FETULLAH GÜLEN'E SORDU:BİZİ NİYE KANDIRDINIZ?


Bir süre önce Zaman gazetesinden ayrılıp Gazete Haberturk'e transfer olan Nihal B. Karaca, 'Gülen Cemaati'nin sözcüsü' konumundaki Hüseyin Gülerce'nin Star gazetesinden Fadime Özkan'a verdiği röportaja cevap verdi. "Sistem içi bülten" dediği Zaman gazetesinden ayrılan Karaca, artık 'cemaatle' organik bir bağı kalmadığından olsa gerek, Fethullah Gülen'in 'Başörtüsü füruattır' şeklindeki fetvasına gecikmeli de olsa bu röportaj üzerinden cevap verdi. "Ben 'şimdilik kendini kurtarmış' gibi olabilirim, bir kaç türbanlı 'bakan karısı' olarak yırtmış olabilir. Peki o zaman bu kadar türbanlı geç kız sormaz mı? Madem hiç de şart değildi bu başörtüsü, o zaman bizi niye yediniz, niye kandırdınız? Bıraksaydınız o zaman, hepimiz Nazlı Ilıcak gibi olsaydık, derdiniz neydi?"

Hatırlanacağı üzere 28 Şubat Darbe sürecinde başörtüsü yasağının ve bu yasağa karşı başlatılan direnişin en yoğun olduğu bir süreçte "Başörtüsü füruattır!" fetvası vermiş ve cemaat mensupları "ilim için" başlarını açmışlardı.

İşte Nihal B. Karaca'nın hem cemaati, hem de Zaman gazetesini Hedef alan sözleri...

GAZETECİLER ve Yazarlar Vakfı Başkanı Hüseyin Gülerce, Star gazetesinden Fadime Özkan'a Gülen hareketi ile ilgili bir beyanat vermiş. Oldukça tatmin edici bir beyanat. Gülerce, ABD'de ikamet eden Gülen Hoca'nın nasıl yaşadığı, ne zaman döneceği, Ergenekon davası, Türkiye'deki demokratikleşme zemini ve Gülen'in bu zemine kattığı artılar, Gülen'in eğitim hayatına ve Türkçe'yi bir dünya dili yapma çabasına ilişkin hasbi çabaları konusunda bir hayli bilgi veriyor.

Gülen'e duyduğu sevgiyi gayet samimi ifadelerle anlattığı bölüm, özellikle çarpıcı. Gülen'i yakından tanımayanlara ve sempati duymayanlara, "Ne buluyorlar bu adamda hiç anlamıyorum" diyenlere, "Hayatta her şeyi anlamak zorunda değilsiniz" gibi bir cevap oluyor o sevgi.

SİSTEM İÇİ BÜLTEN

Aynı zamanda bir tabuyu yıkıyor. Gülen'i sevmenin neredeyse suç olduğu, Gülen'e sempati beslemenin ayıplanır bir şey haline geldiği bir ülkede, çok az kimse sevgisini bu kadar samimi ve bu kadar gerçekçi bir tonlama ile aktarmayı başarabilmiştir. Sistem içi bültenden değil, geniş bir kitlenin okuduğu Star gazetesinden bahsediyoruz çünkü. "Herkes görecek, hiiii" endişesi taşımadan, eteğinde taş saklamadan konuştuğu için takdir ediyoruz.

"BU KENDİMİ TUTMUŞ HALİMDİR"

Ama bu takdirin bir sınırı var. O sınır, başörtülü kadınların "kendilerini aldatılmış hissettiği" yerde başlıyor. Bu satırları okuduğunda, okursa tabii, hiç alınmasın, bilsin ki, bu kendimi tutmuş halimdir. Kendimi "aman ters bir cevap alırım" endişesiyle de tutuyor değilim. Zira bilirim ki Zaman gazetesi geleneğinde lâf dalaşına girme, polemiğe heves etme türü şeyler hoş karşılanmaz. Edeptendir. Bir kadınla polemiğe girmek ise hiç ama hiç hoş karşılanmaz! Hem edeptendir, hem kibirden...

HÜSEYİN GÜLERCE ÇYDD YETKİLİSİ GİBİ...

Gülerce, Fadime Özkan'ın F. Gülen'in 28 Şubat döneminde başörtüsüyle ilgili yaptığı "füruattır" açıklaması üzerine sorduğu soruya şöyle bir cevap veriyor:

"Füruat demek, öncelikli değil demektir. İslam'ın şartı 5, imanın şartı 6. Burada başörtüsü var mı, yok... Sayın Gülen, bu minval üzere konuşunca toplumdaki tansiyon düşüverdi. Hiç unutmuyorum, Nazlı Ilıcak, gazetesinde 'Sayın Gülen'i tanımıyorum, bu sözü ilk defa duydum ve ilk defa kendimi İslam dairesinde hissettim' diye yazdı"...

Şimdi ben günlerdir, bir din, hem de halis bir dindar tarafından, nasıl bu kadar "indirgenebilir" hale getirilir, ve Gülen'in 28 Şubat döneminde belki birtakım toplumsal endişelerle yaptığı bir açıklama, nasıl bu kadar hoptirilaylaylom bir tefsire maruz kalır, onu düşünüyorum ve anlamakta zorlanıyorum. Sormazlar mı, "Sayın Gülerce, 'emri bil ma'ruf nehyi anil münker' yahut 'dini tebliğ' iyiliği yayma, kötülükten caydırma da İslam'ın 5 şartı arasında değil, ama Kur'anda çok anlam yüklenilen bir meseledir, nasıl yani?" diye.

Sormazlar mı, "Allah'a şirk koşmak, yani dünyevi mevzuları, dünyevi arzu ve tamah nesnelerini, dünyevi otoriteleri Allah'ın ilahlığı ile yarışacak denli önemli saymak imanı yer bitirir, ama elimize tutuşturulan bu 'imanın 6 şartı' adlı reçetede 'şirk'ten bahsedilmez bile" diye.

Sayın Gülerce'ye sormazlar mı, "Dünyanın dört bir yanında okul açmak da İslam'ın, ya da imanın şartlarından biri değil, o zaman niye yapıyoruz ki bunları?" diye.

ÜMMETE KAKALANAN EMEVİ-ABBASİ YAKLAŞIMI

Gülerce'nin Emevi-Abbasi döneminde uydurulan ve ümmete kakalanan, Kur'anın mesajını hükümden düşürüp İslam'ın yaşanışını birkaç kalem ibadetle ve birkaç temel esasla sınırlama amacı güden bu yaklaşımı benimsemesi çok tuhaf. Çünkü bu argüman, Türkiye'de, Gülerce'nin röportaj boyunca şikayet ettiği kesimin, dinden ve dindarlardan nefret eden ve dini yaşantının kısıtlanmasını talep eden kimselerin kullandığı argümanın aynı. Onlar da "İslam'ın şartı 5, bunların arasında başörtüsü yok" diyorlar. İleri gidip, Kur'anda başı da örtmeyi gerektiren bir tesettür emrinin olmadığını da söylüyorlar, ilahiyatçı olmadığım için emin olduğum bir şey var: Nur suresi 30-31 ve Ahzab suresi 59. ayetler "Baştan aşağı örtünme" konusunda yeterince açık.

"Efendim, ben başımı boynumun altından başlatıyorum, demokrasi var" gibi çocuksuluklar teskin edicidir, insanı rahatlatır, ama gerçek değildir. İnanın buna, çünkü dini modernizme uyduracağız diye tepinip duran ilahiyatçılardan değilim. Acı gerçekleri görebilen herhangi biriyim.

Kur'an emrediyor, inkar etmemek şartıyla bu emri yerine getirmeyebilirsin emri yerine getirmemen, yahut gerektiği şekilde yerine getirememen, bu satırların yazarı gibi nefesinin kıytırıktan tesettüre yetiyor olması ya da türlü türlü bahanen olabilir, "Allah affetsin" dersin ve kendinden umudu kesmeden devam edersin.

Doğru, Allah'ın rahmeti sonsuz, dilerse hayatı boyunca her melaneti işleyen, ama tek bir kere içtenlikle/samimiyetle "Allah" diyeni affedebilir. Ama bu durum ayrı şey bu durumdan yola çıkarak, "hem zaten İslam'ın şartları arasında da yok" şeklindeki hava boşluğunu "rasyonalize etmek", bu tutumu "akılcılaştırmak" başka şey.

BEN 'YIRTMIŞ' GİBİ GÖRÜNSEM DE BAZI TÜRBANLILAR BaKAN KARISI OLSA DA BU TÜRBANLI GENÇ KIZLARIN GÜNAHI NEYDİ?

Kaldı ki bu ülkede inandığı gibi yaşamak, örtünebilmek isteyenlere engel olanlar herhalde "Allah'ın rahmeti" gerekçesiyle yapmadılar bunu. Yüzbinlerce genç kızın hayatı mahvoldu, olmaya da devam ediyor. Bir Nihal Bengisu Karaca'nın şimdilik "yırtmış" gibi görünmesi, birkaç babadan kalma sermayenin, işyerinin başında durup hasbelkader "iş kadını" görüntüsü veren başörtülünün "kaliteli" bir yaşam sürüyor olması, bir miktar başörtülünün "bakan karısı" filan olmuş olması, yüzbinlerce kadının içe dönük, kocaya bağımlı, eğitimsiz ve ekonomik özgürlükten "muaf" bir hayata mahkum kaldığı gerçeğini hükümden düşürecek değil. Haa tabii, sonuçta bu "kadının meselesi", öyle değil mi?

Herşey bir yana, bu kızlar çıkıp demezler mi, "Madem hiç de şart değildi bu başörtüsü, o zaman bizi niye yediniz, niye kandırdınız? Bıraksaydınız o zaman, hepimiz Nazlı Ilıcak gibi olsaydık, derdiniz neydi?" diye... Tamam. Sustum.

30 yorum:

  1. Ne güzel demiş "Zalimler için yaşasın cehennem." Atatükçüyüm diyenler ne kadar Atatürkçü ise bunlarda o kadar Saidi-i Nursi cidirler.

    YanıtlaSil
  2. Doğruyu kim söylerse ve nasıl söylerse doğrudur.
    Zamanlaması müthîş güzel bir doğrunun dillendirilmesini görmenin keyfindeyim.
    Benim keyiflenmemden rahatsız olanların sayısı ne kadar çok olursa o kadar bahtiyar olacağımı da psikopat tarifi alacağımı bile bile açıklamaktan ayrıca şeref duyarım.
    Yüreğine sağlık be Ablam...
    İnşallah devamı gelir, inşaallah siyâsi hatalara örtü edilen tesettür ve baş örtüsü; bu müthiş ve doğru tarife rağmen türbana kurban edilmez.
    Selâm, sevgi, dua...
    Mustafa ASLAN

    YanıtlaSil
  3. nihal abla yüeğine sağlık
    tebrik ediyorum seni..
    sorarlar elbet birgün hoca efendiye bunu
    dua ediyorum o günleri görelim diye...

    YanıtlaSil
  4. NE KADAR YANLIŞ BİR ZAMANLAMA İLE YAPILAN BİR SORGULAMA VE DEĞERLENDİRME.
    FÜRUAT DENİRKEN NE DENMEK İSTENDİĞİ HAKİKATEN ANLAŞILAMAMIŞ YADA ANLAŞILMAK İSTENMEMİŞ.
    DAHA ÇOK ANLAŞILMAK İSTENMEDİĞİ İZLENİMİ UYANDIRAN BİR YAZI.
    HAYATI BOYUNCA KANDIRMA VS. GİBİ HİÇ BİR DÜŞÜNCESİ OLMAYAN,İNSANLARI İRŞAD EDEREK TAMAMEN ALLAHIN RIZASINI KAZANDIRMAYI AMAÇLAYAN BİR İNSANA BU NE ABES BİR SORU.
    İNSAN ÖNCE HİTAPTA YADA SERZENİŞTE BULUNACAĞI İNSANA BAKMALI,ONUN YAŞANTISINI GÖZDEN GEÇİRMELİ,NE YAZACAKSA ONA GÖRE YAZMALI.
    ÇOK AYIP ETMİŞ NİHAL HANIM.ZAMANDA İKEN NİYE YAZMADIN YADA YAZAMADIN DEMEZLERMİ İNSANA?ŞİMDİMİ AKLIN BAŞINA GELDİ?HER KONU HER YERDE VE ZAMANDA DİLE GETİRİLİRMİ?
    İNSAN BU KONUYU YAZMADAN ÖNCE BİR İSTİŞARE EDERDE ONDAN SONRA NE DİLE GETİRECEKSE KİMSELERE DOKUNMADAN KUL HAKKINA GİRMEDEN VE İNSANLARI ZAN ALTINDA BIRAKMAYACAK ŞEKİLDE YAZAR.
    ÇOK ABSÜRD BİR YAZI OLMUŞ.ÖRTÜNÜN OKULLARLA NE İLGİSİ VARSA KEL ALAKA BİR İLGİ KURMUŞ.
    BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLARININ ELİNE ÇOK İYİ BİR MALZEME VERMİŞ OLDU.
    YAZIKLAR OLSUN.HADİ TEMİZLE BAKALIM ORTALIĞA SAÇTIĞIN SÜPRÜNTÜLERİNİ.
    BİRDE TAMAM SUSTUM DİYE YAZMIŞ YAZININ SONUNA UTANMADAN.
    SUSSAN NE YAZAR.YAPMIŞSIN YAPACAĞINI ZATEN.
    SEN ALLAHIN HUZURUNDA BU YAZININ HESABINI NASIL VERECEKSİN ONU DÜŞÜN ŞİMDİDEN
    FUAT ÖZÇELEBİ

    YanıtlaSil
  5. Nihal Abla şu anda üniversitede okuyorum.İnanın yaınzı okurken nekadar da cahilmişiz diyesim geldi.Yıllardır başörtüsü üzerine peruk ile okula girmeye devam edn bizleri bu cemaat görmüyormu?Marmara üniversitesinin önünden geçiniz bakınız içeriye girerken çıkardığımız başörtülerimiz yerine furuat,teferruat filan denildiği için saçma sapan perukları kafamıza takıyoruz.Biz nasıl bir Müskümanız bizi görmeyerek siyasetle uğraşıyorlar birde sizin işleriniz namus ve şerefiniz bizleriz kızlarınız kadınlarınıza başını açtıran bir sistem fedailerine döndü cemaatiniz.Bize yazık değilmidir* soruyorum

    YanıtlaSil
  6. Evet farkındalığımızın biri farkında olmuş dillendirmiş gayet güzel . Mevzuları derinleştirmeye gerek yok yada senin fikrin bu onun düşüncesi bu demek de değil. İslam toplumları içersinde iseniz kıstasınız ve kıyasınızın sıralaması şudur.
    1- kuran'ı kerim ki bunlar farz , kebairi terk v.b.
    2- sünnet.
    bunlarda da yoksa icma ve istişare.

    Örtü meselesi ayetlerde ve sahih hadislerle gelen sünnetlerde hadislerde belirtilmiş ona kalkıp biri şimdi füruat demek abes.
    ne olduki islam kaidelerimi değişti yoksa .
    Din de yenilememi oldu.
    Ne olduda dini kendimize uyduruyorz..
    bu sorular bilenleri düşünenleri soruyor yok bilmiyenler
    " haa, fütuat mış " diyor.
    araştırın bi bakın hadisleri bi kurcalayın sizde görün.

    Ama yoo. .
    Birileri çıkıp yine der .

    -Siz kimsiniz ki! Daha iyimi biliyorsunuz ?.

    Cevap.:
    " yo haşa ... Biz değil . Kuran , Sünnet böyle diyor. Hem biz, size soralım aynı soruyu bu cevapla? "
    -Siz kimsiniz ki böyle diyorsunuz...
    - hem sadece o soru değil..
    şunlarıda soracaklar..
    1-Cemaatin varsa ne işin var amerikada? Gel sürünün başına dur coban isen.
    senin örnek aldığım dediğin said nursi sıkıntı görünce bu memleketten ne zaman gitmiş acaba?.
    2- İslam anlatıyor öyle hayat istiyorsun peki islamı amerikada yaşamak mı kolay mekke medine gibi kutsal yerlerdemi? Senin kutsal toprakların neresi?.
    daha çok sorarlarda benden bukadar...
    başkalarıda sorsun ...
    Hatta ,said nursi gibi kapısına " burada her suale cevap verilir, soru sorulmaz" yazsın . belki daha çok sorular gelir...

    YanıtlaSil
  7. Kapanma dayatması kadınlarımıza reva görülen en acımazıs zulümlerden biridir. Nihal hanımın çok güzel bir iş yaptığına inanıyorum. Allah razı olsun. Büyük sevap işledi. Ali Aktaş

    YanıtlaSil
  8. Hoca efendisinin rızası için çalışanlardan bir tarafa Allah rızası için çalışanlar bir tarafa

    YanıtlaSil
  9. HADİ YA DİN KONUSUNDA SADECE TÜRBAN MI SU İSTİMAL EDİLİYOR.DAHA NELER NELER EN ZAYIF NOKTAMIZ BAM TELİMİZ DİN, BUNUDA ÇOK İYİ KULLANIYORLAR.ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN BU DÜNYADA DA ÖBÜR DÜNYADA DA DİNİ ÇIKARLARI UĞRUNA KULLANANLARIDA KAHRETSİN

    YanıtlaSil
  10. GALİBA ILIMLI İSLAM BU OLSA GEREK

    "LA İLAHE İLLALLAH(ALLAH'TAN BAŞKA İLAH YOKTUR) DİYENLERLE BERABERİZ.FÜRUAT MESELELERİNİ NAZARA VERMEMELİYİZ"
    FÜRUAT"asas ve temel şartlardan olmayan ,cüz'i hüküm ve kaideler" demektir."diyor said nursi
    sayfa,121
    nesil yay.
    kıtabın adı.başkasının günahına aglayan adam

    YanıtlaSil
  11. Allah bizleri kuran ve sünnettten ayırmasın.

    YanıtlaSil
  12. SADECE UYANIN DİYORUM.
    KAFALARINIZIN DIŞINI DEĞİL İÇLERİNİ SÜSLEYİN.
    ALLI MORLU EŞARPLARLA,SAÇMA SAPAN PERUKLARLA DOLAŞACAĞINIZA OTURUP KURANI KERİM BU KONUDA NE BUYURMUŞ ONU OKUYUN.UNUTMAYINKİ İLK AYETİ KERİME 'OKU' DUR.

    YanıtlaSil
  13. Açıkça zamana göre eğilip bükülen omurgasız bir duruşla hep içten ve gizli hakimiyeti ele geçireceğiz müjdeli bekleyişe inandırılan saf müminlere ve ehli kitap Dostu Hocaefendiye sorulmuş güzel bir soru acaba bunu da cevaplar mı

    YanıtlaSil
  14. sayram.h yazdı...
    Fethullah hocanın başötmenin teferruattan olduğunu söylemesi türbandan dolayı sıkıntı çeken hanımları rahatlatmalıdır. Mantıken peruk takmak, başı açıklıktan daha günah olmalıdır. Çünkü örtünmeden maksat erkeklerin ilgisini çekmemektir. Peruk kadını daha güzel gösterebilir. Peruk takanların, fethullah hocaya teşekkür ederek perukları atması gerektir.
    Ayrıca yazıda zübinlerce kadının içe dönük, kocaya bağımlı, eğitimsiz ve ekonomik özgürlükten "muaf" bir hayata mahkum kaldığı gerçeğini hükümden düşürecek ..." gibi bir ifade var, bu da tamamen aksi bir düşünüş. Kadınları erkeğe muhtaç eden, tesettürdür, tesettür yüzünden, cemiyetin dışında kalıyorlar. İlk defa olarak, fethullah hocayı alkışlıyorum, selamlarımla
    not: muaf kelimesinin yanlış kullanıldığını sanıyorum, onun yerine "mahrum" denmeliydi.

    YanıtlaSil
  15. mulazımoğluMayıs 09, 2009

    efendim Kati delillerle sabit, mükelef kadın için farz-ı ayn olan bir emri İlahi için furuattır demek emri hafife almaktırki küfrü ilzam eder..........................

    YanıtlaSil
  16. Şimdi furuat teferruat filan falan.....Yahu burada bu saçmalıkları kme yutturuyorla Allah ve Peygamber sevdalıları yutmaz bunları.Anadoludaki İnsanımız yutmaz....Müslümanlar yutmaz.Amerikada ki hoca efendi bir an evvel fetvasından dönmelidir.

    YanıtlaSil
  17. AUAKİNCİLARİ/ESKİŞEHİR

    İNANÇ mücadelesini veren insanların olduğu bir yerde insanların direnişini kırmaya çalışan (ki biz varsak DAVA var zaten..) bu güruhun en ufak söz söyleme hakkı yoktur. FETHEDİLMİŞ ARAZİDE FATİHÇİLİK OYNAMANIN MANASI YOK! zaten gelinen noktada gazetelerine ve her türlü uygulamalarına bakıldığında korkak, pısırık, ne şiş yansın ne kebap misali herkesi memnun etmeye çalışırken müslümanların öfkesini sindirmeye çalışmaktalar.

    İNTİKAMIMIZ YAKINDIR!

    YanıtlaSil
  18. Fethullah Gülen'in yurt içi ve yurt dışı ilme ve eğitime verdiği hizmeti takdir ediyorum ama o dönemde bu fetvayı cok hızlı çıkarması pek çok kararlı kızımızın direnişinin önünü kesti ve bu kızlarımız bu kutsal değerler uğruna hayatlarının en kıymetli zamanlarını feda ettiler.Belki bu kulvarda hepimiz de en iyiçözümü bulmaya çalışıyoruz .Burada yine de suçlu aramak yerine bu sorunun çözümü için birbirimize daha da kenetlenmeliyiz. F.Y.

    YanıtlaSil
  19. fetullah hoca bir tek başörtüsüne mi furuat dedi.
    Allah Kuran'da Peygamberimize hitaben "sen apaçık bir uyarıcı, korkutucu ve müjdeleyicisin" diyor ve onu insanlara tebliğ ile görevlendiriyor. Oysa koskoca bir cemaat! biz tebliğ hareketi değil temsil hareketiyiz diyor. Bu söz bile sorgulandığında İslam'ın nasıl içinin boşaltılmak istediği görülecek binaenaleyh başörtüsü meselesinin cematin diğer saplantılarının yanında bir hiç mertebesinde olduğu anlaşılacaktır.

    Keza bu cemaat İslam'ın 5 temel esasından biri olan ve sosyal içerikli bir müesses nizam olan "Zekat" ibadetini de amacına mugayir bir amaç için kullanmakta ve her zengin müslüman için farz olan ve ancak amacı doğrultusunda işlendiğinde yerine getirilmiş bir ibadet olabilecek Zekatlar bu cemaat kanalıyla ABD seçim kampanyalarına malzeme yapılmaktan, gayrımüslimlere okul yapılmaya kadar tutun da bir çok amaç dışı alanda kullanılmakta böylece zengin müslümanların ibadetleri ifsad edilmektedir.

    Din kardeşlerimi uyanık olmaya en az Nihal hanım kadar gözl
    erini açmaya davet ediyor ve şunu hatırlatıyorum. "Muhakkak ki Allah, adaletli olmayı ve ihsanı ve akrabalara vermeyi emreder. Ve fuhuştan, münkerden (Allah'ın yasakladığı şeylerden) ve azgınlıktan (hakka tecavüzden) sizi nehyeder. Böylece umulur ki siz, tezekkür edersiniz diye size öğüt veriyor."
    yani rabbimiz zekatlarımızı önce ihtiyaç sahibi olan yakın akrabalarımıza komşularımıza çevremizdeki insanlara vermeyi emrediyor. Amerika'ya göndermeyi değil.

    baki ed Dua ves Selam...

    YanıtlaSil
  20. Öncelikle Nihal Kardeşimi açık yürekliliği için kutluyorum.
    Çok iyi bilindiği gibi Müslüman kadının örtüsü ile ilgili olarak Kur'an'da yer alan 24/en-Nûr, 31 ayeti açık ve kesin bir hüküm bildirir. Bu ayet, başörtüsünün bağlanma biçimini de tasrih etmiş, sadece başın değil, cahiliye döneminde tatbikatı bulunmayan "boynun ve göğsün örtülmesi"ni de hükme bağlamıştır.

    Şahap IŞIK

    Devr-i Saadet'ten itibaren bütün zamanlarda –modern zamanlar hariç– Ehl-i Sünnet'iyle-ehl-i bid'atıyla, havassıyla-avamıyla bütün Ümmet bu ayetin bildirdiği hüküm doğrultusunda amel edegelmiştir. Bu yönüyle de başörtüsü, delilinin delaleti üzerinde en küçük bir şüpheye yer bırakmayan "amelî tevatür" hüviyetindedir.

    Hem delaletinin hem de sübutunun kat'îliği sebebiyle bu ayetin bildirdiği hüküm bir "farz-ı kat'î"dir; inkârı (Kur'an'da başörtüsü emri bulunmadığı iddiası) ya da tahfifi (küçümsenmesi, hafife alınması) kişiyi dinden çıkarır.

    birde yorum yapan bi arkadaşıma cevaben şunu söylemek istiyorum Nihal hanım Zaman gazetesindeyken neden bunu yazmadıda şimdi yazıyo diye sorgulamış bende şunu soruyorum yazmak isteseydi zamana gazetesi yayınlarmıydı??

    YanıtlaSil
  21. Tüm yorumları okuduğumda, hiç bir şey anlamadım. Bu nasıl bir dil, kimin dili. Ben ki, üniversite okumuş, akademik kariyer yapmış, iş dünyasında bir yerlere gelmiş birisi olarak bu yazılanları anlamıyorken, bu memleketin yüzde kaçı anlıyor acaba merak ediyorum.
    Ne bu arap ve fars merakı. Türkçe konuşun hanımlar, beyler.

    Anlamadığınız ve anlamadığımız dilden konuşup sonra ne denildiğinin üzerine yorumlar yapılıp zaman harcarken, konunun özü kaybedilmektedir. Bu arada atı alan üsküdarı geçmektedir.

    En masum halinizle oturun düşünün. Nedir o masum halimiz? Çocukluğumuz. Şu veya bu ideolojiyi bilmeyen, şu veya bu dini bilmeyen. Bu halinizle düşünün.
    Sonra da tüm yukarıda yazılanları, yazdıklarınzı tekrar yorumlayın. Herşey okadar açık ve berrak ki.

    Saygılarımla,

    Erdoğan

    YanıtlaSil
  22. yazarın yorumlarına katılıyorum.fakat şunu sormak istiyorum: bu yazının başında ki fotoğrafı,acaba örtünme kapsamı içinde mi? acaba vücut hatlarını hiç belli olmuyor mu?acaba karşı cinsi tahrik etmez mi?efendimizin,giyinik çıplaklara Allah lanet etsin hadisi ile muhatap olmaz mı?kendisi bu konuda samimi olarak bir cevap verirse gerçekten çok sevineceğim.böyle giyinen tesettürlülerin!ruh halini gerçekten çok merak ediyorum!sayın yazar size sesleniyorum:öyle başı açıklar var ki,sizden daha zararsız giyiniyor! fatih ş.kaya

    YanıtlaSil
  23. muhterem ihvani din:dostumuzu dusmanimizi bilelim.bu cemaat dediginiz(cemaatse tabi,tartisilir)kisilerin asli misyonu hirsizliktan baska birsey degildir.1430 seneden beri yani devri saadetten beri gelen ehlisunnet velcemaat akidesini yani muslumanlarin rasulullah efendimizden gelen temiz pak inanc ve itikatlarini kalplerden sokup calmaktan baska gorevlerinin olmadigini bilelim.rasulullaha ve onun samimi ummetine yaptiklari ihanetin vebali ile onlari amerikan dostlari ve vatikan papalari ile basbasa birakalim.bu sayfayi takip edin.www.diyalogmasali.com allahin nusreti ummeti muhammedin uzerine olsun.

    YanıtlaSil
  24. NUR TALEBESİYİM ALNIM AÇIK ŞÜKÜRMayıs 15, 2009

    Başını bile düzgünce örtememiş,bir zaman ekmeğini yediği yere laf eden bir insanın sözünün ehemmiyeti tartışılır... İşin gerçeğini bilip öğrenmediğimiz sürece söylenenlere inanmak iftiradır biliyorsunuz...

    YanıtlaSil
  25. ADSIZZZZZZZZZZZMayıs 15, 2009

    NİYE HİÇ BU KADINA KARŞI KONUŞANLARIN YORUMU YAYINLANMIYOR ATTIYSANIZ ORTAYA BİŞİ TARAFSIZ OLUN

    YanıtlaSil
  26. İslam dini adına yapılan bütün hataların temel nedeni, İslam dini adına Allah’ın sözü Kuran’ın tek kaynak olarak kabul edilmesi yerine, şahısların ve şahıs sözlerinin Kuran yerine din olarak kabul edilmesidir, bu yanlıştan vaz geçildiği gün, İslam dini her kez tarafından kolay anlaşılır bir öğreti halinde ortaya çıkar.

    DİNİ ALLAH’A HAS KILMAK

    İslam dininin en önemli iman akidesi Allah’a şirk koşmamaktır, Kur’an öğretisine göre Allah’ın af etmediği tek günah budur, Kur’an’dan mealen:

    - Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur. 4/48

    Şirkin kelime manası ortaklık demektir, Kur’an’a dayalı İslam inancına göre, Allah ve Kainat tamamen bir birinden farklı olup, Kainattaki her şey Allah’ın yaratmasıyla yoktan var olmuş yaratıklar olup, direkt veya dolaylı şekilde her ne ad altında olurlarsa olsun Allah’ın İlahlığından pay almadıkları gibi, Allah’ın kendi zatına ayırmış olduğu hüküm koyma konusuna da katılımları herhangi bir şekilde söz konusu değillerdir, Kuran’dan mealen:

    - Ve Allah, O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. Hamd önünde de sonunda da onun içindir. Ve hüküm O'na mahsustur ve ona döndürüleceksinizdir. 28/70

    - De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O ne güzel görendir, ne güzel işitendir! Onların, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. Ve O, kendi hükmüne kimseyi ortak etmez. 18/26

    Görüldüğü gibi, hüküm koyma tamamen Allah’a ait olduğu gibi, Allah hükmüne hiç kimseyi de ortak etmez, bundan dolayı din tamamen Allah’a ait olup; Allah’tan başka hiç kimse din koyamaz, bir kimsenin Müslüman olabilmesi için dini tamamen Allah’a has kılması bir zorunluluktur, Kur’an’dan mealen:

    - Şüphe yok ki, biz sana kitabı hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah'a has kılarak O’na ibadet et. 39/2

    - De ki: "Dini Allah'a halis kılarak O'na ibadet etmekle emr olundum." 39/11

    - De ki: Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a ibadet ederim. 39/14

    Dini Allah’a Has kılmanın Tek yolu; başka bir ifadeyle “Sıratı Müstakim” yani “Doğru Yol” Kuran’ı İslam dinini öğrenmede “Tek Kaynak” ve “Tek Rehber” kabul etmekle mümkündür. Bunun herhangi başka bir Alternatifi yoktur. İslam dinini öğrenme adına bundan başka bir yola sapılması halinde, kaçınılmaz olarak Yaratıklardan din koyucular kabul edilmiş olunacaktır, böylece Din Allah’a has kılınmış olmayacaktır, İslam Dininde Din koyucu yalnız ve yalnız Allah’tır, Allah dışında ki her şey yaratık olup, Yaratıklar Din koyucu olmadıkları gibi, kendileri de din değillerdir. Durum böyle olunca, peygamberler dahil olmak üzere, hiçbir yaratık Ne dindir nede Din koyucudur, bunu söylediğimizde İslam dini adına Kuran dışında din arayanların söyledikleri en baştaki sözlerden bir tanesi “Peygamber bir postacımıydı” sözüdür, aslında bu söylerlerken ne söylediklerinin şuurunda olan kimseler de değillerdir, zira postacı konumunda olan kimseler, hiçbir zaman mesajı gönderenle mesajı alanlar arasında taraf değillerdir, sadece mesajı iletmekle yükümlüdürler, halbuki peygamberler postacılardan farklı olarak hem mesajı iletmekle hem de bizzat kendileri mesaja muhatap olmakla yükümlüdürler, başka bir ifadeyle bizzat kendileri mesajın alıcıları oldukları gibi, mesajın içeriğine uymakla yükümlüdürler. Kendileri de mesaja uymaktan sorumlu olduklarından Mesaj metninden herhangi bir şey çıkaramaz veya ekleyemezler, aksi takdirde birincisinde sorumluluklarını azaltma yoluyla sorumluluktan kaçma durumunda kalacakları gibi, ikincisinde ise kendi kendilerine din koyma durumunda kalmış olurlar. Bunun açık ifadesi Allah’ın indirmiş olduğu “Dini Vahye” sadakatsizlik yoluyla Allah’a isyan etmek demektir, halbuki “Peygamberler Allah’a isyan eden kişiler değillerdir“. Onlar hem “Allah’ın kendilerine ilettiği vahyi olduğu gibi bizzat kendi nefisleri üzerine geçerli kılmaya ve İletmekle görevli oldukları diğer kimselere ellerinden geldiğince iletmek için çaba göstermeye ve bizzat kendileri de uymaya gayret eden kimselerdirler. Kuran’dan mealen:

    - (Kuran) Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. 69/43

    - Eğer o, (Muhammed), bazı laflar uydurup bize iftira etseydi, 69/44

    - Elbette onun sağ(elini veya kuvvet)ini alırdık. 69/45

    - Sonra onun can damarını keserdik. 69/46

    - Sizden hiç kimse buna engel olamazdı 69/47

    Görüldüğü, Kuran salt olarak Allah’ın Vahyinden ibarettir, Peygamberin veya herhangi bir yaratığın hiçbir şekilde O’na müdahalesi söz konusu değildir, Allah hiçbir şekilde kendi kelimelerinin müdahaleye uğrayıp değiştirilmesine müsaade etmez, Kuran tamamen Allah’ın kelimelerinden müteşekkil bir kitaptır, bu müdahale yasağı bazı kimselerin zan ettiği gibi kelimeler üzerinde fiziksel müdahale yasağı manasında değildir, bir kimse herhangi bir Kuran nüshası üzerinde silgiyle kelime silebilir, kelime çiziktirebilir hatta sayfa koparabilir, vurgulanan mana Allah’ın din olarak indirmiş olduğu Kitaba ekleme ve çıkarmalar yapmak suretiyle Allah’ın Din koyma takdirinin yönlendirilmesidir, bu mümkün değildir, Allah’ın din olarak indirdiğine Allah dışında hiç kimse herhangi bir yönlendirme veya değişiklik yapamaz, başka bir ifadeyle Allah din koymada bağımsızdır ve bu bağımsızlığa hiç kimseyi ortak etmediği gibi böyle bir müdahale gücünü de kimseye vermemiştir, Kuran’dan mealen:

    - Ve Rabbinin kitabından sana vahyolunanı oku, onun kelimelerini değiştirecek yoktur ve ondan başka bir sığınak da bulamazsın. 18/27

    - Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi. 6/34

    Allah’ın kelimeleri arasına kullar tarafından fiziksel olarak kelime eklenmesi ve çıkarılması halinde, tahrif edilmiş olan bu din olgusu Allah tarafından kabul gören bir din olmuş olmaz, Kur’an’dan mealen:

    - Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. 3/85

    - Allah nezdinde hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur. 3/19

    İnsanlar için, İlk insan olan Adem ve Havva dan sonsuza kadar Allah tarafından geçerli olarak kabul gören din İslam dinidir, Allah bu dini kabul edenlere de Müslüman adını koymuştur, Kur’an’dan mealen:

    - Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin! Sizi O seçti, üzerinize dinde hiçbir zorluk da yükletmedi. Haydi babanız İbrahim'in milletine! Bundan önce ve bunda(Kur'an'da) size Müslüman adını o Allah verdi ki peygamber size şahit olsun, siz de bütün insanlara şahitler olasınız. Şu halde namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sıkı tutunun ki, sahibiniz O'dur. Artık O ne güzel bir sahip, ne güzel bir yardımcıdır. 22/78

    Görüldüğü gibi bütün peygamberlere Allah tarafından vahye dilen dinin adı İslam ve Bu dini kabul edenlerin tamamının adı Müslüman’dır. Bu dinin sahibi ve koyucusu da Allah’tır. Allah’tan başka din koyucuları kabul edenler, o din koyucuları kendilerine ilah kabul etmiş Müslüman olmayan kimselerdirler. Din bazında bütün karışıklıklar ve bozukluklar bundan kaynaklanmaktadır, günümüzde buna meydan vermemek için Kur’an’ı İslam dininin tek kaynağı ve tek rehberi kabul etmekten başka bir yol yoktur, buna razı olmayan birçok dini kesimler Allah’ın korumasıyla kendi sözlerini Kur’an’ın içine karıştıramayınca veya Kur’an’da tahrifat yapamayınca sözlerini Kur’an’ın içeriğine değil de etrafına ördüler, bu durumu kabul ettirmek içinde uydurdukları sözlerini Allah’a ve peygambere mal ettiler, dediler ki bu sözleri peygamber Kur’an vahyi dışında Allah’tan aldı, bazılarımıza bildirdi bizlerde sizlere bildiriyoruz. Allah’a ve Peygambere iftira ile uydurdukları sözler kul sözü olduklarından kaçınılmaz olarak hem kendi aralarında hem de Kur’an ile çelişki (ihtilaf) ihtiva etmektedirler, Kur’an’dan mealen:

    - İslâm'a çağırıldığı halde Allah üzerine yalan uydurandan daha zalim kim vardır! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez. 61/7

    - Hâla Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı. 4/82

    Görüldüğü gibi, Allah Dini Kitapların sahteliği veya hakikiliği konusunda, metnin çelişkili yani kendi içeriğinde veya kendi dışındaki bilimsel hakikatlerle tutarsız olup olmadığına ölçü olarak dikkat çekmekte ve Kendisine ait olan sözlerin asla çelişki ihtiva etmediğini bildirmektedir, çelişki saçmalıktır ve Allah asla saçmalamaz.

    İnsanların çoğu dünyevi maddi menfaatlerinin söz konusu olduğu olaylarda çok hassas olup; kılı kırk yararlar, fakat iş din olunca aynı hassasiyeti göstermezler, onlar için din ciddiyeti olmayan bir kültürdür, bununda ana nedenlerinin en başında Ahiret inançlarının ya zayıf yada olmamasından kaynaklanmaktadır, Ahiret olayı, Allah’ın öncelikle mahkeme kurduğu bir ortamdır, ciddi manada ahiret inancı olup da Allah’ın kendisini bu mahkemede yargılayacağına inanan hiç kimse ahiretle ilgili amellerini ve inancını boş veremeyeceği gibi üstünkörü çelişkili bilgilere dayandıramaz, çelişkiler insan zihnini rahatsız eden şeyler oldukları gibi insana hiçbir şekilde güvence vermezler, İslam dininde kafir tanımı, hakikatleri örten kimse demektir, bu hakikat örtücülüğünün en temel ana nedenlerinden biri İnsanların kendilerine göre inandıkları dünya menfaatlerini, ahiret menfaatlerinin önüne geçirmeleridir, bu kimseler dünyevi maddi veya mevkii menfaat elde etmek için hak hukuk gözetmeye yanaşmazlar, bundan dolayı Kendilerini hak hukuk ölçüsüne davet eden Kur’an’ı kabul etmeye asla razı olmazlar ve Kur’an’dan hoşlanmazlar, Kur’an’dan mealen:

    - Onlara bizim açık ayetlerimiz okunduğu zaman, bize kavuşacaklarını ummayanlar dedi ki: Bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir. De ki: Onu kendi tarafımdan değiştirmek benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahy olunana tâbi olurum, başkasına değil. Şüphe yok ki, ben Rabbime isyan edersem büyük bir günün azâbından korkarım. 10/15

    İşte böyle ve dikkat edilirse Peygamberin kendisi dahi , Allah tarafından kendisine din olarak vahye dilene tabi olan bir kuldan başkası değildir. Daha öncede belirttiğim gibi Din koymak bir ilahlık olayıdır, kim kimin koyduğu dini kabul ederse o kimseyi kendisine ilah kabul etmiş olmaktadır, Allah’ın bütün peygamberlere hem kendilerinin inanmaları ve ona uymaları, hem de diğer kullara tebliğ yapmaları ve bu kulların da ona uymaları için indirmiş olduğu din İslam dini olup, bu dini kabul eden kimseler Allah’ı kendilerine İlah olarak kabul etmiş kimselerdirler. Allah bu kimseleri İndirdiği dine tabi olanlar yani kendisine teslim olanlar manasında Müslümanlar olarak isimlendirmiştir. Peygamber Kur’an’a razı olmayanların tekliflerine uymayınca, teklifi yapanlar, kendi elleri ve dilleriyle, Allah’a ve Peygambere mal ettikleri birçok iftiralar ürettiler, ve dediler ki bu sözler peygamberin sünneti ve hadisleridirler, uydurdukları sözlerdeki çelişkiler ve Kur’an ile olan tutarsızlıkları ortaya çıkınca da bu sözlerinin Kur’an ayetlerini nesh yani iptal edebilme gücünde olduğunu iddia etmekten de çekinmediler. Ürettikleri dogmaları tartışılmaz hakikatler olarak Kur’an’a ölçü yaptılar, örneğin hadi gösterin bize dediler, Kur’an’ın hangi ayetlerinde veya ayetinde farz namazların kaç rekat olduğu belirtilmiştir, böylece Kur’an’ın noksan olduğu ve bu noksanlığın ancak peygamber hadisi olarak uydurdukları sözlerle tamamlanabileceğini iddia ettiler, o zaman onlara şunu sormak lazım, Kur’an’ın tam ve noksansız olduğunu bildiren ayetlerin durumu nedir, veya sizin ileri sürdüğünüz şekilde örneğin Fecir namazını iki rekat veya akşam namazını üç rekat değil de, farz olarak bundan fazla olmak üzere yedi, sekiz veya on rekat kılanların durumu nedir, farz namazı iki rekat kılanlar cennete sekiz, on rekat kılanlar cehenneme mi gidecek, uydurduğunuz din size bunumu emretmektedir. Mezhep şeklinde öbek öbek çeşitli dini topluluklar olduklarından, yalnız Kur’an ile değil, kendi aralarında da şiddetli inanç tartışması içindedirler, kendilerine Müslüman deseler dahi aralarındaki ayrılıklardan dolayı hem mezhepleri içeriğinde hem de diğer mezheplerle ayrılığa düşüp, dinlerini parça parça etmek suretiyle çeşitli guruplara ayrılmışlardır, bu durum kendilerini rahatsız etmediği gibi, yaptıklarıyla övünüp böbürlenmektedirler, Kur’an’dan mealen:

    - Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir. 6/159

    - Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler. 23/53

    Kur’an İslam’ına inanan bizleri hadis ve sünnet inkarcıları olarak tanımlamaktadırlar, halbuki bizler Kur’an’ın İslam dininin öğrenilmesinde yeterli tek kaynak olduğuna inanan kimseleriz, Kur’an dışında Kur’an’a uyan her sözün, adı adı ne olursa olsun bizim başımızın üzerinde yeri vardır, ne var ki biz bu sözleri İslam dininin öğrenilmesinde ihtiyaç ve şart kaynaklar olarak görmeyiz, bizim için İslam dininin öğrenilmesinde yeterli ve şart kaynak yalnız ve yalnız Kur’an’dır, bunun böylece kabulü İslam dininde İnanç birliğinin sağlanması için olmazsa olmaz şarttır. Hadis adı altındaki sözleri din olarak benimseyenlere şunu sormak lazım, kendi mezhebiniz dışındaki hadis külliyatlarını ret etmekle en temel hadis inkarcıları konumunda olanlar sizler değil misiniz, yoksa sizler, aslında hadislere değil de hadis veya sünnet dini adı altında bizzat kendi ellerinizle ve dilinizle Kurduğunuz Kur’an dışı dine davet eden kimseler olmayasınız.

    Hadi hep beraber bakalım, İslam Dini adı altında ortaya çıkan aşağıdaki oluşumlar ve neticeleri kime aittir, bu oluşumlar sizlere tanıdık geliyor mu, Şöyle ki:

    1- Seçilmiş Devlet Başkanı yerine babadan oğula devreden Kraliyet.
    2- Kur’an yerine, rivayetler, keyfi şahıs sözleri, felsefi görüşler ve tağuti uygulamalar.
    3- İslâm birliği yerine, mezhepler ve fırkalar.
    4- Mescit yerine, tekke ve zaviyeler.
    5- Açık Kur’an öğretisi yerine, batini öğreti.
    6- İslâm ümmetçiliği yerine ırkçılık.
    7- Takva ile üstünlük yerine, soy sop üstünlüğü.
    8- Namaz yerine, sema, raks ve çalgı aletleri.
    9- Kabe yerine, türbelerin tavaf edilmesi.
    10- Allah'a iman ve Allah’ın birliği yerine, Kutup, Gavs, kırklar, Yediler, Evtad v.s. Telakki edilen kimseler.
    11- Zekat ve Sadakalar yerine, Sofistlere vakıf tahsisi ve mali destek.
    12- Helal ticari kazanç yerine, faizcilik ve karaborsacılık.
    13- Aktif, adaletli ve çalışkan toplum yerine, hak gözetmeyen pasif ve tembel toplum.
    14- Yaratılış ve yaratıklar üzerine açık ve müspet düşünen toplum yerine, düşünceden kaçan, ekletmeyen, boş hayaller kuran fertler toplumu.
    15- Meşru müdafaa üzerine kurulu, af ve barışa teşvik eden İslam cihadı yerine, haksız saldırılar ve çapulculuk.
    16- Allah’ın korumasını isteme yerine nazarlıklar, muskalar, kullar v.s. den medet ve koruma ummak.
    17- Allah’a istiane yerine, kullara istiane.
    18- Peygamber yerine, Rivayet imamları, Mehdi iddiaları, şu kadar surede şu şahıs geldi veya İsa Peygamber gelecek v.s. gibisinden, insanların kurtuluş için Kuran'a umut besleme morallerini kırma amaçlı iddialar.
    19- Allah’ın tevhidi; birliği yerine, kulların ilahlık iddiaları.
    20- Aklı önemseme ve kullanma yerine, aklı küçümseme ve ret etme.
    21- Gayba iman yerine, gayb konusunda keyfi iddialar ve falcılık.
    22- Açık ve adil İlahi adalet yerine, zorbaların ve diktatör yöneticilerin tağuti ve keyfi kararları.

    Gelin hepimiz dini Allah’a has kılalım, Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım, Allah’ı bırakıp, kimimiz, kimimizi ilah edinmek suretiyle Allah’a şirk koşmasın, hep birlikte Dinde tek kaynak olarak Kur’an’a iman edip, inancımızda ve amellerimizde Kur’an’ı tek rehber edinen gerçek Müslümanlar olalım.
    Peygamberin tebliğle görevlendirildiği tek kitap Kur’an’dır, Kur’an dışında yer alan bilgiler değildir, durum bu olunca da İslam dininde hiç kimsenin Kur’an dışı bilgilerden oluşmuş dini bir sorumluluğu yoktur, Kur’an derli toplu apaçık ve çelişkisiz bir kitaptır, kimlere ve hangi mezhebe ait olursa olsun Kur’an dışında iddia edilen dini bilgiler, dağınık, muammalı ve çelişkili bilgilerdirler. Kur’an’ı peygambere vahy eden tek ilah Allah’tır ve Allah’ın Kur’an dışında, Kur’an vahyini iptal edecek veya Kur’an vahyine rakip olacak, Kur’an karşıtı çelişkili vahiy indirmesi söz konusu olamaz, hal böyle olunca, size sormak lazım Kur’an karşıtı olarak elinizde bulunan çelişkili ve muammalı dini bilgilerin İlahı kimdir, siz böyle bir ilaha şahitlik etseniz dahi, peygamberin böyle bir duruma şahitlik etmediği gibi bizlerde şahitlik etmeyiz. Kur’an’dan mealen:

    - De ki: Hangi şey, şahadetçe daha büyüktür. De ki: Allah Teâlâ benimle sizin aranızda hakkıyla şahittir ve bana bu Kur'an vahyolundu ki sizleri ve erişeceği kimseleri onunla uyarayım. Ya siz Allah Teâlâ ile berâber başka ilâhlarda olduğuna şâhitlik mi edersiniz?. De ki: Ben şâhitlik etmem. De ki: O ancak bir tek İlahtır . Ve muhakkak ben sizin ortak koştuklarınızdan tamamen uzağım. 6/19

    Gelin hep birlikte Dini Allah’a Has kılalım, Kur’an’da öğretilen Kur’an İslam’ında inanç birliği sağlayalım, asırlardır süregelen ve İslam dini adına oluşturulmuş inanç batağından kurtulalım, İslam dini dendiğinde bizlerde herkeste aynı şeyi anlasın, İslam diniyle ismen dahi olsa ilgisi olmayan kimselerin, İslam dendiğinde hangi İslam sorusuna muhatap olmayalım, İnanç olarak hepimiz tek renk olalım, Kur’an’dan mealen:

    - Allah'ın boyası (ile boyan). Allah'ın boyasından daha güzel boyası olan kimdir? Biz ancak O'na kulluk ederiz. 2/138

    - Hep birlikte Allah'ın ipine (İslam'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız. 3/103

    - Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır. O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah'a amel-i salih ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı bozulur. 35/10

    İnsanların ellerinden geldiğince siyasi ve dini büyük topluluklar oluşturdukları bir zamanda, Müslüman olduğunuzu söyleyen, Kur’an’a rağmen, Kur’an dışı ve Kur’an karşıtı sözlere bağlılık göstermek suretiyle Mezhep adı altında, aslında geçmiştekilerin çelişkili ve tutarsız sözlerinden din oluşturmak suretiyle, küçük ve bölük pörçük guruplara ayrılmış olan sizler, gelin hep beraber Kur’an’ı İslam dinini öğrenmede kendimize ve tebliğ yaptığımız diğer insanlara Tek Kaynak ve Tek Rehber edinelim, böylece hep beraber, Dini Allah’a Has kılmak suretiyle, Allah’ın razı olduğu şekilde İnanalım, bu birliğimiz İnsanlık için tehdit de olmamalıdır, İslam barış dinidir, İnsanlık için gerçek barışın sağlanmasında kendimiz örnek olalım, bunun içinde Müminler olarak öncelikle kendimizin birlik olup barış dinine girmemize ihtiyaç vardır, Kur’an’dan mealen:

    - Ey imân edenler!. Hepiniz toptan barışa giriniz. Ve şeytanın adımlarına uymayınız. Şüphe yok ki o sizin için apaçık bir düşmandır. 2/208

    - İmdi size bunca deliller geldikten sonra yine kayarsanız, artık biliniz ki. Allah Teâlâ şüphesiz azizdir, hakimdir. 2/209

    Unutmayın Müslüman olmasalar dahi barış isteyen herkesle barış yapmak İslam dininde Allah’ın emridir, Kur’an’dan mealen:

    - Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir. 8/61

    Fereç HÜDÜR

    YanıtlaSil
  27. Abdullah DOKUYUCUAğustos 02, 2009

    Fereç HÜDÜR, uzun uzun anlatmışsınız. Özet olarak Allah'tan başkası hüküm koyamaz diyorsunuz. Amenna. Birde Kuran'dan başka her dini veriye karşısınız doğrumu anladım..?

    O zaman Kuran'da geçmeyen Efendimiz(sav) koyduğu hükümler nolacak? İslam büyükleri dediğimiz zatların hazırladığı tefsirler, fıkıh kitapları... Kaynağı Kuran olsa bile insan emeği ihtiva ediyor ve şu halde şirk olma ihtimali var sizin üzerinde fazla düşünülmemiş yazınıza göre. Aynı şekilde sizinde burda insanlara birşeyler anlatma çabanızda şirk sizin kendi eksik mantığınıza göre...

    Nihal Karaca, hayatını insanları irşad etmeye adamış insanlar hakkında konuşurken saygılı olmalıyız. Bir insanı eleştirirken en azından kendimizle kıyas edip nerede durduğumuzu kavramaya çalışırsak belkide sonradan utanıcağımız şeyler sölemeyiz. Hocaefendinin sizin okuduğunuzdan çok yazdığı satır olduğundan gayet eminim şahsen.

    YanıtlaSil
  28. Sayın Nihal Karaca Fethullah Hoca bu füruat sözünü ne zaman söyledi? 10 yıldan fazla oldu tahminim peki siz 10 yıldır nerdeydiniz? Neden bu açıklamaları yapmak için bu zamanı tercih ettiniz? Siz kendinize dürüst mü diyorsunuz şimdi? İnsanlar kandırıldı derken sizde bunca zaman kandırılmaya çanak tutmuş oluyorsunuz o halde sizin bu tarz beyanatlarınıza sadece güler geçerim çünkü kendinize karşı bile dürüst değilsiniz. Füruat sözü heralde zaman gazetesinden ayrılınca beyninizde yer buldu çok komik...

    YanıtlaSil
  29. Yazıyı hiç beğenmedim. Çok talihsiz bir yazı olmuş. Bu ülkede ahmet hakan çoğalmaya başladı. Yazık. 3-5 kuruşu veya ucuz makamları, vaatleri görünce değerlerini hiçe saymak, muhterem insanlara dil uzatmak... çok yazık çok.
    Zafer Bingöl

    YanıtlaSil
  30. Karşı cepheyi hallettik. İş birbirimizi yemeye kaldı. Biz birbirimizi yemeye devam ettikçe karşı cephe mücadele edecek cephe bulamadığından güçleniyor ve çoğalıyor. Biz ise birbirimizi yerken zayıflıyor, küçülüyoruz. Mevlam ortak müştereklerde birleşip güçlenmeyi nasip etsin.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.