4 Haziran 2008

Devlet veya Devletlerin Terörü

Devlet terörü, Lübnan'ın ilk mücahidi olmuş Al-Fatah'ın genç fedaisi şehit İmad Moughnieh'e karşı yapılmış saldırının işaretidir. İsrail'in bu cinayette en azından ortak bir sorumluluğu var ama saldırının gerçek azmettiricisi Washington'dadır.
O halde neden yalnızca Siyonizm'e karşı açık bir savaş ilan edilsin?




Çünkü zaten İsrail tarafından açık bir saldırgan devleti durumu söz konusu, çünkü Arap palavracılığı geleneğinden kopmuş olan Seyit Hasan Nasrallah boşuna konuşmuyor, yalnızca gerçeği söylüyor ya da en azından darbe indirebilecek kadar güç ilişkisinin izin verdiği kısmını söyleyebiliyor. Fakat Şam'daki saldırı aynı zamanda Başbakan Beşir Esad'a yönelik bir mesajdır, çünkü Suriye'de hala Arap milliyetçileri vardır ve bunların bütün "hizmetleri" NATO'nunkilere denk düşmemektedir.






İnfazcılar? Muhtemelen azmettiricilerin gerçek kimliklerini bilmeyen paralı askerlerdir. 80'li yıllarda 15 günlük bir süre içinde iki yabancı ekip Şam'ın kuzey banliyösünde tutuklanmışlardı. Bunlar Suriyeli sorumluların gizli iletişimleri için kullandıkları optik kabloda da aynı yeraltında bilgi yakalamayı hedefliyorlardı. Ebu Ali Mustafa Ağustos 2001'de Ramallah'ta Washington emirleri doğrultusunda İsrail tarafından herkesin önünde kurşuna dizilmiştir. Fakat zaman içinde 1994'e kadar geriye gidelim, Sudanlı sahte İslamcı generallerin CIA'ya İmad Moughnieh'i, Şeyh Usame bin Ladin'i ve Carlos'u birçok petro-dolara sattıkları zamana gelelim… Benim durumum biliniyor ve beni savunan avukatlarım, her zaman geçerli yasaların tersine kararlar elde ederek bütün hukuki alanlarda Fransız devletine saldırmaya devam ediyorlar.




İmad Moughnieh kurtuluşunu, her hafta havalanan MEA'nın Hartum'dan Beyrut'a dönüş uçuşunda Cidde'deki molası esnasında Yankiler tarafından yakalanmasına izin vermeyen Suudilere borçludur.






Yüzlerce sivilin canına mal olan Seyit Muhammed Hüseyin Fadlallah'a karşı başarısız suikastı ardındaki Hizbullah'la saldırmama anlaşmasını yaptıktan sonra kamunun önünde görünmek istemeyen Suudilerle ilişkili olarak hain Lübnanlı komando hızlıca tutuklanıp infaz edilmiştir. Yıllar sonra bizzat kendim komandonun elebaşını yakaladım; bu zat, İngiliz "istihbaratı" tarafından verilen Robin Gregson adında gerçek-sahte İngiliz pasaportları taşıyan, Güney Afrika Bölüğünün Generali Henry Bona'ydı. Lübnan'ın komşu ülkelerinden birinde iki yıl kaldıktan sonra Amman'da emri kendim imzaladıktan sonra Uluslararası Devrimciler Örgütümüz tarafından kurşuna verildi.Ya Şeyh Usame bin Ladin? Ona karşı geçerli suçlamalar olmadığından Amerika Birleşik Devletleri onu yasal olarak tutuklayamazlardı ve Suudiler de, Vahabi bir ayaklanmanın vuku bulmasından korktuklarından dolayı onu gizlice "almayı" reddettilerdi. Şeyh Usame Peştunlarda dost bir toprak bulacaktı.Savunma savaşı kaçınılmazdır, her mezhepten Lübnanlı vatanseverler ulusal birliği oluşturacak bir hükümet konusunda anlaşmaya varmalıdırlar, çünkü Lübnan ve Arap Ümmeti sahip oldukları azıcık bağımsızlığı da kaybetme riskini taşımaktadır. Her ne olursa olsun Lübnan vatansever ordusunun çoğunun destek çıktığı İslamî, Lübnan ve Filistin Direnişleri ayakta kalacaklar ve Siyonistlere, emperyalist ihtiraslarını çok pahalıya ödeteceklerdir. Allah-u Ekber!Filistin Direnişinin (Yaser Arafat'tan önce) tarihi başkanı ve benim de paylaştığım Filistin Kurtuluş Halk Cephesi'nin (FPLP) kurucu stratejisine her zaman sadık kalmış olan Hâkim Georges Habadie'yi burada anmak isterim.Bir yıl önce Kuzey Lübnan'da Siyonist ajanlarına kafa tutan sevgili dostlarımı da buradan selamlamak istiyorum.Ad-Dabbur ailesine en içten dileklerimi sunarım.



15 Şubat 2008 Clairvaux
Baran Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.