*Fuat Kozluklu, Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışırken nasıl yalan manşetler
attıklarını, haberleri nasıl uydurduklarını inanılmaz itiraflarla anlattı.
İşte medya tarihine geçecek ifşaatlar..*
attıklarını, haberleri nasıl uydurduklarını inanılmaz itiraflarla anlattı.
İşte medya tarihine geçecek ifşaatlar..*
Gazeteci Fuat Kozluklu, Türkiye'de yalan haber ve yalan köşe yazısı yazan
insanlarla çalıştığını belirterek tüm kavgasının haber ve gazetecilik
üzerine olduğunu söyledi.
insanlarla çalıştığını belirterek tüm kavgasının haber ve gazetecilik
üzerine olduğunu söyledi.
Gazeteci Fuat Kozluklu, Cihan Haber dergisine Türk medyası ile ilgili
değişik açıklamalarda bulundu.
değişik açıklamalarda bulundu.
Kozluklu, Türkiye'de yalan haber ve yalan köşe yazısı yazan insanlarla
çalıştığını belirterek tüm kavgasının haber ve gazetecilik üzerine olduğunu
söyledi.
çalıştığını belirterek tüm kavgasının haber ve gazetecilik üzerine olduğunu
söyledi.
Toyluk dönemlerinde yanlış, iyi araştırıp soruşturmadan dedikoduyu haber
diye yazdığını söyleyen Kozluklu, bu durumu şöyle anlattı: "O zaman
Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışıyordum. Vatan Caddesi'nin üzerinde bir
lunapark vardı. Orada etekli bir kadın şeklinde dönme dolap vardı. Üzeri
branda ile kapatılmıştı. Hani Fatih bölgesine de giriyor diye, lunaparktaki
o kadın figürlü dönme dolap için geldim ve şöyle yazdım: "*İslamcılar dönme
dolaptaki etekli kadına tahammül edemediler*" Cumhuriyet Gazetesi'nde
kocaman çıktı hem de birinci sayfada. Yalan haberdi, çok kötü, yazıklar
olsun bana."
diye yazdığını söyleyen Kozluklu, bu durumu şöyle anlattı: "O zaman
Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışıyordum. Vatan Caddesi'nin üzerinde bir
lunapark vardı. Orada etekli bir kadın şeklinde dönme dolap vardı. Üzeri
branda ile kapatılmıştı. Hani Fatih bölgesine de giriyor diye, lunaparktaki
o kadın figürlü dönme dolap için geldim ve şöyle yazdım: "*İslamcılar dönme
dolaptaki etekli kadına tahammül edemediler*" Cumhuriyet Gazetesi'nde
kocaman çıktı hem de birinci sayfada. Yalan haberdi, çok kötü, yazıklar
olsun bana."
Kozluklu, 28 Şubat sürecinde ABD'ye gelmiş olan dönemin önemli
generallerinden Çevik Bir ve Milli Güvenlik Kurulu Genel (MGK) Sekreteri
İlhan Kılıç'ın söylediklerini Cumhuriyet'e haber olarak gönderdiğini ancak
sansürlendiğini belirterek şunları söyledi: "28 Şubat sürecinde Ülker Grubu
için "yeşil sermaye" diyorlardı. Ama ne zaman ki Cumhuriyet Gazetesi'nin
içinden bir adam Ülker Grubu'nun yönetim kuruluna alındı, Ülker Grubu "yeşil
sermaye" olmaktan çıktı. Bunları söylediğim için "kavgacı ve geveze adam"
oldum. Cumhuriyet'e çalıştığım dönemde, Hikmet Çetinkaya, Fehmi Koru'nun
dünyaca ünlü ve köklü eğitim kurumu olan Harward Üniversitesi'nden mezun
olup olmadığını sorgulattı. Boston'da Harward'a gittim. Belgesini buldum ve
faksta geçtim, o faks da bende duruyor. Ama Hikmet Çetinkaya yayınlamadı.
Kendisi lise mezunu mudur nedir, bilmiyorum bile. ABD'deki Türk okullarını
ilk yazan ve fotoğraflayan benim. Mahkemeye verdiler, Cumhuriyet Gazetesi
Fethullah Hoca'ya karşı bugüne kadar bir davayı kaybetmedi. O da bu davaydı
ve Zaman Gazetesi'nde "Fuat Kozluklu burada haberin bütün kurallarını yerine
getirmiş" diye yazdılar. Ama olayı saptırmak için başlığı "*ABD'de Şeriat
kampı"* diye atan Hikmet Çetinkaya idi. Ben Cumhuriyet Gazetesi'nde yalan
haber yazan, yalan köşe yazısı yazan yalancılarla çalıştım."
generallerinden Çevik Bir ve Milli Güvenlik Kurulu Genel (MGK) Sekreteri
İlhan Kılıç'ın söylediklerini Cumhuriyet'e haber olarak gönderdiğini ancak
sansürlendiğini belirterek şunları söyledi: "28 Şubat sürecinde Ülker Grubu
için "yeşil sermaye" diyorlardı. Ama ne zaman ki Cumhuriyet Gazetesi'nin
içinden bir adam Ülker Grubu'nun yönetim kuruluna alındı, Ülker Grubu "yeşil
sermaye" olmaktan çıktı. Bunları söylediğim için "kavgacı ve geveze adam"
oldum. Cumhuriyet'e çalıştığım dönemde, Hikmet Çetinkaya, Fehmi Koru'nun
dünyaca ünlü ve köklü eğitim kurumu olan Harward Üniversitesi'nden mezun
olup olmadığını sorgulattı. Boston'da Harward'a gittim. Belgesini buldum ve
faksta geçtim, o faks da bende duruyor. Ama Hikmet Çetinkaya yayınlamadı.
Kendisi lise mezunu mudur nedir, bilmiyorum bile. ABD'deki Türk okullarını
ilk yazan ve fotoğraflayan benim. Mahkemeye verdiler, Cumhuriyet Gazetesi
Fethullah Hoca'ya karşı bugüne kadar bir davayı kaybetmedi. O da bu davaydı
ve Zaman Gazetesi'nde "Fuat Kozluklu burada haberin bütün kurallarını yerine
getirmiş" diye yazdılar. Ama olayı saptırmak için başlığı "*ABD'de Şeriat
kampı"* diye atan Hikmet Çetinkaya idi. Ben Cumhuriyet Gazetesi'nde yalan
haber yazan, yalan köşe yazısı yazan yalancılarla çalıştım."
Cumhuriyet Gazetesi'nin içerisinde olup bitenleri 'www.sansursuz.com' isimli
sitede yazdığını ifade eden Kozluklu, "Sansürledikleri ilanları, çalışanlar
arasında nasıl terör estirdiklerini, sosyal adaletsizliğe bayrak açıp
çalışanlarının büyük bir kısmını kadrosuz, sigortasız çalıştırdıklarını
yazıyorum. Benim de emeğim çalındı. 2 yıl kadrosuz, sigortasız ve komik
ücretlerle çalıştırdılar. Ama bu 2 yüzlülük ve emek sömürüsü sadece
Cumhuriyet'te değil her yerde var artık. Karşı kampta yer alanlar da aynı
biçimde yalan haberlere, yönlendirmelere, kışkırtmalara imza atıyorlar.
Yabancı bir gazeteci arkadaşım bana "sizin ülkenizin ajana, kışkırtıcıya hiç
ihtiyacı yok" demişti. "Türklük", "din", "laiklik", "vatan" "demokrasi" ya
da "Cumhuriyet" iki dakikada elden gidebiliyor. Gazeteciler ortalıkta akbaba
gibi dolaşabiliyor." diye konuştu.
sitede yazdığını ifade eden Kozluklu, "Sansürledikleri ilanları, çalışanlar
arasında nasıl terör estirdiklerini, sosyal adaletsizliğe bayrak açıp
çalışanlarının büyük bir kısmını kadrosuz, sigortasız çalıştırdıklarını
yazıyorum. Benim de emeğim çalındı. 2 yıl kadrosuz, sigortasız ve komik
ücretlerle çalıştırdılar. Ama bu 2 yüzlülük ve emek sömürüsü sadece
Cumhuriyet'te değil her yerde var artık. Karşı kampta yer alanlar da aynı
biçimde yalan haberlere, yönlendirmelere, kışkırtmalara imza atıyorlar.
Yabancı bir gazeteci arkadaşım bana "sizin ülkenizin ajana, kışkırtıcıya hiç
ihtiyacı yok" demişti. "Türklük", "din", "laiklik", "vatan" "demokrasi" ya
da "Cumhuriyet" iki dakikada elden gidebiliyor. Gazeteciler ortalıkta akbaba
gibi dolaşabiliyor." diye konuştu.
*MEDYANIN KENDİ İÇİNDE ANDIÇ LİSTESİ VAR *
Medyanın kendi içerisinde andıç listesi olduğunu iddia eden Kozluklu "Ancak
Genelkurmay'ın hazırladığı andıçları eleştirenler, medya baronlarının
hazırladığı andıçları nedense görmezden geliyorlar. Çünkü medyada maalesef
egemen olan anlayış 'kadınsan haremime gireceksin, erkeksen kapımda köle
olacaksın' diye özetleyebileceğim bir anlayıştır. Hala bağırarak ve işten
atma tehdidi ile çalıştırıyorlar insanları birçok yerde. Amerika'da medyada
yanında çalıştırdığı kişiye karşı sesini yükselten ve onu işten çıkarmakla
tehdit edenler hukuken suçlu sayılıyorlar ve ceza işlemiş oluyorlar. Ama
bizde hala bu anlayışa sahip yazı işleri ve haber müdürlerinin egemenliği
sürüyor." diye konuştu.
Genelkurmay'ın hazırladığı andıçları eleştirenler, medya baronlarının
hazırladığı andıçları nedense görmezden geliyorlar. Çünkü medyada maalesef
egemen olan anlayış 'kadınsan haremime gireceksin, erkeksen kapımda köle
olacaksın' diye özetleyebileceğim bir anlayıştır. Hala bağırarak ve işten
atma tehdidi ile çalıştırıyorlar insanları birçok yerde. Amerika'da medyada
yanında çalıştırdığı kişiye karşı sesini yükselten ve onu işten çıkarmakla
tehdit edenler hukuken suçlu sayılıyorlar ve ceza işlemiş oluyorlar. Ama
bizde hala bu anlayışa sahip yazı işleri ve haber müdürlerinin egemenliği
sürüyor." diye konuştu.
Patron, iktidar, muhalefet, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) gibi
dertleri olan insanların gazetecilik yapamayacağını ifade eden Kozluklu,
şunları söyledi: "Şu anda bir iki medya organı dışında zaten gazetecilik
yapılmıyor. Yanı başımızda harita yeniden şekillendiriliyor, uzman bir
gazetecimiz yok, deneyimli ve de gelişmelerin analizini yapacak,
uluslararası standartlarda tarihe tanıklık edecek habercimiz bulunmuyor
oralarda. Ben bir gazeteci olarak, son üç dört yıldır Zaman ve Milliyet
gazetelerini okuyanların şanslı olduğuna inanıyorum. Zaten 4 isim sayıyorum;
Sedat Ergin, Ekrem Dumanlı, Umur Talu, Mustafa Karaalioğlu. Hep denilir ki,
'Gazeteci olacaksan Abdi İpekçi, Nezih Demirkent ve Çetin Emeç gibi
olacaksın". Ben de diyorum ki günümüzde Sedat Ergin, Ekrem Dumanlı ve
Mustafa Karaalioğlu gazeteciliği konuşulmalı"
dertleri olan insanların gazetecilik yapamayacağını ifade eden Kozluklu,
şunları söyledi: "Şu anda bir iki medya organı dışında zaten gazetecilik
yapılmıyor. Yanı başımızda harita yeniden şekillendiriliyor, uzman bir
gazetecimiz yok, deneyimli ve de gelişmelerin analizini yapacak,
uluslararası standartlarda tarihe tanıklık edecek habercimiz bulunmuyor
oralarda. Ben bir gazeteci olarak, son üç dört yıldır Zaman ve Milliyet
gazetelerini okuyanların şanslı olduğuna inanıyorum. Zaten 4 isim sayıyorum;
Sedat Ergin, Ekrem Dumanlı, Umur Talu, Mustafa Karaalioğlu. Hep denilir ki,
'Gazeteci olacaksan Abdi İpekçi, Nezih Demirkent ve Çetin Emeç gibi
olacaksın". Ben de diyorum ki günümüzde Sedat Ergin, Ekrem Dumanlı ve
Mustafa Karaalioğlu gazeteciliği konuşulmalı"
Basın örgütlerinin bugün politik yapıda olduğunu ve bağımsız olmadığını
ileri süren Kozluklu. "Benim cenazemi Gazeteciler Cemiyeti'ne falan da
götürmesinler. Böyle saçmalıklarla uğraşmasınlar. Çünkü o cemiyetlerin
evrensel anlamda bir meslek örgütü olmadıklarını gördüm. Meslektaşını
andıçlamış, yıllarca işsiz bırakmış olanlar ölünce timsahın gözyaşları
misali ikiyüzlü söylemler dile getiriyorlar. Bunların son örneğine sevgili
Duygu Asena'nın ardından tanık oldum. Medya sektörü kesinlikle temizlenmesi
gereken bir yerdir." dedi.
ileri süren Kozluklu. "Benim cenazemi Gazeteciler Cemiyeti'ne falan da
götürmesinler. Böyle saçmalıklarla uğraşmasınlar. Çünkü o cemiyetlerin
evrensel anlamda bir meslek örgütü olmadıklarını gördüm. Meslektaşını
andıçlamış, yıllarca işsiz bırakmış olanlar ölünce timsahın gözyaşları
misali ikiyüzlü söylemler dile getiriyorlar. Bunların son örneğine sevgili
Duygu Asena'nın ardından tanık oldum. Medya sektörü kesinlikle temizlenmesi
gereken bir yerdir." dedi.
Kozluklu 'Medya kimlerden temizlenmeli?' sorusuna şu cevabı verdi: "Bu
ülkede organize suç örgütleriyle işbirliği içerisinde bulunmuş ve bu telefon
kayıtları ile ortaya konmuş insanlar hala haber müdürlüğü yapabiliyor. Borsa
yönlendirmelerine karışmış insanlar, ekonomi bölümlerinin şefliğini
yürütebiliyor. Patronları adına bakanlarla ihale pazarlığı yaptığı
belgelerle ispatlanmış insanlar, genel yayın yönetmeni sıfatıyla herkese
ahlak dersi vermeye devam edebiliyor. Yaptıkları haberleri yayınladıkları
için değil yayınlamadıkları için para kazanan insanlar, topluma
'haksızlıklarla mücadele eden korkusuz gazeteci' olarak sunulabiliyor.
Soyulan bankalarla kurulmuş medya kuruluşları var, onlar hak ve hukuktan,
ahlaktan nasıl söz edebilirler ki! Ama Türkiye'de edebiliyorlar"
ülkede organize suç örgütleriyle işbirliği içerisinde bulunmuş ve bu telefon
kayıtları ile ortaya konmuş insanlar hala haber müdürlüğü yapabiliyor. Borsa
yönlendirmelerine karışmış insanlar, ekonomi bölümlerinin şefliğini
yürütebiliyor. Patronları adına bakanlarla ihale pazarlığı yaptığı
belgelerle ispatlanmış insanlar, genel yayın yönetmeni sıfatıyla herkese
ahlak dersi vermeye devam edebiliyor. Yaptıkları haberleri yayınladıkları
için değil yayınlamadıkları için para kazanan insanlar, topluma
'haksızlıklarla mücadele eden korkusuz gazeteci' olarak sunulabiliyor.
Soyulan bankalarla kurulmuş medya kuruluşları var, onlar hak ve hukuktan,
ahlaktan nasıl söz edebilirler ki! Ama Türkiye'de edebiliyorlar"
Türk halkı için en büyük tehdidin ehliyetini kötüye kullanan sorumsuz
yöneticilerin elindeki medya olduğunu ileri süren Kozluklu, şunları söyledi:
"Türkiye'mizde yangını çıkaran da söndüren de aynı itfaiyeci. Bir iki gazete
ve bir iki televizyon hariç gerisi evrensel hukuk anlayışından uzak yayın
yapıyorlar. Yani şimdi 'bunları yayınlayın da toplumunuz fuhşa, uyuşturucuya
ve silaha özensin' diye CIA ajanları mı getirip kasetleri veriyor! Kendileri
gidip alıyorlar, öyle sahtekârlık yok. Yani benim annem, Remziye Hanım
televizyon kanallarına telefon açıp, 'ne olur kim, kiminle, nerede, ne
yapıyor programları verin' mi diyor? Yok böyle bir sahtekarlık. 'Halkın
talebi bu yönde' diyenler yalan söylüyor. Açgözlü, sınıf sorunları yaşayan,
bir anda hak etmedikleri ölçüde parayla ve şöhretle buluşan insanların
yaydığı bir dehşet var, bir terör var Türkiye'de."
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.