Bir çok yönü ile Türkiye'de zaman zaman gündeme gelen bu meseleye özellikle internet medyasında bir çok yerde her yönü ile bahsedildiğine şahit oluyoruz.İnternetin gizemli dünyasında bazıları bu meseleyi enine boyuna irdeleyerek insanımıza aktarırken bir kesimde komplo teorileri şeklinde Telegram hadisesini sulandırma ve yahut inanmadıklarını açık etme şeklinde ki yorumlarla mevzuları işliyorlar.Bizde bu hususta yaptığımız internet gezi ve araştırmalarından oluşan dosyamızı sizlerle paylaşmak istedik ve oldukça önemli ve bir okadarda mühim olan verilere ulaştık.İşte her yönü ile ;
TELEGRAM-ZİHİN KONTROLÜ
Günümüzde bazı çok basit sorular sorulabilir. "İnsan zihni nasıl kontrol edilebilir?" gibi, "Peki ama ne için?" gibi. Bilinen o ki, masum bilimsel meraklar, kısa sürede tehlikeli fantezilere yol açabiliyor. "Askeri, politik ve istihbarat alanlarında "zihin kontrolü" yapılması örneklenebilir. Niyet masumdu başlangıçta. Zihin kontrolü ile hastalıklar tedavi edilebilirdi. Ancak "soğuk savaş" ve devamındaki yıllarda masumiyet yitirildi. Sonuç dramatik..
Günümüzde, Batı Dünyası'nda özellikle İngiltere'de ve A.B.D.'de gizli terörizm sıkça kullanılmaktadır. Bu terörizm, meselâ halka açık bir mekânda bir bomba patlatılarak yüzlerce masum insanı ya da – doğru veya yanlış bir şekilde suçlanan aşırı uçlardaki politikacıları öldüren veya yalanlayan tipte bir hâdise değildir.Bu hâdise temelde, çok sayıda masum insanın uzak bir bölgeden ferdî veya kitlesel olarak sistematik bir şekilde, fizikî ve ruhî saldırıya maruz kaldığı bir hâdisedir. Bu silâhların sahip olduğu esas güç, kurbanların saldırıya maruz kalırken, bunların dış kaynaklar tarafından yapıldığının farkında bile olmamaları ve bu sebeble de kendilerini koruyacak hiçbir imkâna sahip olmamalarıdır.Bu saldırılar, böyle bir saldırıdan hiç şüphelenmeyen kurbanlarda:
Hafif veya şiddetli baş agrisi, sinirlilik ve huzursuzluk, atalet ve bitkinlik, stres Mide bulantısı uykusuzluk Göz hasarı, felç, saldırganlık ve öfke Paranoya ve panik atak, isteri, şizofreni, halisünasyonlar Hafıza kaybı, düzensiz düşünceler, karakteristik olamayan duygulanmalar Tedirgin davranışlar, akıl karışıklığı, ümitsizlik Beyin ve sinir sistemi hasarı, kalp çarpıntısı, hızla ilerleyen kanser İntihara varan şiddetli depresyon
Gibi sayısız değişik emarelere sebep olabilir.
UZAKTAN BEYİN KONTROLÜ" İLE DAVRANIŞ DEĞİŞTİRME DENEYLERİ VE MEVCUT STATÜKOYU DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞAN İNSANLARA KARŞI SUİKASTLER YAPILMASI İÇİN, GÜNÜMÜZDE BİRÇOK MASUM VE HABERSİZ İNSAN, KİTLESEL VEYA FERDÎ OLARAK BU ZİHNİYETİN NETİCELERİNDEN ZARAR GÖRMEKTEDİRLER.
DÜZEN TARAFINDAN İSTENMEYEN VE BU SEBEBLE DE GÖZDEN ÇIKARILAN İNSAN GRUPLARI OLABİLECEĞİ GİBİ, HERHANGİ BİR KİŞİ DE "İSTİHBARAT AJANLARI" TARAFINDAN "UZAKTAN BEYİN KONTROLÜ" DENEYLERİ İÇİN HEDEF OLABİLİRLER.
Türkiye''ye Telegram'ı (zihin kontrolü) nü ilk kez gündeme getiren şu anda cezaevinde bulunan Salih Mirzabeyoğlu olmuştur Ve kendisine cezaevinde halan daha sürdürülen Zihin Kontrolü işkencesini yine yazdığı Telegram isimli Kitabı ile Türkiye'ye duyurmuştur.
“Çağın en büyük gizli silahlarından biri” olarak söz edilen Telegram’ın, Mirzabeyoğlu kendi üzerinde uygulanmasının amacını şöyle anlatmıştı:
“Rezillerin en rezili insanların, aşağılığın en bayağısı tertiplerle beni yok etmek veya “mankurt adam yapmak” istemeleri, aslında benim şahsımda davama duyulan korkudandır. Telegram zihin silme, yeni şahsiyet tipi meydana getirme, kontrole alma vesaire, çok eski devirlerden beri bilinenlerin günün verileri içinde yeni şekillerle tazelenmesidir.”
,
Salih Mirzabeyoğlu haziran 2007 tarihli duruşmasında yukarıda da gazete küpüründe belirtilen şekli ile yargılandığı mahkeme heyetine karşı Cezaevinde İşkence gördüğünü belirterek BETADRON adlı bir cihaz ile kendisine elektromanyetik dalgalar verilerek işkence yapıldığını söylüyor ve Telegram işkencesinin bir diğer boyutunu da yine kendisi resmen açıklıyordu.
Peki Betadron Nedir?
Baran Dergisi'nin Yazarlarından Dr. Hakı Açıkalın bunu şu şekilde açıklıyor;
Betatron, 1840 yılında Illinois Üniversitesi’nde Donald Kerst tarafından geliştirilmiş bir kiklotrondur ve elektron ivmelendirme amacıyla geliştirilmiştir. Bir vaküm tübüdür. Vakum içinde elektronları ivmelendirir.
Betatron diyoruz. Özellikle de Salih Mirzabeyoğlu’na uygulanan telegram işkencesiyle birlikte gündeme bir ateş topu gibi düştü. Bu konuyu makâleye indirgemek bana uymuyor. Kitabını yazıyorum artık ve içinde yok yok. Her yazdığım bölümü de makâlat hâlinde sunacağım. Sonunda, bu iş Betatron’da Tıbb’a, oradan ideolojik savaşlara oradan da K’ın şu ânda üzerinde çalışmakta olduğu şâh-eser’e kadar varacak. İnsanoğlunun işi nerelere vardırdığnı ve bunda şeytâniyet’in gücünü teşhîr etmek ayrı bir heyecân.
Zihin kontrolü teknikleri siyasi amaçlı olarakda kullanılabilir. Bugün zihin kontrolcülerin temel amacı hedeflenmiş kişi ve grupları kendi çıkarları doğrultusunda karar almaya teşvik etmektir.Çiplenmiş ve zombileştirilmiş insanlar cinayet işlemeye yönlendirilebilir ve sonrasında ise hiç bir şey hatırlamazlar. Batı için tehlikeli görülen bir siyasi lider en yakınındaki kişi tarafından öldürülebilir ve bu kişi daha sonra hiç bir şey hatırlamadığını söyler. 1980'lerden bu yana kimsenin bilmediği gizli bir savaş tüm dünyada sürüyor. Bu süre boyunca binlerce insan kendileri farkında olmadan takılan çipler sayesinde kullanıldı ve kullanılmaya da devam ediyorlar.
Elektronik zihin kontrolü yöntemleri dışında birde kimyasal yöntemler geliştirilmiştir. Zihni bulandıran ilaçlar ve çeşitli gazlar sayesinde insan davranışları yönlendirilebilir.Bu maddelerin havalandırma sistemleri ve su borularına katılmasından kimsenin haberi bile olmaz. Size burada ufakta bir sır vereyim. Biyolojik silah olarak kullanılması düşünülen pek çok bakteri ve virüs çeşitli ülkelerde insanların hava ve suyuna karıştırılarak test edilmektedir. Ara sıra haberlerde gördüğünüz ve çıktıklarından bir süre sonra kaybolan pek çok gizemli virüs ve hastalığın temel sebebi budur.
Bugün saçma sapan konularla vakitlerini harcayan insanların tartışması ve tepki göstermesi gereken en önemli konu budur aslında. İnsanlığın robotlaştırılmasına hazır mıyız ? Tüm duygularımızın ve özel hayatımızın bir kaç bin seçilmiş tarafından kontrol edilmesine razı mısınız?Beyniniz kontrol altına alındığı zaman protesto etmek ve bir şeyler yapmak için çok geç olacaktır.(Serdar Kuru-teknoloji ve zihin kontrolü)
Bu zihin kontrolü meselesi uzun zamandır toplum gündeminde olan bir ciddi
iddiadır. Buna rağmen, tüm bu çalışmalarını takdirle karşıladığımız TTB başta olmak üzere "işkence" bahsine hassasiyet gösteren, eğitime katkı veren tüm kurumların ve eğitimci sıfatı taşıyan arkadaşların "zihin kontrolü" ismi verilen işkence türünü yok saymaya yahut gözardı etmeye yönelik tavırları kabul edilemez bir yaklaşım olarak kaldı zihinlerde...
Zihin kontrolü hakkındaki sorumuza "ilgilenen arkadaşımızın paranoyak şizofren olduğu ortaya çıktı" şeklindeki yaklaşım, işin gerçeği bizi hayal
kırıklığına uğrattı... Zira bu tekamül etmiş işkence yöntemi modern ilmin ve
tekniğin imkanları ile yapılabilen bir uygulamadır...
Zihin kontrolü denilen hadise daha çok "kıstırılmış" kontrol altında tutulan kimselere uygulanabilen kabaca ve kısaca "nörokimyasallar, nöromagnetik
dalgalar, sonar dalgalar, radyo dalgaları kullanılarak" kaba, banal yöntemlerde olduğu gibi, ama daha sofistike yöntemler eşliğinde, insanın iradesini kırmaya düşünce yapısını değiştirmeye ve teslim almaya yönelik yapılan bir tür işkence yöntemidir.(Dr. Nevzat ŞİPLEME-İşkence Zihin Kontrolü ve TTB)
Hakkarili Kadın'ın Derdi Nedir?
Eğer bunları anlatmadan önce intihar etseydim kimse bana inanmazdı.Benim başıma gelen her an herkesin başına gelebilir. Ben Allah'a inanın bir insanım Allah'a şükür müslümanım, Kuranı Kerim'in birçok suresini de ezbere olarak biliyorum. Beynimi ele geçirenler benim çok zeki olduğumu söylüyor. Helikopter ve uçaklar geçtiğinde inanılmaz şeyler oluyor ve beynim sinyal veriyor. Beynime giren ve bana komut veren kişi hem bana zarar veriyor, hem de lazerle
yaralarımı iyileştiriyor. Ailemin bütün hayatımın en ince noktasına kadar biliyorlar ve kayıt etmişler. Onlar kim ve neden bunu yapıyorlar ben onlardan öğrenemiyorum. Ama onlar her şeyi benden alabiliyorlar. Elektriğin önüne geçtiğim zaman elimden olmayan nedenlerden dolayı çok ilginç hareketler yapıyorum ve bunlar benim kontrolüm dışında gelişiyor. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama beynimde bir türlü çıkmıyor. Ben günlük ne yapıyorsam kiminle konuşuyorsa onları hepsini kayıt ediyorlar. İngilizce, Boşnakça biraz da İtalyanca ve Arapça biliyorum. Ben İngilizce bir cümleyi yanlış söylediğim zaman onlar otomatik olarak beynimde düzgün hale
getiriyorlar. Çarşıda yürüyorum beynime girip kahkaha attırıyor ve komut veriyor bana. Ben normal bir insanım bütün komşularım beni tanır, işime de gidip geliyorum. Ama beynimi ele geçirenlerin bana etmedikleri eziyet kalmadı. Elektrik ışını ile vücuduma lazer gönderip ve istediği gibi yakıp iyileştiriyor. Benim beynime Nasa tarafından komut verdiği için biyonik bir robot gibi istediğini bana yaptırıyor. Benim yaşadıklarımın psikolojik bir hastalık olmadığına inanıyorum. Beynimi ele geçirenler beni istedikleri gibi yönlendiriyorlar". işte bu ifadeler aşağıda da videosunu izleyeceğiniz Hakkari'de iki üniversite mezunu, üç yabancı dil bilen 10 yıllık
memur Ümran Oyan'ın ağzından dökülmüştür..
Basın ve Yayında da 'Hakkarili kadın NASA'dan şikayetçi'şeklinde yayınlanan bu görüntüler aslında dünyanın değişik bölgelerinde de bir takım insanların ifadelendirdiği gerçekler olarak gün yüzüne çıkmış durumdadır.
Sonuç Olarak gerek Salih Mirzabeyoğlu gerekse Hakkaride ki memur Ümran Hanıma yapılan işkence veya ifadelendirildiği şekli ile Telegram-Zihin kontrolleri bir şekilde gün yüzüne çıkarılmış ve Türkiye'de neden ve Kim'lerin bu işlere giriştiği ,amaçlarının ne olduğu da belirlenmiştir.Günümüzde devletlerarası ilişkiler, geleneksel yöntemleri aşan operasyonlarla yürütülüyor. Psikolojik harp teknikleri ve beyin yıkama, bu anlamda en sık kullanılan yöntemler. Güçlü istihbarat örgütleri, insanların düşünce ve davranışlarını kontrol edebilmenin ve gerektiğinde direnişlerini yok edebilmenin yollarını araştırıyor,buluyor ve uyguluyorlar. İnsan bilincini kontrol edebilmek amacını taşıyan deneyler, gizlice sürdürülen bir “kirli iş” olarak uzun yıllardır yapılıyor.
CIA ve MOSSAD, Beyin Kontrolüne Büyük Önem Veriyor
Memory Center Neropsikiyatri Merkezi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Nevzat Tarhan da istihbarat örgütlerinin - özellikle CIA ve MOSSAD'ın - bu konuya büyük
önem vermekte olduğunu söylüyor:
"Bu konularda CIA, NSA, Alman İstihbaratı, MOSSAD, KGB çok detaylı çalışmalar
yapmışlardır. Hangi noktada oldukları belirsizdir. Fakat Zihin Kontrolü
psikolojik savaş için de kullanılmaktadır"
Özellikle NATO görevi yapan subaylara veya yurtdışındaki istihbaratçı personele, ya da bazı kilit noktalardaki bürokratlara özel bir eğitim ve operasyondan geçirdikten sonra istediklerini yapabilirler" diyen Selim Şeker, şu dikkat çekici ifadeleri kullanıyor: "Başbakanlara bile operasyon yapabilecek durumdalar ve Türkiye bu konuları bilmiyor, kendini savunamıyor. Sonuçta Türkiyemutlaka bu operasyonlara maruz kalmaktadır
TELEGRAM-ZİHİN KONTROLÜ
Günümüzde bazı çok basit sorular sorulabilir. "İnsan zihni nasıl kontrol edilebilir?" gibi, "Peki ama ne için?" gibi. Bilinen o ki, masum bilimsel meraklar, kısa sürede tehlikeli fantezilere yol açabiliyor. "Askeri, politik ve istihbarat alanlarında "zihin kontrolü" yapılması örneklenebilir. Niyet masumdu başlangıçta. Zihin kontrolü ile hastalıklar tedavi edilebilirdi. Ancak "soğuk savaş" ve devamındaki yıllarda masumiyet yitirildi. Sonuç dramatik..
Günümüzde, Batı Dünyası'nda özellikle İngiltere'de ve A.B.D.'de gizli terörizm sıkça kullanılmaktadır. Bu terörizm, meselâ halka açık bir mekânda bir bomba patlatılarak yüzlerce masum insanı ya da – doğru veya yanlış bir şekilde suçlanan aşırı uçlardaki politikacıları öldüren veya yalanlayan tipte bir hâdise değildir.Bu hâdise temelde, çok sayıda masum insanın uzak bir bölgeden ferdî veya kitlesel olarak sistematik bir şekilde, fizikî ve ruhî saldırıya maruz kaldığı bir hâdisedir. Bu silâhların sahip olduğu esas güç, kurbanların saldırıya maruz kalırken, bunların dış kaynaklar tarafından yapıldığının farkında bile olmamaları ve bu sebeble de kendilerini koruyacak hiçbir imkâna sahip olmamalarıdır.Bu saldırılar, böyle bir saldırıdan hiç şüphelenmeyen kurbanlarda:
Hafif veya şiddetli baş agrisi, sinirlilik ve huzursuzluk, atalet ve bitkinlik, stres Mide bulantısı uykusuzluk Göz hasarı, felç, saldırganlık ve öfke Paranoya ve panik atak, isteri, şizofreni, halisünasyonlar Hafıza kaybı, düzensiz düşünceler, karakteristik olamayan duygulanmalar Tedirgin davranışlar, akıl karışıklığı, ümitsizlik Beyin ve sinir sistemi hasarı, kalp çarpıntısı, hızla ilerleyen kanser İntihara varan şiddetli depresyon
Gibi sayısız değişik emarelere sebep olabilir.
UZAKTAN BEYİN KONTROLÜ" İLE DAVRANIŞ DEĞİŞTİRME DENEYLERİ VE MEVCUT STATÜKOYU DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞAN İNSANLARA KARŞI SUİKASTLER YAPILMASI İÇİN, GÜNÜMÜZDE BİRÇOK MASUM VE HABERSİZ İNSAN, KİTLESEL VEYA FERDÎ OLARAK BU ZİHNİYETİN NETİCELERİNDEN ZARAR GÖRMEKTEDİRLER.
DÜZEN TARAFINDAN İSTENMEYEN VE BU SEBEBLE DE GÖZDEN ÇIKARILAN İNSAN GRUPLARI OLABİLECEĞİ GİBİ, HERHANGİ BİR KİŞİ DE "İSTİHBARAT AJANLARI" TARAFINDAN "UZAKTAN BEYİN KONTROLÜ" DENEYLERİ İÇİN HEDEF OLABİLİRLER.
Türkiye''ye Telegram'ı (zihin kontrolü) nü ilk kez gündeme getiren şu anda cezaevinde bulunan Salih Mirzabeyoğlu olmuştur Ve kendisine cezaevinde halan daha sürdürülen Zihin Kontrolü işkencesini yine yazdığı Telegram isimli Kitabı ile Türkiye'ye duyurmuştur.
“Çağın en büyük gizli silahlarından biri” olarak söz edilen Telegram’ın, Mirzabeyoğlu kendi üzerinde uygulanmasının amacını şöyle anlatmıştı:
“Rezillerin en rezili insanların, aşağılığın en bayağısı tertiplerle beni yok etmek veya “mankurt adam yapmak” istemeleri, aslında benim şahsımda davama duyulan korkudandır. Telegram zihin silme, yeni şahsiyet tipi meydana getirme, kontrole alma vesaire, çok eski devirlerden beri bilinenlerin günün verileri içinde yeni şekillerle tazelenmesidir.”
,
Mirzabeyoğlu’nun yazdığı ve İBDA Yayınlarından çıkan kitabının arka kapağında ise daha korkunç ifadeler yer alıyor: “Telegram: Zihin kontrolü... Bir bakıma Türkiye'de pratiği -teorisi de!- benimle meşhur olan bu iş, "ilim sınır tanımaz!" tesellisiyle Lüt kavmine parmak ısırtır melanete ve yardımcı unsurlarla insanı robotlaştırmaya davranmışken, diğer yönüyle "dünyada"da kıstırılmış fertler üzerindeki tecrübelerin sınırını aşamamıştır. Bu ikazdan sonra bildirmeyelim ki, gerek yaşamış kobay ve gerekse mevzuu alakadar eder buudları işaretlemek bakımından, galiba dünyada da ilk örneğim!”
Av.Ali Rıza Yaman ise 'Salih Mirzabeyoğlu ve İşkence' başlığı altında kaleme aldığı yazıda;
'Elektro- manyetik dalgalarla yapılan işkenceyi bildik ve hâkim ispat mantığıyla ispatlamak pek mümkün değil. Zira diyalog şöyle gelişecektir: Şikayetin nedir? Derdini anlat… İşte şöyle oluyor, böyle oluyor… İspatlayabilir misin, psikolojik sıkıntılarından dolayı böyle söylüyor olabilir misin? Malûm hapishane şartları insana sıkıntı verir, psikolojisini bozar… Kişinin dili döner ve meseleyi ifade ederse söylemesi gereken şudur: Bahsettiğim elektirikî dalgaları elimle tutup size gösteremem ya, nasıl bir ispat istiyorsunuz? 24 saatin 25 saatinde işkence gören Salih Mirzabeyoğlu da aynı küt bakışlara muhatap kalmış olsa da, O, bu mânâda da bir ilktir. Zira O işkenceyi yaşamış, yaşayan biri olarak yazmış ve meseleyi temellendirmiştir. Ve kendisi için de daha ziyade mühim olan; ‘bu meseleyi duyurmaktır, ondan sonra iş nereye kadar giderse gider.’
Peki Betadron Nedir?
Baran Dergisi'nin Yazarlarından Dr. Hakı Açıkalın bunu şu şekilde açıklıyor;
Betatron, 1840 yılında Illinois Üniversitesi’nde Donald Kerst tarafından geliştirilmiş bir kiklotrondur ve elektron ivmelendirme amacıyla geliştirilmiştir. Bir vaküm tübüdür. Vakum içinde elektronları ivmelendirir.
Betatron diyoruz. Özellikle de Salih Mirzabeyoğlu’na uygulanan telegram işkencesiyle birlikte gündeme bir ateş topu gibi düştü. Bu konuyu makâleye indirgemek bana uymuyor. Kitabını yazıyorum artık ve içinde yok yok. Her yazdığım bölümü de makâlat hâlinde sunacağım. Sonunda, bu iş Betatron’da Tıbb’a, oradan ideolojik savaşlara oradan da K’ın şu ânda üzerinde çalışmakta olduğu şâh-eser’e kadar varacak. İnsanoğlunun işi nerelere vardırdığnı ve bunda şeytâniyet’in gücünü teşhîr etmek ayrı bir heyecân.
Zihin kontrolü teknikleri siyasi amaçlı olarakda kullanılabilir. Bugün zihin kontrolcülerin temel amacı hedeflenmiş kişi ve grupları kendi çıkarları doğrultusunda karar almaya teşvik etmektir.Çiplenmiş ve zombileştirilmiş insanlar cinayet işlemeye yönlendirilebilir ve sonrasında ise hiç bir şey hatırlamazlar. Batı için tehlikeli görülen bir siyasi lider en yakınındaki kişi tarafından öldürülebilir ve bu kişi daha sonra hiç bir şey hatırlamadığını söyler. 1980'lerden bu yana kimsenin bilmediği gizli bir savaş tüm dünyada sürüyor. Bu süre boyunca binlerce insan kendileri farkında olmadan takılan çipler sayesinde kullanıldı ve kullanılmaya da devam ediyorlar.
Elektronik zihin kontrolü yöntemleri dışında birde kimyasal yöntemler geliştirilmiştir. Zihni bulandıran ilaçlar ve çeşitli gazlar sayesinde insan davranışları yönlendirilebilir.Bu maddelerin havalandırma sistemleri ve su borularına katılmasından kimsenin haberi bile olmaz. Size burada ufakta bir sır vereyim. Biyolojik silah olarak kullanılması düşünülen pek çok bakteri ve virüs çeşitli ülkelerde insanların hava ve suyuna karıştırılarak test edilmektedir. Ara sıra haberlerde gördüğünüz ve çıktıklarından bir süre sonra kaybolan pek çok gizemli virüs ve hastalığın temel sebebi budur.
Bugün saçma sapan konularla vakitlerini harcayan insanların tartışması ve tepki göstermesi gereken en önemli konu budur aslında. İnsanlığın robotlaştırılmasına hazır mıyız ? Tüm duygularımızın ve özel hayatımızın bir kaç bin seçilmiş tarafından kontrol edilmesine razı mısınız?Beyniniz kontrol altına alındığı zaman protesto etmek ve bir şeyler yapmak için çok geç olacaktır.(Serdar Kuru-teknoloji ve zihin kontrolü)
Bu zihin kontrolü meselesi uzun zamandır toplum gündeminde olan bir ciddi
iddiadır. Buna rağmen, tüm bu çalışmalarını takdirle karşıladığımız TTB başta olmak üzere "işkence" bahsine hassasiyet gösteren, eğitime katkı veren tüm kurumların ve eğitimci sıfatı taşıyan arkadaşların "zihin kontrolü" ismi verilen işkence türünü yok saymaya yahut gözardı etmeye yönelik tavırları kabul edilemez bir yaklaşım olarak kaldı zihinlerde...
Zihin kontrolü hakkındaki sorumuza "ilgilenen arkadaşımızın paranoyak şizofren olduğu ortaya çıktı" şeklindeki yaklaşım, işin gerçeği bizi hayal
kırıklığına uğrattı... Zira bu tekamül etmiş işkence yöntemi modern ilmin ve
tekniğin imkanları ile yapılabilen bir uygulamadır...
Zihin kontrolü denilen hadise daha çok "kıstırılmış" kontrol altında tutulan kimselere uygulanabilen kabaca ve kısaca "nörokimyasallar, nöromagnetik
dalgalar, sonar dalgalar, radyo dalgaları kullanılarak" kaba, banal yöntemlerde olduğu gibi, ama daha sofistike yöntemler eşliğinde, insanın iradesini kırmaya düşünce yapısını değiştirmeye ve teslim almaya yönelik yapılan bir tür işkence yöntemidir.(Dr. Nevzat ŞİPLEME-İşkence Zihin Kontrolü ve TTB)
Hakkarili Kadın'ın Derdi Nedir?
Eğer bunları anlatmadan önce intihar etseydim kimse bana inanmazdı.Benim başıma gelen her an herkesin başına gelebilir. Ben Allah'a inanın bir insanım Allah'a şükür müslümanım, Kuranı Kerim'in birçok suresini de ezbere olarak biliyorum. Beynimi ele geçirenler benim çok zeki olduğumu söylüyor. Helikopter ve uçaklar geçtiğinde inanılmaz şeyler oluyor ve beynim sinyal veriyor. Beynime giren ve bana komut veren kişi hem bana zarar veriyor, hem de lazerle
yaralarımı iyileştiriyor. Ailemin bütün hayatımın en ince noktasına kadar biliyorlar ve kayıt etmişler. Onlar kim ve neden bunu yapıyorlar ben onlardan öğrenemiyorum. Ama onlar her şeyi benden alabiliyorlar. Elektriğin önüne geçtiğim zaman elimden olmayan nedenlerden dolayı çok ilginç hareketler yapıyorum ve bunlar benim kontrolüm dışında gelişiyor. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama beynimde bir türlü çıkmıyor. Ben günlük ne yapıyorsam kiminle konuşuyorsa onları hepsini kayıt ediyorlar. İngilizce, Boşnakça biraz da İtalyanca ve Arapça biliyorum. Ben İngilizce bir cümleyi yanlış söylediğim zaman onlar otomatik olarak beynimde düzgün hale
getiriyorlar. Çarşıda yürüyorum beynime girip kahkaha attırıyor ve komut veriyor bana. Ben normal bir insanım bütün komşularım beni tanır, işime de gidip geliyorum. Ama beynimi ele geçirenlerin bana etmedikleri eziyet kalmadı. Elektrik ışını ile vücuduma lazer gönderip ve istediği gibi yakıp iyileştiriyor. Benim beynime Nasa tarafından komut verdiği için biyonik bir robot gibi istediğini bana yaptırıyor. Benim yaşadıklarımın psikolojik bir hastalık olmadığına inanıyorum. Beynimi ele geçirenler beni istedikleri gibi yönlendiriyorlar". işte bu ifadeler aşağıda da videosunu izleyeceğiniz Hakkari'de iki üniversite mezunu, üç yabancı dil bilen 10 yıllık
memur Ümran Oyan'ın ağzından dökülmüştür..
Basın ve Yayında da 'Hakkarili kadın NASA'dan şikayetçi'şeklinde yayınlanan bu görüntüler aslında dünyanın değişik bölgelerinde de bir takım insanların ifadelendirdiği gerçekler olarak gün yüzüne çıkmış durumdadır.
Sonuç Olarak gerek Salih Mirzabeyoğlu gerekse Hakkaride ki memur Ümran Hanıma yapılan işkence veya ifadelendirildiği şekli ile Telegram-Zihin kontrolleri bir şekilde gün yüzüne çıkarılmış ve Türkiye'de neden ve Kim'lerin bu işlere giriştiği ,amaçlarının ne olduğu da belirlenmiştir.Günümüzde devletlerarası ilişkiler, geleneksel yöntemleri aşan operasyonlarla yürütülüyor. Psikolojik harp teknikleri ve beyin yıkama, bu anlamda en sık kullanılan yöntemler. Güçlü istihbarat örgütleri, insanların düşünce ve davranışlarını kontrol edebilmenin ve gerektiğinde direnişlerini yok edebilmenin yollarını araştırıyor,buluyor ve uyguluyorlar. İnsan bilincini kontrol edebilmek amacını taşıyan deneyler, gizlice sürdürülen bir “kirli iş” olarak uzun yıllardır yapılıyor.
CIA ve MOSSAD, Beyin Kontrolüne Büyük Önem Veriyor
Memory Center Neropsikiyatri Merkezi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Nevzat Tarhan da istihbarat örgütlerinin - özellikle CIA ve MOSSAD'ın - bu konuya büyük
önem vermekte olduğunu söylüyor:
"Bu konularda CIA, NSA, Alman İstihbaratı, MOSSAD, KGB çok detaylı çalışmalar
yapmışlardır. Hangi noktada oldukları belirsizdir. Fakat Zihin Kontrolü
psikolojik savaş için de kullanılmaktadır"
Özellikle NATO görevi yapan subaylara veya yurtdışındaki istihbaratçı personele, ya da bazı kilit noktalardaki bürokratlara özel bir eğitim ve operasyondan geçirdikten sonra istediklerini yapabilirler" diyen Selim Şeker, şu dikkat çekici ifadeleri kullanıyor: "Başbakanlara bile operasyon yapabilecek durumdalar ve Türkiye bu konuları bilmiyor, kendini savunamıyor. Sonuçta Türkiyemutlaka bu operasyonlara maruz kalmaktadır
İstihbarat ajanları bu öldürücü olmayan silâhların varlığını artık inkâr edememelerine rağmen, hâlâ bu silâhların, sürekli olarak ve artarak toplum üzerinde, “Uzaktan Beyin Kontrolü Deneyi”nin Davranış Manipülasyon ve Suikast” için kullanıldığını inkâr etmeye devam edeceklerdir.
Yalnızca toplumun büyük çoğunluğu sonunda bu gerçeği gördüğü zaman, bu askerî ve polis istihbarat hiyerarşisinin otoriteci ve vahşi zihniyetinin, toplumumuzu gizli olarak idaresi altına almasını önleyebilecek miyiz?.. “Uzaktan Beyin Kontrolü Silâhları”nın varlığı ile ilgili gerçek aydınlığa çıktığı zaman, bunların bizim masum toplumumuza karşı kullanılmasını ilgilendiren gerçek de ortaya çıkacaktır. (Uzaktan Beyin Kontrolü)
Facebook Telegram-Zihin Kontrol
Bu mesele gerçekten daha uzun yıllar boyunca belkide gündemin en üst tabakasında yer alarak devam edecektir.Çünkü iddialar ve bizzat Dünyada ve Türkiye'debu işkencenin uygulandığı insanların varlığı Telegramı kanıtlamakta olup, bugün interneti dolaşırken rasladığımız veriler ve hatta facebook'ta ki Telegram-Zihin Kontrol grupları ile bu hususta yayın yapan site-blogların varlığı gün geçtikçe artmakta olup bu hadiseye deli saçması,psikolojik rahatsızlık veya şizofrenik vak'a gibi bakanların varlığı ise bu platformlarda adeta alaşağı edilmektedir..
Anadolu Haber Günlüğü
Yalnızca toplumun büyük çoğunluğu sonunda bu gerçeği gördüğü zaman, bu askerî ve polis istihbarat hiyerarşisinin otoriteci ve vahşi zihniyetinin, toplumumuzu gizli olarak idaresi altına almasını önleyebilecek miyiz?.. “Uzaktan Beyin Kontrolü Silâhları”nın varlığı ile ilgili gerçek aydınlığa çıktığı zaman, bunların bizim masum toplumumuza karşı kullanılmasını ilgilendiren gerçek de ortaya çıkacaktır. (Uzaktan Beyin Kontrolü)
Facebook Telegram-Zihin Kontrol
Bu mesele gerçekten daha uzun yıllar boyunca belkide gündemin en üst tabakasında yer alarak devam edecektir.Çünkü iddialar ve bizzat Dünyada ve Türkiye'debu işkencenin uygulandığı insanların varlığı Telegramı kanıtlamakta olup, bugün interneti dolaşırken rasladığımız veriler ve hatta facebook'ta ki Telegram-Zihin Kontrol grupları ile bu hususta yayın yapan site-blogların varlığı gün geçtikçe artmakta olup bu hadiseye deli saçması,psikolojik rahatsızlık veya şizofrenik vak'a gibi bakanların varlığı ise bu platformlarda adeta alaşağı edilmektedir..
Anadolu Haber Günlüğü
Cok guzel bir site yaptınız tebrikler bide yurtdışı eğitim hakkında detaylı bilgi edinmek istiyorum ilginiz için tesekkurler
YanıtlaSilGERÇEKTEN ÜZERİNDE DEVLET ÇAPINDA DURULMASI GEREKEN BİR MESELE..EĞER DEVLETİN KENDİSİ BUNU UYGULUYOR İSE ALLAH BÜTÜN İNSANLARIMIZI KORUSUN DİYE DUA EDİYORUM..
YanıtlaSil