Yaşar Nuri: Brüksel'in şefaatine sığınmak
'Mustafa Kemal Ankarası'nın şerrinden Haçlı Brüksel'in şefaatine sığınmak yeğdir'
>
>
> '''Mustafa Kemal Ankarası'nın şerrinden Haçlı Brüksel'in şefaatine
> sığınmak yeğdir'
>
>
> Kaç asırdan beridir, Müslüman kitlelerin büyük çoğunluğu, görünürde
> Allah'ın kulu, gerçekte ise efendilerinin kulu.
>
> Kaç asırdan beridir, Müslüman kitlelerin büyük çoğunluğu, görünürde
> Allah'ın kulu, gerçekte ise efendilerinin kulu. Bu ikinci kulluk
> 'müritlik' adı altında yürütülüyor.
>
> Ne demek mürit?
>
> İradesini efendisinin iradesine teslim eden kişi demek. Yani iradesi
> ve aklı felç edilmiş kişi, insan suretinde robot. Kur'an'ın deyimiyle
> abd-i memlûk, yani kendi iradesiyle köleleştirilmiş kişi.
>
> Peki, "Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım
> dileriz." (Fâtiha Suresi, 5) diyerek önünde secde ettiğimiz Allah'a
> kulluk nerede?
>
> Efendisinin müridi-robotu haline gelen, yani Allah dışında bir şeye
> veya kişiye teslim olan nasıl oluyor da Müslüman oluyor? Hem de
> birinci sınıf Müslüman...
>
> Müritten özgür bireye, yani maskeli şirkten tevhide geçmedikçe ölümsüz
> hiçbir şey üretemezsiniz. Demokrasiyi de kuramazsınız.
>
>
> Kula kulluğun; bir çuval kömüre, üç paket makarnaya oy verdiren
> zilleti, demokrasiyi bir tulûat oyununa çevirip pisletir. %24 oyla %70
> sandalye dağıtan bir çarpıklığı demokrasi diye yutturma zavallılığına
> yenik düşersiniz.
>
> Müritten insana geçmedikçe demokrasiye ulaşamazsınız; çünkü özgürlüğe
> ve 'yaratıcı ben'e ulaşamazsınız; insan suretinde robotlara
> ulaşırsınız
>
> . Bu robotlar sizin işlerinizi çok güzel görebilirler ama insan denen
> varlığın yaratacağı değerlere asla imza atamazlar.
>
> Yani kısa vadede kârlı çıkarsınız ama uzun vadede hüsrana uğrarsınız.
>
>
> YENİ KULLUK SİSTEMİ: ILIMLI İSLAM
>
> Türkiye'de, Atatürk aydınlığının eseri olan hukuk devletini ve
> demokrasiyi, Ilımlı İslam denen sömürge dini modeliyle yok etmek için
> kulluk sistemini yeniden getirmek istiyorlar. Bu sefer getirmek
> istedikleri, 'emperyalist Haçlıya kulluk' sistemi. Ilımlı İslam işte
> bu sistemin kutsal unvanı.
>
> AKP, bu sistemin getirilmesi için 'suyun başına oturtulmuşlar
> kadrosu.' Sürekli takıyye yapıyorlar, yani sürekli yalan söylüyorlar.
> Karşısındakiler ise dünyayı, özellikle Ortadoğu'yu okumaktan çok uzak
> hizip kavgacıları...
>
> Türkiye, dünya ölçeğinde siyaset üretecek yaratıcı siyasetçiye
> hasret...
>
> Batılı Makyaveller, Atatürk'e neden düşmanlar?
>
> Hani, Atatürk, Müslümanları Batı'ya teslim eden adamdı. Müslümanların
> gözünde onu yıkmak için böyle demişlerdi. Peki, niye karşı çıkıyorlar
> Müslümanları kendilerine 'teslim eden' adama?
>
> Çünkü o, bu halkı onlara teslim etmedi, teslim olmaktan kurtardı. Hem
> Haçlı'ya kölelikten hem de maskeli müşriklere müritlikten kurtardı.
>
> Korktukları işte bu.
>
> İslam, bizzat Kur'an'ın verdiği tanıma göre, 'Allah dışında hiçbir
> kişiye ve şeye teslim olmamaktır'.
>
> Kur'an'ın tanıttığı İslam bu. Atatürk'ün inanıp savunduğu ve hasretini
> çektiği İslam da bu. Aksini söyleyenler, kendilerini nasıl
> tanıtırlarsa tanıtsınlar, gerçekte ya gafil bedbahtlar veya hain
> iftiracılardır.
>
> Atatürk'e İslam adına saldıran aldatılmışların yaşatmak istedikleri
> sözde İslam'ın tanımı, Kur'an'ın verdiği tanımın tam tersi ve aynen
> şu:
>
> 'Allah dışında her şeye ve herkese teslim olmak.'
>
> Yani, kula kulluk.
>
> Ilımlı İslam'ın tanımı da bu. Küçük bir fark söz konusu edilebilir:
>
> Ilımlı İslam, Hıristiyan emperyalistlere kulluktur.
>
>
> SÖZÜN ÖZÜ
>
> İslam dünyası Allah'a değil, kula kul olmuş durumda. Bu kulluk,
> asırlardır içerideki 'Müslüman' isim ve resimli despotlara, sarıklı ve
> takkeli şeytan evliyasına kulluk şeklinde yürüyüp gitti. Bugün ise
> İslam dışı despotlara, istavrozlu şeytanlara kulluk noktasına geldi.
>
> Haçlılara kulluk, bugünün aldatılmış Müslümanı için âdeta kader. Öyle
> bir kader ki bu, aksini savunanlara ilk düşman olan, Müslümanın bizzat
> kendisi.
>
> Yahudi-Hıristiyan Batı'nın bu ülkedeki en yaman temsilcilerinin
> yanında, nerede görsem, 'en güçlü ve dirayetli İslamcı cemaat'
> öncülerinden biri var. Batılı kurmayların çanta taşıyıcıları hep
> onlar. 'Mustafa Kemal Ankarası'nın şerrinden Haçlı Brüksel'in
> şefaatine sığınmak yeğdir' şeklindeki soysuz sloganı üretenler de o
> zilletin çocukları.
>
> Bunlar Allah'ın günahkâr kulları değil. Keşke öyle olsalar!
>
> Bunlar, Ehli Salîb'in (Haçlıların) günahsız-sadık kulları.
>
> İslam'ın değerleri açısından bakarsanız bunlar Müslüman kitleleri
> Allah ile aldatan hainler.
>
> Allah'ın günahkâr kullarını insafsızca din dışı ilan etmeyi dindarlık
> diye satıp aldatılmış Müslümanların sırtından akıl almaz servetler
> yaptılar. O dönemi bitirdiler. Bir de baktık, Ehli Salîb'in sadık
> kulları oluvermişler. Çünkü ikbal ve çıkar o tarafa döndü. Müslümandan
> alacaklarını aldılar.
>
> Şimdi, Haçlı güç odaklarından sebeplenip yemleniyorlar. Gün o gün...
>
> Kahırlı bir 'ridde' (İslam imanından dönüş) berzahıdır bu. Ne geri ne
> ileri...
>
> Haçlılara sadakati bozdukları anda iplerinin çekileceğini biliyorlar.
>
> Allah'a kul olamadıkları için, kula kulluğa karşı çıkışın ıstırap
> faturasını ödemeye hazır yürekleri yok.
>
> Ridde yani irtidat ödlekleri bunlar...
>
> Sizin anlayacağınız, Müslümanın en büyük düşmanı, en kahırlı belası,
> 'Müslüman' kimlikli Haçlı yamakları.
>
> Kur'an, şöyle demektedir:
>
> "Allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik atar" (Yunus, 100)
>
> Allah'ın bir kitle üzerine pislik atması başka nasıl olur? Gökten
> tezek veya kazurat yağacak değil ya!
>
> Kaynak: Yaşar Nuri Öztürk
>
'Mustafa Kemal Ankarası'nın şerrinden Haçlı Brüksel'in şefaatine sığınmak yeğdir'
>
>
> '''Mustafa Kemal Ankarası'nın şerrinden Haçlı Brüksel'in şefaatine
> sığınmak yeğdir'
>
>
> Kaç asırdan beridir, Müslüman kitlelerin büyük çoğunluğu, görünürde
> Allah'ın kulu, gerçekte ise efendilerinin kulu.
>
> Kaç asırdan beridir, Müslüman kitlelerin büyük çoğunluğu, görünürde
> Allah'ın kulu, gerçekte ise efendilerinin kulu. Bu ikinci kulluk
> 'müritlik' adı altında yürütülüyor.
>
> Ne demek mürit?
>
> İradesini efendisinin iradesine teslim eden kişi demek. Yani iradesi
> ve aklı felç edilmiş kişi, insan suretinde robot. Kur'an'ın deyimiyle
> abd-i memlûk, yani kendi iradesiyle köleleştirilmiş kişi.
>
> Peki, "Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım
> dileriz." (Fâtiha Suresi, 5) diyerek önünde secde ettiğimiz Allah'a
> kulluk nerede?
>
> Efendisinin müridi-robotu haline gelen, yani Allah dışında bir şeye
> veya kişiye teslim olan nasıl oluyor da Müslüman oluyor? Hem de
> birinci sınıf Müslüman...
>
> Müritten özgür bireye, yani maskeli şirkten tevhide geçmedikçe ölümsüz
> hiçbir şey üretemezsiniz. Demokrasiyi de kuramazsınız.
>
>
> Kula kulluğun; bir çuval kömüre, üç paket makarnaya oy verdiren
> zilleti, demokrasiyi bir tulûat oyununa çevirip pisletir. %24 oyla %70
> sandalye dağıtan bir çarpıklığı demokrasi diye yutturma zavallılığına
> yenik düşersiniz.
>
> Müritten insana geçmedikçe demokrasiye ulaşamazsınız; çünkü özgürlüğe
> ve 'yaratıcı ben'e ulaşamazsınız; insan suretinde robotlara
> ulaşırsınız
>
> . Bu robotlar sizin işlerinizi çok güzel görebilirler ama insan denen
> varlığın yaratacağı değerlere asla imza atamazlar.
>
> Yani kısa vadede kârlı çıkarsınız ama uzun vadede hüsrana uğrarsınız.
>
>
> YENİ KULLUK SİSTEMİ: ILIMLI İSLAM
>
> Türkiye'de, Atatürk aydınlığının eseri olan hukuk devletini ve
> demokrasiyi, Ilımlı İslam denen sömürge dini modeliyle yok etmek için
> kulluk sistemini yeniden getirmek istiyorlar. Bu sefer getirmek
> istedikleri, 'emperyalist Haçlıya kulluk' sistemi. Ilımlı İslam işte
> bu sistemin kutsal unvanı.
>
> AKP, bu sistemin getirilmesi için 'suyun başına oturtulmuşlar
> kadrosu.' Sürekli takıyye yapıyorlar, yani sürekli yalan söylüyorlar.
> Karşısındakiler ise dünyayı, özellikle Ortadoğu'yu okumaktan çok uzak
> hizip kavgacıları...
>
> Türkiye, dünya ölçeğinde siyaset üretecek yaratıcı siyasetçiye
> hasret...
>
> Batılı Makyaveller, Atatürk'e neden düşmanlar?
>
> Hani, Atatürk, Müslümanları Batı'ya teslim eden adamdı. Müslümanların
> gözünde onu yıkmak için böyle demişlerdi. Peki, niye karşı çıkıyorlar
> Müslümanları kendilerine 'teslim eden' adama?
>
> Çünkü o, bu halkı onlara teslim etmedi, teslim olmaktan kurtardı. Hem
> Haçlı'ya kölelikten hem de maskeli müşriklere müritlikten kurtardı.
>
> Korktukları işte bu.
>
> İslam, bizzat Kur'an'ın verdiği tanıma göre, 'Allah dışında hiçbir
> kişiye ve şeye teslim olmamaktır'.
>
> Kur'an'ın tanıttığı İslam bu. Atatürk'ün inanıp savunduğu ve hasretini
> çektiği İslam da bu. Aksini söyleyenler, kendilerini nasıl
> tanıtırlarsa tanıtsınlar, gerçekte ya gafil bedbahtlar veya hain
> iftiracılardır.
>
> Atatürk'e İslam adına saldıran aldatılmışların yaşatmak istedikleri
> sözde İslam'ın tanımı, Kur'an'ın verdiği tanımın tam tersi ve aynen
> şu:
>
> 'Allah dışında her şeye ve herkese teslim olmak.'
>
> Yani, kula kulluk.
>
> Ilımlı İslam'ın tanımı da bu. Küçük bir fark söz konusu edilebilir:
>
> Ilımlı İslam, Hıristiyan emperyalistlere kulluktur.
>
>
> SÖZÜN ÖZÜ
>
> İslam dünyası Allah'a değil, kula kul olmuş durumda. Bu kulluk,
> asırlardır içerideki 'Müslüman' isim ve resimli despotlara, sarıklı ve
> takkeli şeytan evliyasına kulluk şeklinde yürüyüp gitti. Bugün ise
> İslam dışı despotlara, istavrozlu şeytanlara kulluk noktasına geldi.
>
> Haçlılara kulluk, bugünün aldatılmış Müslümanı için âdeta kader. Öyle
> bir kader ki bu, aksini savunanlara ilk düşman olan, Müslümanın bizzat
> kendisi.
>
> Yahudi-Hıristiyan Batı'nın bu ülkedeki en yaman temsilcilerinin
> yanında, nerede görsem, 'en güçlü ve dirayetli İslamcı cemaat'
> öncülerinden biri var. Batılı kurmayların çanta taşıyıcıları hep
> onlar. 'Mustafa Kemal Ankarası'nın şerrinden Haçlı Brüksel'in
> şefaatine sığınmak yeğdir' şeklindeki soysuz sloganı üretenler de o
> zilletin çocukları.
>
> Bunlar Allah'ın günahkâr kulları değil. Keşke öyle olsalar!
>
> Bunlar, Ehli Salîb'in (Haçlıların) günahsız-sadık kulları.
>
> İslam'ın değerleri açısından bakarsanız bunlar Müslüman kitleleri
> Allah ile aldatan hainler.
>
> Allah'ın günahkâr kullarını insafsızca din dışı ilan etmeyi dindarlık
> diye satıp aldatılmış Müslümanların sırtından akıl almaz servetler
> yaptılar. O dönemi bitirdiler. Bir de baktık, Ehli Salîb'in sadık
> kulları oluvermişler. Çünkü ikbal ve çıkar o tarafa döndü. Müslümandan
> alacaklarını aldılar.
>
> Şimdi, Haçlı güç odaklarından sebeplenip yemleniyorlar. Gün o gün...
>
> Kahırlı bir 'ridde' (İslam imanından dönüş) berzahıdır bu. Ne geri ne
> ileri...
>
> Haçlılara sadakati bozdukları anda iplerinin çekileceğini biliyorlar.
>
> Allah'a kul olamadıkları için, kula kulluğa karşı çıkışın ıstırap
> faturasını ödemeye hazır yürekleri yok.
>
> Ridde yani irtidat ödlekleri bunlar...
>
> Sizin anlayacağınız, Müslümanın en büyük düşmanı, en kahırlı belası,
> 'Müslüman' kimlikli Haçlı yamakları.
>
> Kur'an, şöyle demektedir:
>
> "Allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik atar" (Yunus, 100)
>
> Allah'ın bir kitle üzerine pislik atması başka nasıl olur? Gökten
> tezek veya kazurat yağacak değil ya!
>
> Kaynak: Yaşar Nuri Öztürk
>
--
.
- Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı var olmalarının Yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
NE SAĞ, NE SOL,
KEMALİZM EN GERÇEKÇİ YOL,
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
BİZ KÜFRÜ HOŞ GÖREN KÂFİRLERDEN DEĞİLİZ! (1)
YanıtlaSilYaşar Nuri Öztürk “Kur’an’daki İslâm” isimli kitabında “Ebrehe’nin ordusunu helâk eden siccin taşlarının veba mikropları” olduğunu ifade etmiştir. Onun bu sözünü de Âyet-i kerime ile çürüttük.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in doğumundan 52 gün önce vukua gelen “Fil Vakası” Kur’an-ı kerim’in Fil sûre-i şerif’inde haber verilmektedir.
Arapların takvim başı olarak kullandıkları “Fil hadisesi”, Muhammed Aleyhisselâm’ın doğumundan 52 gün önce olmuştur.
Allah-u Teâlâ Kur’an-ı kerim’inde Ebrehe ve ordusunun başına gelenleri şöyle haber vermektedir:
“Resul’üm! Görmedin mi Allah (Kâbe’yi yıkmaya gelen) fil sahiplerine ne yaptı? Onların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı?” (Fil sûresi: 1-2)
Tabiatıyla bu bir ilâhî cezadır ki, tuğyan eden bir kavmi yok etmiş, düzenlerini boşa çıkarmış, insanların emniyet yeri olan Beyt’i muhafaza etmiştir.
“Üzerlerine sert taşlar atan sürü sürü Ebabil kuşları gönderdi. Sonunda onları yenilmiş ekin gibi paramparça yaptı.” (Fil sûresi: 3-4-5)
Âyet-i kerime’de geçen “Siccil” sert taş demektir. Yaşar Nuri küfre şirin görünmek için bu Âyet-i kerime’ye veba mikrobu deyip, Âyet-i kerime’nin asli mânâsını değiştirmiş, kendi zannını ortaya koymuştur.
Bu Âyet-i kerime’dir. İlâhî hüküm budur. Bir Âyet-i kerime’yi değil, bir tek harfi dahi inkâr eden kâfir olur. Hüküm budur.
Allah-u Teâlâ “Ebabil kuşlarını gönderdim, onlar sert taşlar atıyorlardı” diyor. O ise Ebrehe’nin ordusu veba mikrobu ile yok oldu diyor. Sûre’nin asli mânâsını değiştiriyor.
Eğer murad-ı ilâhi Ebrehe ordusunu bu gibi hastalıklarla yok etmeye yönelik bulunsaydı, Kur’an-ı kerim’de buna uygun bir anlatım tarzına yer verilir, ne uçan kuşlardan, ne de taşıdıklarından söz edilirdi.
Halbuki Ebabil kuşlarının attığı taşlar o insanların vücudunda derin yaralar açmış ve Allah-u Teâlâ’nın lütfuyla Ebrehe’nin ordusu yerle bir olmuştur.
Yine Yaşar Nuri’nin ilham aldığı reformculardan Abduh da Fil sûre-i şerif’indeki Ebabil kuşlarını sivrisinek, attıkları taşları da mikrop diye tefsir etmiştir. Aslında kuşlardan maksat ne sinek, ne de sivrisinektir, attıkları taşlardan da maksat ne mikrop ne de virüstür. Her yönüyle ilâhî kudretin tecelli eden hükmünü yansıtan bir mucizedir.
Allah-u Teâlâ sûre-i şerif’te açık olarak Ebabil kuşundan ve sert taştan mevzu ederken, bu kuşların sinek veya mikrop olduğuna inanmak ve bu fasit fikri yaymak fitne ve fesat çıkarmaktır.
Dünyayı ahirete tercih eden bu tahripçiler dinde yenilik isterler. Asıl gayeleri bozmak, bidat ve küfrü yaymaktır. Simalarına baksan çok şey görürsün. Kendilerine sorsan âlimim diye geçinirler. Âlimim demekten kendilerini alamazlar.
BİZ KÜFRÜ HOŞ GÖREN KÂFİRLERDEN DEĞİLİZ! (2)
YanıtlaSilYine aynı kitabında; “Hıristiyan ve yahudilerin de cennete gireceklerini” ifade ediyor. Onun bu sözü de Âyet-i kerime’lerle çürütüldü.
Allah-u Teâlâ kıyamet gününde insanları bir araya topladığı zaman her türlü anlaşmazlıklar hakkında hükmünü verecek, hak üzere olanlarla haksız olanların aralarını ayıracak, hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu konusunda kararını bildirecektir.
Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:
“Şüphesiz ki iman edenler, yahudiler, sabiler, hıristiyanlar, mecusiler ve müşrik olanlar arasında Allah kıyamet gününde kesin hükmünü verecektir.
Allah her şeye şahiddir.” (Hacc: 17)
Âyet-i kerime’de altı tane dinden söz edilmiş, bunlardan sadece birisi iman sahibi olarak gösterilmiştir. Geri kalan beş zümre küfür ehlidir. Bunların dışında kalan dinler inanç bakımından bunlardan birine benzediği için onların isminden söz edilmesine lüzum görülmemiştir.
Allah-u Teâlâ o gün adaletle hükmedecek, kendisine iman edenleri cennete koyacak, inkâr edenleri ise cehenneme sokacaktır.
Yahudilerin imanı İsâ Aleyhisselâm’a gelinceye kadar Tevrat’a ve Musa Aleyhisselâm’ın sünnetine tâbi olmak idi. İsâ Aleyhisselâm gelince ona tâbi olmaları gerekirken, olmadıkları için yoldan çıktılar. Gerçekten tâbi olmuş olsalardı Tevrat’ı değiştirip tahrif etmeselerdi İsâ Aleyhisselâm’a iman ederlerdi.
Hıristiyanların imanı da İncil’e ve İsa Aleyhisselâm’ın şeriatına bağlanmak idi. Muhammed Aleyhisselâm gelinceye kadar bu imanları geçerliydi. Muhammed Aleyhisselâm geldikten sonra ona tâbi olmaları gerekiyordu. Olmayanlar yoldan çıktılar. İsâ Aleyhisselâm’a bağlı olduklarını iddia eden hıristiyanlar, gerçekten bağlı olmuş olsalardı, peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed Aleyhisselâm’a inanırlardı. Onun dini kendisinden önceki peygamberlerin getirdikleri dinleri yürürlükten kaldırmış, hükümsüz kılmıştır. Tevrat ve İncil’de Muhammed Aleyhisselâm’ın peygamberliğini haber veren müjdeler vardır. Onun son peygamber olduğuna ve bütün insanlığa gönderildiğine inanmak Allah-u Teâlâ’nın emridir.
Bütün bu milletler, bütün bu taifeler, bozuk inançlarını, yanlış hareketlerini bırakır, Allah-u Teâlâ’ya O’nun istediği şekilde iman etmiş olurlarsa doğru yolu bulmuş, hidayete ermiş olurlar.
BİZ KÜFRÜ HOŞ GÖREN KÂFİRLERDEN DEĞİLİZ! (3)
YanıtlaSil“Şarap dışındaki içkilerin sarhoş etmeyecek kadar içilebileceğini” iddia etmektedir. Onun bu sözünü Âyet-i kerime ile çürüttük.
İslâm dini aklın muhafazasına çok ehemmiyet vermiştir. Aklı izâle edip faaliyetlerini durdurması yönünden insana çok büyük zararı olan içkiyi ve diğer uyuşturucu maddeleri yasaklamıştır. Çünkü bunlar insanın yalnız aklına ve vücuduna değil; nesline, malına, şeref ve haysiyetine de zarar verir.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime’lerinde:
“Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları, şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki saâdete eresiniz.
Şeytan; içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi zikrullahtan ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” buyuruyor. (Mâide: 90-91)
Binaenaleyh, insanlar arasındaki ismi ne olursa olsun ve her neden yapılırsa yapılsın, sarhoşluk veren bütün içkilerin azı da çoğu da haramdır.
Hadis-i şerif’te şöyle buyuruluyor:
“Her ne olursa olsun çoğu sarhoşluk veren şeylerin azından da sakınınız.” (İbn-i Mâce)
Kur’an-ı kerim’de “Recm” cezasının olmadığını söylemektedir.
Onun bu sözü de Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’lerle çürütüldü.
Dinimiz evlilik dışı münasebetleri haram kılmıştır.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime’sinde:
“Zinâya yaklaşmayın. Çünkü o, şüphesiz hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” buyuruyor. (İsrâ: 32)
Âyet-i Celîle’de “Zinâ etmeyiniz!” denilmiyor da, “Zinâya yaklaşmayınız!” şeklinde emir veriliyor. Çünkü insanı tahrik ederek zinâya götüren şehvet duygusundan ve tehlikelerden emin olmak, ancak zinâya yaklaşmamakla mümkün olur. Yaklaşıldığı takdirde bu emniyeti sağlamak güçleşir.
Bunun içindir ki, dinimiz zinâyı haram kılarken, ona götüren bütün hâl ve hareketleri şiddetle yasaklamış, zinâ kapısını kapatmıştır. Bu kapalı kapıdan içeri girenler hakkında ilâhi hükümler son derece ağırdır:
“(Bekâr olup da) zinâ eden kadın ve zinâ eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dinini tatbik hususunda o ikisine merhametiniz tutmasın. Müminlerden bir topluluk da onlara yapılan cezaya şahit olsun.” (Nûr: 2)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den rivayet edilen tatbikata göre; evli olup da zinâ eden erkek ve kadınlar recmedilirler.
Ebu Hureyre -radiyallahu anh-den rivâyet edilmiştir:
“Bedevîlerden birisi Resulullah Aleyhisselâm’a gelip ‘Yâ Resulellah! Size Allah namına yemin eder ve yalnız Allah’ın Kitab’ı ile hükmetmenizi dilerim.’ diyerek yanındaki ârâbîden dâvâcı oldu. Öbür hasım ise daha dirayetli ve edepli idi. O da ‘Evet Yâ Resulellah! Aramızda Kitabullah ile hükmet, fakat bana müsaade buyur da anlatayım.’ dedi, devam etti.
‘Benim bir oğlum bu adamın çobanı idi, nasılsa bunun karısı ile zinâ etmiş. Duydum ki her zinâ eden taşlanarak öldürülürmüş. Oğlum bundan kurtulsun diye bunlara yüz koyun bir cariye vererek oğlumu kurtarmıştım. Sonra öğrendim ki bekâr oğluma yüz değnek had ile bir sene sürgün cezası varmış, bunun karısı da taşla öldürülecekmiş. Allah’ın hükmü böyle ise koyunlarımı ve câriyemi geri versin.’
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz “Hayatım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki aranızda Kitabullah ile hükmedeceğim. Câriye ve koyunlar sana geri verilir, oğluna yüz değnek vurulur ve bir sene sürülür.” buyurdu. Sonra ashabdan Üneys’e “Ey Üneys! Şu dâvâcının karısı olan kadına git, günahını itiraf ederse onu recmet, Allah’ın emrini uygula!” diye emir verdi.
Üneys gitti. Kadın şahitlerin yanında fenâlığı itiraf etmesi üzerine Resulullah Aleyhisselâm’ın emri ile recmolundu.” (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1162)
BİZ KÜFRÜ HOŞ GÖREN KÂFİRLERDEN DEĞİLİZ! (4)
YanıtlaSilÂlim Geçinen Cahil YAŞAR NURİ ÖZTÜRK...Devam edeyim mi bu adamin kim oldugu hakkinda; yeterince aydinlandinizmi ?? Aksini iddia eden varsa Kuran-i Kerim ve Hadis-i Serifler ile konusabilir laf salatasina ihtiyacimiz yoktur.!!!!!!!!