Hürriyet sevdalısı bir demokrat

F. BURAK KAREN

Hürriyet sevdalısı bir demokrat Tek parti diktatörlüğünün bütün acımasızlığı ile sürdüğü bir devirde yüksek ahlak ve seciye örgüsü ile bezeli destânî bir hayat süren, milli iradenin tecellisi olan, demokrasi ilkesine sadık kalınması için mücadele veren Hüseyin Avni Ulaş'ın 60. vefat yıldönümü yarın. Yavuz'un cesaretini benliğinde yaşatan, zor şartlarda cesaretin ve mertliğin önderliğini yapan, korkunun barınamadığı ruhun temsilcisi olan Hüseyin Avni, Türkiye'yi idare edenlerin ve idareye talip olanların hece hece okumaları gereken, adım adım gözlemlemeleri gereken çok önemli kilometre taşlarından biridir.Gizli cemiyetlerin cirit attığı, komitacıların örgütlediği isyan, protesto ve ayaklanmalarla sarsılan Anadolu'nun en karanlık günlerinden, en bıçak sırtı berzahlarından geçtiği Milli Mücadele döneminde, yani "müsait zaman demokratlarının" henüz ortaya çıkmadığı zamanlarda demokrasi mücadelesi yapan biri Hüseyin Avni.Milli kültür, milli, manevi değerlerimiz, tarih mirasımız üzerine titrerken, insan hürriyetlerini gasp ederek kurulmuş her türden saltanata karşı olan; "Cumhuriyet ancak hürriyetle olur. Hürriyete istinad etmeyen bir cumhuriyet iğfalkardır" diyen Hüseyin Avni.Hüseyin Avni'nin amacı milli iradenin meclis eliyle işletilmesi, tarafsız yönetimin sağlanması, özel yetkilerle donatılmış İstiklâl Mahkemelerinin kapatılması ile temel hak ve özgürlüklerin sağlanmasıydı. Şahıs istibdadının önlenmesi, kanun hakimiyetinin sağlanması ve demokrasinin tesisi için muhalefet ve mücadele eden "adalet sevdalısı"ydı. Hüseyin Avni saltanata karşıydı. Meclis'in üzerinde herhangi bir irade ve makam tanımıyor; yasama, yürütme ve yargı gücüne sahip olan Birinci Meclis'in "gücünün sınır ve sonu" yoktur diyordu. Millî Mücadelemizin Erzurumlu kahramanı (sahip çıkmasalarda) Hüseyin Avni. Karakterini Doğu'nun yalçın tabiatının çizdiği, iradesini Palandöken'in heybetinden, mertliğini, cesaret ve dürüstlüğünü Aras'ın coşkusundan almıştı. İnancı ve imanıyla davasının takipçisi oluyor, cesareti ve hiddeti karşısında önünde küçülenler onunla "erkekçe" müdahale edemiyorlardı. Ölmeden bir süre önce yakın dostu Asaf Muammer Bey'e: "Bir karış yer kurtardık, bin dönüm yer bıraktık, dede tâcı elimizde parçalandı. Bugün her parçası bir krala taç oldu, bunun sebeplerini gelecek kuşaklar araştırır, cürmü bize sorar, günahı bize yükler. Sanma ki ben cihâdımla, varlığımla iftihar ediyorum. Haşa. Ancak aczimin teseyyübümün hayâsını duymaktayım, yarın geberir gidersem ceddim katına hangi suratla varırım? Ömrüm devâm eder de kalırsam ahfâdıma ne yüzle bakarım diye kaç gündür şu yatakta titriyorum" diyerek aczinin hayâsını duyabilen bir yiğit ruhtu Hüseyin Avni. İzmir süikastı davasında onu mahkûm edecek uydurma da olsa bir delil ortaya koyamayan şeametli Kel Ali'nin yılışıkça "beraat ettin" sözüne karşı haykırışı ebediyen hukuk semâlarında yankılanacak heybette: "Bu güne kadar nâmusumdan emindim, ama, şimdi şüphe ediyorum. Zira hepsi benden nâmuslu ve bîgünah arkadaşlarımı astınız; bende ne gibi namussuzluk gördünüz ki bu şerefli ölümü benden esirgediniz?"Hüseyin Avni, 27 Ekim 1945'te Millî Kalkınma Partisi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada hakikatin sillesinin riyânın kahpe dudağı gibi yumuşak olmadığını haykırıyor, ülkedeki son yirmi yıllık siyasi gelişmeleri şu sözlerle eleştiriyordu: "Bu milletin meclisinde yirmi seneden beri hürriyet ifade eden bir tek kelime söylenmedi. Bizde demokrasinin en büyük noksanı budur. Evet ben 25 senedir muhalifim. Ama kime? Haksızlığa, kanunsuzluğa ve istibdada muhalifim." Hüseyin Avni, tarihi ve insanıyla yüce olan Erzurumlu gençlere yazdığı bir mektupta şöyle sesleniyordu: "Küçük ruhlu sefillere, yüksek makamlar hiçbir şey ilave etmez. Gönül arzu eder ki yüksek makamları yüksek şahsiyetler işgal etsin. Bunun da çaresi sizin gibi gençlerin temiz kalplerinden kopacak iradelerinin tecelli ve tahakkuku ile meydana gelecektir."9 Mart 1923 tarihinde, Meclis kürsüsünden TBMM üyelerine şöyle sesleniyordu: "Efendiler, bu şerefli kürsü bugün elim bir vaziyete sahne oluyor. Bu şerefli milletin mebusları bugün kalpleri kan bağlamış bir biçare gibi birbirlerine bakıyorlar. Ey kabe-i millet; sana da mı taarruz? Ey arayı millet; sana da mı taarruz? Ey milletin mukaddesatı; sana da mı taarruz? Milletin başarısı, milletin hakimiyetine bağlıdır. Hakimiyet demek, onun reyini memleket içinde serbest kullanması demektir. Aşığı bulunduğumuz hakimiyet-i milliye demek efendiler, şunu biliniz ki, memlekette reyini, fikrini serbest istimal etmek demektir..." Sadece vatanını ve milletini düşünen, seçilme gibi kaygısı, gelecek gibi bir endişesi olmayan, lider sultasını kabullenmeyen; sadece vatanın selametini, milletinin çıkarlarını düşünen bir "vatansever" Hüseyin Avni. Onun cumhuriyeti demokratikleştirme ve gerçek bir hukuk anlayışı üzerine oturtma çabalarına bir kez daha şükranlarımızı sunuyor ve rahmetle anıyoruz. Ruhun şâd olsun yüce kahraman…


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.