3 Temmuz 2009

BAŞBAĞLAR ŞEHİTLERİNİ RAHMETLE ANIYORUZ !

[1779343668_830ae47018.jpg]


5 TEMMUZ BAŞBAĞLAR KATLİAMI

Başbağlar Köyü ŞEHİTLERİNİ ANIYOR
Sivas olaylarına misilleme yaptık diye 33 insanı hunharca öldürülen sünni başbağlar köyü bugün Yine şehitlerini anacak,Kuran okutacak ..

2 Temmuzu unutturmayanlar 5 temmuz katliamının yanına bile uğramıyorlar bugün...Biz'de Unutturulmaması gereken ve Anadolu'da ki en büyük Müslüman katliamlarından birisi olarak tarihe geçen bu olayın
şehitlerine Anadolu Haber Günlüğü olarak rahmet diliyoruz.

Muntakim olan Allah en iyi hesap görendir.



BEBEK KADIN YAŞLI VE GENÇ TAM 33 CAN ŞEHİD EDİLDİ O GÜN VE O GÜNÜ ANLATANLAR HALA AYNI ACILARI YAŞIYOR HALA AYNI ŞEHİTLERİNE AĞLIYORLAR.

UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ----RAHMET İLE ANIYORUZ....

Başbağlar'da savunmasız insanları kurşuna dizen, onlarca çocuğu yetim ve öksüz bırakan gözü dönmüş caniler hâlâ bulunamadı. Devlet aradan geçen zamanda, yıkılan evleri yaptı ama gönülleri yapamadı. Neredeyse 14 yıl olacak. Kimi eşini, kimi oğlunu, kimi babasını verdi toprağa..

İsimlerini şehit koydular 33 canın..

Click the image to open in full size..

Başbağlar ismi 5 Temmuz 1993 tarihinden beri adeta acıyla özdeşleşti.

Yaklaşık 100 gözü dönmüş cani, savunmasız insanlara saldırıp, onlarca çocuğu yetim ve öksüz bıraktı. Devlet ise üzerine düşeni yaparak olayın üzerindeki karanlığı hâlâ aydınlatamadı. Başbağlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya'nın ifadesiyle "Devlet evleri tamir etti ama ama gönülleri tamir edemedi." Tarihin en vahşi katliamlarından birine tanık olan Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'ne bağlı Başbağlar Köyü, 5 Temmuz 1993 günü akşam karanlığında basılmıştı. . Olayın hemen ardından yakalanan 20 kişinin ifadelerinde suçlarını kabul ettiklerini belirten Yaralı, "Mağdurlar tarafından sanıkların bir kısmı teşhis de edilmelerine rağmen, bu sanıklar Erzincan DGM'de serbest bırakıldı. Siyasi baskıların kararda etkili olduğuna ilişkin duyumlar alındı" diye konuştu. Davanın garip bir şekilde İzmir DGM'ye nakledildiğini kaydeden Yaralı, "Buradaki yargılama, içlerinde bir itirafçının da bulunduğu 8 sanıkla devam etmiş, tahkikatın genişletilmesine yönelik taleplerimiz reddedilerek adil bir yargılanmanın gerekleri ortadan kaldırılmıştır. Fotoğraflı teşhis dahi yapılmamıştır" dedi. Sadece 2 kişi ceza aldı Avukat Kamil Uğur Yaralı, tahminen 100 kişinin gerçekleştirdiği belirlenen Başbağlar Katliamı davasının sadece iki sanığa verilen 14 ve 3,5 yıllık mahkumiyet cezalarıyla kapatıldığını ve olayla ilgili hiçbir sorunun cevabının bulunamadığını kaydetti. Yaralı, "Eğer bu davaya bakan mahkeme bağımsız ve tarafsız olsaydı, olayın tamamen ortaya çıkarılması faillerinin tümümün yakalanması mümkündü" şeklinde konuştu.

Sivas olaylarına misilleme olarak gerçekleştirdiğini söylemişti. "






KATLİAM NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Akşam namaz vaktidir. Hoca güzel sesiyle ezan okumakta, köyün erkeklerinin bir bö­lümü cami avlusunda abdest alırken, bir bölümü de abdestlerini evlerinde almış, camiye doğru hareket etmekte. Köy sessiz; Her günkinden daha sessiz.Hocanın okuduğu ezan sesi bir anda kesiliyor. Köyde bir panik yaşanıyor ve hocanın sesi duyulmuyor artık. Az önceki duygusallık, bir anda, acıya ve çocukların ve kadınların bağırışmalarına bırakıyor yerini.5 Temmuz 1993, Saat 20.30. Köyün etrafında ve içinde yüz ci­varında gözü dönmüş cani

HOCANIN SESİ DUYULMUYOR
Saat 20.30 sıralarında hoca elinde mikrofon, ezan okuyor. Hoca, arkasından gelenleri görmüyor. Ezan daha bitmeden hocanın ensesine bir tokat iniyor. Hoca arkasını dönünce, eli silahlı militanları görüyor. Ezan yarım kalmasın diye "Bırakın eza­nı tamamlayayım" dese de, dinletemiyor. Yaka paça sürükleniyor. Aynı anda camide mevcut bulunan cemaat de dışarı çıkarılıyor.
CAMİDE BULUNMAYAN ERKEKLER TESPİT EDİLİYOR
Caminin içinde olmayan köyün erkekleri tespit ediliyor. “Falan fi­lanı getirin” diye emirler yağıyor. Eşkiyalar aradıkları insanları ismen biliyorlar. Sıradan bir baskın değil bu. Militanlar, evlere dağılıyor, kadın, erkek, çocuk hepsini dışarı çıkarıyorlar. Zaten Adil Hocanın okuduğu akşam ezanının birden bire yarıda kesilmesine köy hal­kı bir anlam verememiştir. Köyün içinde bulunan militanlar, kısa süre­de köyde bulunan tüm insanları bir araya topluyorlar.


OLAYI YAŞAYANLAR ANLATIYOR

Katliamı yaşayanlardan E.A gördüklerini şöyle anlatıyor;"Akşam namazına duracaktık ki torunum geldi. Anarşistlerin kö­yü bastığını söyledi. Ben de hemen kapıyı kapattım. Kapıyı kapatır­ken, beni gördüler. Gelip kapıyı açmamı istediler. Ama ben kapıyı aç­madım. Döndü gittiler. Biz namazımızı kılıp dua etmeye başladık. Pencereden baktım ki komşunun kapısını kırıp evdeki erkeği dı­şarı çıkardılar. Bir adamı başına diktiler. Tüfeği dayadılar ve bekleme­ye başladılar. Birkaç kişi geldi, bizim kapıyı kırıp içeri girdiler ve evde erkek olup olmadığını sordular. Erkeklerin evde olmadığını söyleyin­ce, evin içine girdiler. O sırada yanımda bulunan parayı onlara doğru uzattım, belki parayı alır da bir şey yapmadan çekip giderler diye. Pa­rayı aldılar, tüfeğin ucuyla beni, gelinimi, torunumu iterek dışarı çık­mamızı istediler. Çıkarken geri döndüm ki odaya bomba koyuyorlar. Dışarı çıktıktan sonra evi ateşe verdiler. Beni götürürlerken itti ve kaktılar. Hasta ve yaşlı olduğumu söyledimse de beni sürüklediler. Kadınların toplandığı yere götürdüler. Etrafımıza bomba koydular. Bir taraftan evleri ve arabaları yaktılar. İçlerinde bayan olan terö­rist ziynet eşyalarımı istedi. Olmadığını söyleyince "Siz İstanbul Karagümrük’ten geliyorsunuz, sizin altınınız olmaz mı ? " dedi.



KATLİAMI GERÇEKLEŞTİRENLER KÖYÜ İYİ BİLİYORLARDI


Baskın sıradan bir baskın değil. Sanki katliamı gerçekleştiren­ler daha önce köye birkaç defa gelmişler. Öyle ki köyün tüm mahalle­lerini ve köyde yaşayanları biliyor, ne tesadüf ki İstanbul’dan köye ta­til için gelen misafirlerin bile bulundukları evler tespit edilebiliyor. Ve siz İstanbul Karagümrükten geldiniz ifadesini kullanabiliyorlar. Köyde bulunan kadınlardan F.P. yaşadıklarını ağlayarak şöyle anlatıyor;"Militanlar, kapının önünden ismen çağırıyorlardı köyün insan­larını. Selim Pato, sen gel dediler. Görümcemin oğluna, Recep sen de gel, dediler. Doğru camiye dediler. Ben içeride pencerenin önünde oturmuş dinliyordum. Birkaç militan sokaklara dizildi. A.C'yi çağırdı.Bu adam yanımızdaki ilçenin köyünde oturuyordu. Bizde tırpan yapı­yordu. Onu görünce hayrete düştüm. Daha sonradan biz kadın ve ço­cukları da topladılar. Derenin yanında toplandık. Başımıza bir kız, bir erkek militan koydular. Erkekleri de öbür tarafa topladılar."Kanlı bir katliama Başbağlar köyü sahne oluyordu artık. Bu dağ köyünde yaşayan insanlar, üstelik çoğu da yaşlı, suçsuz, günahsız olmalarına rağmen, hain kurşunlara hedef oluyorlardı. Artık köyde ya­nan evlerin ateşi ve kurşun sesleri duyuluyordu. Köy sakinlerinden G.D. "Biz kadınları topladıkları yerde havaya uçuracaklarmış, Allah kurtardı bizi, dereye topladıklarında yanımıza bir şey koydular. Biz tel­siz var sanıyoruz. Ne konuştuğumuzu dinlemek için telsiz koydular sanıyoruz. Aramızda sessiz sessiz konuşuyoruz. Meğer bombaymış. Dereden çıkmışız, bomba patlamış." Köyün erkekleri öte tarafta kurşuna dizilirken, kadınlar ve çocuklar dere kenarında, yanlarına konan bombadan habersiz, militanlar köyü terk ettikten sonra dere­den ayrılıyorlar. Ayrılmasalar, köydeki erkeklerin akıbetine kadın ve çocuklar da uğrayacaktı. Militanlar, sloganlar atarak kanlı eylemlerini gerçekleştirdiler. Kadınların ve çocukların ağlaşmaları ve köyün ta­mamen yanması onlara adeta büyük bir zevk veriyordu.

YA MUNTAKİM ALLAH!

Anadolu Haber Günlüğü

.
Click the image to open in full size.

Click the image to open in full size.

Click the image to open in full size..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.