Yeni Şafak Yazarından Adalet Bakanlığı’na Açık Mektup

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İsmail Klılıçarslan tarafından kaleme alınan mektupta 25 Aralık’ta Yargıtay tarafından onaylanan davaya yönelik açıklamalar ve talepler var. Kılıçarsalan mektubunda 28 Şubat sürecinde mağdur edilen İBDA-C davası sanıklarının bugün yine haksız yere mağdur edildiklerini, hapse mahkum edildiklerini aktarıyor.

 Sayın Bakan,

Öncelikle yeni göreviniz hayırlı olsun. Zor bir zamanda ve zor bir zeminde geldiniz göreve. Eminim bir dünya işiniz, birikmiş bir dünya dosyanız vardır. Allah yar ve yardımcınız olsun.


Son dönemde yaşanan olaylar bir kez daha gösterdi ki Türkiye, hukukun bol, adaletin sınırlı olduğu bir ülke ne yazık ki… Ellerindeki ‘hukuki zeminle’ vatandaşını mağdur etmeye bayılan bir yargı düzeneğinden söz ediyoruz sık sık. ‘Hukuk mağduru’ diyoruz mesela. Oysa hukuk, ‘mağduru olunabilecek’ bir şey değildir, olmamalıdır.

Meseleyi biraz başından anlatayım izniniz olursa.
28 Şubat sürecini siz de bizimle birlikte yaşadınız. Hatta siz de, ihtimal ki, bu sürecin mağdurlarından biri oldunuz. Askerin ağzına bakan, askerlerle toplantı yapıp emirler alan iki önemli kurum vardı Türkiye’de: Medya ve yargı!

Hatırlayın. O dönemde medyanın manipüle ettiği akla hayale gelmeyecek isnatlarla uydurulan İBDA-C, İslami Hareket, Hizbüt Tahrir, Hizbullah gibi davalarda, ‘hukuk tarihinin gördüğü en garabet dosyalarla’ insanlar tutsak edilip zindana atıldı. Binlerce mağdur oluşturuldu.
Süreç içerisinde bu tutsakların bir kısmı cezalarını yatıp çıktılar. Ancak hapishanelerde hala pek çok ’28 Şubat mağduru’ tutsak var.

Hatta inanır mısınız Sayın Bozdağ, hükümetimizin ’28 Şubat sürecini bitirdik’ diyerek övündüğü şu günlerde, yeni ’28 Şubat mağdurları’ hapse atılmak üzere. Nasıl mı? Anlatayım.

1999 yılında Metris ve Bandırma Cezaevlerindeki İBDA-C koğuşlarına asker tarafından ‘Noel Baba’ operasyonu düzenlenmişti. Operasyonun Bandırma ayağını, daha sonra Balyoz davasından 18 yıl hapis cezası alacak olan Korcan Polatsu, ‘Bandırma Garnizon Komutanı’ sıfatıyla bizzat yönetmişti. Aslında ‘operasyon’ değil, alçaklıktı yaşanan. Alçaklıktı, çünkü savunmasız durumdaki tutsaklara ‘öldürmek kastı ile ateş edilmiş’, 1 tutuklu hayatını kaybetmiş, İBDA-C koğuşundaki herkes istisnasız şekilde yaralanmıştı. Alçaklıktı, çünkü dönemin Adalet Bakanı tarafından ‘operasyonu durdurun’ emri verilmiş olmasına rağmen Polatsu, ‘Adalet Bakanı da kim oluyor lan, ben ondan emir almam’ diye posta koyarak gerçekleştirmişti operasyonu.

Sayın Bakan,
Noel Baba operasyonunun Metris ayağında verilen cezaların infazı durduruldu. Ergenekon sanığı Okan İşgör’ün ‘Her şey Salih Mirzabeyoğlu’nu öldürmek için düzenlendi. Operasyon bir kurmacaydı’ şeklindeki ifadelerini dikkate alan mahkeme, bu yönde verdi kararını.

Ancak Yakup Köse, Halil Kantarcı, Tayyar Tercan ve 29 arkadaşlarından oluşan ‘Bandırma Cezaevi’ tutsakları, bu kurmaca operasyon sebebiyle Yargıtay 9. Dairesi tarafından 11,5 yıla varan cezalar aldılar.

İyice anlaşılsın diye yazıyorum Sayın Bakan. ‘İşlemedikleri suçlar’ yüzünden dönemin ‘emir eri’ mahkemeleri tarafından hapse atılan Bandırma tutsakları, yine işlemedikleri bir suç yüzünden 25 Kasım 2013 günü hapse mahkum edildiler. Üstelik kurmaca olduğuna dair apaçık deliller ve ifadeler bulunan bir operasyonda canlarını korumak için mukavemet gösterdikleri gerekçesiyle.

Sayın Bakan,
Mesela bu tutsaklardan Yakup Köse, idama mahkum edildiğinde 14 yaşındaydı ve suçu ‘Çeçenistan mücadelesine destek veren bir mitingde tekbir getirip İBDA işareti yapmak’tı. Halil Kantarcı, idama mahkum edildiğinde 15 yaşındaydı. Yakup Köse’nin annesi oğluna ‘Mahkeme günü mikili tişörtünü giy de hakim çocuk olduğunu anlasın’ demişti mesela. Yakup, o tişörtü giymişti. Ne var ki hakim yüzüne bile bakmamış ve kalemini kırmıştı.

Yargıtay 9. Dairesi’nin imza attığı kararları benden daha iyi biliyor olmalısınız. Hrant Dink davasındaki kararlarını hatırlıyorsunuzdur. Sabahat Tuncel’in hapis kararını onaylayan da aynı daire. Yani bu daire maalesef hukukun bol miktarda bulunduğu, adaletinse nadiren tecelli ettiği bir yer olarak yer etmiş durumda zihinlerimizde.

Sayın Bekir Bozdağ,
10 Aralık günü vermesi gereken kararı, nadiren görülen biçimde, erteleyen; 25 Aralık günü onadığı kararı görülmemiş bir hızla Bandırma’ya gönderen ve ’28 Şubat’ı hortlatan’ bir görüntü çizerek bütün saygınlığını yitiren Yargıtay 9. Dairesi’ne bu konuda zerrece itimadımız kalmamıştır.

Sizden bu konudaki beklentimiz, sadece Yakup Köse ve arkadaşları konusunda değil; sadece 28 Şubat mağduru tutsaklar konusunda değil; düşündüğü, yazdığı, şiddete başvurmadan protesto eylemine katıldığı, poşu taktığı, zafer ya da İBDA işareti yaptığı için hapiste yatan herkes için adaletin tecelli etmesini sağlamaya yönelik adımları bugünden itibaren atarak ‘adalet’ konusunda yeni bir sayfa açmanızdır. Merak buyurmayınız, bu konularda atacağınız tüm adımlarda biz yanınızdayız.

Ne diyordu Nabakov: ‘Salih Mirzabeyoğlu’nun, Nurettin Kayan’ın ve daha pek çok insanın suçsuz yere içeride ömür çürüttüğü bir ülkede hukuktan söz edebiliriz elbette, fakat adaletten asla!’

YENİ ŞAFAK

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.