29 Şubat 2008

AYLIK DERGİSİ 42. SAYI ÇIKTI


Selâm ile…

Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale cephemizde İngiliz-Fransız-Anzak işgaline karşı savaştık. İşgal, 1915 Şubat'ında başlayıp 1918'de bitti. Yendik. Çanakkale'yi geçemediler. Barbar Batı askerlerinin leşlerinin kanı, tam üç sene Mücahit Mehmetçik'in süngüsünde kaldı. Batı emperyalizminin saldırılarına karşı efsanevî bir savaş verdik.

Bu cephede, İngiliz sömürgeciliğinin dünyanın öbür ucundan, Avustralya'dan ve Yeni Zelanda'dan "Anzaklar" denen vahşi bir sürü getirilip kıyılarımıza çıkarıldı. 100 yıl önce Amerikan-İngiliz-Anzak ittifakından oluşan sömürgeci güçler aynı ittifak içinde (Amerikan-İngiliz-Anzak) 100 yıl sonra da Irak'a saldırırken düşündükleri tek şey, 100 yıl önce dedelerinin yarım bıraktığı işi tamamlamaktı. Irak'a saldırırken söyledikleri şuydu: "Yaklaşık bir asır evvel dedelerimizin yarım bıraktığı işli bugün biz tamamlayacağız. O zaman bize Çanakkale'yi geçilmez kılan ruh, nasıl olsa bugün yok!.. Ve o ruhun sahipleri bugün bizim emirerimiz. Sağda solda kıçımızı toplamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Onlar yüzyıl önce bize Çanakkale'yi geçilmez kılan ruhlarını ve mücahit vasıflarını hatırlamadan, biz, yüzyıl sonra yarım kalan işi bitireceğiz!"

Bu Anzakların dünyanın öbür ucundan getirilmesinin tek sebebi Hristiyanlık ortak paydasıdır. Aynı ortak paydayla bugün Irak'talar.

Yine bu Anzaklar, 1915 Gelibolu çıkarmasını "anmak için" her yıl buraya geliyor. 1918 Mondros ateşkes anlaşmasında barbarların verdiği leşleri gömmek için mezar yeri olarak Gelibolu'nun tespit edilişinden beri onlar buradalar.

Biz izin verdiğimiz için mi? Hayır!.. Orası onların olmuştur. Gizlenen budur. Avustralya gazetelerinde durmadan oradaki
mezarların tahrip edildiği ve bundan hesap sorulması gerektiği yazılmaktadır.

Lozan müzakerelerinde mezarlıklar meselesi de gündeme getirilir ve Mehmetçiğin şu kadar yüzyıldır çarpışıp canını teslim ettiği topraklarda bu barbarlar önce mezar, sonra anıt, derken tören alanı, sonra yerleşim alanı ve en sonunda toprak parçası alacak kadar ileri gidilir.
Lozan'da bu pislikler için pislik maddeler tertiplenir.

Madde 128'de aynen şöyle bir ifadeyle Türkiye "yükümlülük" alır: "Anıtların üzerinde bulunduğu arsaları o devletlere ayrı ayrı ve süresiz olarak bırakmayı yükümlenir."

Aynı maddenin devamında, sözkonusu arazi için, "serbestçe girilmesine vermek gerekiyorsa, cadde ve yolların yapılmasına izin vermeyi yükümlenir" denilir.

Maddeler açıktır. Topraklarımızda, oradan buradan toplama bir takım vahşilere yer verilmektedir. Şehidimizin kanı "barış" şampanyalarının patlatıldığı Ankaralarda çeşni yapılır. Bu kansızlıktır! Allahsızlıktır! Seyit onbaşıların sırtına düşmanın süngüsünü, sırtını dayadığı öz toprağımızda saplamaktır.

Hilafetin iradesi olsaydı buna izin verilmezdi. Son İslâm halifeliğinin tecelli eden iradesi, Çanakkale'de, cennetmekân Abdulhamid Han sayesinde görülmüştür. Bunu Ulu Hakan'a borçluyuz.

Çanakkale'ye Anzak vahşilerini sokmayacağız. Topraklarımızdan def edeceğiz. Ölüleriyle beraber kovacağız. Kurtuluş savaşımız bitmemiştir.

24 Mart 1960… "Din Mazlumu" Said Nursî Hazretleri'nin vefat tarihi!.. Rahmetle anıyoruz. Onun mücadelesine tam zıt bir mücadeleyle bugün ülkedeki sömürge ve işgalin devamı için çalışan yasadışı Fetullah terör örgütünün, Anzak vahşeti karşısında hoşgörü kılıfı altında bir şey demeyişini ibretle takip ediyoruz.




Aylık Dergisi 42. Sayı Muhteva:

KAPAK:
Emperyalizm, Anzaklar ve Çanakkale Şehitliği
Baki Aytemiz
"Kim bu Anzaklar?.. İşgâl için gelmiş emperyalist hizmetkârları değil mi?.. Ne işleri vardı burada?.. Biz bunlardan, burada yaptıklarının hesabını soracağımıza, tutmuş en iyi şekilde ağırlamanın derdine düşüyoruz."

RÖPORTAJ:
Gazeteci-Yazar Mustafa ÖZCAN: Türkiye, Arap ve İslâm Dünyasıyla Bütünleşecek!
"1991 bir ucuyla fetretin kırılma noktası. Diğer ucu da gelecekte kırılacak. Bir ucundan kırdık. Şöyle bir şey var. Kısaca iki yüzyıllık dönemi söylemiştim. Yüzyılı Osmanlı içinde ve hâlâ Osmanlı Arap ülkelerini ve ittihad-ı İslamı koruyordu. Diğer yüzyılı da Osmanlı'nın yıkılmasından sonra. Bunu 1908-1909 yılından başlatabiliriz."

- CARLOS'dan Aylık'a Mektup: YAZARIMIZ, GÖNÜLDAŞ ILİCH RAMİREZ SANCHEZ'E (ÇAKAL CARLOS) SALDIRI GİRİŞİMİ!
DOSYA:
Güç Olmak İçin: SİYASÎ BİRLİK
Cumali Dalkılıç
"Çanakkale'yi "geçilmez" kılan ruhla, bugün yaşadığı Amerikancılığın hiçbir alâkası olamaz. Amerikan-İngiliz-Fransız-Anzak işgaline dün Çanakkale'de "dur" diyen "Mücahid Mehmedçik"le, Irak'ta Amerikan-İngiliz-Anzak işgalini kolaylaştıran Mehmetçik aynı değildir."


Hilafet'den Başyücelik'e[/size
Av. Güven Yılmaz
"Hilâfet'in yeniden kurulması veya varlığını devam ettiriyor olması dünyanın dört bir yanındaki tüm müslümanlar üzerine farzdır. Hilâfet'in varolmasını tüm müslümanlara farz kılan deliller kitap, sünnet ve sahabenin icmâ'ıdır."

"Arap Düşmanlığını Körükleyen ve Hilafetin İlgâsını Alkışlayanlar Emperyalizmin Uşaklarıdır"
Gökhan Yamangül
"Lozan'dan itibaren, adım adım, ilke ve inkılâplar adına Türk'ün İslâm'la bağını zayıflatmak için her türlü ruhî ve fiziki dayatmada bulunulmadı mı? Bu süreç 85 yıldır kesintisiz olarak işlemiyor mu?"

Asya'da İttihadın Adı Hilafettir!
Tuncay Aksoy
"Öncelikle belirtilmelidir ki, Asyadaki Türk ve Hintli Müslüman unsurların aradaki mesafeye rağmen destansı bir şekilde İslâm'ın Son Kalesi ve Halifelik Makamı'ndaki Osmanlıya yaptıkları yardımlar tek bir amaç ve gayenin tezahürleri idi... Amaç, yeter ki Halifelik yıkılmasın ve yeter ki o makama halel gelmesin... Kurtuluş savaşında ve HAÇLI sürülerinin denize dökülmesi sürecinde yardımda tereddüt etmeyen ve tüyü bitmemiş çocuklarını dahi, bu savaşa, Anadolu'ya yollayan bu Müslüman cenahın tek amacı halifeliğin bâki kalması idi…"

Hint Hilafet Kongresi
Ömer Faruk Sorgun
"M. Kemal gelen paralar için çeşitli tarihlerde İslâmî içerikli teşekkür mektupları yazmıştır: "Hintli kardeşlerimizi Türkiye'ye bağlayan habl'i metin (sağlam ip) İslâmiyet gereğince eskiden beri gösterdikleri diyanetperverane alâkaların yeni bir delili olan işbu hediyeden hasıl olan şükran hislerimizi yüksek selâmlarıyla kendilerine tebliğinirica eder ve bu vesile ile de "inneme'l mü'mine uhvetün" kavl-i celilini (müminler kardeştir) fiili eserleriyle teyit ettiklerinden dolayı nezd-i Bari ve Peygamberi'de (Allah ve peygamberin nezdinde) teşekküre değer kimseler olduklarını ila eylerim."

İNCELEME:
Gıda Endüstrisi Ve Sömürüsü: ZEHİRLENİYORUZ!
Necip Müftüoğlu
"Katkı maddelerin on binlerle ifade edilen çeşidi mevcut. Domuz yağıdır, kimyasaldır, bağımlılık artırıcı katkı maddeleridir, boyadır şudur budur, E bilmem ne... Bir çoğu ambalajlı ürünlerde, hazır gıdalarda, çocuğunuzun yediği dondurmada, çikolatada, gofrette, bisküvide, konserve balıklar da, daha ötesi kadınların dudağını, yanağını, cildini ve saçını güzelleştirmeye! kalkıştığı kozmetik ürünler de… Peki ne bu E ile başlayan katkı maddelerinin içeriği… Domuzdan, ceninden, ölüden, leşten elde edilenler hangisi… Kaç kişi biliyor ya da kontrol ediyor… Sizin yerinize kontrol eden yok!"

İKTİSAT:
Tarihî Seyri İçinde Faiz -Faiz Teorileri ve Tenkidi-
Ali Acar
"Faizi savunan her görüş, kazanın doğurduğuna inanan, fakat öldüğüne inanmak istemeyen Hoca'nın komşusundan farksız bir tavır içindedir. Zira faiz teorileri, ödünç sermayenin kazanç getireceğini düşünmekte; buna mukabil zarar edeceğini hatta tümüyle batabileceğini dikkate almamaktadır."

"TİCARET TANRISI"nın Kader Yılı
Fazıl Duygun
"1950'lerden sonra ABD'nin dünya hakimiyetiyle birlikte, doların dünya parası haline gelmesi, iletişim ve medya vasıtalarında gelişmeler, borsaları küreselleştirdi ve yeni bir "ekonomik insan tipi" oluşturdu. Milliyeti, dini, cinsiyeti, rengi önemli olmayan, ama sadece bir ülkedeki ve dünya genelindeki iktisadi ve
siyasi hadiselere spekülatif tepkiler vererek bir ânda bir ülkeyi imha eden bu "kan emici homo economicus", ne devlet, ne de sınır tanımamaya başladı."

TOPLUM:
Beklenen İslâm İnkılâbı Ve Sosyal Değişim Şartları
Sezai Kırlangıç
"Batıcı sömürgeci ve yerli işbirlikçileri bütün propaganda unsurlarını, psikolojik hareketlerini, savaş stratejilerini bu değişimin önüne geçmek üzere ayarlamış ve çalışmalarını yine bu istikamet üzere belirlemişlerdir. Çünkü bu değişim onların sonu, hakiki insanın zuhuru demektir. Değişim; Batıcı yaşam tarzından İslami yaşam tarzına… Nasıl ve niçin?"

İNCELEME:
Külliyatı Okumak ve Düşünmek Üzerine
Hayrettin Soykan
"Yazar olalım olmayalım, hepimiz, elimizden gelen ve imkânların müsaade ettiği en yüksek seviyede "varlığı inandığımıza nisbetle mânâlandırma mesuliyeti"nde biriz ve bu "üleştirilemez" insan olma mesuliyetimiz dolayısıyladır ki, "düşünme ve anlamaya çalışmanın işbölümü olamayacağı" besbellidir."

Çizgi Dili:
Aydın Alkan: "İNSAN"
Yavuz Arslan: "Karar"

İNCELEME:
ABD EMPERYALİZMİ YENİLECEK!
Temel Demirer
"Ezilenler, Emekçiler, Ötekileştirilip Horlananlar, Yeryüzünün Lanetlileri, Şafağın Sahipleri, Dostlarım, Kardeşlerim, Yoldaşlarım...
"Ortak Düşman ABD Emperyalizmi" üzerine konuşmam istendiğinde bir an dahi duraksamadan "Evet" dedim..."

İKTİBAS:
Amerikan Dış Politikası Tepetaklak
Fred Kaplan-Los Angeles Tımes
"Yeni Başkanın önündeki en büyük iş, ABD'nin nüfuzunu ve konumunu diriltmek, bu arada yeni bölünmelerin yaşandığı bir dünyada gücünün sınırlarıyla yüzleşmek olacak. Bu görevin en büyük meydan okumalarından biri de, bizim gücümüzün de sınırları olduğunu açıkça kabullenmek olacak."

TERCÜME:
Husserl ve Frege
Ronald Mc Intyre - Tercüme: Mahmud E. Duru
"Şahsen ben bu teze ve Husserl ve Frege'nin görüşlerinin doğru konumlandırmasının her ikisini de daha iyi anlamamızı sağlayacaklarına inanıyorum. Bu yazıda, Frege ve erken dönem Husserl üzerine odaklanacağım ve özellikle ayrıldıkları bazı mevzuların altını çizeceğim."

KÜLTÜR – SANAT:
Usta Yönetmen; Carlos Saura Atares
Aydın Alkan
"Sayın Salih Mirzabeyoğlu'nun "Şiir Ve Sanat Hikemiyatı" adlı eserinde bahis mevzuu ettiği yönetmenlerden Luis Bunuel ve Ingmar Bergman'ı daha önceki sayılarımızda kısaca tanıtmış idik... Şimdi, bir başka "Usta Yönetmen" olan Carlos Saura'dan kısaca bahsedelim..."
- Büyük Doğu Ocakları Dergisi
- Müdahale Dergisi Şubat Sayısı
- Doğudan Dergisi'nin Kapak Konusu İran

HİKÂYE:
Uyarı Ateşi
Zeynel Abidin Danalıoğlu
"Koltuğun bir yanına düşmüş olan elindeki silah babasından kalma altıpatlar cinsindeydi. Babasına da dedesinden kalmış olan bu silahı yılda bir kez çıkarıp temizlerdi. Denemek için bile olsa bir kez dahi tecrübe etmemişti."

Aylık Panorama:
- Hedef İNCİRLİK!
- VAKIFLAR YASASI
- TAYYİP KÜKREDİ
- AÇLIK KOL GEZİYOR
- ERGENEKON OPERASYONU
- "Haddini Bil, Kendine Gel Tayyip!"
- Türban
- Camilere Saldırı
- Tayyip-Melih Savaşı
- Eylemler



www.aylikdergi.com
--

-----------------------------------------------------------------

"DOĞRU DÜŞÜNCE OLMADAN DOĞRU DÜŞÜNCE FAALİYETİ DE OLMAZ"


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.