12 Mart 2008

Şehrin ilâcı : Ömer bin Abdülaziz

Sehrin ilâci : Omer bin Abdulaziz Sehirler de hastalanir. Atesleri yukselir, titrer ve uykusuz kalirlar. Nefes darliklari vardir oksijen cadirlarini soken. Tansiyonlari vardir firladikca agrilar yagdiran koprulere, dustukce kulelerin basini donduren. Damarlari da tikanir sehirlerin, kalp krizi gecirirler. Muzmin yorgunluklari vardir gecmek bilmeyen. Hicbir seyden korkmazlar felc olmaktan korktuklari kadar. Bazen ayaklarindan birini kaybetseler de, koltuk degneklerinden medet umarlar. Bazen kacip gitmek isterler bunalip kalabaliktan. Fakat "Bir col sehir olduktan sonra col olarak donmez bize" bilirler. Her sehir cuzzamlidir biraz, parca parca kaybolur. Hastanelere kabul edilmezler, hekim bulmalari zordur. Nobetci eczaneler satmaz ilaclarini. Kalplerine dayanan kulaklari sagir ederler. Suclulara yataklik etmekten aldiklari binlerce mahkûmiyet, konulacak hapishane bulunamadigi icin hep ertelenmistir. Yalniz surlari yikilmamis, zaman asimindan beraat etmislerdir. Fakat yine de care arar insanlar sehirlerine. Yollarinda kimlerin yuruduguyle degil tasiyla topragiyla ilgilenirler. Ates isterler, su isterler, isik isterler... 1250 yil once de dilekce yazilir yoneticilere. Adi mektup olsa da dilekler degismez: "Sehrimiz iyice harap oldu. Eger Emîru'l-Mu'minîn lutfedip bir parca mal ve para gonderirlerse, sehri mamur kilacaklardir." Emir, mektubu okur, dusunur, kamis kalemini murekkebe batirir ve harap sehrin esrafina su satirlari yazar: "Yazdiklarinizdan sehrinizin ne durumda oldugunu anladim. Simdi hemen sehrinizi adalet suruyla cevirin! Yollarinizi zulumden arindirin! Sehrin ilaci budur, vesselam..." Hekim, Hazret-i Omer (radiyallahu anh)'in torunlarindan Omer bin Abdulaziz'dir. Receteyi yedinci Emevî halifesi olarak yazmistir. Adaletinden dolayi 2. Omer olarak da bilinen bu halifeyi tarihciler Râsid Halifeler'in mânevî dairesine dahil ederler onu. Omer bin Abdulaziz, iki sene bes ay suren emirligi sirasinda hep yazdigi bu receteyi uygulamis, hukmettigi topraklari adalet suruyla cevirirken, sehirlerin yollarini zulumden arindirmistir. Nasil mi? Once agir sorumlulugunu ailesine hatirlatarak. Bakin, halife olur olmaz ne diyor esi Fâtima'ya: "Boynundaki degerli mucevheri devlet hazinesine bagislamani istiyorum. Zira ben, seni, beni ve o mucevheri ayni evde gormekten hoslanmiyorum." Nasil mi tepki veriyor mucevher sahibi? Soyle: "Ben ne yapayim o mucevheri! Yuzlercesini seninle degismem!" Ve bakin nasil bir konusma geciyor Ebu Cafer'le halifenin oglu arasinda: - Baban halife olmadan once ne kadar geliri vardi? - Kirk bin dinar civarinda. - Peki vefat ettiginde neydi geliri? - Dort yuz dinar kadar. Yasasaydi daha da azalacakti. Sonra arkadaslarini belirleyerek devam etti yoluna. Adalete yonlendiren, hayirli islere omuz veren, yoksullari dikkate alan, dedikodu yapmayan, guvenilir ve sozunde duran kimselerdi onlar, riyakârlar degil. Bakin paralarin uzerine "Omer vefayi ve adaleti emreder" cumlesini basanlara nasil kukruyor muminlerin emîri: "Silin bu yaziyi! Soyle yazin: 'Allah vefayi ve adaleti emreder.' Ve nasil ceviriyor yuzunu "Inci, guzel yuzleri suslemeye kalktiginda / Yuzun guzelligi inciye sus olur" misralariyla halifeligini yucelten dalkavuktan. Zira onun sasirtacak degil, yol gosterecek kimselere ihtiyaci var. Halkinin tek bir adamin aklina bagli kalmasini istemiyor. Cunku ona gore "Bir adamin akliyla yasamaya baslarsak, onun zanlarina kapilmamiz da er gec kacinilmaz olur." Bu muthis tespitiyle toplumun bireye kurban edilmesine karsi cikan Omer bin Abdulaziz, bireyin de topluma kurban edilmesine razi olmuyor. Zaferden bahsedip, "Hic Musluman oldu mu?" sorusunu "Sadece bir adamcagiz oldu!" seklinde cevaplayan komutanini azlediyor atesten sozleriyle: "Bir adamcagiz ha! Bu ikidir oluyor. Bana koyun, inek ve ganimetle geliyor, fakat bir muminin oldugunu soylemiyorsunuz! Yasadigim surece kumandan ve vali olamayacaksiniz!" Cikar putunu kiriyor Omer bin Abdulaziz. Siparis ettigi balin devlete ait bir binekle kendisine getirildigini ogrendiginde "Bali bize haram ettin!" diye cikisiyor arkadasina ve satilip gelirinin hazineye konulmasini emrediyor. Hem adaletten yalniz insanlar degil, hayvanlar da nasipleniyorlar onun zamaninda. Kendisine gunde bir dirhem gelir getiren katirindan iki dirhem kazandigini ogrendiginde cok calistirildigini dusunup kiziyor hizmetcisine ve uc gun dinlendirilmesini istiyor hayvanin. Zira hesap verilecek bir âlemi asla aklindan cikarmiyor o. "Ya cennete, ya cehenneme gidilecek, ucuncu bir yer yok!" diye agliyor esi ve cocuklariyla. Bir cuma minberde hutbe okurken "Biz kiyamet gunune mahsus, oyle dogru ve hassas teraziler koyacagiz ki hicbir kimseye zerre kadar haksizlik edilmez. Hardal tanesi agirliginca da olsa, yapilan iyi veya kotu isi oraya getirip tartariz. Hesap gorucu olarak Biz fazlasiyla yeteriz." (Enbiya, 47) âyetini okudugunda urpererek yere yigiliyor, bayilip. http://pazar.zaman.com.tr/?hn=294
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.