10 Aralık 2007

Bir 27 Mayıs subayının anıları [2]

Menderes'e ilk tepkiler

1946 yılında, daha evvel yapılan girişimler sonuç vermiş ve çok partili hayata başlamıştık. Anadolu, yeni bir umut ve sadece elinin dört parmağı bitişik, başparmak yana açık, "Yeter, söz milletindir!" işaret ve sloganı ile kurulan Demokrat Parti'yi coşku ve umut ile kucaklıyordu.

Gelişmekte olan yeni akım, nesil farkı gözetmeksizin bazı ordu mensuplarında memnunluk meydana getirmekle kalmıyordu. CHP döneminde mağdur olmuş, liyakatsizliği belirlenmiş, ilmî ve meslekî yetersizlikten dolayı imkânlarını ve ordu mensubiyeti durumunu kaybedenler yeni partinin gizli taraftarı olmuşlardı. Bunlarla birlikte, makam ve mevki bekleyenler ile askerin yönetiminde söz sahibi olmak isteyen hevesliler de yavaş yavaş yeni cephenin içinde yer kapma girişimini tereddütsüz götürüyorlardı.

Devlet, yüksekti. Oraya uygun görülenler çıkartılırdı. Uygun görenler ise erişilmesi zor olanlardı.

1946 ve onu takip eden yıllar şaşkınlık içinde geçti. Köylü, bir türlü "milletin efendisi" olamadı.
1950 yılı ilginç gelişmelerle geçti. 14 Mayıs 1950'de, "Yeter söz milletindir!" diyenler iktidar oldular. Büyük bir çoğunluk, TBMM'de boy göstermişti. Hükümet DP'nin, cumhurbaşkanlığı yine aynı partinin kurucu liderinindi.

İnönü'nün sözleri

"Siz isterseniz, hilafeti bile getirirsiniz, orduyu yedek subaylarla idare ederim." gibi devlet adamlığına yakıştıramadığımız sözlere karşılık, DP'den evvel iktidar olan, tarihî kişiliğe sahip İnönü'nün, "Çareler tükenince ihtilal mubah olur. Sizi ben bile kurtaramam." şeklindeki kışkırtıcı mahiyetteki sözleri, düşünen ve gören, ekseriyetle CHP sempatizanı olan genç subaylar arasında, önce gizli sonra aleni tartışılır hale gelmişti.

İktidar sıtmasına tutulmuş, kaybettiklerini yeniden kazanma hevesi ile çırpınan; çağın gerisinde kalmış eskiler ile, 1950'den sonraki iktidarın kazandırdıklarının, ele geçirdiklerini kaybetmemeleri için karşılıklı verdikleri, siyasî savaş, tüm acımasızlığı ile, sonuçlarını bugün bile gördüğümüz şekilde devam ediyordu. Ordu, bunun dışında kalamadı.

27 Mayıs'ta kışlasından çıkanlar da dahil, ihtilal veya darbecilerin hepsi Atatürk ve inkılaplarını, eylemlerine destek yaptılar. Hareketlerine güç kazandırmak için, görünürde başka da yol yoktu. Kanaatimce, Atatürk'ü böylesine bayrak yapanların, Atatürk ile fikrî ilişkileri, savundukları düzeyde değildi.

Öğrenim hayatımızda, çağdaşımız veya evveli dönemlerin askerlerinin Atatürkçülük hakkında tek ve en iyi bildikleri, Çanakkale Savaşları'nda yıldızı parlamaya başlayan, genç bir komutanın askeri dehası idi. Taktik alanda, güçlü kuvvetlere karşı zayıf donanımlı birliklerini maharet ile yönetmesi, tarih boyunca az komutana nasip olmuştu.

Atatürkçülük parolası ile yola çıkanların, ölümünden sonra geçen zaman içinde onu, "hangi izinden" takibe koyulacaklarının bilinci içinde olduklarını hiç sanmıyorum.
Atatürkçülük, bir perdeleme kaynağıdır. Daha çok uzun yıllar da böyle gideceğinden şüphe etmiyorum.

Davutpaşa Kışlası ihtilalin İstanbul mekânı

İstanbul'da ve hatta 26 Mayıs 1960 öğleden sonraki saatlere kadar, ihtilal hareketini yapacak tek ve bölünmeyen silahlı gücün, 3. Zırhlı Tugay birliklerinin olduğunu belirtmek isterim. Bu birlik tarihî Davutpaşa Kışlası'nda konuşlanmıştı. Zırhlı tugaydan ihtilali gerçekleştiren birlikler şunlardı:

3. Tank Taburu Komutanı Kurmay Binbaşı Orhan Erkanlı ve taburun bütün bölükleri ve komutanları, subay ve astsubayları.
3. Zırhlı Piyade Taburu Komutanı Kurmay Binbaşı Şükran Özkaya ve yardımcısı Piyade Yüzbaşı Ferruh Güven ile birlikte, taburun bütün bölükleri ve komutanları, subay ve astsubayları.
3. Zırhlı Keşif Birliği Komutanı Tank Kıdemli Yüzbaşı Tevfik Subaşı ve yardımcısı Tank Üsteğmen Orhan İren, diğer takım komutanları ve astsubayları, tugayın bu birlikleri yanında ve birlikleri ile koordineli olarak hareket eden tugaya bağlı birlikleri.

Tugay kuruluşunda olan diğer birlikler, sıkı yönetimin gerektirdiği şekilde kullanılmak üzere alarm durumda bekleyecekler. Ayrıca, Sahra Hizmet Taburu da tutuklanarak kışlaya getirilecek şahısların muhafazası için önlemlerini alacaktı.

İşte böyle bir birliğin bulunduğu Davutpaşa Kışlası ilginç tarihî bir yapıdır. 27 Mayıs'ta çeşmelerinden su akmamaktadır. Stabilize bir yolla bağlandığı Londra Asfaltı ve civar köyler ile ilişkisi ulaşımı zor sağlamaktadır. Mayıs ayında ağaçlar sararır, temmuz ayında ise ortalık sahraya benzerdi. Bina U şeklinde olup, taştan duvarları tarih ile yarışırcasına eski idi.

6—7 Eylül olayları

Davutpaşa Kışlası'nın nöbetçi amiri, alışılagelmiş alârm emirlerinin ötesinde konuşmaya başladığında, kışlanın nöbetçi subay kadrosu birbirinin yüzüne baktı.

Beklenmedik bir tebliğ idi bu. Tugay tümü ile harekete hazırlanacak ve şehre uzanan yol üzerinde hazır bekleyecekti.
Şehirde, günlerce hazırlığı yapılmış ve duyurulması devlete dayalı yöntemlerle afişlenmiş Kıbrıs mitinginden haberdardık. Ancak, mitingin yön değiştirmesini düşünemezdik.

Alârm ile beraber öğrendiğimiz, şehirdeki sivil ayaklanma haberi beklenmedik bir olaydı:

"Acaba, bu bilginin dışında bizden gizlenen gerçekler var mıydı?" sorusu aklımıza takıldı. Biz genç subaylar, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, İstanbul'un ortasında ayaklanan sivil halk ile karşı karşıya gelecek ve aldığımız emir gereği namlularımızı onlara çevirecektik.

Hava karardıktan sonra bu heyecan ve soru yığınlarının kargaşalığı ile yorulmuş fikir yapısı içinde yola koyulduk.





--
We are in the world as words are in a book. Each generation is like a line, a phrase...

Dünyada, bir kitabın içerisindeki sözcükler gibiyiz. Her nesil bir satır, bir cümle misali…
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.