14 Mart 2008

Hazret-i Hüseyin (radıyallahu anh)

Hazreti Huseyin: 'Elleri Koku Dagitan' bir sehidAli, Allah'in sonsuz ve mutlak isimlerinden bir isimdir. Manasi yuce demektir. Ali, yucedir, Yuceler Yucesi'nden alir yuceligini. Ali bizim sahimizdir. Sah, sultandir. Ali, velayet sultanidir. Ali'ye en cok yakisan sifat velidir. Veli, dost demektir, Asil Dost'a yakin olmaktir. Ali, yucedir, manevi kisiligiyle semaya yukselmis, Rahman isminin arsi kusatan bulutuna girmis, bir adalet ve merhamet yagmuruna donusmustur. Ali ile Fatima, dunyanin en yoksul ailesidir. El-Huseyni'nin dedigi gibi, 'fakirlik insani Allah'a ulastiran en guzel yoldur' Ali bu yolun sahidir. 'Allah'i gordun mu? O gorunur mu?' diye soruldugunda, 'ben gormedigime inanmam' diyen bir sultandir Ali. Bu ihsan duzeyidir. O'nun cagimizdaki buyuk varisi Bediuzzaman bunu, 'gayb perdesi acilsa yakinim ziyadelesmez' seklinde aktarir.Hz. Ali, yoksullugun, adaletin, irfanin ve barisin/esenligin sultanidir. Bir gun hic paralari yokken, sadece alti dirhem parasi varken ve cocuklarina yemek almaya giderken yolda kavga eden iki insan gordugu zaman Hz. Ali "Nicin kavga ediyorsunuz? Su âlemde Allah'i dusuneceginiz yerde nicin birbirinizle mucadele ediyorsunuz?" diye sorar. Kavga edenlerden biri, digerinden alti dirhem alacagi oldugunu, vermedigini, soyler. Hz. Ali son kurusuna kadar cikarip parayi adama verir. Evine geldiginde eli bostur, 'Cennet kadinlarinin seyyidesi', "Ya Ali, hic mi bir sey almadin?" diye sorunca, "Ama ara duzelttim ya Fatma" der. Hz. Fatma'nin yuzunde nurlu bir gulumseme belirir. Memnundur kocasinin bu guzel hareketinden. Daha sonra Hasan'la Huseyin aglamaya baslarlar, 'aciz' diye. Evden cikar, bu aci manzaraya dayanamaz. Yolda bir adama rastlar. Elinde besili bir deve "Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacagim." "Param yok" der Hz. Ali. "Olsun" der adam. "Bu deveyi sana vermeyi cok istiyorum.150 dirhem bu deve. Al sonra odersin." Alir Hz. Ali 150'ye o deveyi. Yolda giderken baska adama rastlar. "Ya Ali" der, "ne guzel bir deve bu. Ben bunu 300'e alayim ne olursun reddetme beni." Hz. Ali "ama ben bunu 150'ye aldim" der. "Olsun, ben cok begendim bunu" Ve 300'e alinca evine pek cok yiyecek getirdikten sonra Peygamber'in huzuruna cikar. Efendimiz guler, "gel" der, "su deve hikayesini anlat ya Ali". Anlatinca da der ki: "Sen ki ara duzelttin. Allah Cebrail'i ile sana deveyi satti. Mikail'i ile de satin aldi. Her kim ki ara yapar, birlestirir, duzeltir, ikilikten insanlari kurtarirsa o bendendir ya Ali." Iste boyle bir babanin cocuklari ikilik cikarir mi? Onlarin ikisinin de butun hakikatleri sadece birlik ve tevhit icindi.Beyt Ehli Hz. Ali Peygamber'le birlikte o yuce Kabe'nin icinde putlari kirarken Peygamber Efendimizin o mubarek boyu ise putlari kirmaya yeterken, bastonu da elindeyken Hz. Ali'yi omzuna almak istemisti. Hz. Ali'nin sapsari bir yuzle "edep ederim, nasil cikarim ki o omuza" deyisi Hz. Peygamber'in "benim emrim senin edebinden ustundur" hitabi ve Hz. Ali'yi omuzuna alarak putlari kirdirisi, omru boyunca Ali makamindaki cesitli sultanlarin bu aleme gelerek Peygamber'in manasinin omuzunda icimizdeki putlari kirdiginin delili degil midir?Bir bayram gunu Hz. Hasan'la Huseyin'in elbise istedigi rivayet edilir. Efendimiz yoksul, Hz. Ali ve Hz. Fatima fakir. Cebrail'in bile gozunu yasartan bu istek, iki tane bembeyaz elbiseyi getirip Peygamber Efendimize hediye etmesiyle neticelendi. Ama cocuklar pek memnun kalmadilar, "keske renkli olsaydi" diye aglamaya basladilar. Peygamberimiz saskin, Cebrail'e bakti. Hz. Cebrail, Efendimiz'e, "su atin uzerine Efendim, cocuklar hangi rengi istiyorsa o renge burunsun" dedi. Efendimiz elbiselerin uzerine biraz su attiklarinda Hz. Hasan'in elbisesi sariya, Hz. Huseyin'in elbisesi kirmiziya donusur. Cebrail aglamaya baslar. Peygamber saskin, sorar; "Cocuklar memnun. Niye agliyorsun?" "Efendim bunlar, bu iki renk Hasan'la Huseyin'in cennetteki koskleri, manalari ve hakikatleridir." Ve daha sonra Peygamber'e doner, "Hz. Hasan zehirlenerek vefat edecek. Hz. Huseyin al kanlarla obur aleme yuruyecek" der. Iste bu iki renk, bu iki tecelli bize cok sey ogretir. Belki celalin rengidir kirmizi. Celalin, marifetin, hakikatin ortaya cikisinin, Allah'in ilmiyle tecellisinin, Allah'in kudret ve kuvvetiyle bu aleme tecellisinin rengidir kirmizi.Efendimiz, gozunun nuru Fatima ile Islam'in Zulfikar'i ve Allah'in Arslani'ndan olan bu iki gozbebegine, 'oglum' diye hitab ederdi. Bir gun Hz. Fatima gelerek Resulallah'a uzgun bir halde : "Hasan'la Huseyin kaybolmuslar" diye dert yandiginda, Pegamberimiz (sav) : "Korkma, Allah onlari korur " buyurdu ama butun Medine seferber oldu. Sonunda Beni Neccar ahirliginda buldular. Ikisi uyuyor orada. Bir melek kanadinin birisini onlara dosek, birisini yorgan etmis. Peygamberimiz uyandirmaya kiyamiyor, bir onu opuyor, bir bunu opuyor ta uyanana kadar. Uyandiginda her birini bir omzuna aldi. Getiriyorken Hz. Ebubekir, "Ya Resulallah, hic degilse birisini biz tasisak? " buyurdu. "Hayir, ikisini de ben tasiyacagim." Hz. Ebubekir dedi: "Ne muhtesem binektir, sizin bineginiz, Resul-i Ekrem Kainatin Efendisi sizi tasiyor." Hz. Resul (sav) buyurdu: "Ama onlar da cok muhtesem binenlerdir."Allah'in kendilerini temiz kildigi ve dinin temeli olan adalet ilkesi ugrunda sehitlerinin arasina kattigi Ehl-i Beyt'in bu buyuk imamlarini sevmek, onlarin askiyla yanmak, onlarin izini surmek, bu aziz milleti dunyanin efendisi kilmistir.
Yeniden dustugumuz yerden kalkmanin biricik yolu da budur : Adalet ilkesine yapismak, merhametli olmak ve Yezid'in degil Huseyin'in cagrisina uymak...

Hazreti Huseyin'in misyonuHer aslî meselenin gercegi gibi, basta Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) olmak uzere peygamberleri ve Sahabe-i Kiram'i Kur'ân-i Kerim'de aramak gerekiyor. Bediuzzaman'in ifade buyurduklari uzere, belâgat ve irsad geregi olarak, delil tezden gizli olamaz.Kur'ân-i Kerim'deki Peygamber ve Sahabe tablosuna bu cercevede bakip, bir belâgat mucizesi olarak Kur'ân-i Kerim'in de o donemde o halka gonderildigini dikkate aldigimizda, Kureys'in ve sonra o donem Medine toplumunun tarihin her bakimdan en kapasiteli, metafizige acik; akil, dil ve edebiyat alaninda butun zamanlarin en seviyeli toplumu oldugu ortaya cikar. Bu seviyedeki insanlar eger ser cizgisinde iseler, serde ve tahribatta onlari asan olmaz ve bu insanlarin egitimi baskalarininkinden cok daha zordur. Ama bu insanlar hidayetle sereflenirlerse, bu defa onlari hayirda gecen olmaz. Iste Peygamber Efendimiz'in peygamberliginin belki de en buyuk delili, tarihin her bakimdan bu en kapasiteli, dolayisiyla Cahiliyede ser ve tahribatta en ileri insanlarini Allah'in izniyle hidayet cizgisinde egitmesi ve onlari tarihin hayirda emsalsiz toplumu haline getirmesidir.Peygamber Efendimiz'den onceki peygamberler, Allah'in insanlik icin tayin buyurdugu Islâm'i belli zaman ve topluluklarla sinirli olarak temsil ve teblig ettiler. Ama Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), onu butun zamanlar ve toplumlar icin, dolayisiyla evrensel ve kâmil manâda, her bakimdan nihaî sinirlarina tasiyarak temsil ve teblig buyurdu. Peygamberler icinde O'nun misyonuna kapsam bakimindan en yakin misyona sahip bulunan Hazreti Musa'nin (aleyhisselam) kendinden sonra da surekli peygamberlerle idare edilen cemaatinde dort asirda ulasilan neticenin kâmil ve evrensel halini Peygamber Efendimiz ve ashabi 23 yilda gerceklestirdi. Kur'an'in ve Peygamberimiz'in essiz bir mucizesiydi bu.Sahabe'nin hizmeti bununla kalmadi. Peygamber Efendimiz'in cizgisinde, cok kisa bir zamanda eski dunyanin butun merkez bolgelerini gorunuste askerî, fakat temelde zihnî ve kalbî seferlerle fethettiler. Fethedilen ulkelerin insanlari Sahâbe evlerine dagitildi. Bunlar, bu mubarek evlerde egitim gorduler ve Sahabe ile gerceklesen ikinci mucize olarak, Islâm'in Sahâbe'den sonra en mumtaz nesli Tabiîn yetisti; onlar da ucuncu mubarek nesil Tebe-i Tâbiîn'i yetistirdiler. Hazreti Davud ve Hazreti Suleyman gibi Hazreti Isa'nin da Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn nesilleri olamamisti. Bundandir ki, bu mubarek peygamberlerin kitaplari ve Din, daha ilk ve ikinci nesillerde tahribe ugramaya basladi. Ama Islâm'in ilk donem tarihinde, Muslumanlikta cile cekmemis bazi ham ruhlarla, hizli fetihlerle gelen yeni Muslumanlar arasinda yer alan ve Islâm'la henuz tam yogrulamamis, bir avuc Sahabe ordusu karsisindaki yenilginin millî gururlarini sarstigi eski imparatorluklar halklarindan bazilarinin, her zaman her yerde bulunan birtakim nifak odaklarinin tesiriyle meydana getirdikleri fitneler, siyasî calkantilar ve ic vurusmalar, Tabiîn ve Tebe-i Tâbiîn neslini tarihte misli olmayan bir ilim ve maneviyat hareketine yoneltti. Allah Rasûlu (sallallahu aleyhi ve sellem), kendinden sonra ummetine Kur'ân-i Kerim'i ve Ehl-i Beyt'i birakmisti. Iste bu ic fitneler ve vurusmalarin yol acabilecegi, Kur'ân'i yanlis yorumlayip saptirma tehlikesi Ehl-i Beyt'in babasi Hazreti Ali efendimizle onlenirken, Kur'an ve Sunnet cizgisinde tam Islâmî rehberligin oncelikle ilim ve maneviyat sahalarinda olacagi, siyasî cizgiyi de ancak ilim ve maneviyat rehberlerinin mumkun olan en iyi sekilde sapmaktan koruyabilecegi gercegini, yani Tabiîn ve Tebe-i Tabiîn'in misyonunu Hazreti Huseyin efendimiz, kaniyla ve sehadetiyle ortaya koydu. O'ndan sonra Ehl-i Beyt, dunyevî siyasetten cekildi; bir yanda imamlar, diger yanda kutuplarla Islâm'in tertemiz kanalina onderlik yaparken, siyasî cizginin sapmamasi icin de tam bir set olusturdu.Kerbelâ sehidleri arasinda Hazreti Huseyin'in, Hazreti Ali'nin, Hazreti Fatima'dan sonra evlendigi kadinlardan olma bazi kardesleri de vardi. Bunlarin isimlerinin Ebu Bekir, Omer ve Osman olmasi ayri bir oneme sahip bulunuyor.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.