Siz hiç bir pireden ilham aldınız mı?
Okuduğum bir pire hikâyesinin ülkemizin içinde bulunduğu durumu çok net yansıttığı gördüm.
Kim derdi ki pirelerin başına gelen bir olay, milletçe asırlardır içinde yaşadığımız
sıkıntıları izah etmemizde bize bu kadar yardımcı olacak… Hem de tam da bugünlerde…
Önce pirelerin başına ne gelmiş onu okuyalım, ardından hadisenin bugünlerde olan biteni
anlamamıza nasıl katkıda bulunabileceğine ışık tutmaya çalışalım.
Pireler sıçrama yetenekleri ile tanınan canlılardır. Bir pire 30 cm yükseklik ve 50 cm
uzaklığa çok rahat sıçrayabilir. Bilim adamları deney amacıyla kullanmak üzere pireleri
20 santim derinliğinde bir fanusun içine koyarlar. Fanusun üstüne cam kapatırlar.
Ardından fanusu alttan ısıtmaya başlarlar.
Sıcaklığı hissetmeye başlayan pireler rahatsız olur. O ortamdan kurtulmak için yukarıya
doğru zıplamaya başlarlar. Ama her zıplayışta kafalarını tavandaki cama çarparak yere
düşerler. Tekrar tekrar deneseler de, nafile... Her zıplayışta başlarını çarpıp aşağıya
düşerler.Engel görünmez olduğu için, kendilerini neyin engellediğini bir türlü anlayamazlar.
Üst üste yaptıkları denemeler pirelerin zihinlerinde bir "özgürlük sınırı",
yükseldiklerinde karşılarına çıkması muhtemel bir engelin var olduğu etkisi oluşturur.
Deneyin ikinci aşamasına geçilir...
Aynı pirelerin içinde bulunduğu fanusun üstünü kapatan cam bu defa kaldırılır.
Engel yoktur artık... Fanus yine ısıtılır. Görülür ki, pireler en fazla 20 santim zıplıyor.
Hâlbuki bir pire 30 santim çok rahat sıçrayabilmektedir. Daha yükseğe zıplama imkânları,
özgür olma imkânları vardır ama kafayı çarpmamak için buna cesaret edemezler. Çünkü artık
"görünmez engel" zihinlerindedir... Orada bir engel olduğunu sanırlar.
"Yapamayız, hiç boşuna denemeyelim" diye düşünürler. Bilim adamları buna
"Cam tavan sendromu" diyorlar.
Aydınlarımızın hali…
İşte birkaç asırdır Batının dümen suyunda gözü buğulanan ve güdümlü zihin terbiyesinden
geçirilen aydınlarımız - siyasetçilerimiz, tıpkı deneyde kullanılan pireler gibi,
her şeyin daha iyisini ve güzelini yapma ve düşünme yetenekleri olduğu halde zihin
duvarlarında engeller olduğunu düşünmektedir.
Bu dışarıdaki güç merkezlerine karşı da böyle, içeridekilere de…
Ülkenin aydınlarının büyük bölümü, sanki sahip oldukları ayaklar başkalarının ya da
dışarıdan kumanda ile çalışan robotlar gibi bir sinyal ve işaret beklemekte, onların
talimatı olmadan asla yürüyemeyeceğini ve daha iyisini düşünemeyeceğini zannetmektedirler.
Yok böyle bir şey… Ayak seninse gitmek istediğin istikamete adımını sen atacaksın.
Yetkiyi biri sana vermişse, müvekkillinin arzusuna uygun hareket edeceksin.
27 Nisan bildirisinin yayınlandığı gecenin sabahında (haydi isimlerini vermeyeyim de
incinmesinler) NTV'de üç ünlü gazeteci oturmuş e-muhtırayı tartışıyorlardı. Sanırsınız ki
gazeteci değiller de, omuzlarında apolet bulunan Genelkurmay sözcülüğü yapan kişiler…
Sözü evirip çevirip, dönemin hükümetini paspas gibi yerden yere çarpıyorlar,
bu iş bitmiştir, hükümet mesajı alıp derhal istifa etmelidir diye dayatıyorlardı…
Çünkü onlar, Genelkurmay'da günlük işler uzasa da, kış mevsiminde akşam erken olduğu için
kurumun elektrikleri aydınlatma için yakılsa bile, 'Genelkurmay'daki hareketlilik acaba
darbe hazırlığı mı' diye sevinen karargâh haberlerine meraklı tiplerdi. Daha program
bitmeden Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'in e-muhtıraya karşı hükümetin duruşunu ve kurumlara
Anayasal yetkilerini hatırlatan açıklaması gelince, hem de canlı yayında 180 derece nasıl çark ettiler.
Birkaç gündür Sayın Genelkurmay Başkanımız Londra'da… Gazeteciler, ola ki ta oradan
hükümete göndermede bulunacak iki laf eder diye, türbanla ilgili sıkıştırmaya çalışıyorlar.
Pekâlâ neden? Çünkü başlarına daha önce fanus geçirilmiş, ısıtılmışlar ve zihin tavanlarına
engel konulmuş da ondan. Hep öyle gidecek, memleket Meclis'ten değil, karargahtan
yönetilmeye devam edecek sanıyorlar. Meclis Başkanımız Sayın Köksal Toptan'ı önceki günkü
açıklamalarından dolayı bu vesile ile tebrik ediyorum. Açıklamalarıyla, milletin Meclis
kurumuna olan vekâletini ve güvenini heder etmediğini göstermiş oldu.
İşte Türkiye'nin en büyük sıkıntısı burada… Engeller zihinlerde… Kimse yazarken çizerken,
düşünürken, bir iş yapmaya kalkarken kendisini kasmasın. Bir engel var mı acaba diye
düşünmesin. Herkes asırlar içinde bastırılarak sindirilmiş ve sünepeleştirilmiş
alışkanlıklarından ve ruh halinde vazgeçsin. Cesur olun… Ta ki sıçrayabildiğiniz kadar…
Yeteneği olana kendisinde başka engel yok... Sınırlarınızı zorlayın...
Ne sıcağa aldırın ne de üstte sizi bekleyen olası engellere... Sıçrayın sıçrayabildiğiniz kadar...
Osman Özsoy
Explore the seven wonders of the world Learn more!
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.