MAHKEME KARARLARI VE UMURSAMAZLIK

MAHKEME KARARLARI VE UMURSAMAZLIK Umur; emirler, işler, hususlar, maddeler anlamına geliyor. Umursamak; umur etmek, aldırış etmek, önem vermek, vazife edinmeyi; umursamamak ise önem vermemek, farketmemek, aldırış etmemeği belirtiyor. Umurunu kaybetmiş, umursamaz bireyin ya da toplum vicdanının, rezalet ve kepazeliğin kölesi olacağı aşikar. Umursamaz karakter; vicdanını hissetmez, zihnini uyuşukluğun pençesine bırakır, iyiye , doğruya, güzele doğal ya da sentetik karşıt olanların dinamikleri karşısında, teslimiyetçi, korkak olur, aciz düşer ve dürüstlükten çıkar. Bireyi ya da toplumu, kan emiciliğinin yararına, iyiden, doğrudan, güzellikten, dürüstlükten, güçlü ve cesaretli olmaktan kısaca haksever olmaktan uzaklaştıran " umursamazlık " illeti, insanlığın tarihinden de eski bir kötülük karakteridir. Umursamazlık, bir yönüyle Adem ve Havva' nın cennetten çıkarılışı nedeninin sonucu, diğer taraftan din istismarıyla ilimin yok edilmesi sonucudur. Yani " umursamazlık" , kandırılmış olmak fiilinin sonucu elde edilen negatif bir kazanımdır. Kanmışlığın müptezelleşmiş neticesidir. Umursamazlık illeti, insanın ve milletlerin tarihsel devinimleriyle gelişmiş ve bugün "Kültür Emperyalizmi " ile dinamik bir metod haline getirilmiştir. Kültür Emperyalizmi, milletlerin değiştirilip ötekileşmesine neden oluyor. Din, Dil ve örfler; maddi ve manevi değerler yıkılıyor. Milletler, temeline sahip olmadığı bir kültür içinde kendilerine yabancılaşıyor ve aciz kalıyor. Vicdan boşalıyor, toplumu sarması gereken şefkat, merhamet, nezaket, paylaşma, ortaklık, güven, sevgi, saygı,.. kalmıyor. Milletler bireyleşiyor. Ortak idealler yok oluyor. Toplum " umursuzluğun " pençesine düşüyor. Tarih gösteriyor ki; umursuz olan milletler mutlaka çöküyor. Anayasa Mahkemesi, en üst seviyede bir Hukuk kuruludur. Mahkeme, AKP' nin Laiklik karşıtı söylem ve edimlerin odağı olduğuna hükmetmiştir. AKP Genel Başkanı ve Başbakan mahkemenin kararını açıklaması ardından yaptığı konuşmada, " hayır, AKP laik bir partidir !" şeklinde bir açıklama ile mahkemenin kararını umursamadığını göstermiş bulunuyor. Başbakan, 2000 yılında Avustralya SBS Radyosuna yaptığı mülakatta, Türkiye düşmanı, katil Apo' ya " Sayın " , şehitlerimize " kelle " dediği için, Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesince hakkında verilen , " Üç Kuruşluk Tazminat " kararı karşısında, " ben, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıyım. Şahsım hakkında, düşünebiliyormusunuz, dava açıldı. 3 kuruşluk manevi tazminat davası! ( .... ) Demeliyim ki, bu ceza haklı, ben de bu cezayı çekmeliyim." Umursamazın, en karakteristik özelliği; çıkarına yönelen ve işine gelmeyen herhangi bir olay karşısında, "Pandora'nın kutusundan " bencilliğini ayakta tutacak yeni bir saçma yaratmaktır. Çünkü, umurun dışındaki her şey, saçmadan başka bir şey değildir. Umursamaz, bencilliğini ayakta tutacak bir saçmayı üretemediği noktada ise kavga çıkarır. Başbakan, Türk Hukukunu umursamıyor. Başbakan olmayı, hukuk karşısında bir ayrıcalık kabul ediyor. Türk Hukuku yerine, kendi haklılığını sağlayacak alternatif bir hukuk sistemi düşlüyor. Başbakan, Türkiye' nin , Atatürk ile edindiği Cumhuriyet kazanımlarını umursamıyor. Başbakan umursamaz bir profil çiziyor. Ve ben , Koca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının , Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin de onayladığı " Üç kuruşluk mertebeye" düşmüş olması sonucuna katlanamıyorum... İmam ve cemaat öyküsü gelişiyor. Nurcan Göksel, şiirinde şöyle sesleniyor. UMURSAMAZLIK GÖTÜRÜR Yol, yıl; Yel getirir. Dün, bugün; Gördüğünü, getirir. Edinim, hayat; Deneyim , getirir. Yaşam ; zamanlardan sıyrılıp, bugüne getirir. Biriktirdiklerini olduğun yerde, Umursamazlık götürür.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.