18 Ağustos 2008

ANLAMALISINIZ ! Türker Akın Sağlık

Düşenlerin ve yenilenlerin çaresiz bakışlarındaki anlamı…
Boş zamanlardaki hayalle buluşanların mefluç halini…
İman ve hakikati bir arada buluşturmayanların, sadece maddi hırslarla ve aç gözlerle tıkandıklarını anlamalısınız.
Nice zalimler ve kuklalarını gördük.
Bizlere işkence yaptıkları ve her türlü adiliği suretlerinde yansıttıklarını suratlarına söylediğimiz an renk değiştirmezlerdi.
İşkenceci adidir.
Renk vermez.
Emredenine itaat ederek önüne konulan çanakta yalanır.
Yaşamları boyunca ‘Bir baltaya sap olmayanların’ eline aldıkları balta sapıyla mazlumlara işkence yaptıkları an kendilerini ‘Mal Zannettikleri’ dünyadayız.

İşkencecilerin ortak konuştukları savunma hali hepten zavallılık.
Bir gün sormuştum:
‘:Bu kadar insana saatlerce işkence yapıyorsunuz… Başınızda bir ‘Başgardiyan’…Emrediyor ve savunmasız tutuklulara ‘Robotça’ saldırıyorsunuz. Yarınlardaki haliniz ve birileri suratınıza(sokak ortasında) tükürse ne diyeceksiniz?’
Cevabı hepten adice:
‘:Ne yapalım. Emir kuluyuz. Ekmek parası’.
İşte, emir kullarının acizliği!

Yıllardır, ne yaşamı, ne de yaşadığımız ülke şartlarını sorgulamadan ömür geçirenlerin hallerini gördükçe ve kendilerine bir diken ucu değdiği zaman demokrat ve insan hakları savunuculuğu akıllarına gelenleri gördük.
Dün kapatıldı.
Üstünü kepçelerle örtmeye çalıştılar.
Anlayamadılar.
Gerçeklerin üstü örtülemez.
Bu ülke de işkence gören gençler, analar ve aileler oldu.
Bir dönemin suçlusu olarak gençler gösterildi.
Düşünen, ülkesine hizmet etmek isteyen, yaşadıkları ülkedeki gerçekleri bilen ve kötülükleri, sömürgeciliğin esaretini hazmedemeyen gençler…
5 tane ‘Cuntacı Darbeci’ malzeme depolayarak, yapacakları hamle adına gençliği suçlu gösterecek raporlarla ve senaryolarla ‘Anayasal Rejimi’ devirdi.
Suçlu ilan edecekleri tablo ve kendilerine dayanak haline getirecekleri ‘Dimağ Yıkama’ araçlarıyla her gün masal anlatacakları yapı oluşturulacaktı.
Arkalarında ‘Ağabeyleri ABD’ vardı.
‘Bizim çocuklar darbe yaptı’ diyen sefirleri de mevcuttu.
Milyonlarca insanı robotlaştıracak, ballı, kaymaklı dondurmaları yalayacak yalamalarıyla 10 yıllarımızı çalacaklardı.
Bilinçli ve yaşadıkları ülke şartlarını bilenlerin, cesur aydınların ve yazarların tutuklanarak konulacağı kodesler hazırdı.
Darbecilere ‘Kul-Köle’ olmayanlara yapıştırılacak etiket hızlı bir şekilde devreye sokulacaktı:
‘:Hainler!’
Yasa dışılığa, darbeciliğe, ABD istikametinde yer alanlara karşı çıkanlara ‘:Hainler’ diyenlerin zavallı hali…
Cuntacıların yanı başında çömelenler ve sofralarında ‘Kemik Yalayanlar’ kısa zamanda iş adamı, etkin yönetici, fırtına estiren ‘Emir kulu’ olacaktı.
Bu manzaralara mahkûm edilen bir halk ve acımasızlığı kurallaştıranların şatolarındaki sefahatle 21. yüzyıla adım atmak kolay mı olacaktı?
Sokakta yürürken ‘Takip mi ediliyorum?’ endişesiyle yaşam sürer mi?
Sürmeyecekti.
Sürmedi.
Sancılı bir geçiş yaşandı.
Bu süreç daha on yılları beraberinde sürükleyerek sürecek.
Anlamalısınız ki, zorbalıkla, yasa dışılıkla, kanunları hiçe sayarak çeteleşme yollarına saparak ve cinayetler işleyerek ‘Toplumu Susturamayacak’ ve demokrasi taleplerini engelleyemeyeceksiniz.
Seçimle gelen, seçimle gidecek.
Halkın özgür iradesine ipotek koyamayacaksınız.
Çalışanların emeğinin karşılığını verecek ve sosyal adalet kavramının her kesime yayılması yönünde talepleri duyacak ve gereğinin yapılması yönündeki adımları atacaksınız.
Her 10 yılda bir ‘İrtica Geliyor!’ masalınıza kimse inanmayacak.
Yeni Fadimeler ve Ali Kalkanları sipariş etseniz bile, bu siparişlerinizle rezil olacaksınız.
Yeni Reha Muhtarlarınız elbette olacak… Ama o senaryo spikerlerine gülecekler.
Toplumsal irade, kendi yolunu sandık ve hukuk yolunda belirleyecek.
Bakın geçmiş dönemlere.
Korkacak ve övünülecek bir sayfa gösteremeyeceksiniz.
Kendi vatandaşlarınızın kız çocukları okumak istediği zaman ‘:Suudi Arabistan’a Gidin!’ telkininde bulunmuştunuz.
Demokrat geçinenlerin ifadeleriydi bu işaret.
Bu yönde telkinde bulunanların arkasında halk desteği kalmadı… Bittiler.
Bitişleriyle beraber ‘Darbe Çağrıları’ yaptılar.
‘Elitler Çetesi’ kendileri için yazacak ve toplumun verdiği oyları horlayacaktı.
Kendi gazetelerini bombalatacak ve cepheleşmelerle ‘Tilki kaçacak, Tazı kovalayacaktı’.
Hayallerindeki çatışma ortamı doğmadı.
Konya’da ‘İstiklal marşı okunurken’ yere çömelen kışkırtıcı ajan kılıklı ‘Hırpani Yaradılışlı’ piyonları da yetersiz kalacaktı.
Taksim meydanında kurşun yağdırdıkları işçiler, Malatya Belediye Başkanı Hamido suikastları…
Taşeron Dev-Yol ve Dev-sol gibi örgütlerle Gün Sazak şehid edilmişti.
İstedikleri şartlar olgunlaşsın ve beyler, asilzadeler imparatorluğuna basamak kurulsun istediler.
O dönemler bitti…
‘Takke düştü ve kel göründü’.


Anlamalısınız!
Zaman değişti.
Masallarınızı çocuklar bile dinlemiyor.
Azınlık kaldınız.
İddialarınız buharlaşıyor.
Tek kanallı ve sırp dönmesi olduğunu ikrar eden Dinç Bilgin kardeşinizde yok artık.
Çevik ve çekiçli 28/Şubat darbesi alkışçıları.
Oyun bitti.
Oyuncular Kandıra’da…
Kandıralı klarnetinden yükselen sesi dinliyorlar.
Bir zamanlar o zindanlarda vatan evlatları işkence görüyordu.
Kader…
Kime niyet, kime kısmet…

Anlamalısınız!
Demokrasi ve kanunlar herkese eşit olduğu sürece adalet yaşar.
Kimsenin, konumu ve durumu ne olursa olsun suç işleme imtiyazı yok.
Yasalar alır ve denetler..İnceler….Terazi kefesine koyarlar…
Bekleyin… Sabredin…
Avukatınız Baykal’da anlayacak…
Zaten anında takiyye!
Zırhlı araç iddiaları sonrası ‘U Dönüşü’ yapan CHP!
Anlayacaklar…
Anlamazlarsa ne olur?
Sandığa gömülürler…
Zaten 60 yıldır mağlubiyetlerle baş başa durumdalar.
Bir 60 yıl daha mı?
Zor…
O zamana kadar neler olacak?
Hayat değişecek…

Anlamalısınız!
Bu ülke de vatandaşın inançlarıyla, değerleriyle alay etmeyecek ve saygı göstereceksiniz.
Bölmeyecek ve kargaşa çıkarmayacaksınız.
Demokrasi ve yasalar size de lazım!
Anlamalısınız!
İnsanca yaşamayı… Baskısız ve demokratik şartlarda, inançların ve düşüncelerin prangasız yaşamasının önünde engelleyici olmamayı…
Hoş görmeyi ve yaradılanı sevmeyi…
Severseniz dünyanız zenginleşir.
Nefretsiz ve kinsiz bir ruhla…
Yaşadığınız ülke gerçeklerini anlamalısınız.


17/Ağustos/2008-İzmir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.