Kaçanlar ve Gitmeyenler

Kaçanlar ve Gitmeyenler

"Yeni meşruiyet alanı"nı beğenmeyen Fazıl Say istediği yere gitsin. Ayağı göl, başı pınar olsun.

http:/mail?view=cm&tf=0&to=namikacikgoz@boyuthaber.com

Büyük piyano üstadı böyle buyurmuş: -Böyle giderse, Türkiye'den ayrılırım. Onlar yüzde yetmiş!... Oturduğum köydeki kahveye uğramıştım dün akşam. Amacım, Fazıl Say'ın Türkiye'den ayrılmak istemesi ile ilgili görüşlerini almaktı. Ben köy halkının görüşlerine çok önem veririm. Çünkü bu tür insanlar, irfan sahibidirler ve olayları bu irfan birikimiyle değerlendirip hükme varırlar. Hükümlerinde hile hurda yoktur; nettirler. Kahvede oturanlara, "Fazıl Say, Türkiye'yi terk edecekmiş." dedim. Yüzüme tuhaf tuhaf baktılar ve "Başbakan veya Cumhurbaşkanı Türkiye'yi terk edecekmiş." cümlesine verilecek tepkiyi vermelerini beklediğimi hissettirerek,- O da kimmiş ya? dediler.Büyük bir piyano ustası olduğunu, müzikte bir harika çocuk olduğunu, bizi dışarıda da çok iyi temsil ettiğini ve hatta bir süre önce kahvehaneye bir kilometre ötedeki Üniversite Atatürk Kültür Merkezi'nde harika bir konser verdiğini; çok heyecanlandığımızı, onlarda da bir heyecan uyandıracak şekilde, bir çırpıda anlattım ve sesime dramatik bir ton vererek:"İşte böylesine değerli bir müzik adamı Türkiye'yi terk edecekmiş. Yazık, çok yazık değil mi?" diye sordum. Biri, devrimlerin sembolü olan şapkasını düzeltti. Biri ensesini kaşıdı. Öteki, yüzüme, "Hoca çok üzülmüş. Yazık hocaya!..." der gibi baktı. Hiç birisi göbeğini kaşımadı. Benim hâlime üzülen: -Bedia Akartürk gidiyormuş gibi üzülüyorsun Hocam, dedi. Ötekiler de onu tasdik edercesine "Hee hee.." deyip baş salladılar. Şapkasını düzelten: -Gitse ne kaybederiz, dedi umursamaz bir tonla. Ben: -Ya, öyle demeyin. Çok şey kaybederiz. Düşünsenize, bir piyano üstadı!... Dünya çapında bir insan!... Türkiye'nin yüz akı… demeye çalışırken, ensesini kaşıyan: -Neden gidiyormuş? Batmış mı Türkiye? dedi. Ben de: -Türkiye batmaz. Bu genç nüfus, bu verimli coğrafya… falan diyecek oldum hemen atıldı soruyu soran: -Yok, yok… Öyle batma değil. Türkiye bu dediğin adama batmış mı? diye sordu. -"Türkiye'de biz yüzde otuzuz; onlar yüzde yetmiş. Müslümanlık Türkiye'de yayılıyor" diyor Fazıl Say. Ondan gidecekmiş Türkiye'den, dedim. -Madem bizi beğenmiyor, o zaman bir Hıristiyan ülkeye gitsin , dedi biri. -O da öyle yapacakmış zâten, dedim. Az ışıklı bir köy kahvesinde sohbetimiz bu minval üzere devam etti. Çaylarımızı içtik. TRT4'teki Türk Halk Müziği konserinde güzel bir Harput türküsü, "Bu dere baştan başa ayvalı bağ" türküsü söyleniyordu. Rahmetli Enver Demirbağ'ı ve 12 yıl yaşadığım Harput yamaçlarını ve derelerini düşündüm bir yandan da. Benim üzülmeme üzülen:-İşte bu türküyü söyleyen giderse üzül hocam; bu türkü giderse üzül!... TRT de olmasa bu türküleri duyamayacağız, dedi vakur bir edâ ile.Sonra kahveden çıktım.Hafiften bir yağmur vardı. Hava biraz serinceydi.Bu ülkeyi sevemeyenlerin gidebilecekleri yerleri olduğunu düşüne düşüne; Jöntürkler'in Paris'e, Nâzım'ın Moskova'ya, nereden bakarsan bak KÜÇÜK olan (Tersinden de "KÜÇÜK" okunur da, ondan dedim.) Yalçın Küçük'ün Paris'e gidebildiklerini aklımdan geçire geçire eve doğru yürüdüm. Yalçın KÜÇÜK'ün Fazıl Say'a, dağa çıkmayı tavsiye etmesine güldüm. Ya dağ, ya Paris… Başka bir şey bilmezdi bu tür insanlar. Oysa bizler, hastanede yatarken bir hasta bakıcı bile verilmeyen merhum Cinuçen Tanrıkorurlar, bozkırın tezenesi Neşet Ertaşlar, son klâsik ses ve tavır Bekir Sıdkı Sezginler, on yıllardır hep mağdurduk ve mazlûmduk… Bir yerlere gitmeyi hiç de düşünmemiştik. Gidilecek tek yer olarak bu mazlûm milletin yüreğini görmüş ve orayı "Çalab'ın tahtı" bellemiştik. Evime yaklaştığımda, çam ve nemli orman toprağı kokusu doldurdu dimağımı. Ormanların gümbürtüsünü damar uçlarıma kadar hissede hissede girdim evime. Teybe (Evet "teybe" bir Şerif Muhiddin Targan koyup dinlerken de bu yazıyı yazdım. Cinuçen Tanrıkorurlar, Bekir Sıdkı Sezginler, Neşet Ertaşlar, Şerif Muhiddin Targanlar ve onların sesleri bu ülkede var olduğunca, ben de buradayım. Bu sesler yoksa, ben de yokum. Bu sesler yoksa, zâten bu ülke de yok demektir. Bu sesleri bizim kuşağa "Arşivden Mikrofona" ve "Beri Gel Barışalım Yad İsen Bilişelim" adlı radyo programları ile duyuran ve torununu bu seslerle büyütmek isteyeceğini tahmin ettiğim Ergun Balcı ne der bu işe bilmem. "Yeni meşruiyet alanı"nı beğenmeyen Fazıl Say istediği yere gitsin. Ayağı göl, başı pınar olsun. Not: Hadi, şimdi bir defa daha Chopin düşmanlığı çıkar bundan sevgili Necip Fazıl!J Ve adaşına destek ol. J Az kalsın unutuyordum… Şimdi çıkıp "Fazıl Say'ı köy halkına niye sordun?" diyenler çıkacaktır. Kime soracaktım. Yüzde yetmiş onlar. Onlara sormayacağım da, Türk müziğini okullardan kovan yüzde otuzlara mı soracaktım yani?

--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------

MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---