Cuntacılar MHP'yi tuzağa çekmek istiyorlar

Cuntacılar MHP'yi tuzağa çekmek istiyorlarAntalya Üniversitesinde öğrencilere ateş eden provokatörün MHP'yle ilişkisi olduğu ortaya çıktı. O adamı, alnındaki dövmesiyle teşhis etmek ve ilişkilerini ortaya çıkartmak zaten çok kolaydı. Nitekim adamın MHP Antalya il teşkilatıyla ilişkileri de çabucak kanıtlandı. Niye o kadar kolay yakalanacak birini oraya gönderdiler sizce?Orada bu adamın görünmesi ve MHP'yle irtibatlı olduğunun söylenmesi isteniyor. MHP'ye yönelik örtülü bir mesaj bence bu. MHP'ye de bir şekilde tehdit göndermek istiyorlar. 'Bakın, işin içine sizi de çekeriz. Demokrasi lafları size hayırlı bir kapı açmaz. Sivili siyasete bağlılığınız ve siyasetin meşru zemini olarak Meclis'i göstermeniz, Meclis dışı arayışları reddetmeniz bizi rahatsız ediyor' diyorlar. Çünkü milliyetçilerin Türkiye'nin demokratikleşmesinde önemli bir rolü var. MHP Türkiye'nin sorunlarının Meclis'te çözülmesini istiyor ve Türkiye'de sivil siyaset zeminini güçlendirecek hamlelerde bulunuyor. Demokratikleşme de biliyorsunuz ancak sivil siyaset güçlenirse gerçekleşebilir.MHP yönetimi partinin bir tuzağa çekildiğini mi düşündü?Bir tuzağa çekilme hazırlığının olduğunu tahmin ediyor. En azından böyle planı olanların etkisini hissetti ki bu konuda taviz vermeyeceğini ifade etti. Demokrasi Türkiye'de sorunlu bir süreç. Seçilmiş ilk başbakanı idama gitmiş bir ülke burası. Türkiye'deki antidemokratik yapı 27 Mayıs ideolojisiyle ve sonraki müdahalelerle güçlendirildi ki, demokratikleşmenin önünde ciddi engeller oluşturuldu. Milliyetçiler ise demokrasiyi savunmak zorundalar. Çünkü milliyetçilik sadece ülke severlik değildir, milliyetçilik aynı zamanda milletin tercihlerine, iradesine sahip çıkmaktır. 20. yüzyıl başında milliyetçilerin sorunu milli devlet kurmaktı. Nitekim o günkü milliyetçiler, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları milli devleti kurdular. Milliyetçilerin bugünkü problemi ise milli devletin demokratikleşmesidir.MHP'nin demokrasiden ne anladığını konuşacağız. Ama izninizle önce şu Antalya'daki olayla ilgili olarak sorayım. Devlet Bahçeli, sürekli olarak "Sokaklardan uzak durun" derken, il teşkilatlarının bu tür insanlarla ilişkisini sürdürmesini nasıl açıklamak gerek sizce? Teşkilatlar merkezi dinlemiyor mu?Dinlememeleri söz konusu değil. Genel Başkan, 'Dışarıdan gelen adamlarla ilgili hassasiyet sahibi olun' diyor. Bir takım operasyonlara yönelik bilgiler ve emareler var ki bu hassasiyet ortaya konuyor. Türkiye genç nüfuslu bir ülke. Gençlik içinde de milliyetçi heyecan çok yüksek Gençlik, adam devşirmek için çok uygun bir zemindir. Ben 17 yaşından beri ülkücü hareketin içindeyim. Bu tür insanları uzaktan gördüğünüzde 'Bu bizden biri değil. Bu normal biri değil' diye hissedersiniz. Biliyorsunuz 1980'lerde de benzeri durumlar vardı.MHP, bu tür çatışmalarda, özellikle 12 Eylül'de sabıkalı hale gelmiş bir parti. Teşkilat alışkanlıklarını değiştirmekte zorlanıyor mu?12 Eylül rejimi uydurma bir dosya hazırladı. MHP'yi sabıkalı hale getirdi. Cinayetlerde ismi geçenler yıllar sonra nerelerde ortaya çıktılar gördük. Soldan da, sağdan da cinayet işleyenler bunu sol ya da milliyetçilik için yapmadılar. Bunlar Gladio'nun devşirdiği adamlardı. Böyle bir yapı herhangi bir ülkü ocağına adamım yerleştirebilir mi, yerleştiremez mi? Sorulması gereken budur. NATO ülkeleri arasında bir tek Türkiye'de hâlâ Gladio tasfiye edilmedi.MHP yönetimi, Antalya'daki gibi olaylarla ilerde de karşılaşabileceğinden endişeli mi? MHP, Türkiye'den endişeli. Çünkü Türkiye'nin dışarıdan müdahalelere çok açık bir yapısı var. Ulusalcılık adı altında demokrasiye karşı bir siyasal akım var. Köklü bir Baasçı hareket var bu ülkede. Bu Baasçı hareketin yabancı istihbarat servisleriyle ilişkisi çok açık değil. Ordunun içinde cuntaları kışkırtan bir hareket bu. Bu tür oluşumların son örnekleri de Nokta dergisinin son sayısında yayınlanmıştı. Milliyetçilerin burada yapması gereken şey, Türkiye'de demokrasiyi, sivil toplumu, sivil siyaseti savunmak. Ülkenin sorunlarını seçilmiş insanların Meclis'te çözeceğine inanmak. Size şunu da söyleyeyim. Ben son operasyona Ergenekon denilmesinden rahatsızım! Operasyonun adının Türklerin bir efsanesinin adı olması gerçekten talihsizlik. Aslında Türkiye'de kontrgerillanın diğer adı Ergenekon. Bu talihsizlik değil mi?Bu yeraltı örgütlenmesine Ergenekon denmesi tabii ki talihsizlik. Kontrgerilla dış politika meselesi olarak ele alınmalı. Türkiye'yi istikrarsızlaştıran bu yapıyı siz örgütlediniz. Bunu Türkiye'ye baskı yapmak, istikrarsızlaştırmak için kullanıyorsunuz' diyerek, Türkiye kontrgerillayı NATO'yla görüşmeli. 'Bu yapının şemasını bize verin. Bunu tasfiye edin' demeli. Bütün NATO ülkeleri bu yapılan tasfiye etti, sadece Türkiye etmedi. Siyasetçiler, kontrgerillayı tasfiye etme iradesini ortaya koymalılar. Gladio'nun tasfiyesini NATO'dan açıkça istemeliler.Siz Devlet Bahçelinin baş danışmanısınız. Niye Bahçeli kontrgerillanın tasfiye edilmesi gereğinden söz etmiyor?Bunu Genel Başkanla konuşmadım.Peki... MHP nasıl bir parti olmak istiyor?MHP, Türkiye'nin halkın iradesiyle yönetilen bir ülke olmasını ve demokratik süreçlerin işlemesini istiyor. MHP Türkiye'yi dünyaya kapatmak değil dünyaya açmak istiyor. Milletle bütünleşmenin yolunu siyasette, Meclis'te görüyor. AKP'nin kapatılması davasına karşı çıkıyor. 'Halkın iradesiyle gelenler halkın iradesiyle gitsinler. Seçimle gelenin seçimle gideceği bir rejimi benimsemeliyiz' diyor. Parti kapatmaya karşı çıkıyor.DTP'nin kapatılmasına ne diyor?DTP terörle bağlarını koparmadıkça, terör örgütünü reddetmedikçe MHP'nin yapacağı tek şey vardır. O da, dünyada terörle ilişkili partilere ne yapılıyorsa, DTP'ye de onun yapılmasını istemekMHP ile CHP arasındaki fark ne? MHP milliyetçi bir parti. CHP ise hâlâ devletçi bir parti. Devletçilikle milliyetçilik birbirinden çok farklıdır. Devletçilik, bürokratik elitin savunduğu antidemokratik bir anlayıştır. Asker-sivil bürokrasinin iktidarım sürdürmek isteyen bürokratik elitizm kapalı toplum projesini savunur. Türkiye'de bürokrasi, imparatorluk geleneğinden geldiği için güçlüdür. Bürokrasinin tahakkümü 1937'den sonra çok güçlendi. Tek parti rejimi kuruldu ve bu sistem anayasaya girdi. Böylece Kemalist ideoloji adı alfanda bürokratik elitlerin topluma tahakküm etmesinin meşru olduğu söylendi. Tek parti rejiminin ideologu Recep Peker'dir. İtalyan faşist ve Alman Nazi partilerini inceleyen Peker, 'Demokrasinin zamanı geçti. Dönem, otoriter rejimler dönemidir' diyor. Model olarak faşizm, Nazizm ve Stalinizmi gösteriyor. Ve bunları hukuk fakültesinde anlatıyor.CHP'de Peker anlayışı devam mı ediyor?CHP, 'laikçi' yaklaşımıyla Recep Peker'i çağrıştıracak bir anlayışa kaydı. Laikliği, özgürlüklere müdahale etme aracına dönüştürdü. CHP bugün de antidemokratik bir çizgide.MHP devletle arasına mesafe koymaya çalışan bir görüntü veriyor. Devletle işbirliği yapan bir partinin seçimlerde bir şansı olmayacağını mı düşünüyor?Oy kaygısıyla yapılmıyor bu. MHP devletle değil devletçi anlayışla ve militarizmle araşma mesafe koymak istiyor. Çünkü Türkiye'nin militarizmden kurtulması lazım. Türkiye'nin geleceği için bu gerekli. Türkiye'nin geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yok. Bakın... Günümüzde milliyetçilik, ulus devletin demokratikleşmesini savunmaktır.Anlamadım...Türkiye'nin demokratikleşmesini engellemek isteyenler, ülkeyi istikrarsızlaştırmak için operasyon yapanlar, cuntacılar, darbeciler milliyetçi değildir. Bunlar, devletçidir. Ulusalcılar, milliyetçiliğin demokrasi vurgusunu reddeder. Çünkü onlara göre, halk cahildir, halka demokrasi yaramaz. Ulusalcılar, iktidarı zorla ele geçirirler. Tek parti dönemini de altın çağ olarak görürler. Bunlar seçime, sandığa düşman oldukları için kötülüğün başlangıcı olarak 1950'yi gösterirler. Milliyetçilik ise cumhuriyeti, demokratikleşmesi gereken bir rejim olarak görür.MHP'nin kurucusu ve ülkücülüğün ideologu Türkeş bir darbeciydi. Yaptığınız milliyetçilik tanımına Türkeş'in uymamasını nasıl açıklıyorsunuz?Türkeş Beyi milliyetçiliğin ideologu olarak değil, siyasal lider olarak görüyorum. Türkeş'in 27 Mayıs tan çıkardığı bir ders var. 'En iyi darbe rejimi, en kötü demokrasiden daha kötüdür' diyor.1970 ve 1980 darbelerini hazırlamak için olaylarda hep ülkücü gençler kullanıldı. Gençler ülkücülerin kamplarında silahlı eğitim gördüler. Sonra cinayetler işlediler, Bahçeli-evler katliamları yaptılar. Türkeş ülkücü gençlerin şiddet hareketlerinde kullanıldığından haberdardı. Niye önlemedi?Bu provokasyonların Türkeş Bey in kontrolü veya bilgisi dışında olduğunu düşünüyorum. 1980 öncesinin Soğuk Savaş şartlarında bu operasyonları yapanlar hep aynı merkezdir. Bunların yolu hep NATO karargâhına bağlı bir merkeze çıkar. Bugün de böyledir bu. Kontrgerilla uzantısı yapılardır bunlar. Sokaktan devşirdikleri çocukları ülkücü gençlik teşkilatlarının içine sokarak MHP'yi ve milliyetçiliği Türkiye'deki iç çatışmanın bir parçası haline getirdiler.Sağ ve sol diye operasyon örgütlerini harekete geçirdiler ve Türkiye'yi istikrarsızlaştırdılar. Amaçları demokratikleşmenin önünü kesmekti. Bugün de amaçlan aynı. Çünkü seçimle yönetime gelen, demokrasisi güçlü olan bir ülkeye ABD liste vererek istediklerini yaptıramaz. Ama iktidara taşıdıkları cuntalara her istediklerini yaptırırlar. Mesela 12 Mart darbesi niye yapıldı?Niye yapıldı?Çağlayangil anılarında, 'Bizim önümüze liste koydular. Hiçbir seçilmiş hükümetin yapamayacaklarını bizden talep ettiler. 12 Mart hükümetinin ilk yaptıkları da bizim önümüze konan listedir' diyor. 12 Eylül de böyledir. Kıbrıs'ın bedelini iç savaşla ödetmeye kalkıştılar. O kadar sol örgüt olduğuna inanmıyorum ben. Sağ ve sol örgütleri araştırın, aynı karargâhta olduklarını görürsünüz hep.MHP, türban yasasını AKP ile birlikte çıkardı. Şimdi AKP bu kararından dolayı cezalandırılmaya çalışılıyor. Kapatma davasıyla karşı karşıya. MHP benzer bir davanın kendisine karşı açılabileceğini düşünüyor mu?Düşünmüyoruz. Ben MHP adına konuşmuyorum. Üniversitede kıyafet özgürlüğünü savundu diye MHP'yi kapatmaya kalkışmak tek parti rejimine dönme arayışının ifadesi olabilir ancak.MHP, demokratik bir hak olarak gördüğü için mi türbanı destekledi yoksa bunun dinî bir hassasiyet olduğunu mu düşündü?Nedeni ister dinî ister siyasi olsun, biz meseleye bireysel özgürlük olarak baktık.Türbanda "demokrat" bir tutum alan MHP neden 301. Madde karşısında bu kadar sert bir şekilde direniyor? MHP'nin milli devleti demokratikleştirmek istediğini söylüyorsunuz. 301'i değiştirmeden ya da kaldırmadan milli devleti nasıl demokratikleştirecek MHP?Hakareti eleştiriden ayırmak ve maddede bu yönde bir değişiklik yapmak lazım. Kişi kendi tarihiyle ve toplumuyla ilgili eleştiri hakkını kullanabilmeli. 301. maddenin, Türklüğü aleni bir şekilde aşağılamayı yasaklaması gerekirMHP sadece inanç özgürlüğünü mü destekliyor? Fikir özgürlüğünü tehlikeli mi buluyor?Hayır. Bu özgürlüğün hakaret, aşağılama tarzında kullanılmasından endişe ettiği için bu hassasiyeti ortaya koyuyor.MHP, genellikle kendi fikrinde olmayanları "bölücülükle" ve ülke çıkarlarını düşünmemekle suçluyor. Türban konusunda ise aynı suçlamalarla kendisi karşılaştı. Karşılaştığı suçlamalar, bu tür yaklaşımların haksızlığı konusunda bir fikir vermedi mi MHP'ye?Milliyetçiler düşünce özgürlüğünü savunur ama Türklerin milli varlığına, kültürüne, dinine ve Türk bayrağına yönelik aşağılayıcı ifadeler de fikir özgürlüğü olarak değerlendirilemez. Ben üniversitede düşünce tarihi anlatıyorum. Bir sürü düşünce var. Her düşüncede de bir haklılık payı var. Tek doğru bizim doğrumuz değildir. Meselelere çoğulcu bakılmalı.MHP, kendisini nasıl bir siyasi konuma yerleştiriyor?MHP kendisini Türkiye'nin merkezine yerleştiriyor. Toplumsal merkezin siyasal taleplerini temsil ediyor. Bakın... Milliyetçilik yıllarca daha çok gençliğin ilgi duyduğu bir hareketti. Çünkü Türkiye köylü bir toplumdu. MHP'nin köylülerle irtibat kurması, duygusal bir zeminde köylü çocuklarının gençlik hareketiyle mümkündü. Oysa günümüzde Türkiye hızla kentleşiyor.Köylüler milliyetçi olamaz mı?Köylülerde bilinç farklıdır. Daha içe kapanmacıdır, muhafazakârdır, cemaat ilişkisi içindedir. Millet ise cemaatler aşıldığında ortaya çıkar. Milliyetçilik uzun yıllar daha çok gençlik hareketi oldu. Ama 80'lerden beri Türkiye kentli bir toplum oluyor ve küçük-orta ölçekli işletmelerin dinamizmiyle orta sınıflaşıyor. Modern milliyetçiliğin orta sınıfların ideolojisi olduğu düşünülürse, Türkiye'de milliyetçilik giderek daha güçlü bir zemine, toplumsal merkeze oturuyor. Orta sınıfların bu çoğul yapısı 2025'e kadar Türkiye'yi demokratikleştirecek. Bürokratik, gerici, devletçi tavır tasfiye olacak. 2025'e kadar süreç çok hızlanacak. Türkiye'de toplumsal iktidar el değiştirecek. İktidar, bürokrasiden ve devletçi kapitalistlerden sivil, piyasacı, rekabetçi girişimcilere, orta sınıflara geçecek.Devletçi kapitalistlerle TÜSlAD'ın temsil ettiği çevreleri mi kastediyorsunuz?TÜSÎAD'ı da içine alan geniş bir çevreyi kastediyorum. Çünkü onlar devletçi politikalardan aktarılan sermaye birikimi modeliyle kapitalistleştiler. Hâlâ belli alanlarda kamusal rantların kendilerine aktarılmasını istiyorlar. Mesela özelleştirmeyi Türkiye'yi rekabete açacak bir siyaset olarak değil, kendilerine devletten rant ve tekel transferi olarak görüyorlar. Özelleştirilen şirketlerin tekel konumlarının değiştirilmesini istemiyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Ama Türkiye'de artık orta sınıflaşmanın taşıyıcı unsuru olan yeni girişimciler çıkıyor.Yeni girişimciler AKP'nin tabanı değil mi?AKP de o zeminde siyaset yapıyor ama o zemin kaçınılmaz olarak milliyetçiliği talep eder. Çünkü bu kesimler dünyayla rekabet edecekler. Dünyada var olabilmek için mutlaka rekabetçi bir milliyetçi stratejiye ihtiyaçları var. AKP ise milliyetçilikten çok daha muhafazakâr bir eksende duruyor. Bu sürecin ekonomik ve toplumsal modernleşme boyutuyla ilgilenmiyor. O, muhafazakâr değerler, dini hassasiyetler ekseninde siyaset yapıyor. MHP ise muhafazakâr ve dini hassasiyetlerin modernleşmeyle sentezini yapıyor. Milliyetçilik dünyanın her tarafında böyledir. Orta sınıflaşma, muhafazakârlığı modernizme taşıyan bir harekettir. Türkiye'de de böyle olacak. MHP AB konusunda da çok açık.AB'yi bölücülükle suçlamıyor mu?Birçok uyum yasasında MHP'nin imzası var. MHP, Türkiye'nin diğer üyelerle eşit şartlarda onurlu bir biçimde AB'ye üye olmasını istiyor.Peki, Bahçeli'nin çizgisi parti tabanında bütünüyle tasvip görüyor mu?Tereddütsüz evet. Sivil alanın genişletilmesi, büyük tasvip görüyor.
Taraf/ Neşe Düzel

--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.

http://dava-vatan.blogspot.com/
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.