21 Ekim 2007

Şu Çılgın Faşizanlar (2) (TOPRAK KANUNU-KÖY ENSTİTÜLERİ-HALK EVLERİ)

Yazar Emin Türksoy
24 09 2007

http://www.alanyagazete.com/resimler/haber/enstitu2701h.jpg

En son Almanya'dan copy-paste yapılan "erbhof" yani "toprak kanunu"nda kalmıştık. Söz konusu bu kanun, "büyük toprak sahiplerinin topraklarını sınırlandırıyor ve büyük bir kısmının toprak sahibi olmayan köylülere tahsis edilmesini öngörüyordu" (1)


Bu tasarıya (benzeri Bulgaristan'da kurulan komünist rejim uygulamasında da var) karşı çıkan muhalefet aslında çok büyük bir ileri görüşlülük sergilemiştir. Çünkü bugün ekonomik ve teknik açıdan anlaşıldığı üzere, tarım alanlarının küçük mülklere bölünmesi veya devlet işletmelerine verilmesi tarım işletmeciliğinin ve ekonomisinin ilkelerine aykırıdır. Biraz daha açarsam, toprağı küçük mülklere ve işletmelere bölmek toprak verimliliğini düşürmeye sebebiyet verir. Lakin Adnan Menderes bir toprak ağası olduğu için çıkarları uğruna muhalefet etmekle suçlanmıştır.


Kanun yasa tasarısı %75'i zaten köylü olan toplumun, şehirlere inip sanayi işçisine dönüşmesine mani bir girişimdi (Bir de sanayileşme naraları atılmış!). Proletaryanın oluşmasına engel olunursa nasıl sanayileşme yapılacak, komik doğrusu. Burada "elitist" tabaka köylünün şehirlere gelmemesi için onları "toprağa bağlayarak" köyüne hapsetmeyi, yani sınıfsal hareketliliği engellemek istemiştir. Bu tasarıyı desteklemek de "ilericilik" sayılmış!

Bundan birkaç sene sonra "karşı devrim" gerçekleşince de Adnan Menderes tarıma traktörü sokarak tarımda makineleşmenin başlamasını gerçekleştirmiştir. "İlerici kanun"a muhalefet eden Menderes nasıl da "gericilik" yapmış!

Şunu da ekleyeyim. Almanya'daki Nazi Partisinin gazetesi 1938 yılında "Türk ve Alman, iki milletin aynı siyasi amaçları vardır" diyerek toprak kanununun çıkmasını takip etmiştir.

Hep merak etmişimdir, bu CHP'yi "elitist" kesim desteklediğine göre bu parti nasıl "sol" olabilir. Sol dediğin, işçinin emekçinin haklarını korumak adına, onların refahına yükselteceğim diye yola çıkan harekettir. Ama bunlar kendilerine "ortanın solu" demiş! Sosyalist partileri kapatan, sol yayınların yeraltında yaşamasına neden olan, grev ve lokavt hakkını, sendika hakkını, 1 Mayıs kutlamalarını yasaklayan bir parti "sol" olabilir mi?

Tek parti döneminin "sol" diye ortaya attığı "köy enstitüleri" ile devam edelim.

Toplumsal kalkınmayı sağlamak için bir aydınlanma hareketi olarak sunulan köy enstitüleri de acaba -aynı "toprak kanununda" olduğu gibi- köylüyü toprağa hapseden, köylüye "otur oturduğun yerde, sana bak okul getirdim" anlamına gelen, genç körpelerin beyinleri üzerinde bir "biçme-kesme, 'kurşun askerleştirme',tornadan geçirme " uygulaması mıydı? (körpe beyinler üzerinde uygulanan "biçme-kesme"yi daha iyi ifade etmek için size "Pink Floyd – Another Brick in the wall" şarkısının klibini armağan ediyorum.)

Köy enstitülerinin fiziki yapısını incelediğimizde, binaların dağılımı kuşbakışı bakıldığında "çekiç ve orak" şeklinde olan mimari yapısı; çocukların eğitilmek üzere arıcılık, hayvancılık, marangozluk gibi becerileri kazanması için yapılmış "iş öğrenim sınıfları" vardı. Edebiyat, müzik, tiyatro gibi faaliyetlerin de uygulamalarının yapılabileceği salonlar da kurulmuştu. Buradan mezun olan öğrenciler köylerine tam 20 yıl "zorunlu hizmet" yapmak zorundaydılar.

Muhafazakâr kesim bu kurumları "komünist yuvası" olarak suçlamış ve kaldırılmasını istemiştir. Yer yer sol koksa da bu kurumlar faşist eğitim kurumlarıdır. İlk köy enstitüsünün 1938 yılında kurulduğunu göz önüne alarak düşünürsek, o zaman da İsmet İnönü'nün Hitler'in savaşı kazanacağını düşünmesi (Bazı basın mensuplarının Türkiye'den Hitler'in doğum gününe gitmesi, kankalık kurma çalışması) ve şimdiye kadar ki (önceki yazımda ele aldığım) faşizan tutumu bu kurumların "komünist" değil "faşist" eğitim kurumu olduğunu göstermiştir.

Köylünün yanına git, ona rüşveti ver (çocuğunu okutacağım) sonra 20 yıl da "zorunlu hizmet"e tabi tut. Ne güzelmiş ya! O saatten sonra adamın köylü sınıfından kurtulma şansı da yok… Tıpkı toprak reformunda olduğu gibi bu köy enstitülerindeki amaç da köylünün "oturduğu yerde oturması", öyle şehre gelip, işçi olup sanayileşmenin sağlaması falan olmaz! "Allah korusun" yarın birgün burjuva falan olur da tepemize çıkar!!!

Açıkça görüldüğü üzere, işçi sınıfının oluşmasını önleyerek "sol"un gelişmesi önlenmek istenmektedir.

Bir de halkevleri var tabi. Diktatör İsmet İnönü köylüyü köyünde tutmayı sağlayacak "atılımları" yapmış, şehirli gençlik de unutulmamıştı. Toplumsal hayatta devlet denetiminin sağlanması için yine Almanya'daki kurumlara benzer yapılar oluşturulmuştur. "Strength through joy"(Eğlence/keyif yoluyla güç) örgütünün amacı insanların boş zamanlarının sıkı denetim altına alınmasıydı. Sunulan faaliyetler (tiyatro, müzik, spor gibi) dışında başka bir eğlencenin yapılmasına izin verilmezdi. Bu kurum da insanlar serbest bırakıldıklarında "ya davulcuya ya zurnacıya" anlayışındaki gibi insanlara güvenilmemesinin totaliter yönetimlerdeki en bariz örneklerindendir.

Halkevlerinin amacı; "Kemalist ideolojinin ve CHP'nin ilkelerini yaymak ve bunların parçası olan inkılâpların yerleşmesini sağlamaktır. (…)Aynı ülküye bağlı bir kütle halinde örgütlenmek, kültür ve düşünce birliğini sağlamak" (2). Yani aynı şeyi düşünen bir kütle oluşturmak!

Halkevleri aydınlarla halkın, şehirlilerle köylülerin buluşturulup, kaynaştığı ve bu farklı tabakalar arasındaki uçurumun yok edilmesi için açılmış kurumlardı. "Halkevleri üyelerinin çoğu, köylüye sanki bir toplumsal mühendislik nesneleriymişçesine yaklaşıyordu. Onlar bir mühendis, köylü bir projeydi adeta… Bu tavır, doğal olarak, köylülerin aydınlara ve şehirlilere karşı besleye geldiği derin kuşkuyu azaltmak bir yana artırıyordu." (3)

Halkevlerinin başarılı olamamasının nedenini "halk için, halka rağmen" sloganıyla özetlenen zihniyette bulmak mümkün galiba. Tek partinin nomenklaturaları hor gördüğü toplumla nasıl kucaklaşacaktı, anlamış değilim... Devletin kemalizm için burada "es geçtiği" laiklik ve tarafsızlık ilkesinin ihlalini eklemeyi de unutmayalım.

Yakın zamana kadar (hâlâ daha sürüyor) ağza pelesenk edilen şu "karşı devrim" meselesini de bir sonraki yazıda inceleyeceğim.


1) http://tr.wikipedia.org/wiki/Cumhuriyet_Halk_Partisi_(1935)

2) http://tr.wikipedia.org/wiki/Halkevleri

3)Asım Karaömerlioğlu, Orada bir köy var uzakta, 63s



--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
Bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler,
geminin batmamasını bir türlü affedemezler.

(W. Brudzinski)
-------------------------------------------------------------------------

MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.