DP ve SİYASET KURUMLARINA İTHAF
(1)Mustafa Nevruz SINACI
6 Ocak 2008 Pazar günü Ankara'da DYP'ye zoraki monte Demokrat Parti'nin Büyük Kongresi yapıldı. Akla gelen ilk soru; Neden bu kongre DP'nin kuruluş yıldönümü olan 7 Ocak gününe denk getirilmedi de, sadece bir gün önce 6 Ocakta yapıldı sorusu idi. Tabii ki bize verilen cevaplar salon meselesi vs. gibi sudan sebeplere dayalı ve gerçek dışı. Esasa taalluk eden bir cevap; Demokrat Partili olma şuuru, manâ-muhteva ve misyona dayalı tatminkâr bir cevap yok. Üstelik tutarsızlık bundan da ibaret değil. Zira, Demokrat Partinin, Anavatan Partisine katılma kararı aldığı en son Olağanüstü Genel Kurulu 8 Mayıs 2005 tarihinde ifa ve icra edilmiş olup; Kongre sıra numarası 16 veya 17 idi. Nasıl oluyor da 6 Ocak tarihli Kongre 4. Olağanüstü kongre oluyor ? Bunu da anlamak hiç mümkün değil. Şimdi adama sorarlar: "Siz halâ DYP olduğunuzu mu sanıyorsunuz ? Daha dün DYP, DP'nin devamıdır, dava ve misyonda varisidir demiyor muydunuz ? Peki şimdi ne oldu da, adını ve emanetini, madden ve manen iktisap ettiğiniz halde DP çizgisine girmiyor, amblemini almıyor, aslınıza rücu etmiyor da, halâ AP-DYP çizgisinde ısrar ediyorsunuz. Bu hal ve tavrınızla siz AP bile olamazsınız..." denirse, ne cevap verecekler? Ancak, daha önce de bu sütunlarda defalarca yazdığımız gibi bu ekip tümüyle DP'den bihaber. Vaziyet bunu gösteriyor. Meselâ, IV. Olağanüstü Büyük Kongre demişler ne alâkası var. Önce gidip Parti evraklarını ANAP'tan alsınlar da, aslında kaçıncı Kongre olduğunu bir öğrensinler. Ve dahası; Niçin "YETER, SÖZ MİLLETİNDİR !.." anlamına gelen ve milli demokrasi tarihinin kuruluş günü, bayramı ve gerçek Atatürkçülüğün-Kemalizm'in simgesi-timsali olan; Baş Parmağı Açık El amblemini bu kongrede niçin edinmediler ? Yeni yönetimin "en azından" CHP ve MHP kadar "MERT" olması umulur. Bu aynı zamanda hukuki ve ahlâki bir meseledir. Zira, Demokrat Parti öyle bir "hamiyet" ki aslına raci olunmadıkça himmet umulmaz. Hilâfına hareket edenler ise; "Mevlâsını değil, belâsını bulmaya mahkumdur" biline.. Bahusus Kongrede Genel Başkan seçiminin ardından GİK, Merkez Karar Kurulu ve Yüksek Haysiyet Divanı yedek ve asil üyelerinin seçimleri gerçekleştirildi Burada çok önemli bir ayrıntı vereyim, DP'de Merkez Karar Kuru Yoktur. Bunun yerine kaim Parti Divanı vardır. Parti Divanı, bütün siyaset kurumlarına örnek olacak kadar demokratik, özgün ve parti içi demokrasiyi tedvire kaim muktedir bir kuruldur. GİK Divan tarafından seçilir ve yine Genel Başkanlık Divanı; Parti Divanı'nın onayı ile vücut bulur. Peki hani dünün DYP' sinin Demokrat Partiye iblâğında bu hüküm. Elbette yok. Çünkü onlar, orijinal DP amblemini de almamakla sadece ve yalnızca "merkez sağın utancı-hicabı" haline düşen DYP'lerine yeni bir yüz arayışına girmişlerdi. Amaçları DP olmak falan değildir. Neyse, uzatmayalım. Hani, daha önce 17-18 Kasımda yapılması planlanan kongre, Genel Başkan Mehmet Ağar tarafından iptal edilmiş, ardından GİK, kongrenin 6 Ocak tarihine ertelenmesine karar vermişti. Çok yakinen biliyoruz. Alakası yok. Her türlü karar Mehmet Ağar tarafından verildi. Bu ara Hüsamettin Cindoruk formülü denendi. Dayatılan usul itibarıyla tutmadı. Bu formülün tutmamasının nedeni de, Mehmet Ağar'ın "siyasetten ayrılma değil, ara verme" kararında gizili. Diğer bir anlamda emanet-vesayet meselesi. Vaktiyle şehremini İ. Melih Gökçek de bu yolu denemek istedi. Tutmadı. Şimdi tutacağını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Bizim fikrimiz o ki; "Düz ovada siyaset patentinin faili" ve Parti sahibi, polis müdürü Mehmet AĞAR'ın katı yönetimi, kaprisleri ve basiretsizliği nedeniyle DYP misyonuna nokta konuldu. 2003 yılında tam kıvamında (sıkı demokrat Serhan Yücel'in Genel Sekreterliği zamanında) gerçekleşmesi kabil "birleşme ve bütünleşme" ise maalesef gerçekleştirilmedi ve zoraki nikâh sonunda böyle oldu. Geleneğin usul ve ilkelerine aykırı olarak Mehmet Ağar ile Tansu Çiller'in ittifak ettikleri aday Süleyman Soylu genel başkanlığa "emanetçi" sıfatıyla seçildi. Kongre yerine bir komedi yaşandı. Lâkin, yine de hayırlısı diyelim. Yapılan "kast-ı mahsusa" ve yanlışlıklar "14 MAYIS" kongresinde düzeltilir ve telâfi olunur inşâllah. Ancak, bununda memleket hayrına iblâğı mümkün. Geç değil. Umarım bu makale erbabınca bulunur, okunur, ibret ve ders alınır. Dava ve misyonun hakiki varislerinde biri sıfatıyla halisane temennimiz budur. Tabii değişim ve dönüşümün gerçekleşebilmesi için DP adını alan ve fakat "manâ ve muhtevasının" ayrılmaz bir parçası olan amblemini dışlayan bu yeni (!) oluşumun, yapılacak kongrede aslına rücu etmesi, dava ve misyonunun özünü teşkil eden tarihi amblemi alması, ilke onur ve değerlerini iktisap etmesi zorunludur. Aksi takdirde sonuç yine hayâl-i sükut ve derin bir hüsrandan başka bir şey olmayacaktır.(DYP) -DP'YE İTHAFHer ne kadar aşağıdaki bilgilere bütün siyaset kurumlarının "hayati derecede" ihtiyacı olsa da; Ben bu makaleyi özellikle ve bilhassa DYP-DP'ye ithaf ediyorum. Umarım görülür, bilinir, okunur, incelenir ve değerlendirilir. Zira, bu çalışma büyük bir zahmet, meşakkat, bilgi ve birikimin ürünüdür. Her ne kadar "marifet iltifata tabii" ise de, biz kimselerden her hangi bir iltifat beklemiyor; Sadece "bilgi" yi siyasetin ve siyasetçilerin istifadesine sunuyoruz. İDEAL BİR PARTİ (GELENEĞİN) PROGRAMI Bu güne göre uzak bir geçmişte; 01 Eylül 1937 tarihinde, "Şark Raporu" ışığında, (Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK' ün emir ve direktifleri üzerine) Celâl BAYAR ve arkadaşları tarafından hazırlanan "TC'nin, Kalkınması-Gelişmesi ve Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşmasına İlişkin Program Tasarısı" bizzat ve şahsen, ATATÜRK tarafından okunmuş, incelenmiş olup, pek çok ek ve değişiklik yapıldıktan sonra BAYAR' a, "İşte, bu program benim programımdır. Türk milleti için düşündüğüm ve icrası hususunda lüzumuna kani olduğum her hususu havi bulunmaktadır. Bütün esas ve unsurları ile bunun mutlaka ve noksansız olarak uygulanmasını istiyorum. Hükümeti kurun ve bu programı uygulayın." dediği ve uygulama emri verdiği metin, önce 25.Eylül.1937 tarihli 1. Mahmut Celal BAYAR Hükümetinin resmi ve "Atatürk tarafından hazırlanan" onaylı programı oldu. Ancak bu programın, 25.10.1937-25.01.1939 tarihleri arasında görev yapan 1. ve 2. Bayar hükümetleri tarafından uygulanması mümkün olmadı. Çünkü, Şark Raporu ve çok bariz hale gelen bazı sorun ve sıkıntılar yüzünden Atatürk, İsmet İnönü'yü, parti ve devlet görevlerinden azlederek sürgüne göndermişti. Diğer taraftan kendi hastalığı ilerliyor ve devlet işleri ile meşgul olamıyordu. Bayar Hükümeti ise, bir taraftan aziz Atatürk'ün tedavisi için koşturuyor, diğer taraftan da programın hayata geçmesi ve hükümetin (İnönü den dolayı) başarılı olmasını istemeyen Vekillere karşı yoğun bir mücadele veriyordu. 10.Kasım.1938 günü Ulu Önder hayata gözlerini kapayıncaya kadar bu mücadele, programdan hiçbir sonuç alınamadan ve her hangi bir uygulama yapılamadan böylece sürdü. Vefatın ertesi günü İsmet İnönü derhal, kendisini Cumhurbaşkanlığına seçtirdi. İlk etapta "Atatürk' ün programı" hayal mahsulü olarak nitelenip yürürlükten kaldırıldı. Bütün Resmi daire ve okullardan Atatürk portreleri indirilerek "milli şef" fotoğrafları asıldı. Tedavüldeki kağıt ve madeni paralar toplanarak "milli şef" resimli paralar basılıp piyasaya çıkartıldı. Buna sabır ve tahammül gösteremeyen ve onay vermeyen Bayar Hükümeti 25.Ocak.1939 da görevinden alındı. (devamı var) DP ve SİYASET KURUMLARINA İTHAF (2)Mustafa Nevruz SINACI Bu tarihten itibaren ülkemizde karanlık, kâbus dolu-despot, diktatör ve ABD yanlısı faşist bir yönetim, baskıcı-karanlık bir dönem; Atatürk ilke ve inkılâpları ile emperyalizme düşman temel ilke ve milli politikalara karşı bir "karşıdevrim" başladı. Halk Partisi ile devlet adeta birleşti, bütünleşti. Celal Bayar ve arkadaşları; Adnan Menderes, Refik Koraltan, Prof. Dr. Fuad Köprülü, Mareşal Fevzi Çakmak, Ali Fethi Okyar ve Ali Fuad Başgil; Zamanla, azimle ve sabırla genişleyen bir yelpaze içinde, (kendi deyimleri ile) Demokrasi ve fazilet mücadelesine başladılar.Atatürk'ün, yoluna, izine, vasiyet-gelenek ve programına sıkı sıkıya, sadakat ve samimiyetle sarılarak sahip çıktılar. İşte; 12.Haziran.1945 tarihli "dörtlü takrir" e, buna mümasil demokrasi, insan hakları, adalet, fazilet ve hukuk mücadelesine esas teşkil eden ve 07.Ocak.1946 da DP'nin kurulması ile hayata geçen bu programdır. Bu programın özü "Yeter, Söz Milletindir !.." sloganıdır. Bu, milli devleti sahiplenme ve millete tercüman olma anlamına gelir. Türkiye sevdalıları için uygulanması ve uyulması gereken bütün ayrıntıları içerir. Ülkemiz ve insanımızı onurla yükseltmek, kalkındırmak ve geliştirmek isteyenlere yol gösterir. Çağı gereklerine göre değişim ve dönüşüm özelliğini taşır. "Cumhuriyet, Demokrasi ve Lâiklik" bağlamında öncü bir fonksiyona sahiptir. Kısaca milli misyon olarak da vasıf ve ifade edebileceğimiz "Atatürk' ün Programı" bu programın, esas itibarıyla 'partiler üstü' karakteri, özellik, nitelik ve ana hatları (muhtevası) aşağıdaki şekildedir : Gelenekte siyasetin amacı: Devletin en temel ve en değerli unsuru, varlık nedeni olan İnsanı, maddi-manevi, ilmi-bilimsel ve kültürel değer, eser ve zenginliklere kavuşturarak 'ona' gerçekten başarılı, onurlu, ilkeli, sorumlu ve mutlu olabileceği ortamları hazırlamak ve sağlamak. Devletin; Düzenleme, Destekleme ve Denetleme fonksiyonunu yeniden harekete ve hayata geçirmek. 1938-1950 döneminde vaki bilumum yolsuzluk, sorumsuzluk ve suiistimallerin hesabını sormak. Atatürk' ün en büyük hâyal, arzu, emel ve ideali olan Demokrasiyi tesis etmek. "Siyaset ve Devletin Yeniden Yapılanması" reformu çerçevesinde: a-Devleti asli (Adalet, Dış-İç emniyet, güvenlik, barış ve huzur, Sosyal Devlet, fert ve toplumun geliştirilmesi, tabanda refah ve mutluluğun şartlarının oluşturulması) görevlerine "yönlendirici ve denetleyici" boyuta çekmek, bunun dışındaki bütün kurum, kuruluş ve işlemleri ya, yerelleştirerek veya hızla özelleştirerek halka teslim etmek; Namuslu ve dürüst rekabete dayalı 'serbest piyasa ekonomisi' ni hayata geçirmek. Daha açık bir anlatımla: Devleti milletle barıştırmak ve Cumhuriyeti Demokrasi ile buluşturmak !... Şu an için "güvenlik ve istikrar" kavramları anlamlarını yitirmiş bulunmaktadır. Öyle ki, yoğunlaşan kundaklama teşebbüsleri ile 3 Ocak tarihli Diyarbakır saldırısı, ondan evvelki askerleri kaçma ve/veya kaçırılma kalkışmaları, DTP vukuatları ve nihayet; Ağır bir tehdit ve dayatma niteliği arz eden son AB kararları bunu açıkça göstermektedir. Hırsızlık, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, yalan-talan ise yıllardı had safhadadır. Devletin namusu yıllardır kurtarılmayı beklemekte; Millet namuslu ve dürüst bir iktidarın özlemi içinde kıvranmaktadır. Demene-yanılma süreci halka çok pahalıya malolmakta ve netice değişmemektedir. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim: b-Yerinden Yönetim ve katılımcı Yerel Demokrasiyi gerçekleştirmek. Bilimin, bilincin ve demokrasinin zorunlu kıldığı bu gerçek; İki yüzlü, dessas, yalancı ve talancı AB'nin de menfur telkin-dayatma ve katkılarıyla günümüzde hedefi ve amacından saptırılmakta ve muhtemel bir bölünmeye zemin hazırlamak niyeti ile istismar edilmektedir. c-Yasama, Yürütme ve Yargı erkleri arasındaki "kuvvetler ayrılığı, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesini" hayata bütün usul, esas ve unsurları ile uygulamak. Kanunlar önünde tam eşitliği sağlamak. Adalet ve hukukun üstünlüğünü hakim kılmak. d-Başta Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından ve milli delege sistemi ile halkın içinden seçilmesi olmak üzere; Milletvekilleri, Belediye Başkanları, İl ve Belediye meclisi üyelerini "namusluca ve dürüstçe" yasalaşmış dar bölge ve iki turlu seçimle seçtirmek; Yerel yönetimlerin siyasi partilerle bütünüyle ilişiğini kesmek. e-Ülkeye Tam Başkanlık Sistemini kazandırmak. Demokrasi, uzlaşma kültürü, karşılıklı saygı-sevgi, tolerans ve hoşgörüye dayalı bütün evrensel hak-hukuk ve hürriyetlerin önündeki engelleri kaldırarak, adalet ve hukuku hakim kılmak suretiyle bunların uygarca ve özgürce kullanılmasını sağlamak. Ancak; Anarşi, terör ve tedhişin kesin olarak yolunu kapamak. Lâikliği; Atatürk ilkeleri ve Türk İnkılâbı ile İslâm Dininin orijinal ve objektif esasları dahilinde yeniden düzenlemek. Din-Vicdan, inanma, inandığı gibi yaşama hürriyetinin önünde var olan bütün engelleri kaldırmak. Ülkemize yönelik kültür emperyalizmini durdurmak ve yok etmek. Hakim ve hükümran, özgür "Milli Devlete" hayatiyet kazandırmak. (Bu ilke, hüküm ve amaç 1961 anayasası ile sonlandırılmış ve bunun yerine üniter devlet ilkesi konulmuştur.) Düstur: 'Kanunlar anayasaya, anayasalar da insan'a aykırı olamaz' ilkesi doğrultusunda Anayasa ve yasaları sadece temel esasları ihtiva edecek şekilde yeniden düzenlemek ve demokratikleştirmek. Yargı Erki'ni bütünleştirip bağımsız ve tarafsız kılmak, Devletin bütün kurum ve işlemlerini yargının ve halkın denetimine bağlamak, tam şeffaflık ve saydamlığı temin etmek, yargının hızlı, etkin, sağlıklı ve ucuz çalışmasını sağlamak. Hak aramanın yolunu açmak. İçinde (Ombudsman) kurumunun da bulunduğu bir adalet dağıtım sistemi ile halkın hak arama, denetim ve izleme hakkını kullanması kurumsallaştırmak. Devlet okul ve üniversitelerini, merkezi sistemden yerel yönetimlere devretmek, uygun olanları vakıf haline getirip özelleştirmek. Eğitimde etkin bir sigorta ve kredi sistemi kurmak, fakir, yoksul ve güçsüzlerin de en iyi şartlarda okuma imkanlarından yararlanmasını sağlamak, Devletin Sağlık ve Sosyal Güvenlik kurumlarını tek çatı altında birleştirmek, gerekli olanları yerelleştirmek ve özelleştirmek. Bütün vatandaşlar bir Genel Sağlık Sigortası kurmak. Ayırımsız bütün vatandaşlarımıza devlet hastanelerinde 'ücretsiz bakım, kontrol ve tedavi' imkânı sağlamak. Fakir, yoksul, güçsüz ayrımı yapmadan bütün vatandaşlara kalıcı, sürekli ve kaliteli sağlık hizmetini devlet olarak vermek. Devletçe yönetilen mevcut sigorta sistemlerini çağdaş ve sağlıklı bir Milli Sosyal Güvenlik Sistemine (SAGEM) dönüştürmek. Emekliliği çağdaş-güncel, insani ve medeni boyutta norm ve standart birliğine kavuşturmak. Çalışanla emekli arasındaki maaş farkını asgariye indirmek, maaşlar arasındaki ayrıcalık ve uçuruma son vermek, kamu ve özel sektör çalışanları ile bütün emekli maaşlarını "yoksulluk sınırının" üstüne çekerek, insanca bir yaşam sürmelerini sağlamak, BİLGİ NOT: Mevcut hükümet tarafından mezkür sahada yapılan çalışma maalesef bu standart, ilke ve normlardan bütünüyle uzaktır. Sosyal Güvenlik Kurumu adı ile oluşturulan ve tıpkı yıllar önde DP tarafından öngörüldüğü veçhile "Sosyal Güvenlikte Tek Çatıyı" amaçlayan bahusus kurum ölü doğmuş ve doğar doğmaz da kadük olmuştur. Bu kurumun oluşumunda ne adalet, ne hukuk ve ne de hakkaniyet ilkelerinden söz etmek mümkün değildir. İnşâllah düzeltilir. Elbette düzeltilmesi de gerekir. Zira, TC'nin kuruluş amacı bunu muciptir. İşsizlik Sigortasını genelleştirmek.Zorunlu tahsilini bitiren ve/veya 18 yaşını ikmal ettiği halde, her hangi bir okula devam etmeyen bütün gençlerimize ya iş bulmak veya işsizlik maaşı bağlamak. Emeklilerin, işsizlerin, öğrenim gören gençlerin, ev hanımlarının, özürlülerin, yoksul, kimsesizlerin, gazilerin ve şehit ailelerinin durumlarını iyileştirmek. Ülkemizde fakir, yoksul, aç-açık ve kimsesiz bırakmamak. Devlet adına, kimsesizlerin kimsesi olmak. Türkiye ve dünya Türklüğüne sahip çıkmak. (devamı var) DP ve SİYASET KURUMLARINA İTHAF (3)Mustafa Nevruz SINACI Memur-işçi ayrımını minimize etmek. Kamu çalışanlarının sayısını en aza, asgariden yarıya indirmek; Verim, yatırım ve üretimi arttırmak. Bilimsel sendikacılığı geliştirmek. Sendika ağalığına son vermek. İşçi ve Memur sendikalarını tek Konfederasyon çatısı altında birleştirerek demokratikleştirmek. İşçi ve memur dahil bütün çalışanların sosyal haklarını demokratik yollarla elde etmeleri için gereken yasal düzenlemeleri yapmak. Asgari ücreti, sigorta kıdemi, tahsil, ehliyet ve liyakatle bağlantılı, en alt göstergesi (asgari geçim indirimi) vergi dışı kalacak biçimde yeni usul ve esaslara bağlamak. Ekilebilir tarım ve ziraat alanlarını korumak kayıt ve şartıyla, Şehirlerin gelişme alanlarını hızlı ve planlı olarak yerleşime açmak, kira ve konutu rant vasıtası olmaktan çıkartmak, herkesin mutlaka medeni ve insani şartları taşıyan, sağlıklı bir Konut sahibi olmasını özendirip desteklemek.Kaynak kaybını engellemek, gereksiz yatırım ve israfı önlemek ve sağlıklı-yeterli-konforlu bir yaşam düzeyi için 'yaşam boyu kullanılabilecek" kiralık konut sistemini devreye sokmak. Devlet olarak, toplumun bilim, kültür ve Sanat değerlerine sahip çıkmak, milli ve manevi değerleri geliştirecek, Türk harsı, kimlik ve kişiliğini yükseltecek, Namuslu, sorumlu, ilkeli, onurlu ve sorumlu vatandaş formunu hakim unsur haline getirecek tedbirler almak, Sanatı ve sanatçının gelişmesini özendirmek.Anarşist, terörist, bölücü, hırsız, yolsuz, rüşvetçi, iltimasçı, gasp ve irtikap eğilimli ve/veya bu fiillere tenezzül ve tevessül eden alt varlıkları eğitmek, terbiye etmek. Islah olmayan araz ve müzminleri toplumdan soyutlayıp, üretim kamplarında enterne etmek. Aktif ve şahsiyetli bir Dış Politika izlemek.Tarihten ve tabiattan kaynaklanan bütün hak ve hukukumuzu tavizsiz ve ivazsız olarak sonuna kadar kullanmak. Uluslar arası ilişkileri 'mutlak mütekabiliyet' ilkesi doğrultusunda yeniden düzenlemek. Ülkemizin tam bağımsız, hür ve hükümran bir devlet olma sıfatını, hayatın ve iktisadın bütün alanlarında temin, tedvir, sevk, idare ve organize etmek, harici misyonumuzu ne idüğü belirsiz dönmeler ve monşerlerden temizleyip, bütünüyle Türkleştirmek. Öz be öz, yani asaleten Türk olmayanları Dış İşleri, İç İşleri, TSK ve MEB' na almamak. İç güvenliğin sağlanması görev, yetki ve sorumluluğunu merkezi idarenin gözetim, takip, denetim ve koordinasyonunda il ve ilçe idarelerine vermek. Jandarmayı kaldırmak. Kaymakam ve Valiler ile Müftü, Başsavcı, il ve ilçe Emniyet Müdürlerinin halk tarafından seçilmesini sağlamak. "Güneydoğu Sorununu", hiçbir ayrımcılık, bölücülük, halklar arasında farklılık, imtiyaz ve sair "bütün Türk vatandaşlarının tabi olduğu ve uymak zorunda bulunduğu yasal şart, statü, imkân ve fırsat eşitliği ile Kanunlar önünde mutlak eşitlik" bağlamında ve bütün insanlar, inançlar ve bölgeler arasında tam eşitlik ilkesi dahilinde ve sosyo-ekonomik çerçevede çözmek. Halklar değil, ayırımsız tüm vatandaşlar arasında adalet, eşitlik ve hukuku üstünlüğü ilkesini hakim kılmak. Ülkede var olan, dokunulmazlıklar dahil bütün ayrıcalık, imtiyaz ve istisnalara kesin olarak son vermek. Yüksek kalite, ucuz ve uygun fiyat" bağlamında "Namuslu ve dürüst Rekabete Dayalı liberal ekonomi Serbest Piyasa Düzeni" içinde "Hür Teşebbüsü" gerçekleştirmek, kapsamlı bir Teşvik sistemiyle ekonomiye dinamizm getirmek. Devlete ekonomide, makro politikalar ile nazım rolünü yüklemek. Vatandaşı ezdirmemek. İktisadın temel esas ve ilkelerini "çıkar-çılgın kâr ve rant" üstüne değil; Helâl kazanç üstüne bina etmek. Her türlü kayıt ve kapsam dışılığa son vererek, devleti kontrol altına almak. Vergileri adil esaslar çerçevesinde makul seviyelere indirmek, tabana yaymak, kamu maliyesini bütünüyle şeffaf ve saydam kılmak, Türkiye Milli Mastır Projesi kapsamında kayıt ve kapsam dışını ortadan kaldırmak, dolaylı vergileri azaltmak ve doğrudan vergileri evrensel norm, standart ve boyuta çekerek; Vergilendirilmiş kazancın üst üste ve tekrarlanan bir döngüyle vergilendirilmesini kesin olarak önlemek; Esnaf ve sanatkarın Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerini (KOBİ) geliştirmelerini sağlamak, yoğun bir program ve etkin teşvik tedbirleri ile desteklemek suretiyle, en kısa sürede her KOBİ' yi bir büyük fabrika ve AŞ'ye dönüştürmek, Kayıt ve kapsam dışı gibi "vatana, millete ve insana ihaneti mucip" teşebbüs, kalkışma ve tasarrufları bütünüyle ortadan kaldırmak; Vergi ödeme, yönetim sorumluluğuna katılma, devleti koruma-kollama ve yönetimi denetleme bilincini geliştirmek. Muhtemel yolsuzluk, gasp irtikap, görevi kötüye kullanma ve suiistimallere karşı duyarlı, dinamik bir toplum yaratmak. Ülkenin farklı özellik taşıyan geri kalmış bölge ve yörelerinin kalkınması dinamik ve cazibelerinin birbirlerine eşitleneceği etkinlikte teşvik tedbirleri ile gerçekleştirmek, Etkin bir ulaşım, haberleşme ve enerji alt yapısı tesis ve idame ettirerek, Ülkenin gıda üretiminde kendine yeterliliği güvence altına almak; İspanya'nın Sevilla bölgesi gibi ekolojik ve organik-doğal tarıma dayalı büyük ölçekli işletme ve alanlar oluşturmak Dış pazarlarda rekabet gücümüzün artırılması amacı ile ekonomik, mali, monater politikalarda gereken düzenlemeleri yapmak, komşu ülkelerle serbest piyasa, liberal ekonomi ve dürüst rekabete dayalı ve geniş kapsamlı ekonomik işbirliğini oluşturmak, sınır kapılarını serbest ticarete açmak ve geçişleri serbestleştirmek. Proje bütününe sadık kalarak bu programı uygulamak, Türkiye'ye gerçek anlamda çağ atlatacak ve ülkemizin "Birinci Sınıf Dünya Devleti" konum ve durumuna yükselmesini kesinlikle sağlayacaktır. İDEAL BİR PARTİ MİSYONU Türk milletini içinde bulunduğu ıstırap ve sıkıntılardan kurtaracak; "Kalkınmış - gelişmiş; Muasır medeniyet seviyesine erişmiş ve bu düzeyi aşmış bir Türkiye" ideali ve sevdalılarının "mevcut ve/veya muhtemel yeni Parti Misyonu: Kısaca "gelenek" olarak tanımlanan ve başlangıcı Ulu Önder ATATÜRK ve milli mücadeleye dayanan, Atatürkçü-Kemalist, Milliyetçi, Maneviyatçı bir "kuvva-i milliye" misyonudur. Esas itibarıyla var olan ve fakat sahipsiz kalan bir çizgidir. ATATÜRK' le başlar. BAYAR, MENDERES ve ÖZAL ile günümüze kadar uzanır. Hakiki ve bizatihi / geleneksel sahibi tarihi Demokrat Partidir. Kuvva-i Milliye ve Milli Mücadele ruhunun destansı bir dirilişi olarak tanımlanan 1946' dan dolayı "46 Ruhu" olarak da ifade olunur. TANIM VE ANLAMI : Demokratik ve gerçek anlamda Lâik Türkiye Cumhuriyeti' nin; Atatürk ilke ve inkılâpları ve manevi mirası ile mündemiç; Milli, ilmi, insani ve manevi mukaddeslerle mücehhez; İnsan Hakları, Eşitlik, Adalet ve mutlak Hukukun Üstünlüğüne dayalı, İnsan haklarına sahip ve saygılı, muasır medeniyet seviyesini aşmayı hedefleyen; Ebed-müddet hür, hükümran ve 1. sınıf müstakil bir küresel Devlet olmasını amaçlamak, bu inanç ve ideal uğrunda tam bir fazilet, ahde vefa ve fedakârlıkla, "nefer" olarak çalışmak; Namuslu, dürüst ve demokrat bir insan, onurlu-ilkeli-sorumlu-erdemli bir vatandaş sıfatıyla Devlet, Cumhuriyet ve Demokrasiyi korumak, kollamak, kalkındırmak ve geliştirmektir. İDEAL BİR PARTİNİN VİZYONU "İleri, Çağdaş ve Güncel Vizyon" : Bütün Türk vatandaşları ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bilgi çağına taşımak;İnsani boyut ve bilgi toplumunu gerçekleştirmek. En ileri seviyede kalkınma gelişme, bilim ve yüksek teknoloji düzeyini yakalamak.Devletimizi özgür, hakim-hükümran ve güçlü, insanlarımızı "tabandan tavana doğru refah yayılmak suretiyle" zengin ve mutlu kılmak. İnsan hakları adâlet ahlâkı, demokrasi ve lâikliği günlük yaşamın dinamik bir unsuru haline getirmek. Var olan bütün ayrıcalık, imtiyaz ve dokunulmazlıkları kaldırmak ve bütün yurttaşlarımızı eşit bir düzeye taşımak. (devamı var) DP ve SİYASET KURUMLARINA İTHAF (4)Mustafa Nevruz SINACISağlıklı, saydam, adaletli, ilkeli, onurlu, güçlü, sorumlu, hakim ve hükümran, dürüst ve mutlak surette hukukun üstünlüğüne dayalı; Üretici-yaratıcı, çalışkan, hukuka sahip ve saygılı, enerjik-dinamik ve sinerjik "kaliteli-değerli-mütesanit" bir Devlet ve Millet, toplum oluşturmaktır. Topluma yaşama sevinci ve üretme-üretime katılma heyecanı aşılamak. "SİYASİ VE SOSYAL" (SOSYOMETRİK) MANİFESTO : 1. Nedene odaklı değil, çözüm ve projeye odaklı olarak çalışmak. 2. Namuslu, dürüst, demokrat; İyi insan ve sorumlu vatandaş olmak. 3. Sorumsuz vatandaşlıktan, sorumlu vatandaşlığa geçişi sağlamak. 4. Lider sultasını kaldırmak; Siyasi rakip değil iyi bir ekip olmak. 5. Ortak aklı esas alarak; Verimli, uyumlu, ilmi ve kaliteli siyaset yapmak. 6. Adres : "Türkiye" 7. Kimlik : "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı" 8. Kişilik : "İnsani Boyut ve Bilgi" 9. İlke : Onurlu, Saydam, Adaletli, Demokrat ve Dürüst Siyaset, 10. Parola : Vatana, Millete, Devlete, İnsana 'insanlık alemine' hizmet.İNSAN HAKLARI, ADALET, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ, DEMOKRASİ VE UZLAŞMA KÜLTÜRÜ İLKELERİ 1. Her insan bir devlettir. Devlet insana hizmet için vardır. Devletin bütün hattı hareket ve faaliyetinde 'kamu yararı' esastır. Bütün kurum ve kuruluşları ile kamu halkın emrinde ve hizmetinde olmak zorundadır. Hiçbir vekil, asil olan milletten veya milleti oluşturan bir fertten üstün olamaz. Bütün makam ve mevkiiler millete, eşit olarak halka ve doğrudan insana hizmet etmekle memur, mecbur ve mükelleftir. Devlet memuru yoktur. 'Millet Memuru' vardır. Cumhurbaşkanı dahil, millet vergisi ve devlet gelirinden maaş alan her kes "millet memurudur" Millet memuru; Namuslu, onurlu, ilkeli ve sorumlu olmaya ve bütün vatandaşlara eşit davranmaya, devlette halkın menfaatlerini canı pahasına korumaya ve kollamaya, hizmetini adalet, fazilet ve tam bir vefa ve dürüstlükle, en temiz, doğru ve verimli olarak yerine getirmeye mutlak surette memur ve mecburdur. Hırsızlık, yolsuzluk, bölücülük, vatandaşlar arasında ayırımcılık ve gasp, rüşvet, irtikap, namussuzluk ve sahtekârlık yapanlar kamuda görev alamazlar. 2. Genel amaç ve felsefe : İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın. 3. Partinin varlık sebebi ve ana vizyonu : Adalet ve Demokrasi. 4. Adalet ve Demokraside hedef : Evrensel norm, standart ve kriterleri aşmak.5. Kanunlar Anayasa ya, anayasada insan haklarına aykırı olamaz. Devlet kutsal değildir. Hiç bir kurum da kutsanamaz. Evrende kutsal olan tek varlık: Namuslu, dürüst, ilkeli, onurlu ve sorumlu "insan" dır. Devlet, özellikle ve bilhassa "iyi insan ve iyi vatandaşın yanındadır. İyi insan ve iyi vatandaş: Birey olarak, namuslu, iffetli, temiz ve dürüst bir hayat süren, çalışan, üreten, hakkıyla ve helâlıyla kazanan, demokrasiye inanan, insan hakları, adalet ve hukuka bilinçle sahip ve saygılı olan, yerine göre bütün kurum ve kuruluşlar, özel sektör ile devleti denetleyen kişidir. 6. Bütün insanlar hakları ile doğar. Devletin görevi, bu hakları korumak, geliştirmek; Bilgi, birikim, tahsil, terbiye, kişisel çaba-çalışma, verim ve üretimine paralel olarak bütün vatandaşları onurlu, güvenli, zengin ve mutlu kılmaktır. 7. Bireyin (kişilik) hakları dokunulmazdır. Bireyler örgütlenerek ve belirli amaçlarla bir araya gelerek; Tüzel hukuk çerçevesinde daha geniş anlamda hak, hukuk ve teşebbüs imkânı ve sahibi olabilirler. Devletin görevi : Düzenleme; Destekleme ve Denetlemedir; Ayrıca; Gönüllü Kuruluşları teşvik etmek, destek olmak ve iş birliği yapmaktır. Devlet idaresinde millet iradesi 'katılımcı gerçek demokrasi' esastır. Devlette demokrasiyi bütün kurum ve kuruluşları ile uygulamayan, kesintiye uğratan, ayrıcalık, dokunulmazlık ve imtiyaz yaratan, adalet ve hukukun mutlak üstünlüğü, tarafsız ve bağımsızlığı ile hakimiyetini sağlayamayan hiçbir siyasi parti meşru sayılamaz. Adalet, hakkaniyet ve genel ahlâk esaslarına aykırı hüküm, karar ve tasarrufta bulunan bütün yargıç, savcı ve (resmi-sivil) yöneticiler görevlerinden derhal uzaklaştırılır. Devlette sahtecilik, israf ve suistimalin yeri yoktur. 8. En önemli ve en değerli "İnsan Hakkı" Yaşama, Öğrenme, İnanma, Barınma, İnandığı gibi konuşma-yaşama ve hayatını "İyi insan ve iyi vatandaş" boyutunda sürdürme hakkıdır. Ancak, suç işlemek, yalan söylemek, başkalarının hak ve hukuku' na halel getirmek; Din tüccarlığı ve siyaset simsarlığı yapmak kesinlikle yasaktır. 9. Siyaset; Devleti Adaletle ve milletle iş birliği halinde, hukukun üstünlüğü ve yasalar önünde mutlak eşitlik ilkesine göre halkla "birlikte" yönetmektir. 10. Cumhuriyet fazilettir. Devlet, Demokrat, Saydam, şeffaf, medeni, muasır ve insani boyutta lâik; "imkân ve fırsat eşitliğine" dürüst rekabete dayalı serbest piyasa, (yerine göre) karma ekonomi ve liberal ekonomiden yana olup; Bütün iktisadi hareket ve faaliyetlerin temel amacı: Bireyin refah, zenginlik, güvenlik ve mutluğudur.Üretici ve tüketici arasında 1'den fazla aracı ve komisyoncu ihdası yasak; Üreticinin, ürettiğini doğrudan tüketiciye satması esastır. ÜYELİK ESASLARI VE PARTİ KURALLARI ÜYELİK ESASLARI a) Bütün Üyeler parti içinde eşit haklara sahip olmak zorundadır. b) Her Üye "parti aidatı" vermeye mecbur, memur ve mükelleftir. Parti, başta Devlet (hazine) olmak üzere, hiçbir kurum ve kuruluştan bağış-yardım ve sair namlar altında para alamaz. Standart üye aidatı dışında hiçbir vatandaştan para kabul edemez. Parti görevlerini para karşılığı dağıtamaz, peşkeş çekemez. Kıdem, ehliyet ve liyakat dışında (seçme-seçilme ve görev dağıtma, adaylık hallerinde) başkaca bir kriter ileri süremez. c) Üç ay üst üste aidat vermeyenlerin seçme ve seçilme hakkı; Altı ay süreyle aidat vermeyenlerin "parti üyeliği" kesin olarak sona erer. Adaylığı görevden istifaya bağlı kişilerin 'fahri üyelik kıdemi' ve dönem ödemeleri dikkate alınır. Aralıksız en az 6 ay aidat ödeyen fahri ve asli üyeler dışında kimsenin, parti içinde seçme-seçilme ve aday olma hakkı yoktur. Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları buna göre düzenlenir. e) Parti üyesi, halk içinde muteber, ilkeli, sorumlu, duyarlı ve başarılı "örnek ve önder" bir insan olmak ve Partiyi onurla temsil etmek durumunda ve zorundadır. Zamanla siyaseti kirletme ve yozlaştırma eğilimi olanlar partiye üye olamaz. Yüz kızartıcı suç işleyen vatandaşlar partide üye sıfatıyla kalamaz. SİYASETİN KURALLARI a) Her parti üyesi, bağlı olduğu (il, ilçe, belde, mahalle, köy) sorunlarını tespit etmek, çözüm önerileri-projeler üretmek ve bunları kendi başkanlığına yazılı olarak iletmek, gereğini takip etmek ve kamu-halk lehine sonuçlandırmakla yetkili, sorumlu ve görevlidir. b) Üyelerin bir başka görevi de; Kayıt ve icra mercileri olan kademe-organ, Yönetim Kurullarını murakabe etmek. Hesap, iş, işlem ve faaliyetleri takip, kontrol ve dahili denetimde bulunmak suretiyle yerel başarıya "sorumlulukla" katkı sağlamaktır. Parti kademesinde, her hangi bir yöneticinin 'parti içi demokrasi' kurallarına aykırı hareket etmesi, hak gaspı, hukuk ve tüzük ihlâli halinde her üyenin bir üst merci ile doğrudan Mahkemelere başvurma ve sorunu gidermek için gerekeni yapma hakkı ve görevi vardır. (devamı var) DP ve SİYASET KURUMLARINA İTHAF (5)Mustafa Nevruz SINACIPartide, her hangi bir sahip ve antidemokratik sulta-tasallutun oluşması halinde; Üye' lerden her hangi birinin müracaatı halinde mahalli savcı ve hakimler derhal gereğini yapmakla memur, mecbur ve mükelleftir. Zira, partiler sahiplere-sultalara değil; Bizzatihi halka-millete aittir. Hiçbir kişi veya grup partileri tasallut edemez. c) Ayrıca, her üye geçici veya daimi bir komisyonda görev almak, partiye kişisel ve bilimsel katkı sağlamak ve mahallin nabzını bu kurul ve komisyonlar yoluyla Genel Merkeze ulaştırmak zorundadır. d) Parti Üyesi için "Anayasal Vatandaşlık" esastır. İnsanlar arasında hiç bir şekil ve surette bir ayrım gözetilemez ve ileri sürülemez. Şu kadar ki; Vatan hainleri, hırsız ve yolsuzlar, namussuz ve sahtekârlar bunun dışındadır. İDEAL BİR PARTİ'NİN "PARTİ" KURALLARI a) Aidat borcu olan adaylık ileri süremez. b) Bütün Kongrelerde "birleşik/tercihli- çarşaf liste" esastır. İyi olan kazanır. c) Kulis yapmak yasaktır ve ihraç nedenidir. Seçimlerde hür irade esastır. d) Hiç bir partili, bir başka parti ile "ittifak" isteminde bulunamaz. e) Partinin bir başka partiye katılması istenemez. f) Parti Üyeleri : 1. Yürürlükteki Kanunlara, yönetmeliklere ve bazı yöneticilere karşı olabilirler. Bu doğaldır. Fakat karşı mücadele, mukabil öneri ve alternatifler üreterek kanunların çizdiği yol, ilke ve çerçeve içinde verilir. Hak mutlaka yasal yollardan aranır. Birey, zail olması ve/veya gasp edilmesi halinde hak aramak, haklarını korumak, sorumlu bir insan ve dürüst vatandaş sıfatıyla 'kişilik ve kamusal haklarını' savunmak zorundadır. Şu kadar ki, hiçbir parti üyesi veya vatandaş "hak arama" gerekçesi ile kamu, özel sektör ve vatandaş mallarını tahrip edemez, kimseye tacizde bulunamaz, ayrıcalık, dokunulmazlık, imtiyaz ve istisna talebinde bulunamaz. 2. Parti üyesi asla iltimas yapmaz. Yalan söylemez. Yüksek karakterli, ilkeli, şahsiyetli ve haysiyetli olmak Parti Üyesinin (ve halkın) yaşam biçimidir. Bundan asla ödün vermez. Mili değerler ve manevi mukaddesleri nefsinde yaşar. Din ticareti ve siyaset simsarlığı yapmaz. Siyaseti, "demokrasi ve fazilet mücadelesi" olarak gönüllü ve fakat "milli bir görev olarak" yürütür. Üye sıfatıyla hizmetleri gönüllü olmak zorundadır. Karşılığında kişisel menfaat ummaz. Karşılık beklemez. Şahsi çıkar ve ikbal peşinde koşmaz. 3. Parti Üyesi, Toplumsal yapı içinde ve özellikle kendi bölgesinde; Rüşvet, iltimas, hırsızlık, yolsuzluk ve her türlü su istimali takip ve başta parti içi merciler olmak üzere, sorumlu merciler nezdinde şikayetle neticeyi takip eder. Medeni cesaret, ilke ve yüksek ahlak sahibidir. Mahalli ve çevresinde kişisel ve kurumsal mücadelesini verir. Şikayet, takip, dava ve şahitlikten kaçınmaz. Halk içinde muteber, örnek-önder ve "fazilet timsali" iyi insan, iyi ve sorumlu vatandaş olmak vazgeçilmez bir görevdir. Ayrıca, bu özellik ve sıfatla üyeler; Milli ve yerel medyayı izler. Sesli, görüntülü ve yazılı medyada rastladığı İnsan Hakları, Adalet, Hukuk, Demokrasi, Lâiklik, Ulusal Çıkar ve Milli Menfaatlere aykırı yayınları ihbar eder. Sorumluları hakkında şikâyette bulunur ve icabında dava açar. İnsan hakları, demokrasi ve "ebet müddet" Türk Devletinin diğer ülke ve devletlere nazaran "mutlak hakimiyet ve kesin hükümranlık" haklarına halel getirecek ihanet ve tertip peşinde olan yayınlar hakkında gereğini yaptıktan başka, çevresinde alınmasını ve yayılmasını men ve takip eder. Milli, manevi ahlâki ve kültürel değerlerin korunması, şer ve şeytani unsurların ülkemiz üzerindeki menfur emellerinin engellenmesi ve önlenmesi konusunda üye ve vatandaş olarak en etkin tepkiyi gösterir ve kitlesel mücadeleyi sevk, idare ve organize eder. Çevresinde ve çalıştığı kurumda VATAN, MİLLET ve BAYRAK aleyhine hiçbir oluşum ve girişime izin vermez. Devletin temel ülkülerini ve Atatürk ilke ve inkılâplarını bütün varlığı ile korur ve yaşam boyutunda sürdürülmesini sağlama çabası içinde olur. 4. Parti Üyesi, parti ilkelerini halka anlatmak, program ve projelerini öğrenip açıklamak-anlatmak, sorumlu ve aktif bir partili sıfatıyla sürekli "yeni üyeler kayıt etmek" zorundadır. Ayrıca, her üye yaşadığı çevre, çalıştığı kurum, yaptığı iş ve kendi iştigal alanı ile gözlemlediği yöre hakkında, Toplam Kalite Yönetimi; Şeffaf ve Saydam Devlet, Demokrasi ve lâiklik uygulamaları bağlamında (halka davranış, yaklaşım ve iletişim biçimleri, kamu mallarında doğru-dürüst, ilkeli ve verimli tasarruf, kalkınma-gelişme-koruma ve iyileştirme faaliyetleri konulu) tespit, öneri, proje ve düşüncelerini partiye iletir. Gerekirse, bizzat konuyla ilgili komisyon, çalışma grubu ve ekipler kurar. Konularını takip eder ve sonuçlandırır. 5. Ayrıca, üyeler iştigal konuları, şahsi konum ve durumları itibarıyla yasaklı olmadıkları taktirde, 5253 sayılı kanun hükümlerine uygun olarak, toplumda varlığına ihtiyaç duyulan ve çok önemli boşlukları doldurma imkân ve ihtimali olan "Sivil Toplum Kuruluşları" oluşturur. Genel kalkınma ve kamu menfaatini koruma amaçlı Vakıf, Kooperatif, plâtform ve bunların üst kuruluşları olan Birlik, Federasyon ve Konfederasyonların kurulmasını teşvik eder. Destekler.Vatanın ve milletin kalkınması ve gelişmesi için zorunlu esaslı-özgün projelerin hayata geçirilmesi ve/veya kültür emperyalizmi, misyonerlik baskısı, milli-ulusal ve manevi değerleri yok etme, anarşi, terör ve bölücülük ile iç ve dış politikada "Büyük Atatürk'ün Gençliğe Hitabında" dile getirilen durumlar ve bu durumda "vazife telâkki edilmesi zorunlu hallerde" millet adına, milli mukaddeslerin, yükselen değerlerin ve milli istiklâlin her alanda korunması için mücadele, halkı bilinçlendirme ve müdafaa ortamını hazırlar. 6. Dahası, sorumlu bir insan ve vatandaş sıfatıyla; 4982 Sayılı "Bilgi Edinme Hakkı Kanunu" ile sahip olduğu bütün hakları sonuna kadar kullanır. Devletin tahsil ettiği vergileri nerelere ve nasıl kullandığını araştırır. Gereksiz masraf ve israf olup olmadığını soruşturur. Yetkili ve görevli kurumların milli hassasiyetler ve yönetim kalitesi konusunda sergilediği faaliyet,tutum, yaklaşım ve davranış biçimlerini araştırır. Daha demokrat, namuslu, temiz, üretken ve verimli bir Türkiye için "Yasa yoluyla" insanlık ve vatandaşlık görevini özen ve önemle yerine getirir. 7. İcabında, 3071 Sayılı "Dilekçe Hakkının Kullanılması Hakkında Kanun" gereği doğrudan TBMM Başkanlığına; Soru Önergeleri, Kanun Teklifleri, Soruşturma Talepleri ve Kamu Kurum ve Kuruluşlarının denetlenmesi ile bazı yetkili ve görevlilerin aykırı durum, tutum ve davranışları hakkında ihbarlarda bulunur. Kınanması gerekenleri kınar. Teşvik ve taktir edilmesi gereken Milletvekili ve yöneticilere desteğini bildirir. Uyarma ve aydınlatma, yol gösterme görev ve sorumluluğunu yerine getirir. 8. Başkaca, üyeler; Kongre, toplantı ve etkinliklere katılma, kurul ve komisyon görevleri nedeniyle fiili çalışma, gönüllü olarak parti adına seyahat, propoganda, halkla ilişkiler, tanıtım-anlatım, yazım-yayın ve üye kayıt faaliyetleri gibi görevleri yerine getirmek zorundadırlar. Bu asli görev ve özel siyasi hizmetleri mukabili karşılık gözetemez ve masraf talep edemezler. Partide gönüllülük ilkesi esastır. Zira, Cumhuriyet, gerçek anlamda Lâiklik, hürriyet, adalet, özgürlük, ulusal kişisel, kitlesel bağımsızlık ve Demokrasinin vazgeçilmez unsurları siyasi partilerdir. Her vatandaş mutlaka "namuslu, dürüst ve demokrat bir siyaset kurumuna" üye olmalıdır. (devamı var) DP ve SİYASET KURUMLARINA İTHAF (6)Mustafa Nevruz SINACI Son olarak: Her üye, partiyi namerde, mafyalara ve çıkarcı, üç kâğıtçı kesimlere muhtaç etmemek amacıyla; Hangi kademede olursa olsun, parti binasına giderken (eğer gücü ve maddi imkânı varsa) sıkıntıları gidermek, hiç olmaz ise genel ihtiyaç, kırtasiye ve ikram cinsinden (çay-kahve-meşrubat-yemek-şeker-gazete-kitap) götürmek adetini benimser, tavsiye ve teşvik eder. Başkaca bir işi, görev ve zorunlu mazereti olmadıkça boş zamanlarını partide geçirir. Yöneticiler ve çalışanlara yardımcı olmayı ve parti işlerine katkı sağlamak suretiyle, katılımı teşvik etmeyi asli bir vazife ve kutsal bir görev olarak kabul ve telakki eder. 9. Her üye; Parti kimlik ve kişiliğini, kendi kimlik ve kişiliği olarak benimser. NETİCE: Anayasamız siyasi partileri "demokrasinin vazgeçilmez kurumları" olarak tanımlamış ve açılımında "kitle partisi" vasfını öngörmüştür. Kitle Partisi ne demektir ? Elbette "kitle partisi" halkın partisi anlamına gelir. Peki, mevcut partiler bu manâ, muhteva, emir ve hukuka uygun mudur ? Kesinlikle HAYIR. NEDEN ? Çünkü; Mevcut siyasi partiler halkın değil, sulta-hüküm sahiplerinindir. Bunun çok somut ve net bir tezahürü, sebebi hikmeti ve suçlusu olarak: 298 Sayılı "Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun", 2839 Sayılı "Milletvekili Seçimi Kanunu", 2972 Sayılı "Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun" ve nihayet "BAŞ SUÇLU" olarak da; 2820 Sayılı "Siyasi Partiler Kanunu" gösterilebilir. Bu kanunlarladır ki; Kurucu unsur ve Ulu Önder Mustafa Kemâl ATATÜRK'ün "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir" ilkesi rafa kaldırılmış, alay konusu yapılmış, memur-asker ve hizmetlilerin büyük bir bölümü "dokunulmazlık, sorumsuzluk, ayrıcalık ve özel imtiyazlarla" donatılmış; Özellikle-bilhassa "Millet-Vekilliği" kurum ve kavramı bütünüyle yozlaştırılıp-dejenere edilerek; Adeta, "bütün eylem ve işlemleri ile dokunulmaz, erişilmez ve ulaşılmaz" tabular yaratılmıştır. Oysa, hukukun temel hükmü "vekâlet" olmakla; Vekil asla asil'den (Milletten) daha üstün bir yer durum ve konumda olamaz. Vekil, millet yerine parti sahibinden emir alamaz ve parti sahipleri "vekil adayı" listesi düzenleyemez. Düzenleyip de milletin önüne koyamaz. Bu bir etik zafiyettir. Haksızlık, onursuzluk, sorumsuzluk ve adaletsizliktir. Kaldı ki, siyaset kurumlarının asli görevi: Muhtemel ve müstakbel bir iktidar-hükümet sıfatıyla; Mevcut iktidarı denetlemek, gölge kabineler, kurul ve komisyonlar teşkil ederek tek tek milletvekilleri, Başbakan-bakanlar-Cumhurbaşkanlığı; Hülâsa, Yargı-Yasama ve Yürütme dahil olmak üzere, özel veya resmi bütün iktisadi, siyasi, sosyal, bilimsel ve kültürel faaliyet, teşebbüs ve tasarrufları takip ederek denetlemek. Devlet bütçesinin oluşum ve uygulamalarını tam bir hassasiyetle takip etmek. En küçük bir aksaklık, milli politikalara aykırılık, verimlilik ve tasarruf kaidelerine aykırılık saptanması halinde, derhal TBMM, Cumhurbaşkanlığı, devlet denetleme kurumları, Savcılık ve mahkemeler nezdinde karşı mücadeleye geçmek. Yolsuzluk ve suiistimallere karşı ise amansız bir mücadele vermek. Yalan-talan ve taksim erbabına, çıkar örgütlerine göz açtırmamak. Özellikle ve bilhassa, "medya-mafya-siyaset" üçgenine karşı bütün önlemleri almak. OLMASI GEREKEN NEDİR ? Elbette ki, olması gereken şudur; Ve, bu hususları hakkıyla ve lâyıkıyla hayata geçirmek 6 Ocak 2008 günü ifa ve icra edilen (başta) Demokrat Parti ile halihazır var olan bütün siyasi partilere düşmektedir.1. Öncelikle Siyasi Partilerin bizzatihi kendi bünyelerinde ve ülkede adaleti, adalet ahlâkını ve hukuku hakim kılmaları zorunludur. Yıllardır kâbus gibi devletin üzerine çöken; Başarısız, basiretsiz, bilgi ve bekadan yoksun, AB ve ABD'den medet uman siyasi mevtaların sultasına son vermek gerekir. Ülkemizin başta gelen sorunu budur. Ayrıca; Yeni bir anayasa yapmadan önce, yukarda bahse konu Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarının; Devlet idaresinde millet iradesini "evrensel norm, standart, ilke ve kurallara göre hakim kılan; "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" vecizesini hayata geçiren; Dahilde bütün ayrıcalık, imtiyaz, siyasi partilere yardım ve dokunulmazlıkları kaldıran; Hariçte, (dış politikada) ise "mütekabiliyeti-karşılığı" olmayan her türlü ödünü-anlaşmayı (Gümrük Birliği ve AB dahil) ortadan kaldıran (başta seçim hukuku ve siyasi partiler kanunu olmak üzere) düzenlemeleri talep eden; Kale gibi milli devletin, hürriyet ve istiklâlin banisi olan, halkın, hakkın, adaletin, onur ve erdemin hakimiyetini sağlamak gerektir.ADÂLET AHLÂKI VE HUKUKBunun yanı sıra; Süratle siyasallaşan ve yozlaşan hukuk kurumlarını rehabilite ederek, başta; Yürütmeden bağımsız olarak "HALK ADINA" hüküm-hikmet, tasarruf ve inisiyatif sahibi olması gereken Cumhuriyetin Savcıları, Hâkimleri, Yargının bilumum kurum, kuruluş ve mahkemelerini adaletli, merhametli-hakkaniyetli, objektif ve tarafsız hale getirmek. Askeri mahkemeleri lâğvederek yargıyı ikilemden kurtarmak. Siyasetten arındırmak; Bu suretle başta Yargıçlar ve Savcılar olmak üzere; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı, Generaller, asker kişiler, tüm memurlar-hizmetliler ve milletvekillerini "ayrıcalık, imtiyaz ve dokunulmazlık" zırhlarından arındırıp; Ülkenin bütün vatandaşlarını eşit kılmak.Kaçınılmaz bir zorunluluktur.Mevcut bütün siyaset kurumlarına vazifedir. Bu görevi ifa ve icradan imtina, bilerek kaçınma ve mevcut yozlaşmış-tefessüh etmiş düzende ısrar insan hakları, adalet ahlâkı, hak ve hukuka aykırıdır. Türk medeniyetinin icabı, insani boyut ve bilgi toplumunun gereği budur. Kamu vicdanı ancak ve sadece bu şekilde hal ve hareket etmekle rahatlatılabilir.MİLLET-VEKİLİ MESELESİ !... 2. Milletvekillerine sadece ve yalnızca "kürsü dokunulmazlığı" verip; Halktan-Asilden farklı bütün maaş, yan ödeme, ayrıcalık, dokunulmazlık ve imtiyazlarına son vermek çok acil ve ivedi bir sorun haline gelmiş bulunmaktadır; Keza, kamuda hükümferma olabilme hak ve nüfüz ticareti imkânını kaldırıp, vekilleri "ASGARİ ÜCRET" alan sıradan bireyler ve gerçek kişiler haline dönüştürmek suretiyle; Devlette aklın ve bilimin yolunu açmak. Dahası: Bilinen, belli olan ve kokusu duyulan bütün yolsuzluk, görevi ihmal, gasp, irtikap, rüşvet-iltimas ve suiistimallerin üstüne tavizsiz ve ivazsız bir biçimde gitmek. Sorgulatmak, yargılatmak ve mutlaka "millet adına" hesap sormak. Zira, bunları yapmayanlar, ne siyaset kurumu ve ne de millet-vekili olarak kaale alınamazlar. Böyle kaldıkları sürece meşru da değildirler.SİYASİ MEŞRUİYET:Siyasi meşruiyetin temel öznesi, vazgeçilmez ilke ve umdesi-kaidesi; Her derece ve düzey için adayların doğrudan üyeler tarafından tespiti; Namuslu, şeffaf-saydam ve dürüst seçim; Kıdem, ehliyet, bilgi-birikim ve liyakate uygun atama, (işi ehline verme) vatandaşlar arasında asla ve kella hiçbir ayrım gözetmeksizin adalet, eşitlik ve hakkaniyetle; Milli Devlet ilkeleri doğrultusunda yönetme; Ve, daima, tıpkı Savcılar gibi Cumhuriyet, Devlet, Millet ve Demokrasi adına hareket eden "yargı içinde yer alan" bağımsız ve tarafsız teftiş kurullarınca düzenli olarak denetlenerek halka hesap vermektir. Aksi taktirde meşruiyetten bahsedilemez. (Bitti)
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.