T a r a f s ı z D e ğ i l i z

Cennet mekan Vahdettin Han'ın mezarı getirilecek mi?

Cennet mekan Vahdettin Han’ın mezarı getirilecek mi?

Nazım Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilmesine izin çıktı. Ancak ailesi istemedi. Peki ya Vahdettin Han’ın kabri?



Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen AB-Türkiye İlişkileri konulu toplantıda konuşma yaptı. Cennet mekan Vahdettin Han mezarının Türkiye'ye getirilmesinin son derece adil olduğunu söyledi.

HALİFE VAHDETTİN HAN’IN MEZARI GETİRİLECEK Mİ?

Bağış, MÜSİAD Kurucu Başkanı Erol Yarar'ın, "Nazım Hikmet'in mezarının getirilmesi çok adildir. Sultan Vahdettin Han’ın mezarının getirilmesi konusunda fikrinizi beyan eder misiniz?" sorusuna ise şu karşılığı verdi:

"O da son derece adildir. Nazım Hikmet'in mezarının getirilmesine ailesi sıcak bakmıyor. Devlet teklif etti, onlar oradan taşınmasına sıcak bakmıyor. Ama bu topraklara sevgisi, muhabbeti olan herkesin bu topraklarda yatma hakkı olmalıdır. Bunu onlardan almaya da hiçbirimizin hakkı olmamalıdır diye düşünüyorum."

http://www.dostyurdu.com/padisahlar/images/36.jpg

Necip Fazıl Kısakürek

Vatan Haini değil, Büyük Vatan Dostu Sultan

Vahidüddin

http://img14.imageshack.us/img14/4430/kitapn.jpg


NECİP FAZIL KISAKÜREK

Vatan haini değil, büyük vatan dostu, Sultan 6 ncı Mehmed Vahidüddin

TAKDİM

Bu eser, 6-7 yıl önce bir gazetede tefrika edildi, peşinden kitap halinde çıktı; ve ne gazetede, ne de kitap olarak yayınlanmasından herhangi bir takibe uğradı. Fakat bir müddet sonra nereden ve nasıl geldiği belirsiz bir tepki neticesi, Vahidüddin'i temize çıkarmak Atatürk'e hakaret sayıldı, kitap toplatıldı ve mahkemeye iletildi. Mahkeme, müellifinin kendisini savunmaya bile lüzum görmediği, bu bakımdan hâkim huzurunda boy göstermeye ihtiyaç hissetmediği, dünya görüşümüze aykırı «bilirkişi»lerin de bir ağızdan suçsuz bulduğu bu eser hakkında bedahet üslûbiyle beraet kararı verdi. Fakat hüküm Temyizce bozuldu ve

tam da mahkûmiyetin eşiğine sürüldüğümüz bir anda, Af Kanunu işi kurtardı.

Şimdi eseri tekrar neşrederken şu üç ölçüye dayanıyoruz:

1 — Bir şeyi övmek, onun zıddını yermek değildir. Gündüzü medhetmekle geceyi zemmetmiş olmak manası alınamaz. En iptidaî ve sadece hissiyle hareket eden bir toplulukta bile, hukuk anlayışı olarak böyle bir abese yer bulunamaz.

2 — Eğer gündüzü medhedenin ruhunda geceye karşı ayrıca ve gizli bir nefret varsa, bu nefret açığa vurulmadıkça ve dışından bir İşarete kavuşmadıkça sadece kimsenin el uzatamayacağı bir vicdan meselesi olarak kalır ve hiçbir türlü suçlandırılamaz.

3 — Kaldı ki, eserde bu nokta da ele alınmış ve Vahidüddin ile Atatürk arasında bir muhasebe yapılmaya kadar gidilmiş ve herhangi bir vehim tefsirine de imkân kalmaması için, hüküm, 226 nci sahîfede, yeni bir ilâve olarak verilmiştir. Bu bakımlardan eserimizi, hem belirttiği tarihî dâvaya dayanak olmak, hem de memleketimizde kanuna riayet diye bir şey bulunup bulunmadığını göstermek gibi iki başlı hizmet gayesiyle ve rahat gönülle neşrediyor ve her şeyi Hakka ve hak duygusuna ısmarlıyoruz.

N.F.K.





0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.