konuþanlar ve susanlar

Nurullah AYDIN
2 Ekim 2009

Konuşanlar ve susanlar!

Ya da şöyle diyelim; konuşturulanlar ve susturulanlar!

Ağzı olan konuşuyor. İncir çekirdeğini ya da fındık kabuğunu doldurmayacak
ölçüde konuşanlar var. Ağzı torba değil ki büzesin..

Bırak konuşsunlar diyeni de var, susturun şunu diyeni de!..

Son günlerde olan bitenler karşısında bu cümleler ağızlardan dökülüyor..

Karanlıkta ışık yakanlar tehdit altında.
Sistemli bir tedirgin etme süreci yaşanıyor/yaşatılıyor.
Elbette her karanlık gecenin bir sabahı vardır.
Bu gerçek yok sayılamaz.
Güneşin doğuşu engellenemez.
Ne var ki, Ama güneş doğacak diyenlerin bunu görememeleri mümkün.
Galileo, iddiaları, kitapları nedeniyle zindana atılmıştı.
Taş duvarlar arasında kör oldu.
Son sabahında da doğan güneşi görememişti.

Herkes her gün konuşuyor..
Tarafların temel konulara bakış açısından yeni ne var, yeni ne olabilir
sorusunu düşündüm.
Var mı yeni bir şey?
İnandırıcı olabiliyorlar mı?
Beni ikna edemiyorlar, ya sizleri?

Türkiye'de asker, siyaset, medya, sermaye ilişkilerinin demokrasilerdeki
olağan yerine oturması için hem zihinsel hem yasal değişiklikler gerekiyor.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından bu ihtiyaç uzun yıllardır orta
yerde duruyor.

Kurumların saygınlığı...
Bazı önyargılarla ve demokratlık kisvesi altında kurumların saygınlığını
sarsmak isteyenler yargıyı, TSK'yı, demokrasiyi engelleyici bir kurum olarak
görüyor.

Siyasetçilerin dokunulmazlık zırhına bürünmeleri, Türkiye'de demokrasi ve
hukuk düzeninin yerli yerine oturmasında olumsuz rol oynamıştır.

O kadar çok örneği var ki.
Böyle düşünmek, ne önyargılı olmaktır, ne de demokratlık kisvesi altında
devleti yıpratmaya çalışmaktır.

Tam tersine. Demokrasi ve hukuk düzeni içinde kurumların doğru yerini
savunmak, onun saygınlığını korumak ve kollamakla eşanlamlıdır.

Cumhuriyet sonrası Türkiye'sinde 'ulus-devlet'in kuruluş aşamasındaki bazı
aşırılıkları ve bunların bugüne dönük kötü mirası üstünde daha çok düşünmeli.

Bu acıların tümünden eğer dersler çıkarıp bu ülkede demokrasi ve hukuku
oturtacaksak, böyle bir niyetimiz varsa, herkesin kendi içine dönerek köklü
bir özeleştiri mekanizması çalıştırması gerekir.

Sorumluluk uygusu; hem demokrasi ve hukuk, hem de kurumların saygınlığı
açısından şarttır.

Kurumları ve o kurum yetkililerini eleştirmek, devlet hele hele hükümet
düşmanlığı değildir.
Siyasi iktidar yetkilerini bazı bakımlardan eleştirmeyi, devlet-hükümet
düşmanlığı' içine sokmak, yanlışları sorgulamayı önlemektir ki, bu da
demokrasileri demokrasi yapan özgür tartışmaya büyük bir darbe indirmek olur.

İktidar partisi, eşittir, devlet anlayışı, tehlikeli bir gidiştir.

Farklı düşünenlerle bir tartışma ihtiyacı, bir diyalog kapısı aralama
ihtiyacından doğabilir.

Türkiye'nin daha fazla gerilmemesi, kutuplaşmaması için özgür tartışma ve
diyalog ortamlarına kesin ihtiyacı var.

Günün Sözü: Ne yaptığını iyi anlarsan, ne yapacağına doğru karar verirsin.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.