27 Şubat 2008

Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerde Anne-Baba

Kur'an onlara itaati emrediyor Rabbimiz Kur'an'inda bize surekli ana-baba hakkina riayet etmeyi emrediyor. Onlari "valideyn" olarak tanimlayip sanki "tek varlikmis" gibi tanimliyor ve "rizasina" ulasmayi sart olarak kosuyor. "Biz insana, annesine babasina iyi davranmasini emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karninda tasimistir. Sutten kesilmesi de iki yil kadar surer. Insana buyurduk ki: "Hem Bana, hem de annene babana sukret! Unutma ki sonunda Bana doneceksiniz." Eger onlar seni, ortak olduguna dair hicbir bilgin olmadigi seyleri Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakin onlara itaat etme! Ama o durumda da kendileriyle dunya islerinde iyi gecin, makul bir tarzda onlara sahip cik! Bana yonelen olgun insanlarin yolunu tut! Sonunda hepinizin donusu Bana olacak ve Ben islediklerinizi tek tek size bildirip karsiligini verecegim." (Lokman Sûresi, 31/14-15) "De ki: "Gelin, Rabbinizin size neleri haram kildigini ben okuyup aciklayayim: O'na hicbir seyi ortak yapmayin, anneye babaya iyi davranin, fakirlik endisesiyle cocuklarinizi oldurmeyin, cunku sizin de onlarin da rizkini veren Biziz. Kotuluklerin, fuhsiyatin acigina da, gizlisine de yaklasmayin! Allah'in muhterem kildigi cana haksiz yere kiymayin! Iste aklinizi kullanirsiniz diye Allah size bunlari emrediyor." (En'âm Sûresi, 6/151) "Yalniz Allah'a ibadet edin, O'na hicbir seyi ortak kabul etmeyin. Anneye, babaya, akrabalara, yetimlere, fakirlere, yakin komsulara, uzak komsulara, yol arkadasina, garip ve yolculara, ellerinizin altindakilere de guzel muamele edin. Bilin ki Allah kendini begenen ve ovunup duran kimseleri sevmez." (Nisa Sûresi, 4/36) "Biz insana, anne ve babasina guzel muamele etmesini emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karninda tasimis ve nice gucluklerle dogurmustur. Nihayet insan, gucunu kuvvetini bulup daha sonra kirk yasina girince Yâ Rabbi der, 'Gerek bana, gerek anneme babama lutfettigin nimetlerine sukur yoluna beni sevk et. Senin razi olacagin salih amel yapmaya beni yonelt ve bana salih, dine bagli, makbul nesil nasip eyle! Rabbim! Sana dondum, ben Sana teslim olanlardanim,' Iste bunlar, cennetlikler icinde o seckin kimselerdir ki, kendilerinden, yaptiklari amellerin en guzelini kabul edecegiz ve gunahlarini affedecegiz. Bu, onlara soz verilen sasmaz dogru bir vaaddir." (Ahkaf Sûresi, 46/15-16) Hadislerle 'anne' Anne-babaya of bile demeyelim Hazret-i Ebu'd-Derdâ'nin (radiyallahu anh), soyle dedigi rivayet edilmistir: "Ben Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in soyle buyurdugunu isittim: "Anne-baba, Cennet'in orta kapisidir. Artik sen o kapiyi ister zayi et, ister muhafaza et." (Tirmizî, Birr, 3) Rabbimiz bizi soyle ikaz ediyor: "Rabb'in soyle buyurdu: Allah'tan baskasina ibadet etmeyin. Anneye ve babaya guzel muamele edin. Sayet onlardan her ikisi veya birisi yaslanmis olarak senin yaninda bulunursa sakin onlara hizmetten yuksunme, "off!" bile deme, onlari azarlama, onlara tatli ve gonul alici sozler soyle. Sefkatle, tevazu ile onlara kol kanat ger ve soyle dua et: "Yâ Rabbi, onlar kucuklugumde nasil beni ihtimamla yetistirdilerse, ona mukâfat olarak Sen de onlara merhamet buyur!" (Isrâ Sûresi, 17/23-24) Musluman, annesinin kiymetini her gun bilir Annelerin kiymeti bir gunde anlasilamaz. Tek gunluk hatirlamalar gonul almaktan ote bir anlam ifade etmez. Hayatinin butununde anne ve babasina nezaket gosteren bir insan, her gununu ihya etmis demektir. Dinimiz, her gunun anneler gunu olmasini ister. Islam dininde anne, cok muhterem ve yucedir. Islam'in verdigi yuksek mevkii hicbir sistem anneye verememistir, "Cennet annelerin ayaklari altindadir" sozuyle âbidelesen anne, baska hicbir sistem, doktrin ve anlayista bu kadar buyumemistir. Islam dini, onlarin kiymetini bir gune sigistirmamistir. Anneler her gun gonullerde acan bir cicek gibidir. En cok kim hak sahibidir? Efendimiz'in hadislerine baktigimizda anne hakkinin baba hakkindan uc misli fazla oldugunu ogreniyoruz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu! Iyi davranip hos sohbette bulunmama en cok kim hak sahibidir?" diye sordu. Hazret-i Peygamber (aleyhissalâtu vesselam): "Annen!" diye cevap verdi. Adam: "Sonra kim?" dedi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) yine: "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: "Sonra kim?" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) bu dorduncuyu: "Baban!" diye cevapladi." Buhârî, Edeb 2; Muslim, Birr 1) Abdullah Ibn Amr Ibn'l-Âs (radiyallahu anh) anlatiyor: Bir adam: "Ey Allah'in Resulu benim malim ve bir de cocugum var. Babam malimi almak istiyor" (ne yapayim?) diye sordu, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): "Sen ve malin babana aitsiniz. Sunu bilin ki, evladlariniz kazanclarinizin en temizlerindendir. Oyle ise evladlarinizin kazanc¬larindan yiyin" buyurdu. (Kaynak: Ebu Dâvud, Buyû' 79; Ibn Mâce, Ticârât 64.) Cennet onlarin ayagi altindadir Muâviye ibn Câhime'nin anlattigina gore; Câhime (radiyallahu anh) Hazret-i Peygamber'e ve (aleyhissalâtu vesselam) gelir ve: "Ey Allah'in Resulu, ben gazveye (cihad) katilmak istiyorum, bu konuda sizinle istisare etmeye geldim" der. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): "Annen var mi?" diye sorar. "Evet" deyince, "Oyleyse ondan ayrilma, zira Cennet onun ayaginin altindadir" buyurur. (Nesâî, Cihad 6.) Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hazret-i Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gun: "Burnu surtulsun, burnu surtulsun, burnu surtulsun" dedi. "Kimin burnu surtulsun ey Allah'in Resulu?" diye sorulunca soyle buyurdu: "Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yasliligina ulastigi halde (rizasini alip da) Cennet'e giremeyenin." (Muslim, Birr 9) Esma Bintu Ebî Bekr (radiyallahu anhâ) anlatiyor: Henuz musrik olan annem yanima geldi. Hazret-i Peygamber'den (sallallahu aleyhi ve sellem) sorarak: "Annem geldi, gorusup konusmayi arzu ediyor, anneme iyi davranayim mi?" dedim. "Evet" dedi, ona gereken hurmeti goster." (Buhârî, Hibe 28, Edeb 8) Ibn Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resûlullah'a (aleyhissalâtu vesselam) gelerek: "Ben buyuk bir gunah isledim, buna tevbe imkanim var mi?" dedi. Hazret-i Peygamber (aleyhissalâtu vesselam): "Annen var mi?" diye sordu. Adam: "Hayir yok" dedi. "Peki teyzen de mi yok?" dedi. Adam: "Evet, var" deyince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): "Oyle ise ona iyilik yap! Teyze anne makamindadir." diye emretti." (Tirmizî, Birr 6.) Onlar icin istigfar edip, amel defterlerini acik tutabiliriz Ebu Useyd Mâlik Ibn Rebra es-Sâidî (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam: "Ey Allah'in Resulu, anne ve babamin vefatlarindan sonra da onlara iyilik yapma imkâni var mi, ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam): "Evet vardir" dedi ve acikladi: "Onlara dua, onlar icin Allah'tan istigfar (gunahlarinin affedilmesini) taleb etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasinin akrabalarina karsi da sila-i rahmi yerine getirmek, anne ve babanin dostlarina ikramda bulunmak." (Ebu Dâvud, Edeb 129) Samimi niyet ve dua Ebû Hureyre (radiyallahu anh) rivayet ediyor: "Sizden once gecenlerden uc kisi cocuklarinin gecimini saglamak icin yola koyuldular. O sirada yagmura tutuldular. Bunun uzerine bir magaraya sigindilar. Daha sonra bir kaya parcasi duserek magaranin agzini kapatti. Aralarinda soyle konustular: "Mahvolduk, tas dustu. Bunun sebebini yalniz Allah bilir. Yaptigimiz en guzel davranislari dile getirerek Allah'a dua etmekten baska caremiz yoktur. Iclerinden biri anlatmaya basladi: "Allah'im, hosuma giden bir kadin vardi. Ona sahip olmak istedim. Fakat o kabul etmedi. Bunun uzerine bir miktar para verdim. Kabul etti. Tam ona yaklasacagim sirada vazgectim. Bilirsin ki, bundan sirf senin rahmetini kazanmak, azabina ugramamak icin uzaklastim. Su kayayi bizden uzaklastir." deyince kaya parcasi bir miktar acildi. Digeri soyle anlatti: "Yâ Rabbi, bilirsin, benim cok yasli anne-babam vardi. Onlara aksam sutunu icirmeden ne cocuklarima ne de baskalarina bir sey icirmezdim. Bir gun odun toplamak icin uzaga gittim. Dondugumde onlar uyumustu. Aksam sutlerini hazirladim, fakat onlar uykudaydi. Onlar icmeden once cocuklarimla birlikte aksam sut icmeyi uygun bulmadim. Onlar uyanincaya kadar sut kabi elimde oldugu halde bekledim. Sonunda sabah oldu, uyandilar ve sutlerini ictiler. Allah'im, eger bunu sirf Senin rizani kazanmak icin yapmissam su kayayi buradan uzaklastir." dedi. Bunun uzerine kaya parcasi biraz daha acildi. Fakat cikilacak gibi degildi. Sonra bir digeri soyle anlatti: "Allah'im, bilirsin bir gun bir isci tutmustum. Yarim gun calisti. Ucretini verdim. Kizarak ucretini almadi. Cekip gitti. Ben de her cesit maldan onun hesabina cogalttim. Bir zaman sonra ucretini almaya geldi. Ben de; 'Su gorduklerinin hepsini al, tamami senindir, dedim. Istesem yalniz onceki ucretini verir, digerlerini vermezdim. Allah'im bilirsin ki, bunu sirf senin rahmetini umdugum, azabindan korktugum icin yaptim. Su kayayi buradan uzaklastir" dedi. Kaya parcasi butunuyle kalkti. Onlar da cikip yola koyuldular.' Yanmasini ister miydin! Abdullah bin Ebî Evfâ rivayet ediyor: Peygamberimiz'in huzurunda bulunuyorduk. Bu sirada birisi geldi: "Yâ Resulallah olum doseginde yatan bir genc var. Kendisine, 'La ilahe illallah' de, dendigi halde bir turlu bunu soyleyemiyor." dedi. Efendimiz sordu: "Namaz kilar miydi?" "Evet, kilardi." Bunun uzerine Peygamberimiz kalkti. Biz de onunla birlikte kalktik. Peygamberimiz gencin yanina girdi ve ona, "La ilahe illallah de." buyurdu. Genc, "Bunu soyleyemiyorum" dedi. "Nicin soyleyemiyorsun?" deyince, gelen adam: "Annesine âsi idi" dedi. Efendimiz, "Annesi sag mi?" diye sordu. "Evet, sagdir" dediler. Kadin geldi. Efendimiz kadina; "Bu hasta senin oglun mudur?" diye sordu. Kadin, "Evet" dedi. Efendimiz; "Bak, surada bir ates hazirlansa ve 'Ogluna sefaat edersen, onu bu ateste yakmayiz, fakat sefaat etmezsen bu ateste yakariz' deseler ne yapardin? Sefaat eder miydin?" diye sordu. Kadin, "Onun sefaatcisi ben olurdum" dedi. Efendimiz, "O halde sana âsi olan bu oglunu cehennemden kurtarmak icin hakkini ona helâl edip ondan razi olduguna Allahu Teâlâ'yi ve beni sahit goster." buyurdu. Kadin, "Allah'im! Seni ve Resulunu sahit tutuyorum, oglumdan razi oldum, hakkimi ona helâl ettim." dedi. Bunun uzerine Peygamberimiz hasta gence, "La ilahe illallahu vahdehû la serike leh ve eshedu enne Muhammeden abduhû ve Resûluhû de." diye buyurdu. Hasta hemen sahadet getirdi. Bunun uzerine Efendimiz soyle buyurdu: "Allah'a hamdolsun ki, benim vasitamla bu genci cehennem atesinden kurtardi."
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.