T a r a f s ı z D e ğ i l i z

[anadoluhaber:36236] Fwd: [Zahidan] Genç Bir Talebenin İffet Hikayesi



---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: Zahidan Üyelerinden <kardeslerimizden@gmail.com>
Tarih: 20 Kasım 2009 18:53
Konu: [Zahidan] Genç Bir Talebenin İffet Hikayesi
Kime: Zahidan <zahidan@googlegroups.com>


Gül Deniz Kardeşimizin Gönderdiği
 
http://img27.imageshack.us/img27/5253/beyazlaleler.jpg
 
Genç Bir Talebenin İffet Hikayesi
 
İstanbul alev alev yanıyor. Ahşap evlerin çatırtısı altında canını zor kurtararak bir medreseye sığınan genç bir hanım ile medresede okuyan yine genç bir talebenin iffet dolu ilginç hikâyesi. Harîkzedeler Sokağı... Şehzade Camii’nden Lâleli Camii’ne doğru inerken karşılaştığım sokaklardan birinin adı bu. Harikzedeler.. Yani, yangından kurtulanlar.
 
İstanbul’un ahşap binalarının kim bilir kaçıncı yangınını teşkil ediyordu buradaki son (1700) yangını. Kışın soğuğunun bile ateş gibi yaktığı bir geceydi. Sonraları ismini sokağa verecek olan müthiş yangın da işte böyle bir gecenin yarısından sonra iki katlı ahşap bir evde başlamıştı. Kısa zamanda etrafı saran alevlerin içinden sokağa fırlayan genç kızcağız da canını zor kurtaranlardan biriydi. Ne yapıp nereye gideceğini şaşırınca, Şehzade Camii’nin medreselerinden birinin camlarından görünen bir ışık ümit vermişti. Dişlerini şakırdatan bu soğuğa daha fazla dayanamayıp medresenin kapısına kadar geldi, can havliyle kapıyı itip içeri girdi. Diz çökmüş vaziyette rahle üzerinde Kur’ân tefsiri mütalâa eden dalgın talebe başını kaldırınca, bir mânâ veremedi. Şaşırmış vaziyette sordu: - İn misin cin misin? Gecenin bu saatinde ne işin var burada? - Ben in, cin değilim. Din kardeşlerinden biriyim. Yangın bizi de alevleri içine aldı, canımı zor kurtarıp, buraya sığındım! - Olmaz! Ben şu anda tefsir mütalâa eden bir talebeyim. Şaibeli hareketlerden uzak kalmam lâzım. Seni burada görürlerse dedikodunun önü alınmaz. Hem de mahremiyet ölçülerine aykırıdır burada tek başına bulunman. Burasını hemen terk et! - Gecenin bu saatinde nereye çıksam donarım! Tefsir talebesi mırıldanarak düşünmeye başlar... - Hayırdır inşaallah. Herhalde bir imtihana tabi tutuluyorum? Öyleyse, der duvarın dibindeki kilime sarıl ve kendini korumaya bak!. Gözlerini tekrar kitabına dikip, Beyzâvî tefsirini mütalâaya devam eden talebe, zaman ilerledikçe şeytanı ile mücadeleye başlar.
 
Bir ara: - Hayır!, hayır! diye haykırarak parmağını lâmbanın isli alevine tutar, derisi büzülünceye kadar ateşten çekmemekte de ısrar eder. Mücadele sabaha kadar sürer. Birkaç defa ateşe tutulan parmak iyice yanar ve ucunda bir yara bile meydana gelir. Şafak sökmek üzeredir. Sabah ezanıyla birlikte medreseyi terk edip camiye gider. Dönüşte odasında kimsenin kalmadığını görünce rahat bir nefes alır.
 
Ortalık aydınlanınca yangın yerine koşan kızcağız ise, babası ile anasının feryatlar içerisinde kendisini aradıklarını görünce bağırır: - Babacığım, anneciğim, benim için asla üzülmeyin. İşte şurada, medresenin odasında, bir talebenin yanındaydım. Ve kızcağız olanları aynen anlatır. Bu defa Osmanlı paşası baba, kızını yanına alarak Şehzade Camii’nde tefsir dersi veren hocaefendinin huzuruna çıkar ve talebelerini toplamasını rica eder. Hoca üzgün, mollalar hayrette. Bir talebenin kızcağıza iffete aykırı davranışta bulunduğu endişesi içindeler. Toplanan mollaları bir bir gözden geçiren kızcağız birini işaret eder: - İşte babacığım, parmağının ucu sarılı olan genç der. Tefsir hocası hayretler içerisinde sorar: - Abdurrahman! Senden hiç beklemezdim, nasıl oldu da böyle bir şikâyete sebebiyet verdin? Abdurrahman başını önüne eğer ve hocasından utancından tek kelime bile söylemeye muktedir olamazken kızın babası müdahale eder: - Muhterem hocam, değerli talebenizi hırpalamayın lütfen!. Biz onu şikâyet için değil, takdir ve tebrik için aramaktayız. Siz, parmağının ucunu niçin sardığını bir sorun ona! Ve mahcup talebe ısrara dayanamaz anlatır: - Şeytan bana vesvese verdikçe ben de parmağımı lâmbanın ateşine tutuyor, ‘Buna tahammül etmeyi göze alıyor musun?’ diye soruyordum. İşte bu sırada parmağım yandı, sarmak zorunda kaldım! Bu açıklama karşısında bir Osmanlı paşası olan baba da hemen orada kararını açıklar: - Muhterem hocam, der, bu öğrencinin mezun oluncaya kadar bütün masraflarını üstlenmekle kalmıyor, ayrıca kabul ederse kızımı verip onu damat edinme şerefine de talip bulunuyorum!.
 
Artık Osmanlı paşasının ilgisiyle okuyarak büyük bir fıkıh alimi olan yaralı parmağın sahibi Abdurrahman, 1700’lerde İstanbul’da yazılmış bulunan Osmanlı’nın meşhur fıkıh kitabı Mülteka’ya yazdığı iki ciltlik şerhe de Damat ismi verilerek Damat Hoca diye söylene gelmiştir. Bu tarihî olay karşısında bugün bizim dilimizden dökülen tek cümleden başkası değildir: Zaman olur ki hayali cihan değer! Tabii, o günkü paşamızla, o günkü hocamızla, o günkü öğrenci oğlumuz ve kızımızla!
 
 

AHMED ŞAHİN
 
 
 
 
http://img405.imageshack.us/img405/7994/dua.gif
 
 
 
 
 

--
Üyelikle ilgili sorunlar için iletişim adresi : zahidler@gmail.com




--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.