10 Ocak 2008

Marksist-Leninist cunta, Cemal Madanoğlu, ve ekibi - 10/12

MHP'lilere yönelik saldırılar dinmek bilmiyordu. Bingöl'ün MHP'li belediye başkanı Hikmet Tekin, annesi ve kardeşiyle birlikte 12 Ağustos 1979'da katledildi. 14 Ekim 1979'daki kısmi senato ve 5 ilde yapılan milletvekilliği ara seçimlere böyle bir atmosferde ve yoğun tehdit altında giren MHP, aldığı % 6.6 oyla bir senatör çıkardı. 5 milletvekilliğini ise oyların % 54.1'ini alan AP kazandı. İktidardaki CHP ise % 29.1 oy alabilmişti. Bu sonuç, zaten Ağustos başından beri sıkıntılar yaşayan ve bazı bakanları istifa eden hükümeti zor durumda bıraktı. Nitekim Başbakan Ecevit'in 16 Ekim'de istifasını sunması üzerine Cumhurbaşkanı Korutürk, hükümeti kurma görevini AP Genel Başkanı Demirel'e verdi.

MSP, MHP ve bağımsızların desteğini alan Demirel'in azınlık hükümeti, 25 Kasım 1979'da Meclis'ten güvenoyu aldı. MHP'nin hükümete girmeme sebebi AP'nin meydanlarda halka söylemiş olduğu "ekonomik meseleleri çözeceğiz, şiddet ve terörün önüne geçeceğiz, CHP iktidarı döneminde yapılan baskıların ve zulümlerin hesabını soracağız" vaatleriydi. MHP'nin hükümete girmeme gerekçelerinden biri de, 1981'de yapılacak olan genel seçimlerde en fazla milletvekilini çıkarmak, 1985'te ise tek başına iktidar olmak hedefini benimsemesiydi. Cumhuriyet tarihinin ikinci azınlık hükümetini kuran Başbakan Demirel'in ilk icraatı, ABD'nin ve IMF'nin reçeteleri doğrultusunda 24 Ocak kararlarını uygulamaya koymak oldu.

Fakat bu kararları demokratik ortamda uygulamaya koymak mümkün görünmüyordu. O nedenle egemen sermaye, ordunun bir an önce yönetime el koymasını istiyor, bunun için de her türlü yönlendirmeyi yapıyordu. Generaller ise, ekonomik ve siyasi bunalımlarla birlikte gemi iyice azıya alan terörün sokakları kan gölüne çevirmesini önlemek için gerekli olan ihtilalin şartlarının olgunlaşmaya başladığını düşünüyorlardı. Uzun süredir devam eden terör, iç savaş tahrikçilerinin işine yaramış; toplumda genel bir korku oluşmuştu. Geleceğinden endişe duyan vatandaş, askeri darbeyi bir kurtuluş olarak görmeye başlamıştı. Ancak generaller henüz "darbe zamanı"nın gelmediği düşüncesiydiler. O günler hakkında yıllar sonra gazeteci Cüneyt Arcayürek'e açıklamalarda bulunan Org. Bedrettin Demirel'in şu sözleri, gerçeği ifade ediyordu:
"Benim kanaatim, 1978'de, en geç 1979'da müdahalenin yapılmasıydı, her gün cinayetler işleniyor, önlenemiyor, tırmanıyordu. Bu yargımı, sayın Evren'e, daha 1978'de, hele 1979'da açık seçik söyledim. Sayın Evren, bütün bu olumsuz durumu görüyordu, kabul ediyordu. Fakat bir ordu müdahalesi için 'zamanın iyi seçilmesi' kanaatinde idi."

1979'un son günlerinde generaller darbeye karar vermişlerdi; tek sorun, zamanlamaydı. 13 Aralık 1979'da Selimiye'deki Birinci Ordu Karargahı'nda bir araya gelen generallerin gündem maddesi de buldu. Toplantıda, Genelkurmay Başkanı Org. Evren'in, "müdahaleden önce siyasilere bir imkan daha tanıyalım,belki toparlanırlar, bir uyarı yollayalım" şeklindeki yaklaşımına onay veren kuvvet komutanları, bir uyarı mektubu kaleme aldılar. Komutanlar, daha fazla kan dökülmesini ve kamuoyunda tek çarenin darbe olduğu konusunda ortak kanaat oluşmasını bekliyorlardı. Toplantıda bir uyarı mektubu kaleme alan komutanlar AP-CHP koalisyonu kurulmasını istiyorlardı. Sıkıyönetim komutanlarının yetkilerini artıracak yeni yasal ve idari önlemler konusunda tavsiyelerde bulunan muhtıra, 27 Aralık 1979'da Genelkurmay Başkanı Evren tarafından Cumhurbaşkanı Korutürk'e verildi. Bunun üzerine kuvvet komutanlarını 1 Ocak 1980'de Çankaya'da toplantıya çağıran Korutürk, politikacıların önerileri dikkate almamaları halinde ordunun düşüncesinin ne olacağını sordu.

Evren'den, "son çare olarak müdahale edip Meclis'i kapatmaya hazır oldukları" cevabını alan Korutürk, sorunun demokratik yollardan çözülmesi gerektiğini söyledi. Görev süresi Nisan 1980'de sona erecek olan Korutürk, tarihe, "darbeye onay veren cumhurbaşkanı" sıfatıyla geçmek istemiyordu. Generallerin mektubu 2 Ocak 1980'de kamuoyuna duyuruldu Demirel'le görüşen Korutürk, bir darbe ihtimalini ciddiye almadığını açıkladı. Böylece Başbakan Demirel'e böyle bir tehlikenin bulunmadığı ve kendi önlemleriyle krizin üstesinden gelinebileceği izlenimini verdi.

Generallerin mektubunun kamuoyuna açıklanmasının ardından bir açıklama yapan İTO Başkanı Nuh Kuşçulu, basına "Silahlı Kuvvetler düşüncemize tercüman oldu" açıklamasını yapıyordu. Uyarı mektubu, egemen sermayenin işine yaramıştı. Hükümet, TÜSİAD'ın isteği doğrultusunda 24 Ocak Kararları'nı uygulamaya koydu. Ancak faşist diktatörlük rejimlerinde uygulanabilecek olan ekonomik tedbirlerin mimarı DPT Müsteşarı Turgut Özal'dı. 8 Ocak ve 30 Ocak 1980 tarihlerinde Genelkurmay'da 24 Ocak Kararları hakkında brifing veren Özal, generalleri ikna etti. Ancak Türkiye'nin önünde aşılması hayli zor görünen bir başka siyasi sorun daha görünüyordu: Cumhurbaşkanlığı seçimi. Korutürk'ün görev süresi dolmuştu; yeni cumhurbaşkanını belirlemek amacıyla Meclis'te yapılan oylamalardan bir sonuç çıkmayacağı da ortadaydı. AP'nin adayı Faik Türün, CHP'nin adayı ise Muhsin Batur'du. Her iki emekli general de 12 Mart dönemine damgalarını vurmuşlardı. Türün, 12 Mart döneminin İstanbul Sıkıyönetim Komutanı, Batur ise 12 Mart döneminin Hava Kuvvetleri Komutanı'ydı. Cumhurbaşkanlığı için 5 ay boyunca tam 115 kez oylama yapıldı. Ancak hiçbirinden sonuç alınamadı. 1980 Ağustos'una gelindiğinde; siyaset kelimenin tam anlamıyla kilitlenmişti.

Devletin zirvesinde bu gelişmeler olurken, MHP'li yöneticiler kızıl kurşunların hedefi olmaya devam ediyorlardı. MHP Bakırköy İlçe Başkanı Mehmet Başak, Kars İl Başkanı Av. Hüseyin Cahit Aküzüm, Ulus İlçe Başkanı Şahin Bingöl, Çankaya İlçe Başkanı Hamza Uzgören, Gençlik Kolları üyesi Ercüment Yahnici birbiri ardı sıra katledilmişlerdi. Gazeteci yazar Kemal Fedai Coşkuner de bu dönemde şehitler kervanına katılmıştı. Sadece 1980'in Ocak-Nisan aylarında 300'den fazla Ülkücü, şehit olmuştu.


--
-------------------------------------------------------
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
---------------------------------------------------
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.