T a r a f s ı z D e ğ i l i z

Tevhid Nedir?

Tevhid Nedir?
Birlik, birlemek. Allah'ın varlığını, birliğini, tüm yetkin
niteliklerin kendisinde toplandığını, eşi ve benzeri bulunmadığını
bilmek ve buna inanmak. Bu bilgi ve inanç en özlü biçimde "Lâ İlâhe
İllallah' (Allah'tan başka ilah yoktur) cümlesiyle ifade edilir. Bu
nedenle bu cümleye tevhid kelimesi (kelime-i tevhid) denir. Tevhid
kelimesini manasını bilerek söyleyen ve buna inanan kişi mümin ve
muvahhid adını alır.

La İlahe İllallah'ın manası:

Tek ilah'tan başka kulluk edilecek başka bir ilah yoktur. O tek olan
ilah da, şeriki olmayan Yüce Allah'tır. Çünkü ibadete layık olan,
ancak O'dur.

Bu kelimenin gereği, Allah'ın (c.c.) dışındaki bütün sahte ilahları
reddetmektir.

Zira Allah (c.c.) dışındaki mabutların ilahlık iddiası batıldır. Çünkü
O'ndan başka bir şey ibadete (dua edilmeye, emir ve yasak koymaya,
nizam tespit etmeye) layık değildir.

Uluhiyetin başkaları için reddedilmesi, ilahlığı sadece ortağı olmayan
Allah'a (c.c.) ait kılmayı ve O'nun yanında ikinci bir ilah edinmemeyi
gerektirir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi şirk (ortak) koşmayın..." (Nisa: 4/36)

"Kim tağutu inkar edip Allah'a iman ederse, muhakkak kopması mümkün
olmayan sağlam bir kulpa (La İlahe İllallah'a) yapışmış olur. Allah
işitendir, bilendir." (Bakara: 2/256)

"... Biz her ümmete, yalnız Allah'a kulluk etmeleri ve tağuttan da
sakınmaları için Rasul gönderdik." (Nahl: 16/36)

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

"Kim La İlahe İllallah der ve Allah'tan başka tapınılanları (ibadet
edilenleri) reddederse malı ve kanı haram olur..." (Müslim, İman: 8)

Bütün rasullerin kavimlerini davet ettikleri söz şudur:

"...Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız
yoktur..." (A'raf: 7/59)

İbn-i Receb (Allah ona rahmet eylesin) şöyle demiştir:

"İlah; yüceliğiyle, aşk ve muhabbetiyle korku ve ümidiyle kendisine
güvenilen, tevekkül edilip dayanılarak kendisinden istenilen,
kendisine dua ve yakarışta bulunulan, itaat edilip isyan edilmeyendir.
Tüm bunlar ancak aziz ve celil olan yüce Allah'a yaraşır."

İşte bu sebeple; Rasulullah (s.a.v.) Kureyş müşriklerine:

"La ilahe illallah" deyiniz, dediğinde müşriklerin cevabı;

"İlahları tek bir ilah mı kıldı? Gerçekten bu çok acayip bir şey"
(Sa'd: 38/5) demek olmuştur.

Kelime-i Şehadet'in genel manası Allah'ın (c.c.) dışında ibadet
edilenleri reddeder ve batıl kılar. Yani tağutu red ve Allah'a (c.c.)
iman etmeyi gerektirir.

Tağutu reddetmek, Allah'ın (c.c.) emir ve yasağına ters düşen
emirlerde bulunan kişi ve kurumları, hevayı ve şeytanı reddetmektir.
"La ilahe illallah" ın manasıyla birlikte gereğini de yerine getirmek,
ibadette Allah'ı (c.c.) birleyerek O'na benzer tutulanları
terketmektir.

Kul, "La ilahe illallah" dediğinde; ibadette Allah'ı (c.c.)
birlediğini, Allah'tan (c.c.) başkalarına, putlara, kabirlere,
evliyalara ve salihlere ibadet etmenin batıl olduğunu ilan eder.

"La ilahe illallah" ın gereği, Allah'tan (c.c.) başka ibadete layık
ilah olmadığını, yaratıcı, kudret sahibi ve her şeye kadir olanın
Allah (c.c.) olduğunu kabul etmek, Allah'tan (c.c.) başka hiç kimsenin
hakimiyet hakkı olmadığına inanmaktır. Çünkü hakimiyet yalnız Allah'a
(c.c.) aittir. Kim, "La ilahe illallah" ı bu şekilde inanarak
açıklarsa mutlak olarak tevhidin hakkını vermiş olur.

Allah'a (c.c.) yaklaşmak için ölülere kurban kesen, türbelerden yardım
isteyen, kabirlerin etrafını tavaf eden ve adak adayanlar, Allah'ın
(c.c.) yaratıcı ve her şeyin sahibi olduğuna inansalar bile, ilk Arap
müşrikleri gibi Allah'a (c.c.) şirk koşmuş olurlar. Mekke müşrikleri,
kabirlere ve putlara tapmadıklarını söylüyor fakat uygulamada aksini
yapıyorlardı. Onlar yaratıcı ve rızık verici olduğuna inanmadıkları
halde, sırf kendilerini Allah'a (c.c.) daha çok yaklaştırsınlar diye
salih olduğuna inandıkları bazı kişilere ibadet ediyorlardı.

Hakimiyet, "La ilahe illallah"ın gerçek manasının tamamını değil
sadece bir cüzünü oluşturur. Çünkü ibadette şirk koşan bir kimsenin,
şeriatın hükmünü kabul etmesinin bir faydası yoktur. Şayet "La ilahe
illallah"ın manası onların zannettiği gibi olsaydı, Rasulullah
(s.a.v.) ile müşrikler arasında herhangi bir mücadele olmaz, onlar da
Rasulullah'a (s.a.v.) bağlanırlardı.

Böyle bir durumda, Rasulullah (s.a.v.) onlara:

"Allah'ın varlığını ve her şeye kadir olduğunu tasdik edin. Hukuki,
meselelerde şeriatın hükmüne tabi olun" der ve onları ibadetlerinde
serbest bırakırdı. O zaman Allah Rasulü'ne tabi olurlardı.

Bunlar, Arap lisanının ehli olan bir kavim oldukları için "La ilahe
illallah" ın putları tapmayı reddettiğini ve sadece lafzi bir mana
taşımadığını anlıyorlardı. Bundan dolayıdır ki bu kelimeden nefret
ederek uzaklaştılar ve şöyle dediler:

"...İlahları tek bir ilah mı kıldı? Şüphesiz bu çok acayip bir şey..."
(Sa'd: 38/5)

Allah (c.c.) onları şöyle vasfediyor:

"Onlara "La ilahe illallah" denildiği zaman kibirlenirlerdi ve "mecnun
bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz" derlerdi." (Saffat:
37/35-36)

Onlar, "La ilahe illallah"ın Allah'ın (c.c.) dışında ibadet edilen her
şeyi reddetmek, ibadette sadece Allah'ı (c.c.) birleme manasına
geldiğini çok iyi biliyorlardı.

Şayet müşrikler "La ilahe illallah" dedikleri halde putlara ibadet
etmeye devam etselerdi, kendi içlerinde çelişkiye düşerek bundan
rahatsız olurlardı.

Günümüzde kabirlere ibadet edenler, bu şiddetli çelişkiden hiç
rahatsız olmuyor, onlar "La ilahe illallah" demelerine rağmen birçok
ibadeti ölülere yapmaya devam ediyorlar.

Ebu Cehil ve Ebu Leheb, bu kelimenin manasını günümüzde kabirlere
ibadet edenlerden çok daha iyi biliyorlardı. Onların bile eli kurudu!

Sonuç olarak:

Kim bu kelimeyi, manasını bilerek söyler, gereğiyle amel edip açık ve
gizli şirkten kaçınırsa, ibadeti tam bir itikatla yalnız Allah'a
(c.c.) has kılıp bununla amel ederse, işte o gerçek bir mümindir.

Kim "La ilahe illallah" deyip inanmadığı halde zahiren amel ederse, o
da münafıktır. Kim bu kelimeyi diliyle söyler, fakat onu bozacak
amellerden birini işler ve Allah'a (c.c.) şirk koşarsa o da müşriktir.

"La ilahe illallah" kelimesinden kastedilen; manasını bilip bu mananın
gerektirdiği şekilde Allah'a (c.c.) ibadet etmektir.

İbadet, muamelat ve bütün meselelerde Allah'ın (c.c.) hükümlerini
kabul edip, beşeri kanunları reddetmek, insan ve cin şeytanlarının
revaca çıkardığı bütün hurafeleri ve bid'atleri ortadan kaldırmak bu
kelimenin ameli gereklerindendir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"Yoksa onların dinde Allah'ın izin vermediği bir şeyi kendileri için
din gösteren ortakları mı vardır?" (Şura: 42/21)

"...Eğer siz onlara itaat ederseniz, muhakkak ki müşrik olursunuz..."
(En'am: 6/121)

"...Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryemoğlu
Mesih'i Rabler edindiler." (Tevbe: 9/31)

Nebi (s.a.v.) bu ayeti kerimeyi okudu. Bunun üzerine Adiyy b. Hatem
Rasulullah'a (s.a.v.) dedi ki:

"Muhakkak onlar, onlara ibadet etmiyorlar ki.

Rasulullah (s.a.v.):

"Onlar Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram, haram kıldığı bir şeyi
helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?" dedi.

Adiyy b. Hatim: "Evet" deyince,

Rasulullah (s.a.v.):

"İşte böylece onlara ibadet ediyorlar." buyurdu. (Tirmizi, Tefsir: 10;
Taberi: 14/210 (61632-61634); Suyuti, Durru'l-Mensur: 3/230; Beyhaki,
Sünenü'l-Kübra)

Şeyh Abdurrahman b. Hasan dedi ki:

"Allah'tan başkalarına itaat etmekle alimlerini rabler edindiler. Aynı
olaylar bu ümmetin içinde de vuku bulmaktadır. Bu ise en büyük şirk
olup, "La ilahe illallah" ın manasını ortadan kaldırır."

Bu kelimeyi söyleyen bir kimsenin, beşeri kanunlarla muhakeme olmayı
da reddetmesi gerekir. Çünkü sadece Allah'ın kitabıyla hükmolunmak,
onun dışında kalan beşeri sistemleri terketmek farzdır.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"... Eğer bir şeyde ihtilafa düşerseniz onu Allah'a ve Rasulü'ne
götürün." (Nisa: 4/59)

"Herhangi bir şey hakkında anlaşmazlığa düşerseniz, onun hakkında
hüküm vermek hakkı Allah'ındır. İşte benim Rabbim olan Allah O'dur..."
(Şura: 26/10)

Allah (c.c.) kendi indirdiği şeriatle hükmetmeyenler hakkında kafir,
zalim, fasık diye hüküm vermiştir. Allah'ın (c.c.) indirdiğinin
dışında hüküm veren kişide iman yoktur.

"La ilahe illallah" müslümanların yaşamlarının her yönüne hakim olması
gereken bir hayat nizamıdır.

Bazılarının zannettikleri gibi, sadece manasını anlamadan gereğiyle
amel etmeden, sabah ve akşam virdlerinde bereket için tekrar edilen
bir söyleyişten ibaret değildir.

"La ilahe illallah"ın gereklerine bağlılık, Allahû Teala'nın isim ve
sıfatlarına Allah (c.c.) ve Rasûlünün (s.a.v.) bildirdiği şekilde iman
etmeyi gerektirir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na bunlarla dua edin. Onun
isimlerinde ilhad etmeyin. Onlar yapmakta olduklarının cezasını
göreceklerdir." (A'raf: 7/180)

Abdurrahman b. Hasan dedi ki:

"Arap dilinde ilhad kelimesinin manası, Allah Teala'nın isim ve
sıfatları hakkında sapmaya meyletmek ve yalana yönelmektir.

Bilerek veya bilmeyerek birtakım tevillerle Allah'ın (c.c.) isim ve
sıfatlarının hak olan manasını inkar etmek ve O'nu mahlukata
benzetmektir."

Her kim Allah'ın (c.c.) isim ve sıfatlarını bozar, tevil eder veya
kabul etmez, Celil olan manalarına delalet eden manasını ortadan
kaldırırsa, Cehmiyye, Mutezile, Eş'ariler gibi La ilahe illallah'ın
delaletine muhalefet etmiş olur. Çünkü ilah, isim ve sıfatlarıyla dua
edilen ve vesile olunandır. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

"... En güzel isimler Allah'ındır. Onunla O'na dua edin..." (A'raf: 7 /180)

İsim ve sıfatları olmayan nasıl ilah olur? Kendisine ne ile ve nasıl
dua edilir?" (Fethu'l-Mecid: 237-238)

İmam ibn-i Kayyım dedi ki;

"İnsanlar ahkam ayetlerinin tefsirinde ihtilafa düştüler. Fakat
Allah'ın (c.c.) sıfatlarıyla ilgili ayet ve hadislerin herhangi
birinde ihtilafa düşmediler, bilakis sahabe ve tabiin bu ayetlerin
manasını anladılar ve gereğiyle amel ettiler.

Kur'an'da bulunan ahkam ayetlerinin manasını ilim ehlinden başkası
anlayamaz, fakat sıfat ile ilgili ayetlerin manasını bütün insanlar
anlayabilirler. Bundan kastettiğim mananın kefiyetinin değil de
aslının anlaşılmasıdır." (İbn Kayyım el-Cevziyye, Medaricu's-salikin:
1/29-30)

"Bu konu selim fıtrat ve semavi kitaplarla bilinen bir konudur. Kemal
sıfatlarını yitiren ilah, müdebbir ve rab olamaz. Bilakis eksikliği
sebebiyle kendisiyle alay edilir.

Hamd, ezelde ve ebedde celal ve kemal sıfatlara sahip olana aittir.
Çünkü hamd'e layık olan sadece O'dur. (Muhtasar Sevaiku'l-Mürsele:
1/10)

Allah'ın (c.c.) kemal sıfatlara sahip olduğuna ve bütün noksan
sıfatlardan ve mahlukata benzemekten uzak olduğuna mutlaka inanmak
gerekir." (İbn Kayyım el-Cevziyye, Medaricu's-salikin: 1/26)


www.selefidavet.com

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..



Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.

-----------------------------------------------------------------

"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.

Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com

Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com

Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr


adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.