Okunamiyor ise bakiniz...
Demokrasi projesi ve GÜRCİSTAN işgali.
Demokrasi projesi ve GÜRCİSTAN işgali.
Ortadoğu demokrasi projesi denen,bizim BOP olarak bildiğimiz diğer ifadesiyle,başka ülkelerin iç işlerine, siyasal ortamlarına,resmi organlarıyla doğrudan ilişkilendirilmeyen,günün konjonktürüne göre bazen adına "anti-komünizm",bazen "hürriyet"ya da "demokrasi"söylemiyle ülkeleri dolaylı olarak yönetme pojesine verilen genel ad.
Bu tanımın arkasına yerleştirmemiz gerekcek olan açıklamalar ile Gürcistan işgaline bakalım.
Öncelikle Gürcistan'ın devrik lideri(istifa yönetmi ile) Şvardnatze'nin bir tesbitine bakmak gerekir.
Edward Şvardnatze Gürcistan'dan ayrılırken,ülkede bir iç savaş çıkmasından kortuğunu söylemiş idi.
Zira Uzmanlar, Tiflis ile ilişkileri o zamanlardan geren ve Rusya'nın desteğine güvenen Acaristan liderı Aslan Abasıdze'nin, bu bölgeyi Gürcistan'dan ayırmaya çalışabileceğini yine o dönemde belirtmişler idi.
Bunun da,zaten daha önce Abhazya'yı ve güney Ossetya'yı kaybeden Gürcistan'da yeni bir iç savaşa yol açabileceğine işaret ederken,ayrıca ülkede bir iç savaşın çıkmasını önlemek amacıyla Rusya'nın harekete geçebileceği de tahmin edilmekteydi.
İlk olarak tankları göndermeyi tercih eden Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tankların en geç 2 gün içinde Tiflis'e ulaşacağını 25 Kasım 2007'de bildirdiklerini hatırlıyorum.Belki tarih yanlış ta olabilir ancak Kasım 2007'de böyle bir açıklamanın geldiğini hatırlıyorum.
Şimdi Gürcistan konusunu irdelemeye devam edelim.
Yalnız burada tesbit edilmesi elzem bir konu hatta kişi daha vardır.
Öncelikle onun tesbitini yapalım.
Daha evvel ki bir yazımda Ulus devletlerin BOP projesi açısından ne denli sakıncalı olduğunu belirtmiş idim.
Burada da aynı sakıncadan dolayı meşhur Soros devreye girecektir.
Öyle de olmalıdır.
Zira üstlendiği görev gereği,bir süre öncesinde Yugoslavya ve Ukrayna gibi Doğu Avrupa ülkelerine yaptığı mali yardımın,Birleşmiş Milletler yardımlarının miktarını aştığında bunun altında"siyasal" bir çıkar olduğu dillendirilmişti.
O zamanlar Soros için"Kapitalis Lenin"benzetmesi de yapıldığını hatırlatırım.
Sırası ile,Sırbistan'da Miloseviç'i deviren ayaklanmada,Gürcistan,Ukrayna ve Kırgızistan'da yaşanan halk hareketleri Soros'un yönetimleri bir bir değiştirme çabalarının göstergesi değilmidir?
2003'te Soros ve ABD'nin lider tiplemesine tezat oluşturan Şevardnadze,bir devrimle yıkılarak arzularına boyun eyecek yapıdaki Mihael Saakaşvili getirildiğinde,parlamentoya ellerinde güllerle girdiği için Gürcistan'daki devrime "Gül Devrimi" adıverilmesi bir tesadüf olabilirmiydi?
Peki bu bir tesadüf olsun.
Batı ile Rusya arasındaki en kritik bölge için ne denebilir?
Yani Ukrayna'da Viktor Yuşenko iktidara getirilmesi,Kırgızistan Devlet Başkanı Askar Akayev'in yerine,Kurmanbek Bakiyev'in getirlmesi,bunlar hep tesadüf olabilir mi?
Soros'un asli görevlerini hatırlayacak olursanız bu konuları da çözersiniz.
Bu konuyu çok daha evvel yazmış idim.Tekrar etmek istemiyorum.Ancak bir kaç özet vermeliyim.
Soros'un yabancı ülkelerde sivil kuruluşlar aracılığıyla gerçekleştirdiği sivil görünümlü operasyonları hatırlayalım.
1979'da Açık Toplum Enstitüsü'nü kuran, Amerika'nın dış politikasını yöneten CFR örgütünün en aktif üyesi olan George Soros,ABD derin devletinin dış ülkelerde;özellikle de Türk cumhuriyetlerindeki "örtülü" ve "gizli" operasyonlarının ardından utanmadan,sıkılmadan Sabancı Üniversitesi'nde verdiği konferansta,"Türkiye'nin ihraç etmesi gereken şey ordusudur"diyebilmiş,Eylül 2001'de İstanbul'da açtığı ofisiyle Türkiye'de "Avrupa Birliği,eğitim,siyasi reform,medya,kadın hakları, sivil toplum örgütleri ve bölgesel farklılıklar" başlıkları altında projelere destek verecek kadar cüretkar olabilmiş,TESEV'i açık ve net olarak desteklemiş,bizim gözümüzün içine baka baka bu tezgahlara sessiz kalan siyasetçilerimiz de Soros'un bir yatırımcı olduğu masalını tıpkı diğer ülkelerdeki siayastçiler gibi bu millete yutturmaya devam etmektedirler.
Tüm dünyada yaptıkları operasyonlarda demokrasi adı altında operasyonel faaliyetleri için yine demokrasi kılıfına büründürdükleri Ford Vakfı, Carnegie Vakfı ve Rockefeller Vakfı; Sivil toplum örgütlenmesi adı altında ise,enstitü, dernek, vakıf ve hükümet dışı diğer organizasyonlar aracılığıyla isyanlar,yeni dinler,yeni özgürlikçü akımlar vs..ler organize etmekteydiler.
Maddi boyutunu ise gerektiğinde hükümetleri destekleme ve yıkma rolünü elinde bulunduran CIA'nın örtülü eylemlerine parasal destek NED(Ulusal Demokrasi Fonu) eliyle sağlanmıştır.
Komünist Rusya'nın işi bitirilince peşinden en tehlikeli ulus devlet Türkiye sıraya girmiştir.
Bu konuları daha evvel ki yazılarımda aydınlatmış idim.Yinelemiyeceğim.
Lakin bir evvel ki Papanın görevinin Polonya,Yugoslavya olduğu,Yugoslavya'nın son devlet başkanının Nakşi olduğunu,şimdiki papanın görevinin ise direkt Türkiye olduğunu daha evvel ki yazılarımda belirtmiş olduğumu yinelemek sanırım ki bu yazı için yeterlidir.
Buraya kadar ABD'nin enerji havzalarındaki emelleri açısından inceledik.Bir de Rusya'nın enerji ve batıya yakın olma sevdası üzerinden bakalım.
Balkanlar 9, Irak 3,Kafkaslar 6 parça.
Aslında Gürcistan olgusu Osmanlılara kadar dayanmaktadır.
Osmanlı'yı parçalama sevdasına ortak olan Sovyet Rusya'sı,1856 Paris antlaşması ile hedeflerini değiştirmiştir.
O yıllarda Boğazlara,aslen de Basra Körfezi'ne ulaşma hayalini kafkaslar üzerine yıkmaya başlayacaktır.
Tıpkı ABD'nin düşünceleri gibi Rusya'nın da düşüncelerinde Türkiye'nin özellikle de ulus devlet tarzında bir güç olması işine gelmiycektir.
Bu düşünceler aslen yeni de değildir.
Her ne kadar bolşevik devrimi patlak verdiğinde Türkiye'nin işgal ve paylaşım planları sekteye uğrayacak olsa da ve yine Türkiye'yi batılıların tek başına işgal etmeleri Rusya için doğru olmayacağı gerekçesi ile,batılı işgalci güçlerin durdurulmasında Türkiye'ye olan yardımlarındaki asıl amaç,Türkiye'nin salt batılılarca işgalinin Rusya'nın menfaatlerine ters düşmesinden kaynaklanmıştır.
Ancak hesaplar ters dönmüştür.
Yani Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve buna engel olunamamaıştır.Üstüne üstlük bir ulus devlet olarak ortaya çıkmıştır.Bu çok tehlikeli bir durumdur.
Öyle ise yeni bir strateji izlenmesi gerekmektedir.
İşte buradaki stratejilerden en önemlisi de Stalin'in Türkiye ile Türkistan arasına Ermenistan'ı yerleştirme planlarıdır.
Bu plan belki de çok ileri görüşlü bir plandır.Çünkü işin diğer yakasında Gürcistan parlayacak ve bu plan Gürcistan'ın parlamasında belki de farkında olunmadan bir önem kazandıracaktı.
Zira bu plan şimdilerde Bakü,Tiflis,Ceyhan(BTC) boru hattının güzergahının belirlenmesinde Gürcistan'ın önemini açığa çıkartmaktadır.
Gürcistan,Batının Azerbaycan ve Asya içlerinden elde edeceği petrol doğal gaz gibi enerjiyi Avrupa'ya veya Akdeniz'e taşınmasında çok önemli hale geldiğini görünce bu planların ne denli önemli olduğu da gün yüzüne çıkmaktadır.
Acaba Stalin gerçekten de bu günleri tahmin edebilmişmiydi?
Çünkü,Satlin de bir Gürcü olduğuna göre bu planları boş yere yaptığını söyleyemeyeceğim.
Tıpkı benzer uygulamayı Kuzey Irak(Kürdistan) adı altında yapılandırmaya çalışan Amerika gibi.
Şevardnadze(Gri Tilki) batılıların işine gelmemeye başlayınca yerine getirilen Şaakaşvili'nin batılı güçlerin Gürcistan içlerinde kendi adamlarını yerleştirme planlarının yardımcısı olmuştur.
Tabii ki Rusya arka bahçesi olarak adlandırdığı bu bölgelerde ABD'nin ve stratejik ortaklarının(!) at koşturmasına izin vermeyecekti.
Bunu nereden anlıyoruz?
ABD'de neo-Con'lar "soğuk savaş"ın bitiminde yeni bir güvenlik doktrini kabul etmişlerdi.Bu doktrin özetle önleyici-savaş mantığına dayanıyordu.Özetle,ABD henüz yakın bir tehlike olmasa bile dünyanın öbür ucunda olan bir ülkenin ABD güvenliği için bir tehdit oluşturduğu sonucuna varırsa o ülkeyi terörist ilan edip savaş açabilecekti.
ABD'nin açtığı bu kapıyı şimdi Rusya kullanmaktadır.
Putin her fırsatta ABD'nin bu savaş doktrinini hatırlatıyor ve ABD'nin tek kutuplu dünya stratejisinin kabul edilemez olduğunu ve kendi arka bahçelerine karışmasına izin vermeyeceklerini söylemekten çekinmemektedir.Sonuçta stratejik ortaklardır(!) değil mi?Yani bu satırı istediğiniz gibi yorumlamakta serbest olasınız diye yazıyorum
Bir olayı hatırlatmakta fayda var.
AK DARBE,FÜZE KALKANI,AFGANiSTAN başlıklı yazımda konuyu incelemiştim.
Dileyenler bakabilir.
http://ahmetdursun374.blogcu.com/bizzat-ak-darbe-fuze-kalkani-afganistan_11888231.html
O yazımdan birkaç satırını buraya alayım.
(Putin'in diş borclarin ödenmesi icin kendi ödeme planini adeta zorla kabul ettirip borc bitiminde yaptigi tarihi bir aciklamsi var.
Diyor ki:"Dünya asla tek kutuplu olamaz"işte incelememiz bu sözün sonrasi ve öncesini kapsamaktadir.
SSCB'nin 1991 yilinda hukuken dagilmasindan sonra, varisleri tarafindan paylaşilamayan en büyük mirasi Hazar dir.
Hazar'a kiyisi olan Rusya,Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve iran arasinda bugüne kadar yapilan toplantilarin hicbirinde somut bir neticeye varilamiyor olmasinin altinda yatanlar ne olabilir ki? Acaba ABD'nin burada da parmagi var mıdır?)
Saakaşvili Bir kez daha milliyetçi politikaların çıkmazı ve o çıkmaz sokakta insanlar için milliyetçiliğin doğuracağı zararların çarpıcı bir örneği gibi karşımızda durmaktadır.
Dünya da bir gerçek vardır,hiçbirşey insanların can güvenliğinden daha değerli değildir.
"Önce insan" demeyen siyasetler yeni zamanın, yeni çağın siyasetleri,siyasetçileri olamaz.
Önce insan demek önce demokrasi demektir.
Birleşmiş Milletler Örgütü (BM) ve uluslararası ilişkileri düzenlemeyi esas alan tüm oluşumlar hiç bir konuda çare olamıyor,belki de olunmasına izin verilmiyor.Ortadoğu'da,Balkanlar'da,Afrika'da yaşanan soykırım benzeri savaşlarda dahi BM etkisiz kalmadı mı?
Şimdilerde Kafkaslar'da etkili olabiliyorlar mı?
Kesinlikle söylemeliyim ki bu ve benzeri hiç bir yapı demokratik temsil ve demokratik işleyişe sahip değildirler.
İşte sorunun temeli de burada yatmaktadır.
Bu ve benzeri tüm savaşların özünde,Rusya ile ABD'nin ve batılı petrol şirketlerinin doğalgaz ve petrol hatlarının kontrolünü ele geçirme savaşı olduğunu söyleyebiliriz.
Gerisi boş işlerle uğraşmak ve araştırmaktan öteye geçemiyecektir.
Son olarak bir çok satratejistin anlamaya çalıştığı Saakaşvili'nin neden bu hareketi başlattığı olmaktadır.
İşt bu da son satırda söylediğim gibi amaç saptırmaya yönelik sorudan başka birşey değildir.
Saygı ile...
Ahmet Dursun
http://ahmetdursun374.blogcu.com/bizzat-demokrasi-projesi-ve-gurcistan-isgali_22168861.html
Bilginin arşivlendiği adresler.
http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?board=80.0
----------
http://dursuna.tr.gg/
--------------
http://ahmetdursun374.blogcu.com/
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.