[anadoluhaber:37982] EVVEL ZAMAN İÇİNDE.../www.soruyusormak.com

Batı kapitalizminin sınırlarımızdan içeriye ilk sızışı değildir bu...
Taa 1838 yılında akdedilen Balta Limanı Ticaret Anlaşması ile başlayan
sürecin ardından 1839 Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanı, Avrupa
devletlerinin Osmanlı üzerindeki iktisadi - siyasi - kültürel ve
askeri etki ve denetimini bütün hatları ile tesis etmiş; iyiden iyiye
yerleştirip, pekiştirmişti...
Ardından Osmanlı topraklarının paylaşılması "operasyonları" gündeme
geldi.
1857 yılında Osmanlı Devleti sınırları içinde 2000'in üzerinde
misyoner okulu faaliyetlerini sürdürüyordu.
Bütün bu gelişmelerin içinde Mustafa Kemal Atatürk, tam bağımsızlığı
savunuyordu.
Ülkenin [ancak] kendi tam bağımsız Milli Devleti'ni kurarak bu
badirelerin içinden geçebileceğini ve aydınlığa, bir tek bu yolu takip
ederek ulaşabileceğini düşünüyordu...
Emperyalizme karşı verilen kurtuluş mücadelesinin adı, bu nedenle
Bağımsızlık [= istiklal] Savaşı'dır.
Atatürk bütün misyoner okullarını kapattı.
Avrupa devletleri ile olan ilişkiler, karşılıklı çıkarların korunması
ilkesine dayalı olan bir "denge" politikasına doğru yönlendirildi.
Dolayısıyla, Avrupa'nın, Cumhuriyet Türkiye'sinden talep edeceği "tek
yanlı" bir çıkar söz konusu olamazdı...
Derken 1938 yılı geldi...
10 Kasım!..
Türkiye'nin yavaş yavaş sallanmaya başlayan bağımsızlık ilkesi...
Batı'ya doğru usul usul dümen kıran bir yönetici kadro ve bürokrasi
ağını yarattı...
Yıl 1963...
Ülkenin başına hangi melanet geldiyse... Nedense hep bu Eylül ayını... Ve
bu uğursuz ayın 12'sini kollamış...
Tarih 12 Eylül 1963... Türkiye, Ankara Anlaşması'na imza koyarak Avrupa
Birliği'nin o günlerdeki ismi olan AET'ye ilk adımını atıyor.
Ancak, imza tarihinde Batılı devletler bugünkü durumlarında değiller.
2. Dünya savaşından sonra kendisini tam olarak toparlayamamış, ABD'nin
iktisadi ve siyasi güdümü altında ve Sovyetler Birliği'ne karşı, ABD
himayesindeki NATO şemsiyesinin altına saklanan ülkeler topluluğu olan
bir Batı...
Ve bunun karşısında, Sovyetler Birliği'ne karşı bir tampon olarak
kullanılmak istenen ve "Batı Kampı" içinde tutulmasında birden çok
yarar umulan bir Türkiye...
İşte bu Türkiye'nin AET'ye girebilmesi için öngörülen "Geçiş
Dönemi"nin koşulları, adına Katma Protokol denen, ayrı bir belge ile
belirleniyor.
Tarih 23 Kasım 1973'tür...
Katma Protokol, AET'ye üye ülkelerde ve bu arada da Türkiye'de de
malların, hizmetlerin, İŞGÜCÜNÜN ve sermayenin, kademe kademe SERBEST
DOLAŞIMINI öngörüyor ve belirli bir plana bağlıyordu.
Ve bu dönemin ucu açık değildi...
Geçiş Dönemi adı verilen bu süreç, sadece 22 yıl sürecekti.
İlk 12 yılda, sanayi ürünlerinin gümrükleri kademe kademe
kaldırılacaktı. Ancak, korunması gereken hassas sanayi ürünleri için
bu süre 22 yıl olarak uzatılıyordu.
Topluluk, Türk sanayi ürünlerinde (pamuk ipliği, pamuklu dokuma ve
rafine petrol ürünleri hariç) gümrük veArgilerini ve kısıtlamalarını
derhal kaldırmıştı.
Diğer tarım ürünlerimize ithal kolaylıkları sağlanmıştı.
Protokol'e göre ise, işgücünün üye ülkelerdeki serbest dolaşım hakkı,
1976-1986 tamamen gerçekleştirilmiş olacaktı...
Ancak, sonra...
Sonra, bütün bunların üzerine sıkı bir yağmur yağdı.
İnsanlar çamurlaştı, yabancılaştı; ülke ekonomisini korumak, milli
çıkarları savunmak adeta birer suç haline getirildi... Kendi tam
bağımsız Milli Devleti'ni savunmak, "dinozorluk" olarak damgalandı...
Ülke insanının bilincini hedef alan yoğun bir psikolojik savaş
başlatıldı...
Serbest rekabet sloganının ardında yabancı ekonomik çıkarlarının
korunarak, garanti altına alınması... Ve "Yeni Dünya Düzeni" söyleminin
gerisinde ise, yerli sanayiin, yerli tarım ürünlerinin savunulması
yasak haline getirildi ve özelleştirme soygunu ile de, ülkenin tüm
milli serveti pazara çıkartıldı...
Ve bugün her şeyi ile ve her yönü ile yabancı çıkar odaklarına teslim
olan...
Üstelik [karşılığında], serbest dolaşım hakkını ağzına dahi alamadan...
Milli sanayi ürünlerimizin korunmasının esamisi bile okunmadan...
Ve bir de ucu açık ve çok açık olarak... Avrupa Birliği'ne girmek
değil... Adeta, sürtünmek... Politikacıların büyük bir çoğunluğu için,
üstün bir başarı!..
Övünülecek bir "şey".
Savunulacak bir "şey"...
Yaltaklanacak bir "yer"... Oldu; oluyor ve olmakta devam ediyor!..
Ve bağımsızlık ülküsü bu ülkede, zaman zaman dile getirilen düzmece
"van münit" kabadayılıkları ile özgün senaryolar halinde sahneleniyor...
Ve işin en hazin tarafı ise... Bu oyun içindeki oyun, hala ve ısrarla,
alkışlanmaya devam ediliyor...

www.soruyusormak.com
www.dnm-ler.com

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.