12 Eylüle Giden Yol (3) |
3) NATO Askeri Darbe Planı 5 Haziran 1977 genel seçimlerinden önce Execuvite Intelligence Review'in raporunda yer alan bilgilere göre, NATO, Demirel, IMF'nin buyruklarını yerine getirmediği için Türkiye'de bir askeri darbe planlanmıştı. Tıpkı 1967 yılında Yunanistan'da yapıldığı gibi. (Bkz: M. Emin Değer, Oltadaki Balık Türkiye, 7. Baskı, Otopsi, s. 426-427.) 25 yıl sonra Demirel şöyle konuşacaktır: 'Yıllar sonra, … Kenan Evren'le karşılaştık. '11 Eylül günü akan kan, 13 Eylül günü nasıl durdu? Kanın üzerinde oturuyorsun.' dedim. Cevap vermedi.' ('12 Eylül'ü Demirel Anlatıyor', Radikal, 11 Eylül 2005.) Çorum örneklemesinde okur daha iyi somutlaştıracağı gibi, sokakta kan, bir askeri darbeye ortam oluşturmak amacıyla dökülmüştü. Doğal ki, kan dökülme süreci altı yıllık bir döneme yayılmış, öldürümlerin sayısı ayda 0,5'ten 303,7'ye çıkmıştı. Kahramanmaraş olaylarının ardından 13 ilde (Adana, Ankara, Elazığ, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa ve Hatay illerinde) sıkıyönetim ilan edilecekti. Sıkıyönetim ilanından (26 Aralık 1978), Ecevit'in başkanlığında oluşturulan CHP, DP, CGP koalisyonunun sona ereceği 13 Kasım 1979'a kadar, 995 kişi; Demirel'in MHP ve MSP'nin dışardan desteklendiği ve 12 Eylülde (1980) sona erdirilecek olan azınlık hükümeti döneminde 2.734 kişi olmak üzere, sıkıyönetim döneminde toplam 3.729 kişi öldürülecekti. Sıkıyönetim altında aylara göre ölü sayısı ise şöyleydi: Ecevit'in başbakanlığı döneminde, 1979 yılında Ocakta 50, Şubatta 53, Martta 64, Nisanda 94, Mayısta 114, Haziranda 95, Temmuzda 89, Ağustosta 171, Eylülde 149 kişi yaşamını yitiriyordu. Öldürülenlerin 317'si sol, 269'u sağ görüşlüydü. Aynı dönemde 43'ü güvenlik görevlisi, 11 çocuk, diğer siyasi görüşlerden 51 kişi, siyasi görüşü belirlenmeyen ya da siyasi olmayan 188 kişi, toplam 995 kişi öldürülmüştü. Demirel'in başbakanlığı döneminde (13 Kasım 1979 ' 11 Eylül 1980), sıkıyönetim uygulaması içersinde, 13-30 Kasımda (1979) 120 kişi, Aralık 1979'da 195 kişi öldürülecekti. 1-11 Eylülde, onbir günde 168 kişi öldürülmüştü. Demirel'in iktidar olduğu (13 Kasım'11 Eylül 1980) dönemde 2.734 kişi öldürülecekti. 1974-1980 arasında öldürülen toplam 5.388 kişinin 3.729'u, yani %69,2'si 20,5 aylık sıkıyönetim döneminde öldürülmüştü. Sıkıyönetim döneminde öldürülenlerin 995'i, yani %26,68 Ecevit'in başbakanlığı döneminde; 2.734'ü, yani %73,31'i Demirel'in başbakanlığı döneminde öldürülmüştü. 4) Öldürümlerin Nitel ve Nicel 'Yükselişi' İktidarın sağdan sola ve soldan sağa geçişleri, genellikle seçimlerle örtüşür. 5 Haziran 1977'de CHP oylarını arttırmış, milletvekili sayısını 180'lerden 214'e çıkarmıştı. 11 Aralık 1977'de yapılan yerel seçimlerde CHP, 67 ilin 42'sini ve oyların %42,1'ini almış, 31 Aralık 1977'de güvenoyu almış bulunan 2. MC hükümeti, gensoruyla düşürülmüş; 5 Ocak 1978'de Ecevit'in başkanlığında CHP, DP, CGP ve bağımsızlardan oluşan koalisyon hükümeti kurulmuştu. Bu, öldürümlerin niteliğinde negatif bir değişime neden olacaktı. 1978 yılı içersinde öldürülenlerin sayısı, bir önceki yıla göre (1977'de 265) üç kat artacak, 760'a çıkacaktı.Öldürümler, bir yandan yaygınlaştırılırken, bir yandan temsili kişilere yönelecek ve ayrıca ilçe ve iller ölçeğinde birbirini izleyen bir iç savaş yaşanacaktı. Nitel açıdan: 24 Mart 1978'de Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz (Ankara) öldürülmüş, 7 Nisan 1978'de Prof. Dr. Server Tanilli (İstanbul) vurulmutu. 11 Temmuz 1978'de Prof. Dr. Bedrettin Cömert (Ankara), 20 Ekim 1978'de Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu (İstanbul), 26 Kasım 1978'de Doç. Dr. Necdet Bulut (Karadeniz Teknik Üniversitesi) öldürülüyordu. Nicel açıdan: 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi katliamında 5 öğrenci ölecek, 31'i ağır 100 öğrenci yaralanacaktı. 17 Nisan 1978'de Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu'na gönderilen bombalı paket, Fendoğlu'nun, gelini ve iki torunuyla birlikte ölmesine neden olmuş, 17-22 Nisan günlerinde Malatya bir iç savaş yaşamıştı. 3 lise öğrencisi demiryolunda ölü bulunmuş, Töb-Der ve CHP binaları tahrip edilmişti. Benzer olaylar farklı kesimlerde, Doğanşehir, Iğdır, Demirci, Isparta ve Urfa'da yaşanacaktı. 8-10 Ağustos 1978'de Tepecik otobüsü ve Balgat katliamı (3 ve 5 ölü), 3-4 Eylül 1978'de Sivas olayları (9 ölü), 8 Ekim 1978 Bahçelievler katliamı (TİP'li 7 gencin boğularak öldürülmesi); 11-26 Aralık 1978'de K. Maraş katliamı yaşanmış, (resmi açıklamaya göre 111, söylentiye göre binin üstünde) insan ölmüş, 210 ev, 70 işyeri tahrip edilmişti. 5) Öldürümlerin Hızlandırılması, Yaygınlaştırılması ve Yoğunlaştırılması 11 Ekim 1979'da Senato kısmi yenileme seçimleri yapılmış, oylarını koruyan AP (Adalet Partisi) 50 senatörün 33'ünü, 5 milletvekilinin 5'ini almış, CHP oy kaybına uğramış, Ecevit istifa etmiş, yerini, Demirel'in azınlık hükümeti almıştı (13 Kasım 1979). Ecevit'in istifa ettiği, ama görevini sürdürdüğü günlerde, 28 Eylül 1979'da Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul öldürülecekti. Demirel'in azınlık hükümeti döneminde, 27 Ekim 1979'da İstanbul'da Bayrampaşa Devrim Mahallesinde gece bir kahevehaneyi basan üç kişi 6 kişiyi öldürmüş ve 6 kişiyi yaralamıştı. 20 Kasım 1979'da Prof. Dr. Ümit Yaşar Doğanay (İstanbul) öldürülecek, 28 Kasım 1979 akşamı Kayseri'de solcuların gittiği kahve silahlı kişiler tarafından taranacak ve 5 kişi ölecek; Gaziantep'te kahveye ateş açılacak, 2 kişi ölecek; Kilis'te lokanta kurşunlanacak, biri CHP'li 3 kişi ölecek; Yenimahalle'de bir eve bomba atılacak, 2 kişi ölecekti. İstanbul Zeytinburnu'nda kahveye baskın yapanlar 2 kişiyi kurşuna dizecek; Hatay Kırıkhan'da bir ev yakılacak, çoğu çocuk 8 kişi ölecek; 7 Aralık 1979'da Cavit Orhan Tütengil vurulacak; 16 Aralıkta Beşiktaş'ta, üniversite öğrencilerinin gittikleri kahvenin altına konan bombanın patlaması sonucu 5 kişi ölecekti. 1979'un son ayında 71'i sol, 56'sı sağ görüşlü, 195 kişi yaşamını yitirmişti. Bunların 9'u çocuk, 44'ü siyasi görüşü belli olmayan kişilerdi. Sıkıyönetim altında geçen 1979 yılı içinde, 484'ü sol, 406'sı sağ görüşlü 1.360 kişi ölmüştü. 1980 Ocağında 178, Şubatında 224 kişi öldürüldü. Ocakta 13, Şubatta 18, Martta 17, Nisanda 38, Mayısta 24 ve Haziranda 34 güvenlik görevlisi öldürülmüştü. 11 Nisan 1980'de Ümit Kaftancıoğlu, 23 Nisanda Tarsus katliamı (10 ölü), 23 Mayıs 1980'de Dr. Sevinç Özgüner öldürülecekti. (devam edecek) |
--
We are in the world as words are in a book. Each generation is like a line, a phrase...
Dünyada, bir kitabın içerisindeki sözcükler gibiyiz. Her nesil bir satır, bir cümle misali…
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.