Çetelerin ve Çeteciliğin Raconu Bozuldu Galiba
Bugün adına Ergenekon denilen çeteleşme hadisesi aslında darbeler ülkenin kaderini etkilemeye başladığı zamanlarda farklı kimliklere bürünerek tezahür etmiş yapılanmaların yeni adıdır� MEHMET NATIK'ın izlenimi...
MEHMET NATIK'ın izlenimleriÇetelerin ve Çeteciliğin Raconu Bozuldu Galiba...Hani demiştik ya; Devlet-i Osmaniye'nin tarih sahnesinden silinmesinin sebeplerini iyi araştırılacak olursa üç temel nedenin öncelikli olduğu görülecektir�Bunlar adaletten ayrılma, geniş ve kontrol edilmesi zor topraklara sahip olma ve devlet eliyle israf�Bu üçlemenin ikinci ayağı olan geniş ve kontrol edilmesi zor geniş topraklara sahip olma idi�Zaman zaman geriye kalan mirasın çeşitli vecheleriyle sürekli yüzleşmek zorunda kalmışlığımız ise halen devam etmektedir.�Bunların bir kısmı özellikle İttihad ve Terakki Partisi artığı meselelerdir� Bu artık meselelerden birisi üçlemenin ikinci ayağı ile yakından ilgilidir�Bu ilgi toprakların küçülmesi ile beraber bir dönüşüm geçirmiş, kontrol edilebilirlik unsuru olan tebaa da küçülmüş anasır-ı esasiye olan halk bu partinin mantığı ile yoğun bir kontrole tabi tutulmuştur ve halen de tutulmaktadır�Devlet ile halk arasındaki ilişki bu mantık çerçevesinde güven esasına değil de güvensizlik esasına dayalı bir yapı ile birbirine bağlantılanmıştır�Bu güvensizlik garip bir biçimde içerde devlet yönetimine sonradan talip olanlara da yansıtılmış ve onlar da kontrol edilmesi gerekenler sınıfına dâhil edilmiştir.Çeteler ve çeteleşme meselesi bu güvensizlik esasına dayalı anlayışın bir ileri adımı olarak tezahür etmiştir�İlk zamanlarda zaten devletin yönetimini elinde tutan unsur zamanla iyi yönetilememe ve halk içinde rahatsızlık duyulan yapının daha sert tutumlarla kontrol edilmesi gerektiği anlayışı içinde gizliden gizliye bir çatışma ve çekişme ortamı oluşturmuş ve yer yer bu çekişme dışavurumlarla devam etmiştir�Daha iyi yönetirim anlayışı ya da muhalif unsur gibi görülenlere göz açtırmama anlayışı çekişmeyi devam ettirmiş sonuç olarak devlet içinde devlet gibi hareket edenlere yol açılmıştır�Dikkat edilecek olursa çete tabir edilen veya yönetime karşı sürekli bir başkaldırı içinde bulunan unsurlar ağırlıklı olarak devlet bürokrasisinin çeşitli kademelerinde görev alan muvazzaflardır�Bunlar kendilerini her zaman devletin asıl sahipleri olarak görmüşler ve devlet mekanizmasının işleyişini sağlayan en önemli unsur olan siyasi iktidarları hizaya getirilmesi gereken kontrol altında tutulması gereken bir unsur olarak görmüşler ve kendilerine bu iktidarları hep rakip olarak görmüşlerdir�Çok partili sisteme geçiş çeteci ve darbeci zihniyetin de kendi içindeki ayrışmayı ve kutuplaşmayı zaman içinde artırmış ve ilk zamanlarda birlikte hareket eden unsurlar zamanla muhalif kanatların unsurları olarak birbirleriyle de çatışma ve çekişme içine girmişlerdir�Adına ister derin deyin ister sığ devlet içinde devlet gibi davranan ve sorgulanamaz bir tavırla hayatiyetini sürdüren yapılanmalar Osmanlıda Meşrutiyetin ilanı ve sonrasında, ardından da Türkiye Cumhuriyetine tevarüs ederek hep var ola gelmiştir�Bugün adına Ergenekon denilen çeteleşme hadisesi aslında darbeler ülkenin kaderini etkilemeye başladığı zamanlarda farklı kimliklere bürünerek tezahür etmiş yapılanmaların yeni adıdır�Köklü bir devletin küllerinden doğan devletin yönetici kadrosunu beğenmeyip yeni nizamat verme gibi tuhaf bir anlayışla gölge yapılanmalara tevessül edenlerin içinde bulundukları hal ise daha da tuhaf bir görüntü oluşturuyor�İddianameye delil teşkil eden dosyalar basına ve medya kuruluşlarına yansıdıkça çeteleşmenin insan unsurlarının çapı, yapısı kalitesi de orta yere saçılıyor�Göze çarpan en önemli unsur ise kalitenin ve yapının kalp para değerini yansıtması şeklinde tezahür ediyor�Organizasyona ve ilişkilere bakıldığında verilen görüntü bir profesyonellikten ziyade amatörlük dahi denilemeyecek belki de pervasızlık denilebilecek tavırlarla hareket edildiğini gösteriyor�Anlaşılan o ki mirasını devraldıkları eski çetecilerden hiçbir bilgi ve tecrübe alma ihtiyacı duymamışlar�Kendilerine tevarüs eden mirası yemişler ve kurucu zihniyetin ikonlarını kalkan ve saldırı aracı olarak kullanarak eskiden zihinlerde oluşturulan korku dağlarının arkasından ses vermeye devam etmişler�Demokrat Partiye karşı darbe yapan Milli Birlik Komitesi üyelerinin çaplarına bakıldığında bunların fersah fersah geride oldukları gözden kaçmaz�Bunları darbeciliğin ve çeteciliğin adına leke sürdükleri içinde ayrı bir iddianame oluşturmak suretiyle bir daha yargı önüne çıkartmak lazım gelmez mi?Hayatta kalan eski darbeciler için için bunlara öfke duymaz mı?Bunlara destek veren akademik çevrelerin çapları da bu arada belli oluyor�Eski darbeci ve çetecilere profesyonel destek sağlayan eski kulağı kesikler de yeni yetme akademisyen katkıcılara bakıp da hayıflanmaz mı???Ne günlere kaldık diye???mehmetnatik1@gmail.com
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.