insanlık her an Kur'an'a muhtaçtır

Insanlik her an Kur'an'a muhtactir Kur'an-i Kerim'de bazi ayetler ve vak'alar cok tekrar edilir. Bu tekrarlar daha ziyade kissalardadir. Bu arada bazen icmalen, bazen de tafsilen iman etrafinda tahsidât da yapilir, yerinde amele ait meseleler beslenir ve takviye edilir. Bunlarin hepsinin kendine gore bir yeri vardir. Itikada (inanc esaslari) muteallik meseleler; Cenab-i Hakk'a imanimiz ve bunun delilleri Kur'an-i Kerim tarafindan ifade edilirken suphe ve tereddutlerimizin de izale edilmesi hedeflenir. Kur'an, Allah (celle celâluhu) hakkindaki kanaatimizi pekistirmek icin cok tahsidat yapar. O kadar cok misal ve mevzu ile bu hususu sunar ki, onun beyanindan sonra onyargisi olmayan bir insan artik Allah'a iman hususunda asla tereddut ve supheye dusmez. Iste boyle bir mevzu ne kadar anlatilirsa anlatilsin fazla degil, aksine imanin gonullerde kok salmasina vesile olmasi itibariyle zaruridir. Ayni sekilde, Peygamberimiz veya peygamberân-i izamin anlatilmasinda da bu maksada matuf, yani imani takviye adina tekrarlar vardir. Tipki bir cocuga belletilir gibi bu husus da tekrar edilir. Bunun gibi Kur'an-i Kerim'in ahiret ve cennete, hasir ve hasrin safhalarina dair yuzlerce meselesi vardir ki bunlar, belki Kur'an-i Kerim'in dortte ucu veya beste ucunu teskil eder. Bu sayede hasir ve onun verâsinda olacaklara imanimiz takviye edilmis olur. Aslinda Kur'an, hem itikada, hem de amele muteallik meseleleri insanliga bildirmek icin indirilmistir. Bu itibarla beser, daimi bir dersi olarak, her an Kur'an'a muhtactir. Halbuki hayat-i ictimaiyede vazifelerin coklugu ve mesainin yogunlugu herkesin her an Kur'an'in butununu okumasina imkan birakmiyor. Onun icin Kur'an-i Mûcizu'l-Beyan, cesitli sûreler icinde Kur'an'da gecen butun ahkami sik sik tekrar ediyor. Ta butun Kur'an-i Kerim'i okumaya muktedir olamayan kimse, uzun bir sûreyi okudugu zaman, tafsilen olmasa bile, icmalen butun Kur'an'i tezekkur edebilmis olsun. Mesela, bir kisa sûresinde "Inne hâzâ lefi's-suhufi'l-ûlâ - Bu bahsettigim seyler ilk suhuflarda vardir; Ibrahim ve Musa'nin suhufunda." (A'lâ Sûresi, 87/19-20) buyuruyor ki, burada bir tafsilat yoktur. Once bu hususa dikkat cekiliyor, sonra da atif yapiliyor ve baska sûrelerde tafsil ediliyor. Kur'an'i herkes her gun okuyamaz Bu acidan denebilir ki Allah, besere merhamet etmis, kâinati anlatan oyle bir kitap indirmistir ki, bu kitabin icinde butun kâinatin manalari, insanin vazifeleri, gidecegi yerde gorecegi seylerin hepsi mundemictir. Ama bir insan her gun bunu bastan sona okuyamaz. Bazilari belki ayda bir bile okuyamaz; ihtimal gafletin hukumferma oldugu 20. asirda gafil Muslumanlar bunu senede bir defa bile okuyamazlar. Hele manasinin derinliklerine inerek hic mi hic okuyamazlar. Iste bunlar, mesela, Bakara sûre-i celilesi gibi bir sûreyi bir kere okuyuverseler ahkam-i Kur'an'i butunuyle icinde gorur ve itminana ulasirlar. Bir baska defa da baska bir sûreyi okur, orada da yine degisik ahkamla karsilasirlar; adeta butun Kur'an'i okumus gibi bir feyiz ve bereket elde ederler. Onun icin mufessirler; Allah butun kitaplari Kur'an-i Kerim'de, Kur'an'i Bakara sûre-i celilesinde, Bakara sûre-i celilesini Fatiha sûresinde; Fatiha'yi da Bismillahirrahmanirrahim'de hulasa etmis." demislerdir. Bismillahirrahmanirrahim'de, Fatiha'da Kur'an'in butununu tekellufsuz bir teville gostermek mumkundur. Baska yerlerdeki izaha binaen simdi o konuyu geciyorum. Evet butun varliklar insanda hulasa edildigi gibi, gecmis butun kitaplar da Kur'an-i Kerim'de hulasa edilmistir. Nitekim Allah, butun peygamberleri de Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'de hulasa etmistir. Insanlik peygamberlerde, peygamberler Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'de hulasa edilmistir denebilir. Hulasa, oz ve kaymak manasina biz O'na "Mustafa" diyoruz. Zira O (sallallahu aleyhi ve sellem), en safi, en oz ve ozun ozudur. Bir diger yaklasimla mahlukatin ozu beserdir; hususiyle de Hazret-i Muhammed'e iman etmis olan ummet-i Muhammed'dir. Ahkam-i ilahiyenin ezelden ebede kadar hulasasi da Kur'an-i Kerim'dir. Binaenaleyh her peygamber kendine ait hissesiyle bu hulasanin icinde yerini almis; Hazret-i Musa Tevrat'iyla, Hazret-i Davud Zebur'uyla, Hazret-i Mesih de Incil'iyle hulasa edilmistir. Diger peygamberler de suhuflariyla bunun icindedirler; "Bize de hakk-i beyan ve hakk-i ifade ver" demis ve o câmi kitaptan istifade ve istifaze etmislerdir. Kissalar aslinda tekrar degildir Kur'an-i Kerim'in, hususiyle kissalar mevzuunda anlattiklari zahiren tekrar gibi gorunse de aslinda tekrar degildir. Kur'an'da kissalar cesitli munasebetlerle zikredilir. Her zikrediliste de meselenin hangi yonu anlatiliyorsa konu ona dair yonuyle dile getirilir. Mesela, mev'izelerde sik sik anlatilan Ashab-i kiramdan Hanzala bin Âmir'i dusunelim. Ona, "Gasîletu'l-melâike" denmektedir. Zira zifafa girdigi gece cihada davet vuku bulunca, gusletme imkani bulamadan hemen cihada istirak eder ve o savasta sehit olur. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ifadesiyle, yerle gok arasinda melekler tarafinda gasli musahede edilir. Iste o boyle nadide-i fitrat bir insandir. Simdi ben bu vakayi size on kere anlatabilirim, ama bunlar tekrar sayilmaz. Cunku her seferinde onu baska bir yonuyle ele alirim. Mesela, bunu bir seferinde, dunyayi asan bir insanin, onu nasil asmis oldugundan bahsederken anlatirim. Soyle ki: "Bir insanin hayatta donum noktalarindan bir tanesidir gelin guveyi oldugu gece. Bakin kendini asabilen insan ne yapiyor. Hemen orada, eli kinali, basi duvakli gelini birakiyor ve cihada gidiyor." Bir baska zaman: "Ey iman edenler! Allah ve Resûlu size hayat verecek hakikatlere sizi dâvet ettigi zaman zinhar beklemeden hemen o davete icabet edin." (Enfal, 8/24) Aynen Hanzala ibn Âmir'in zifaf gecesinde kapinin onunde cihada davet sesini duyup icabetmesi gibi siz de hic gecikmeyin. Simdi bu evvelkisinin ayni degildir. Ben burada Allah ve Resûlu'nun davetine icabeti anlatiyorum. Baska bir zaman ise, Allah yolunda dokulen terler ve yapilan sa'y u gayretin bosa gitmeyecegini anlatirken de ayni misali verebilirim: "Teriniz obur alemde terazinin kefesine konacak, kaniniz misk-i amber gibi kokacak; hicbir seyiniz bedavaya gitmeyecek. Allah, kendi yolunda olan bir kimseyi huzuruna kirli ve gunahli olarak almayacaktir. Nitekim Hazret-i Hanzala yikanma imkanini bulamadan cihada istirak etmisti ama, Allah onu cunup olarak huzuruna almamak icin gokle yer arasinda meleklerine yikatti." Bunun gibi tek bir hadiseyi yirmi yerde, yirmi mevzua misal yapabiliriz... OZETLE 1- Kur'an-i Kerim'de iman ile ilgili ayetlerin cokca zikredilmesi, bir fazlalik degil, aksine imanin gonullerde kok salmasina vesile olmasi itibariyle zaruridir. 2- Butun Kur'an-i Kerim'i okumaya muktedir olamayan kimse, uzun bir sûreyi okudugu zaman, tafsilen olmasa bile, icmalen butun Kur'an'i tezekkur etmis gibi olur. 3- Kur'an'da kissalar tekrar degildir. Kissalar cesitli munasebetlerle zikredilir. Her zikrediliste de meselenin hangi yonu anlatiliyorsa konu ona dair yonuyle dile getirilir. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=529904 Kur'an kissalari Efendimiz'i teselli ediyordu Kur'an bazen meseleleri anlatirken konuyu acar, bir yere kadar getirir ve insani irsat eder. Kur'an'daki vakalarda oyle bir elastikiyet, revnakdarlik ve canlilik vardir ki, ayni vaka baska taraflarda baska bir misal olarak gelir, adeta, "ben bir daha gorunebilir miyim!" der. Her defasinda ayni seyi arz edilse de dinleyenler onda farkli seyler gorur. Ancak nâdânlardir ki, isin nuanslarini anlamaz, ayni seylerin tekrar edildigini zannederler. Meselenin muhim bir yonu de, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kuvve-i maneviyesinin takviye edilmesidir. Sik sik peygamberan-i izamin misalleri anlatilmak suretiyle, "Ey Nebiyy-i Azam, ey Resûl-i Emced! Senden evvel baska peygamberler de geldiler. Senin basina belalar geldi ve Sana yalanci dediler. Iste Sana Nuh, ona da yalanci demislerdi. Ey Nebiyy-i Efham! Kendi kavmin dahi Sana iman etmediler diye uzuluyorsun. Bak, Hazret-i Musa'nin cemaati ona neler yapiyor; Sen bir adamindan -mesela Hatib ibn Beltaa'dan- onu kufre goturmeyecek bir ihanet gordun. Belki kalb-i pâkin muteessir oldu. Unutma! Hazret-i Isa'nin ummetinden biri de kendisine ihanette bulundu ve onu Yahudilere teslim etti. Oyle ise sen de maruz kaldiklarina aldiris etme!" denilmektedir. Kur'an, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in maruz kaldigi musibetlere karsi, bir bakima onu teselli edici ve kuvve-i maneviyesini takviye edici mahiyette her firsatta kalb-i pâk-i Nebevi etrafinda itminan esintileri meydana getirmis ve onun kuvve-i maneviye-i imaniyesini takviye etmistir. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=529905
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.