyanı” adı verilen ayaklanma, 6 gün devam etmişti. Toplamda 53 kişinin öldüğü ve binlerce kişinin yaralandığı isyanın maddi hasarı ise bir milyar doları geçmişti. İsyan, Amerikan askerinin olaya müdahale etmesi üzerine bastırılmıştı. New York’ta, geçen hafta Akai Gurley adında 28 yaşındaki silahsız siyahi, New York polisi tarafından vurularak öldürülmüştü. Olayın ardından açıklama yapan Emniyet Müdürü William J. Bratton, polis memuru Peter Liang’ın göreve yeni başladığını ve Gurley’i kazayla öldürdüğünü iddia etmişti.

Yine geçen hafta Cleveland polisi, parkta oynayan 12 yaşındaki siyahi Tamir Rice adlı çocuğu, elindeki oyuncak tabancadan şüphelendiği için vurarak öldürdü. Polis Sözcüsü Ed Tomba, çocuğun polise yönelik herhangi bir sözlü tehditte bulunmadığını, silahını da polise doğrultmadığını kaydetmişti.

California’da 29 Mart 2012’de 19 yaşındaki üniversite öğrencisi siyahi Kendec McDade, polisten kaçarken hırsızlık zanlısı olduğu iddiasıyla vurularak öldürülmüştü.

Bu örneklerde olduğu gibi ABD’de her yıl ortalama 100 siyahi, polis tarafından vurularak öldürülüyor ve polislerin çok büyük bir kısmı ceza almıyor.

Polisler hep “aklanıyor”

İnsan Hakları konularında uzman olan siyahi Avukat Michael Warren, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Ferguson’daki olayda polis memurunun açık bir şekilde suçlu olduğunu ancak polis hakkında takipsizlik kararı çıkmasının sürpriz olmadığını söyledi. Silahsız bir gence ateş etmenin meşru bir gerekçesi olamayacağını belirten Warren, “Birçok olayda görülüyor ki siyahi gençler polisler tarafından vurulup öldürülüyor ve sonucunda da aklanıyor. Polis memurları, siyahi insanların hayatlarından daha fazla değere sahip” dedi. Ferguson’daki olayda polis memurunun gözaltına bile alınmadığını vurgulayan Warren, polis memurunun sadece jüriye ifade verdiğini, ifadeyi de zanlı olarak değil tanık olarak gizli oturumda verdiğinin altını çizdi.

Rusya: Abd’nin Irkçılığının Dışavurumu

Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Temsilcisi Konstantin Dolgov, Ferguson bölgesindeki şiddet olaylarının tırmanmasıyla ilgili, ‘’Ferguson olayları, ABD’nin ırksal sorunlarının dışa vurumudur’’ yorumunu yaptı. Dolgov, Ferguson’da ırksal ayrımcılık üzerinden ortaya çıkan protestoların, ülkenin istikrarına zarar verebileceğini belirtti.

'Siyah İsyan' Londra'ya sıçradı

İngiltere'deki siyahiler, Amerika'da jürinin Brown'ı öldüren polisin yargılanmasına gerek olmadığı kararını, ABD'nin Londra Büyükelçiliği önünde protesto etti.

İngiltere'de polis şiddeti dolayısıyla hayatını kaybeden siyahi kişilerin aileleri, ABD'de 18 yaşındaki silahsız siyahi genç Michael Brown'ı öldüren polisin yargılanmasına gerek görülmemesi kararını, ABD'nin Londra Büyükelçiliği önünde toplanarak protesto etti.

Çok sayıda kişi, büyükelçilik önünde "Şiddetin mazereti olamaz", "Michael Brown için adalet" yazılı çeşitli pankartlar taşıdı, "Siyahilerin yaşamları da önemlidir" sloganları attı. Göstericiler arasında 2011 yılının yazında İngiltere genelinde yağmalama olaylarını tetikleyen ve polis tarafından vurularak öldürülen Mark Duggan'ın ailesi de yer aldı.

Mark Duggan'ın teyzesi Carole Duggan büyükelçilik önünde yaptığı konuşmada, "Michael Brown'un ailesine buradan taziyelerimizi iletiyoruz. Sevdiğiniz bir kişiyi polisin ellerinde kaybetmenin acısını biz de biliyoruz. Bu nedenle Ferguson'daki cesur topluma buradan dayanışma mesajı gönderiyoruz" dedi.

"Irkçılığa Karşı Dur" isimli kampanyayı yürüten grup tarafından düzenlenen protesto olaysız sona erdi. Büyükelçiliğin önünden ayrılan bazı küçük gruplar ise parlamento ve Başbakanlık binasına yürüdü. 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.