"Sefih ve Sefih Bencillik" - Atasoy Müftüoğlu


Sefil ve Sefih Bencillik


Atasoy Müftüoğlu


Güncel'e, güncel koşullara ve pratik çözümlere yönelik ilgilerimiz, dikkatimiz sebebiyle; olayların, gelişmelerin, tarihsel, kültürel, siyasal ve küresel nedenleri, kaynakları ve sonuçları üzerinde yeteri kadar düşünmüyoruz. Ahlaki sınırları olmayan bir akılcılık; bireyleri de, toplumları da, seküler hazcılıklara, zenginlik, güç ve zevk tutkularına yönlendiriyor. Kitleler reklamlar yoluyla aldatılabiliyor. Kitle kültürü aracılığıyla toplumlar, edilgin hale getiriliyor. Kitle kültürü, kültürel derinlikleri yok ediyor. Giyim-kuşamla sınırlı bir modernlik anlayışı bireylerin içini boşaltıyor. Kalabalıklar sürekliliği reddediyor ve hafızasızlığı seçiyor. Ahlaki, sınırları olmayan bir özgürlük anlayışı da son derece dejenere hayatlar, dejenere tarzlar oluşturuyor.
Modern seküler zamanlarda din'den boşalan alanları ideolojiler doldurmaya çalışıyor. İdeolojileri, daha çok, dogmatik yaklaşım biçimleri olarak anlamak gerekiyor. Günümüzde bütün toplumlar, bugüne yabancı bir gelenek ile, geleneğe yabancı bir bugün anlayışı arasında yoğun çelişkiler yaşıyor. Tarihsel sürekliliğe inanmak; geçmişten intikal eden her şeyi bağnazca korumak anlamına gelmemelidir. Gelenekçiliğe ve geçmişe eleştirel olarak bakmak da, köksüzlük ve tarihsizlik olarak değerlendirilmemelidir. İslam dünyası toplumları, değişim algısına, değişim ihtiyacına her durumda maalesef şüphe ile bakıyor, endişe ile bakıyor. Değişime kapalı oldukları için toplumlarımız tarihsel sorunlar karşısında, pasif, suskun ve edilgin dünyalarda yaşıyor, etkili bir kamusal/siyasal varoluş sahibi olamıyor.
Küreselleşmenin neden olduğu altüst oluşlar karşısında, Müslüman dünyaların genel bir toplumsal bilinç ve duyarlık halinde ayağa kalkmaları gerekirdi. Kitlelerin toplumsal/siyasal vicdanının garip bir uyuşukluk içerisinde olduğunu kabul etmeliyiz. Toplumlarımız bugün hiç beklenmeyen gelişmeler yaşıyor. İslam yerelleşiyor, yerelleştiriliyor, ulus-devlet dini haline getiriliyor. Güç ideolojileri, hayatı, dünyayı, tarihi, toplumu dönüştürme iddiası tanıyan bir İslamî yaklaşıma hayat hakkı tanımıyor. Bu durum, İslamî oluşumların savunmacı konumlar seçmelerine neden oluyor. Seküler disiplinler/yapılar, her toplumda büyük ahlaki boşluklara neden oldukları için, din'in yalnızca ahlaki boyutuyla tarihe dönüşü tepki göstermiyor. Seküler yapılar din dışı bir toplumsal ve siyasal ahlak geliştirmeyi başaramadılar.
Bizlere, modernlik adına sunulan şeylere karşı eleştirel bir mesafede durmayı başaramıyoruz. Din'in mutlaklaştırılmasından rahatsız olanlar, bu defa hiç tereddüt etmeden modernliği mutlaklaştırabiliyor. Toplumun ya da toplumların kimi kesimleri modernlikleri mutlaklaştırırken, kimi kesimleri de gelenekleri mutlaklaştırıyor. İslam toplumlarında, Türkiye örneğinde görülebileceği üzere' devletin zaafları bulunduğu ya da bulunabileceği görüşünü kabul etmek istemeyen bir gelenek yürürlüktedir. İslam toplumlarında muhafazakarlık ya da statükoculuk, bir istikrar unsuru olmaları gerekçesiyle meşrulaştırılabilmektedir. Statükocu/konformist gelenekler, dünyayı, tarihi, toplumları anlayabilmek için yeni yaklaşımlara ihtiyaç duymazlar, yeni yaklaşım önerilerini gereksiz bulurlar.
Geçmişi romantikleştiren anlayışlar/zihniyetler, geçmiş yüzyılların gerçekliği ile, yaşadığımız yüzyılların gerçekliğinin birbirlerinden çok farklı olduğunu fark etmezler.
Çok sefil ve çok sefih bencillikler, hayatı/dünyayı tahammül edilemez hale getiriyor.
Her milliyetçilik tarih içerisinde kendisini destekleyecek dayanaklar arıyor, bu konuda tarihi zorluyor, çoğu kez çarpıtıyor ve tevil ediyor. Her üstünlük iddiasında bulunan ırk, etnik topluluk, mezhep ya da cemaat bu tavrıyla diğerlerini ötekileştirmiş oluyor. Her ötekileştirme niyeti, girişimi ve çabası; insanlığı, toplumu, bölmeye yarıyor, başka hiç bir işe yaramıyor. Her ötekileştirme faaliyeti, aynı zamanda bir tecrit faaliyetidir. Bireysel yetersizlikler, toplumsal yetersizlikler ve ulusal yetersizlikler, farklı'ya karşı nefret oluştururlar. Ahlakî yaklaşımlar birleştirici iken ideolojik ve ırkçı yaklaşımlar parçalayıcıdır. Topluluklar, halklar, kültürler arası nefretler, karşıtlıklar, çatışmalar ezeli değildir. Bu karşıtlıklar ırksal, siyasal, ekonomik nedenlerle sonradan icat edilmiş, kurgulanmış çatışmalardır. Siyasal, ekonomik ve stratejik çıkarlar etnik-merkezli çatışmaları tahrik etmemelidir.
Karşılıklı etkileşim içerisinde olmak, ulusları, mezhepleri, cemaatleri birbirlerine yaklaştırır, tarafların birbirlerini anlamalarını, tanımalarını kolaylaştırır. Irkçı egolarını tatmin etmek için, pragmatik çıkarlar için düşman icat eden söylemler faşist söylemlerdir. Eğitim politikaları, milliyetçilikleri kışkırtmak yerine, çeşitliliklerin erdemini anlatabilecek esaslar içermelidir.
İdeolojik, ırkçı saplantılar, bağnazlıklar ve fanatizmler nedeniyle her toplum, her zaman çok yüksek bedeller/fiyatlar ödüyor. Tarihin çılgınca ideolojikleştirilmesi, olağanüstülükleri, anormallikleri sıradanlaştırıyor. Bu durum, bütün toplumların ağır bir anomali içerisine girmesi sonucunu doyuruyor. Her durumda, pratik fayda anlayışını, materyalizmi ve hazcı değerleri temsil eden, insanın biyolojik ihtiyaçlarına yanıt arayan modern/seküler kültür ve uygarlık, insani anlam ve erdemlere yer vermiyor. Bu kültürün/uygarlığın insani endişeleri yok.
Dünya değiştikçe, hayat tarzları değiştikçe, toplumlar değiştikçe, İslam toplumlarında da yeni talepler, yeni yanıtlar, yöntemler araçlar ve düşünceler gerekiyor. Kuşkusuz bu yeni taleplerin İslamî bütünlük içerisinde karşılanması gerekiyor. Ancak, değişime kapalı olan toplumlar, yeni yanıtlara ihtiyaç duymuyor.
Günümüzde, toplumlarımızı her alanda etkileyebilecek, siyasal tavrı ve kararlılığı olan kadrolara çok ihtiyacımız var. Baskıcı konformizm düşsel tesellilerde gelecek arıyor. Düşsel teselliler eylemsizliği doğuruyor.
Sorumluluklarımızı uzağa ertelememeyiz.
Uzak bir geçmişe bakan bir duyarlık yerine, yakın bir geleceğe bakan bir duyarlık gerekiyor
.
Mail Grubumuzda Üye (kardeş) sayımız şuan itibariyle 12.400.
ve çığ gibi büyümeye devam ediyor...
Dualarınızda ihmal etmeyin lütfen...



Tamamıyla yeni Windows Live Messenger ailesine katıl Buraya tıkla!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Daha önce yayınlanan yazıları okumak için aşağıdaki adresten kütüphanemizi ziyaret edebilirsiniz.
http://groups.google.com/group/gencdusunur?hl=tr
Genç Düşünürler Mail Grubu yönetimi ile iletişim adresi: actiontime1@hotmail.com
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.