8 Mayıs 2008

Elfimin Elifi

Elfimin Elifi Vatanımı yağmaladılar!
Dün geceydi ! …. kapıma yıkıldı! Derbeder. Perişan. Bütün acılarım benden yere düştü. O ki şeyh mağribi. Mağrib vaktine yakın olan Esrar-ı Huruf'a verdim. O dakikadan sonra ruhum konuşuyordu. Ben susuyordum. Belki de susturuluyordum. Ancak O şeyh ki beni sergüz-eşti zamanımda Allah'a (c.c) bir defa daha yakınlaştıran.... Cîrânım göklerde elemlenirken, gîrânım yerlerde dilenirken bir kez daha ellerimi Allah'a (c.c) açtım. Saatlerce denilenden daha da geniş bir zaman diliminde "Elif-Lâm-Mîim-Nûn, zâlik el-kitâbu la raybe fîih" bestesinde kâfiyeleniyordum. Kâfiye! Ray be! Ya Hüseyn! Diyorlardı ki o zamanda… Dinliyordum. Dinlerken aklıma bir vâkıa takılıverdi benimle birlikte. Eğer 'Mihdi el Ekber' bu asırdaysa bildim ki onun tasarrufu bütün yaralı gönüllere devâdır. Onun himmeti, izzeti, kerâmeti, bereketi cihan şümul acı çekenleredir. Buna inandım, güvendim. ******* Ey kıblemin Emel'i, Ey elemimin Kıble'si ! Sana geldim.... Ey ibadetimin kıblesi... Ey kıblemin Elifi... Ey elfimin (elf: bin) Elif'i! Ben esef ! Sen ey Hedef... Neden ben Sana "Bir" i kazanırken yaklaşamıyorum ? Neden ben Seni her daim hatırlayamıyorum? Neden Hatırlayamıyorum Seni ey Can Allah'ım ?! Neden ey Adl-i İlahi Seni ben tadamıyorum !? Offf... Neden?! Dervişlerin rüyaları hörmetine, Fethi cânımın (r.a) hedefi hörmetine, Muhammed'imin (s.a.v) yüzü suyu hörmetine beni bağışlayıp karşıla. Beni bağışlamadan o toprağa yaklaştırma. Beni bağışlamadan sefere çıkartma... N'olursun... Ey yolcu ... Bakara 132'deki hakikat ne demek ? Bir sağa- bir sola hadi gel gidek. İnsanlar vardır dinler ve ürker gider. Ruhlar vardır dinler ve o sözlerde ki manalarla halvete erer. Milyon mana çıksada kelimeden, o mânânın en Ekber'i Allah'tır (c.c). O Ezel'e ve Ebed'e… Selam olsun o Kiyâmet'e. Selam olsun O bidûn Bidâyet'e. Selam olsun .... "Nerdesin ey Azamet! Ruhum Celâletinden ürkerken kalbim "Ben"den korktu! Bir derede kaldım. Beni seyr-i selâmete çıkart Allah'ım... Ooof !" diye çığlık atıp ağlayabilseydim. Metâya aldanmayan ve değer vermeyen Mevlâ âşığı celillenir sabahıma. Dolandım tesbihâtımın tavaf saatinde. Baştan sona. Sondan başa geçtim Kabe diliminde. Raks ettim. Ahd ettim. Yemin ettim, müstakim yolundan dönmeyeceğime dair. Bekleyeceğim. Zülfikarla savaş edenlere sesleneceğim! Ben onlara karşı bileneceğim... Onlardan önce nefsime bileneceğim! Nefsime binler kin besleyeceğim! Onu ezeli ve ebedi düşmanım bileceğim. Ona fırsat vermeyeceğim! Alimallah bunların hepsini Allah'ın (c.c) Merhametine ve Celâletine sığınarak yapacağım. Dilleneceğim. Dileneceğim. Ancak izzetimle beraber zillete karşı savaşacağım ! Hem Zülfikâr devletimize adâvet edenlere hem onlardan önce nefsime bilek bilek bileneceğim... Hâl-i hazırda şimşek yok ki ! Ne saat var, ne ses ! Ne nur var ! Ne su! Yeri geliyor toprak bile kalmıyor o hesaptan uzak anda ! Cebir- fizik-kimya toz olur şamda ! Bir boşluk! Berzahta! Efkârım dağılınca o boşluktan çok uzaklarda, acı haberleri hâliyle getireni göremedim. Kalbim ne onu görüyordu nede Gazali'yi. Ben kendimden yalın (hazin) halde bileniyordum. Oooff ! Hulikte kablel levh. Reyhâne kun Mustafa (s.a.v) ! Ya Mecdi-l-İktifa! "Ben gidince hakikat zuhur etti. Hakk'a selam olsun. Bakara 132 'ye yakınım. Oofff ! Yakın olsaydım! İsterim. Ahdederim. Mânâ buudu öyle geniştir ki orada hem herşey mevcuttur hemde la mevcuttur herşey. Bazen insanın aklının almayacağını gönül alır da, deli deli söylenir. Söylendiysem sana aklımı geriye fırlatıpta söylendim !" deniliyordu. Bende her zaman ki gibi dinliyordum, Hep hayal ettim Şam'da olmayı , Haleb'te dolanmayı , Mekke'de tavaflanmayı, Medine'de havaslanmayı, İstanbul'da mâh-ı –Muharrem'lenmeyi. Hayal etmiştim... Hayallerim yıldırım akşamlarında yakıldılar. Hüznüm, haddim ve ölçümden daha beter. "Keder" de sen buna ! Daha zaman var sefere. İşâret bekliyorum. Eğer bir adım dahi atamıyorsam bil ki o İlâhi işâreti alamadım. İçimdeki davetsiz diyordu ki şimdi ; "İnsanoğluna ilahi işaret verilmiştir ve gösterilmiştir. Veyl olsun o insana ki verileni ne alabilmiştir nede görebilmiştir!" Bundandır ızdırabım. Bundandır elemim... Yıllar oldu... O senelerde ben harfin esrârını çözmeye yeltendim. Bir ferahlanma zamanı aradım. Bir uyanma anı aradım. Kaldım ! Hemde çok gerilerde kalmıştım. Dayanamayıp Bâbil çukuru ruhumu cebren konuşturdum ! Felahlanma anı mı desem? Fezâlanma anı mı desem ? Sen istersen fersahlanma anı de. "Ey gözlerimin içine bakmaya bile cesaret edemeyen !" deselerdi aceb bu sözü ben mi üstlenirdim yoksa bir başkası mı ? İsterse o üstlensin bu kelamın esrârını. Ben o gözlere bakamayan olayım. İsterse o benim gözlerime "bakma cesareti"ni uykusundan kaldıramasın. Hangisini isterse ... Ey gönlümün içine bakmaya kıyamayan ... Bırakma cesâreti esârete! Esre anımda seslendim sana ! Üstünlüğü sana verdim. Hâşa ! Üstünlüğü sadece sende gördüm. Sözlerimden dolayı beni her zaman bağışla. Fatihandır bana o bağışın.... Dünyada ki elemim fânidir! Ukbada ki elemim bâkidir... Beni yalnız bırakma ama beni bugün rahat bırak! Ben kâinat kitabını okumak istiyorum. O'nu bilmek istiyorum. Eğer sana karşı hükmetmeye çalışıyorsam bil ki ben senden dolayı kıskancım. Ben cehennemi senden –seni cehennemden- kıskanırda öyle yazarım bin atlı kalemimle. Ancak seni ben Haktan kıskanamam… Musa Cemâlullah'ı (c.c) görmek için yere yığılmıştı. Bilmezler mi bugün Musa'nın ardından gittiklerini zannedenler Hz. Musa'nın Hz. Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselâm'a ümmet olmak isteyişini ? Yakarışlarında zira Cemâlullahı rûz-i mahşerde görecek olanlar sadece müslümanlardır. Belki de onların arasından bir zümre. Allah (c.c) bilendir.... "Bir defa ömrümden bir an sarf ettim sana. Bir defa değil. Bin defa tasarruf ettim kendimden. Bir mana ! Bir sır ! Bir harf belirecekti kıyamet yolculuğumda ! Tefsiri içinde saklı bir mana süzülecekti damarlarıma. Ve ben için için kanarken sana "ikra" diyecektim. Ben derken, seni senden bana çok yakın uzaklaştıracaktım. Bir işâret.. Bir izafet saklayacaktım mezarıma. Ben o işaretimle sana tanınacaktım. İşret günlerimde ah ben ne acılar çektim. Hüküm Allah'ın (c.c) emri ben dua deminde ellerini göklere kaldırandan ziyade gönlünü arşa uçurmak isteyen olacaktım..." diyordu, bende herzaman olduğu gibi takip ediyordum. İkindi batımı yolcum İnan, ene âsif... Eğer geçen sefer yalın ayak ettiğim sitemler seni ürküttüyse senden yine af dilenirim. Kelimelerim kendimeydi. Yazan Afyoni değildi. Yazan o zamanın kaçkını idi. Zira Afyoni senden aldı-alıyor- alsın inşaallah hidâyeti. Devletin(iz)e her zaman müptela olsun inşâallah. Huda (c.c) ne Afyoni'yi nede O eski zamanın kaçkınını senin kapında utandırsın. Hele kendi kapısında hiç utandırmasın. "Utandırmasın" desekte insanoğlu elbette utanacak o kıyamet saatinde ! Hem de nasıl utanacak! Görgüsüz utanacak. Kuralsız utanacak. Yüzünü yerlere saklayacak! Avazını yırtacakta o çığlığı yine kalbine salacak! Her taraf alev alev yanacak. İnsanoğlunun isyanı yakıp alevlendirecek cehennemin ateşini. Cehennemi elemlendiren insan, aldandı! Ey ... Ey raşid zaman! Ey rüşt! Nerdesin? ! Zaman ahir zamandır! Seni bekler zamanın veletleri. Seni gözler zamanın hükümetleri, seni yazar zamanın beytleri! ! Çık gayri ortaya ey Halife! Çık ortaya! Ve düşmüşleri yerlerinden ırgala! N'olursun... diye diye dua ediliyordu... Dinliyordum.. Ahmet Talu'ya Allah (c.c) gani gani rahmet eylesin. Onu ve onun yoldaşlarını kıyamete dek muzaffer eylesin... Bu asırda güneşin doğup-battığı yerlere ilahi kelimâtullahı yayan ve yaydıran Muhammed (s.a.v) ordusuna ve o kârevân mihmandar(lar)ına selam olsun... İzzetleri, ikramları, irfanları asırlık dertlerimize deva olsun... Ve sallallâhu aleyhissalâtu vesselam ... Amin .. selam aleyk
körpekalemlerden


--
```````````````````````````````````````````````````````````
Tebevolum
Enebihebbek
Everything for him
``````````````````````````````````````````````````````````

http://www.youtube.com/v/5uO5ueLr65A

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.